Büyük Osmanlı Devleti başta İngiliz ve Fransız zalim emperyalist güçler tarafından canlı canlı parçalanırken bile sayısız zaferlere imza atmıştır.
18 Mart 1915, Çanakkale Deniz Zaferi ile 29 Nisan 1916, Kut’ul Amare Zaferi bunlardan bildiklerimiz.
107 yıl önce, 18 Mart 1915 te Yemen’den, Kafkaslara, Balkanlardan Şam ve Bağdat’a kadar coğrafyadan binlerce yiğidi ile Osmanlı Ordusu ingilizi-fransızı tekdişi kalmış canavara karşı yiğitçe savaştı kan verdi can verdi. Bugün bu vatana sahip isek Çanakkale’de Gelibolu’da şehit olan şehitlerimiz sayesindedir.
KUT'ÜL AMARE: ÇANAKKALE'NİN ARDINDAN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN "EN BÜYÜK ZAFERİ"
Bu yıl 106. yılını kutlayacağımız Kut’ul Amare Zaferi ise çok daha enteresan bir zaferdir.
Kut’ul Amare zaferi yıllardır kamuoyundan gizlendi lakin son yıllarda biraz bilinir oldu.
Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz birliklerinin teslim alınmasıyla kazanılan Kut'ül Amare zaferi, Çanakkale'nin ardından Birinci Dünya Savaşı'nın "en büyük zaferi" olma niteliği taşıyor. Halil Paşa'nın, İngiliz birliklerini 29 Nisan 1916'da teslim almasının ardından, 29 Nisan 1916'da General Townshend, Kut'ta yaşanan açlığın da etkisiyle, diğer 5 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri'ne teslim oldu. Savaşın sonunda İngiliz kuvvetleri 23.000 ölü ve yaralı, Osmanlı kuvvetleri 10.000 ölü ve yaralı vermiş, 13.000 İngiliz ve Hint askeri esir alınmıştır.
İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz.
E bize düşen de bu zaferleri nesillere anlatmak ve okutmak.
RACHEL CORRİENİN CANİ BULDOOZER KARŞISINDA DİRENİŞİ
Son olarak çocuklarımıza 16 Mart 2003 te Filistinde İsrail Buldozerinin önünde durup ölüme giden Rachel Corrie isimli yiğit bir kadını da tanımamız gerektiğini düşünüyorum.
10 Nisan 1979 doğumlu Rachel Amerikalı bir barış aktivisti idi. Asıl adı Rachel Aliene Corrie (d. 10 Nisan 1979 - ö. 16 Mart 2003) ISM (International Solidarity Movement-Uluslararası Dayanışma Örgütü) gönüllüsü Amerikalı bir barış aktivistidir. Gazze Şeridi'nin güneyinde Refah'ta İsrail Savunma Kuvvetlerine (İSK) bağlı zırhlı bir buldozer tarafından öldürülmüştür. Gazze'deyken İsrail Ordusu'nun Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına şiddet dışı eylemlerle engel olmaya çalışan ISM aktivistleriyle tanıştı. Gazze'ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sonrasında öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. Öldürüldüğü esnada Filistin'deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah'ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Buldozer tarafından iki kez çiğnendi ve parçalanarak hayatını kaybetti. Zalimler bilerek yaptılar ancak kaza dediler, utanmadan.
İşte dünyanın bir ucundan binlerce insan Çanakkale’de zulme işgale karşı can verdi. Amerika’dan gelen barış gönüllüsü Rachel Corrie, Flisitinli çocuklar için Gazze’ye gitti ve orada zulme karşı direnirken 24 yaşında hayatını kaybetti.
Dünya böyle işte bir yanda zalim ve caniler diğer yanda mazlumlar ve mazlumların yanında saf tutanlar.
Bu yazımda sizlerle yakın dostum Yozgatlı Şair Abdurrahim ZARARSIZ’ın 18.12.13 tarihinde Çanakkale Şehitlerine ithafen yazmış olduğu “Yüzbinlerce Kale” isimli şiiriyle sonlandırmak istiyorum.
Yüzbinlerce Kale
Biliriz ki uğrunda yazılan destanlar sığmaz tarihe
Sevgili Vatan, şu Çanakkale’yi bize bir anlat hele
***
Uyuyordu sular, bir bardağı bile fırtınaya gebe
Lakin uyumamış ki düşman, açılıverdi onca cephe
Kopan Balkanlarımın tarifsiz acısı daha dinmeden
Yeni bir alamete biniyorduk eskisinden inmeden
Ortadoğu cadı kazanı hep davetliydik kıyamete
Mertliği erdem bilir Osmanlı, alışmamış hıyanete
Şuramda aşağılarda alev alev idi Yemen ve Şam
Sarıkamış buzdan fanus içinde doksan bin camdan adam
Ve Çanakkale’m‘e dinmeyen kini ile yağarken düşman
Durmak nedir bilmiyordu sel olup Boğazımdan akan kan
Avustralya, Yenizelanda, Senegal ve de Hindistan
Toplanıp geldi köleler Kahire’ Yemen ve hatta Şam’dan
Hüseyin ile Mehmet’i getirdiler hep karşı karşıya
Hani hasmın saplar da hançeri sağa sola döndürür ya
Elebaşları pekte gözükmez göğüs göğse cephede
Seyretmededirler az gerilerde yüksekçe bir tepede
Hem öyle kolayca akar mı idi her yerde o asil (!) kan
Yaverleri idi Fransızlar, İngilizler başkomutan
Fakat öylesi yiğitlerim vardı ki birbirinden namlı
Düğüne gider gibi elleri ya da saçları kınalı
Hangi birini söylesem haksızlık olur diğerlerine
Ne tartarım ne de değer katabilirim değerlerine
Tohum oldu şehit bedenler saçıldı yere âzâ, organ
Örttü üstünü mermi ve toplarla dövülen toprak yorgan
Can suyu niyetine kan ile sulandı o kutsal toprak
Yeni ruhlar dirildi oradan filizlendi yaprak yaprak
İngiliz’in yüzen kibirden dağları suya gömülürken
İlahi müjdelerle gürledi her yanım o sabah erken
Bir bayraktı Çanakkale, kahretti düşmanı ay yıldızı
Bak yine Mehmedî güller uçuşuyor beyaz ve kırmızı
Can alıp can veren nefesle dolu köşe bucak tüm civar
Tabyalarda ve siperlerde hâlâ nöbetleşen ruhlar var
***
Değil yüz yıl, bin yıl geçse de bu destan asla unutulmaz
Tarihinden ders alırsa bir millet, kolay kolay tutulmaz
(18.12.13 Abdurrahim ZARARSIZ)
Rahmet olsun Çanakkale zaferinin muhteşem şehitlerine, dirayetli komutanlarına.
Yaşasın Rachel Corrie gibi vicdanlı insanlık için canını vermeyi göze almış insanlar.
Mehmet ALTUNTAŞ
insanhaklarim@gmail.com
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024