metrika yandex
  • $32.63
  • 35.16
  • GA17940

Haberler / Kültür - Sanat

FARKLI OLANA YAKLAŞIM / Kadir ÇİÇEK

29.04.2022

Farklılık güzelliktir. Aynılık bıkkınlık doğurur. İnsan insanla ilişki kurabildiği oranda şuurlu varlık olma gereğini yerine getirir. 
 
Düşünceler insan zihninin dünyaya açılan pencereleridir. Zihinlerde oluşanların eylemlerde can bulduğu düşünülürse, her insanın farklı düşünce ve eylemlerde bulunmasının çok doğal olduğu sonucu ortaya çıkacaktır.
 
İnsan, muhalefet özelliği ön planda olan bir varlıktır. Kabul gören ve görmeyen fikirleriyle ayakta durur. O kendisi gibi düşünmeyen insanların fikirleri ile  karşı fikir üretir ve bu fikir üzere yolunu sürdürür. Farklılıkların çokluğu güzelliğin çoklu varlığını ve güzele farklı açılardan bakmanın zenginlik teşkil ettiğini işaret eder.
 
Farklılığı kabul, tahammüle yatkınlıktır. İnsan ne kadar tahammüllü olursa o kadar sabırlı olur. Başkasına tahammül edebilmek aslında kendi kendine katlanabilmektir. Kendi güçlü fikirlerini insan, karşıdakinin fikirlerine açık olduğu oranda koruyabilir. Hür fikirlerin üretim merkezi, fikirlerin birbirlerine katlanabildiği bilinç alanlarıdır. Verimli cümleler, farklı dünyaların karşılıklı bir etkileşimde bulunabildiği mekanların süsleridir. Vurgulu bütün ayakta kalmışlıklar, fikrin fikre karşı söz dünyasında galip geldiği alanlarda mümkün olmuştur. 
 
Dünya, durmaksızın değişen ve yeni yaşantılar üreten bir alandır. Her farklılık aslında yeni bir tanışma adımıdır. İnsan öteki olanı, değerli alanın dışında tanımladığı an bütün fikirlerin boynunu vurma girişiminde bulunmuş demektir. Ötekinin gözünde insan, değerlerine saygı duyulmadığında değersizleşmeye başlar. Karşılıklı tahammülün bitim noktası da anlamaya çalışmamak ile başlar. Anlamaya başlamayı bırakmak bir bakıma katı zihne meşruiyet kazandırma girişimidir. İnsan bu noktadan itibaren ön yargıyı kendi düşünce dünyasına çağırır. Böylece yaşam tarzında söz sahibi olan güçlü etken tahammülsüzlük oluverir.  
 
İnsanlık bugün aynı rüyayı gören farklı zihinlere sahip. Çünkü bütün hayatlarımız parçalanmış olduğu halde bir bütüne bağımlı olarak devam ediyor. Sanki tek bir bakış açısının ürünü olarak yaşanması gereken hayatlar, insan üzerine desen olarak işlenmiş ve öyle kodlanmış gibi. Kabuslar adasında tek elden can bulmuş hayatları yaşamak zorunda kalmış insanlarız. Farklılık, bütün insanlığın önüne aynı görüntüyü izleme işkencesi sunmanın neticesinde ölmüştür. Bir adım sonrası aynılaştırma hegemonyası olan bu girişimin insanlığa kabuslar yaşatan süreç olduğu söylenebilir. 
 
İnsan, kusurunu kendi üzerinde taşıyan varlıktır. Attığı adımlarda belli aralıklarla başkalaşım meydana gelen değişken ruh haline sahiptir. Taşıdığı görüşler onu bazen çıkmaza, bazen nefrete; belki aydınlığa veya karanlığa götürebilecek yapıda olabilir. İnsanın farklı zamanlarda farklı duygular yaşayabilen komplike bir yapıya sahip olduğu için sabit düşüncelerden uzak durması olağandır. Farklı olana tahammül, insanın olumlu yönde değişimin neticesinde olabilir. Yani insan, kusurlu yanını farklı olana saldırmayı erteleme veya belki de sonsuza kadar zihninden silmekle örtebilir. Bunun aksi tarafı, vahşiliğin ayak sesleridir. 
 
Toplumda varlık göstermek insan için önemli durumdur. Toplumun varlığı bizatihi farklı olanın varlığıdır. Tahammül bu gerçekliğin içinden doğumunu gerçekleştirebilir. İnsanın farklılığa tahammülü, fikirlerin muteber olmasını besleyen güçlü etkendir. Aksi durum ötekini sindirme olur.  Bundan ötürü zihinlerde fikirler büyütürken kirlenmemiş duygularla yoğunlukları arttırılmalı ve anlayış tohumuyla beslenmelidir. 
 
Zehirli fikirler de mevcuttur. Tıpkı ölüme düçar olan beden gibi yüreklerin, zihinlerin ve vicdanların çöplüğe dönüşümüne neden olan fikirler de mevcuttur. Üstelik bunların besleyicileri ve yayıcıları da oldukça fazladır. Zihinler kirlenince küçük farkındalık ve dokunuşlarla temizlenmesi mümkündür. Ancak zihinlerin zehirlenmesi, ruhun çöküşüdür. İnsana bunalımlar, saldırganlıklar, kölelikler, kayıplar sunar. Zehrin etkisizleştirilmesi, etken mesabesindeki yerlerin desteklenmesi, beslenmesi ve geliştirilmesi ile mümkündür. Akla, kalbe ve en önemlisi ruha kirden arınmış destekleyici fikirler serpiştirilmelidir. Mağlubiyetin egemenliği alanından ancak bu şekilde kurtuluş imkanı elde edilebilir. 
 
İnsanın karşı fikirlerin gücünü bastırma girişimi tam anlamıyla fikre ambargo koymaktır. Zehirli de olsa fikirlerin yenilgiye uğratılması mücadelesi iyiliğin temelleri üzerine kurulan fikirlerin yaşatılması ile verilmelidir. Bu, örnek alınacak yaşamsal fikirlerin doğuşunu ve büyümesini de kolaylaştıracaktır. 
 
Karşı tarafın söylemsel gücü, güçlü ve sağlam bilginin içinden doğan hikmet yüklü fikirlerin etkililiği ile yenilgiye uğratılabilir. Bundan dolayı fikirler, temizin kaynağından beslendiği oranda ortaya temiz yasamlar sunma idealini taşıyabilir.
 
Öteki ile fikir üzerinden yürütülen bir mücadele, anlamın kıyısında olgun yaşamların bereketlenmesini kolaylaştırır. Bu yüzden yapılması gereken, bütün parçaları aynılaştırmak ve anlamlı bütünü farklılıklardan sıyırmak değil; insanlığın selameti yolunda bütünsel adımlarla ilerleme kaydetmek olmalıdır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş