Türkiye’nin Geleceği 28 Mayıs Akşamına Kaldı! | Sait ALİOĞLU

Eğer ileride bir değişime uğra(tıl)maz ise, 12 Eylül referandumunu takip eden süreçte ikame edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin akibeti, 14 Mayıs 2023 günüm yapılan seçimlerin sonucunun ikinci tura kalması sebebiyle 28 Mayıs 2023 günü tekrarlanacak olan ikinci tur seçimle belli olacaktır.

Muhalefet,  bu seçime tüm bileşenleriyle yürürlükte olan CBHS’ni değiştirip onun yerine eskisini, yani parlamenter sistemi, bu kez güçlendirilmiş olarak getirmek isterken, iktidar cephesi ise, yürürlükte olan sistemi olduğu gibi korumayı düşünüyor. Ondan dolayı, seçmenler, kendileriyle birlikte - ya muhalefetin arzuladığı sistemi geri getirmek için oyunu kullanacak, ya da yine seçmenler, yine kendileriyle birlikte, var olan sistemin devamını sağlamak için sandığa gidecek.

Bundan önce, daha seçimlerin ilk turu dahi yapılmazdan önce, iktidar cenahından, var olan sistemi beğenmezlikten değil, ne denmek ve ne yapılmak istendiğinin vatandaşlar tarafından iyi bilinmesi adına, sistemde, az da olsa bir restorasyona gidilebileceği dile getirilmişti.

Bu tür açıklamaları umut olarak gören muhalefet çevrelerinde de, seçim hemen kazanılsa dahi, bazı teknik sebeplerden dolayı var olan sistemle yola devam edileceğini, kararların ona göre alınabileceğini, tamamen “güçlendirilmiş” bir parlamenter sistem yerine, yarı başkanlık sistemine geçilebileceği dile getirilmişti.

Cumhurbaşkanının ve dolayısıyla sistemin mahiyeti belli olmadı. Ama milletvekilliği seçimi sonuçlanmış oldu.

Muhalefet cephesinin söylemine göre, halk, Millet İttifakı’nı büyük bir güçle destekleyerek Cumhur ittifak’ını, meclis seçimlerinde de sandığa, dolayısıyla tarihe gömecekti. Stratejiler ve söylemler buna göre belirlenmişti.

Öyle ki, Cumhuriyet tarihinin toplum ve ülke açısından en sekter partisi olan CHP’nin, gerek bazı iç dinamikler ve gerekse de birçok niyeti bilinen küresel güçlerin desteğiyle iktidara geleceği ve AK Parti’nin hezimet üzerine hezimet yaşayacağı ilgili, ilgisiz insanlar tarafından yüksek perdenden dile getiriliyordu.

Hatta bu yaşanacağı söylenen hezimetin Kürtler eliyle AK Parti’ye tattırılacağı, hiçbir ‘ama’ya, şüpheye yer verilmeden dile getiriliyordu.

Bazıları“Doğu ve Güney Doğubölgesinde ibre Millet İttifakı’ndan, daha doğrusu CHP’den yana. Bölge epey zamandır kendini yeni sürece hazırlıyor, bu iş tamam” diyorlardı. Hatta biraz daha umutlu olup, bölge yeni döneme hazır olduğu için, Kılıçdaroğlu ağırlığı bölgeye değil de, kendisine daha soğuk duran Karadeniz ve İç Anadolu bölgesine veriyor ve birçok bölgede olduğu üzere bu iki bölgede de işi şansa bırakmak istemiyordu.

Yani, kesin mi kesin! Ama 14 Mayıs 2023 günü yapılan milletvekilliği seçiminde, bazı yerlerde farklılık oluşmuş olsa da, AK Parti’nin öteden beri güçlü olduğu birçok Kürt ilinde AK Parti kendi oy oranına ya korudu ya da bir miktar artırdı.

Örneğin; CHP’nin bu seçimde birden çok vekil çıkaracağını düşündüğü Urfa’da, her zaman olduğu üzere bir vekil çıkarabildi. bu arada AK Parti, her zaman yedi olan vekil sayısını, bu kez HDP’nin yerine seçime giren YSP’nin Kürt seçmen üzerinde oluşturduğu sol tandanslı bazı şüpheler sonucunda vekil sayısını sekize çıkardı. Yani, bir vekili HDP/YSP’den aldı.

