Ev Sahibi Olmak Hayal Mi Oldu?
Türkiye’de ev almak ya da kirada oturmak, artık milyonlarca insan için ciddi bir sorun.
Fiyatlar uçtu, kiralar maaşları aştı. Orta gelirli bir aile için bırakın ev sahibi olmayı, yaşanabilir bir evi kiralamak bile lüks hâline geldi.
Özellikle büyükşehirlerde barınma, artık bir temel hak değil, adeta bir ayrıcalık.
Peki ama neden bu noktaya geldik?
Konut, Neden Barınma Aracı Olmaktan Çıktı?
Bunun tek sebebi “arz-talep dengesizliği” değil.
Son yıllarda konut, birçok kişi için “başını sokacak bir yer” değil, “getiri sağlayan bir yatırım aracı” haline geldi.
Ev alan satıyor, alan tekrar satıyor. Fiyatlar yükseliyor ama birileri hâlâ evsiz.
Bu tablo sosyal devlet anlayışıyla çelişiyor. Çünkü barınma, sadece bir ekonomik faaliyet değil; bir insan hakkıdır.
Damla Kent ve Gayrimenkul Sertifikası: Yeni Bir Umut mu?
Geçtiğimiz günlerde Başakşehir’deki Damla Kent projesi için talep toplama süreci başladı.
Bu projede dikkat çeken yenilik: Gayrimenkul Sertifikası sistemi.
Bu sistemle:
Vatandaş, evin tamamını değil, metrekare bazında sertifika alıyor.
Sertifikalar, Borsa İstanbul’da işlem görebiliyor.
Yeterli miktarda sertifika biriktiren, konutu tamamen satın alabiliyor.
İsteyen kişi, elindeki sertifikayı piyasada satabiliyor.
Küçük birikimlerle ev sahibi olma fikri kulağa umut verici geliyor. Ancak bu sistemin birkaç önemli sorunu var:
Gerçekten Erişilebilir mi?
Gayrimenkul Sertifikası fikri, yatırım seçeneklerini artırmak açısından olumlu.
Ama bazı gerçekleri değiştirmiyor:
Sertifikaların dayandığı konut fiyatları zaten çok yüksek.
Sistemde yatırımcı ile ihtiyaç sahibi aynı kişi olmayabiliyor.
Yani “ev almak isteyen” ile “yatırım yapmak isteyen” arasında fark var.
Eğer bu sistemin arkasında sosyal bir politika yoksa, bu da sadece başka bir yatırım enstrümanına dönüşür.
Peki Ne Yapmalı? Avrupa’dan İlham Alan Bir Sosyal Konut Modeli
Fransa, Almanya, Hollanda gibi birçok ülkede sosyal konutlar, devlet destekli özel yapılar aracılığıyla üretiliyor.
Türkiye’de de neden olmasın?
Yeni bir model şöyle olabilir:
-Devlet, TOKİ, Emlak Konut, belediyeler ve kamu bankaları ortak bir yapı kurar.
-Bu yapı, devletten uygun fiyata arsa tahsisi alır.
-Kar amacı gütmeden, kaliteli ve uygun fiyatlı konutlar üretir.
-Ev sahibi olmayanlara, yeni evlenenlere ve emeklilere öncelik verir.
-Uzun vadeli, düşük taksitli ya da kira-ödeme hibrit modeller sunar.
Bu Konutlar Nasıl Finanse Edilir?
İşte adil bir çözüm:
İkinci ve üçüncü ev sahiplerine, evin konumu ve değerine göre artan oranlı emlak vergisi uygulanabilir.
Lüks konutlardan daha yüksek katkı payı alınabilir.
Bu vergiler, doğrudan sosyal konut projelerine aktarılabilir.
Böylece yatırımcılar konuttan vazgeçmez ama barınma ihtiyacı olanlar da evsiz kalmaz.
Konut Sadece Zenginlerin Oyuncağı Olmamalı
Bugün Türkiye’de bazı kişilerin 5–10 evi varken, milyonlarca insan kirada bile ev bulamıyor.
İşte bu nedenle artık sosyal konut politikaları sadece dar gelirli için değil, orta sınıf için de bir güvenlik ağı olmalı.
Konutun yatırım aracı olarak kullanılması engellenmeden, barınma hakkı önceleyen politikalar geliştirilebilir:
Gayrimenkul Sertifikası sistemi barınma odaklı tasarlanabilir.
Yeni nesil kira bazlı devlet tahvilleri, altyapı fonları gibi araçlar devreye alınabilir.
Sonuç: Bu Bir Ekonomik Reform Değil, Sosyal Adalet Meselesidir
Türkiye, daha önce TOKİ projeleriyle benzer adımlar attı. Ancak bu kez mesele sadece “konut üretmek” değil, adil bir sistem kurmak.
Devletin görevi;
Ev alamayanı, kira ödeyemeyeni, yuva kurmak isteyen genci yalnız bırakmamaktır.
Çünkü barınma bir tercih değil, temel bir insan hakkıdır.
Soru Size: Sizce Türkiye, gerçekten adil bir sosyal konut sistemini kurabilir mi?
"Online tetikçi pazarı oluştu"
05.09.2025
Papa, katil Herzog ile görüştü
05.09.2025
Umran Dergisi:Üniversiteler Nasıl Ölüyor!
06.09.2025
Google'dan İsrail katliamına destek!
06.09.2025
Mehmet Doğan ile Derkenar
17.08.2025
İKTİDAR VE SERVET YUSUF YAVUZYILMAZ 08.09.2025
Kaybetmek Yok Hep Kazan-Kazan FEYZULLAH AKDAĞ 09.09.2025
Harabe Binalar ve Virane Bağlar OSMAN KAYAER 11.09.2025
Yeni Bir Dünyaya Uyanmak… ABDULAZİZ TANTİK 11.09.2025
Umut; Varlıktan Bilgiye… ABDULAZİZ TANTİK 13.08.2025
Musa'nın Haykırışı KADİR ÇİÇEK 20.08.2025
Türk'üm Demek Ayıp Mı? YUSUF YAVUZYILMAZ 19.08.2025