Keza, AK Parti, “kalesi yıkıldı, yıkılacak” denen Bingöl’de de vekil çıkardı. Yani, burada da CHP “geleneksel mağlubiyetini” yaşadı.

Yine çok umutlu olunan ve “nasıl olsa alacağız” dedikleri Van’da da CHP bir vekil dahi çıkaramadı.

Ne, bir kısmı AK- Parti’den kopan partilerin ve ne de “bir oy bize, bir oy Kılıçdaroğlu’na” söylemine sarılan HDP/YSP’nin çabası kâr etmedi. Bunun yanında Kılıçdaroğlu için Cumhurbaşkanlığı makamını dahi çantada keklik olarak sunamadılar!

Evet, Kılıçdaroğlu’nu kazandıramamışlardı.

Tabii ki, sonunun nasıl olacağı, büyük oranda 28 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak olan ikinci tur seçimlerden sonra alınacak olan oy oranı sonucu belli olacaktı.

İşte, bu kritik duruma binaen, her iki blokta, işi sıkıya alıp tekrardan meydanlara indiler.

Muhalefet cenahı, ikinci turun oy oranına etki etsin, katkı sağlasın düşüncesiyle %5 dolayında oy alan Sinan Oğan’ı kafakola almaya çalışıyor. Bu konuda tüm yetkiyi bizzat Kılıçdaroğlu’na vermişler. Bu konuda Cumhur İttifakı’da, ikinci tur seçin sonuçlana etki etsin ve katkı sunsun düşüncesiyle Sinan Oğan’la bizzat Erdoğan bir görüşme gerçekleştirdi.

Sinan Oğan’ın gerek kendi Türkçü/Kemalist ideolojisi bağlamında her iki ittifaktan da beklentileri ve istekleri var. Öyle görünüyor ki, adeta “eli mahkûm” kabilinden her iki blokta Sinan Oğan’a yönelik sıkı bir markaj uygulayacak.

Sonucun ne olacağı şimdiden pek belli olmasa da, Sinan Oğan’ın ülkenin içerisinden geçtiği sürece bağlı olarak yapılan işlerin ya yarım kalmaması adına olacak olsa dahi, oyların büyük oranda Erdoğan’a verileceği en azından ülkenin âli çıkarları için reel olarak değerlendirilmelidir.

Burada, bir defa rüştünü her zaman ispat etmiş, gerek içeride ve gerekse de dışarıda –sebepli, sebepsiz kızsalar dahi- kazanılan saygınlığa bakıldığında, Sinan Oğan’a oy veren kitlenin büyük bir kısmının –buna devletçi refleksi de katarsak eğer- Erdoğan’a oy vereceğini rahtlıkla söyleyebiliriz.

Yukarıda belirtildiği üzere her iki adayda, blokta sahaya indi. Herkes kendi argümanını dile getiriyor, söylemini dillendiriyor; birisi “yaptıklarımız yapacağımızın teminatıdır” derken, diğeri ise öteden beri yaptığı iyi bir şeyi olmadığından dolayı; bol keseden umut dağıtıyor; önceleri Kandil’de, Demirtaş’da,Kavala’ya  KHK’lılara selam çakarken, bu kez milliyetçi söyleme gönül indirip Kandil’e selam çakanları kötü sözlerle tahkir etmeye başlamış oluyorlar.

Keza, Yavuzağıralioğlu’nın o ironik ifadeleriyle söylersek; “Allah’tan seçim iki tur. Üçüncü tur olsa Kemal Kılıçdaroğlu elinde halifelik bayrağıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’na gidecek.” denilebilir.

Sonuçta başlıkta da belirtildiği üzere “Türkiye geleceğini 28 Mayıs günü akşamsı belirleyecek. Bakıp göreceğiz; kim kalıcı, kim gidici, kim sahici, kim işgüzar?

Niyet hayır, akıbet hayır…