İslamcılık, her ülkenin siyasal, sosyal ve kültürel iklimine göre farklılaşan uygulamalara sahiptir. Örneğin, Namık Kemal'de İslamcılık batmakta olan imparatorluğu kurtarmak amacına dönük olarak savunulmuştur. Hasan El- Benna ise İslamcılığı İngiliz sömürgeciliğinden kurtuluş olarak düşünmüştür. Ali Şeriati, İslam'ın bir ideolojiye dönüşmediği sürece yaşam alanı bulamayacağını savunarak, tevhit temeline dayalı bir İslamcılığı savunmuştur. Siyasal İslamcılık ise iktidarı ele geçirerek yukarıdan aşağı İslamlaşmayı hedefler. Afgani bu anlayışa sahiptir. Buna karşılık Abduh, eğitim temeli toplumsal bir İslamcılığı savunur. Kuşkusuz İslamcılığın evrensel ve yerel unsurları vardır. İslamcılık tecrübesi bir anlamda yereldir ve her ülkenin koşullarıyla şekillenir. Yani bir ülkenin tarihsel tecrübesi aynen diğer ülkeye aktarılamaz. Nitekim Bosna Savaşı sürerken Türkiye'den giden bir grup Aliya'ya, Türkiye'de de Bosna gibi bir Savaşın başlamasından söz ederken Aliya Şu cevabı verir: Her ülkenin özgül koşulları farklıdır. Şu an Bosna'da kıtal ayetleri geçerlidir ve cihat bir zorunluluktur. Ancak sizin ülkenizde şu an kıtal ayetleri değil, barış içinde bir arada yaşama ve tebliğ geçerlidir. Aliya'ya göre her ülkenin koşulları farklıdır ve bütün ülkeler için tek bir yöntem yoktur.
***
İslamcılık adına yapılan bütün hatalar eleştirilmelidir; ancak bu İslamcılığın meşru bir arayış olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Modern dünya bize, İslami bir düzen arayışının öldüğünü kabul ettirmeye çalışıyor. Bundan dolayı İslamcılık arayışlarını terörize ederek sitemin dışına atmaya ve kriminalize etmeye çalışıyor.
***
İslamcılık, İslam'dan yola çıkarak oluşturulan beşeri bir yorumdur. Elbette İslam'a göre daha dar bir alana sahiptir. Zaten hiçbir beşeri yorum İslam'la eşitlenemez. İslamcılık beşeri zihnin ürünü olduğu için, hataya açıktır. İslam bir din, İslamcılık dine dayalı bir yorumdur. Hiçbir yorum kim tarafından yapılırsa yapılsın İslam ile eşitlenemez. Ayrıca İslamcılığın bazı ülkelerdeki uygulamalarının başarısızlığa uğraması, İslamcılık arayışının meşruluğunu ortadan kaldırmaz.
***
İslamcılık Ali Şeriati'nin deyimiyle dini, alt yapısı tevhit olan bir ideolojidir. Elbette beşeri bir yorumdur ve ideolojidir. İslamcılık İslam'ın kendisi değildir. Bu yüzden hataya açıktır. Onun için hiçbir İslamcı anlayış din ile eşitlenemez. Ancak İslam'ın temel ilkelerinden hareketle adaletli bir toplum kurma ideali olarak İslamcılık meşru bir arayıştır.
***
Günümüzde İslamcılık iki siyasal yaklaşımın baskısı altındadır.
1- Dini ibadet alanına sıkıştırıp, dinden hareket eden her siyasal yaklaşımı sistem dışına itmek.
2- Dini araçsallaştırarak, siyasi hedefleri için kullanmak.
İslamcılık bu ikisine de muhaliftir.
Biz üçüncü şıkkı savunuyoruz. Dini değerleri içerecek, herkese inanç hürriyeti sağlayacak, adalet devletini hedefleyen bir hareket olarak İslamcılığı.
***
İslamcılık, öncelikle Osmanlı'da imparatorluğu çökmekten kurtulmayı hedeflemiş, sonra İslam ülkelerini sömürgeden kurtarmayı amaçlamış, sonrada İslam devleti kurmayı amaçlamış, şimdilerde adalet devletini hedefleyen dini, siyasal bir harekettir. İslamcılığı ilk reddedenler Batılı sömürgeci devletlerdir. Çünkü onlar İslam'ın ati sömürgeci bir harekete öncülük etmesini istemiyorlardı. Bundan dolayı İslamcıları ötekileştiren bir söylem geliştirdiler.
Türkiye'de ise İslamcılık siyasal alanda İslami değerleri savunan partileri ötekileştirmek ve sistem dışına atmak için araçsallaştırılmış bir kavramdır.
***
İslamcılık, İslam üzerinden yürüyerek zamanın sorunlarına cevap vermeye çalışan bir ideolojidir. Ali Şeriati, İslamın yaşamak istiyorsa mutlaka ideolojiye dönüşmesi gerektiğini savunuyordu. İslamcılığa karşı çıkanların ilk reddedeceği metinler Ali Şeriati'nin metinleridir. Şeriati İslamı ideolojiye dönüştürmeye çalışan bir aydındı.
***
İslam bitmediği sürece, İslam’dan yola çıkarak onu ideoloji haline getirmek isteyenler de çıkacaktır. İslamcılık zamana karşı dayanıksızdır, değişime açıktır; çünkü diğer ideolojiler gibi insan ürünüdür.
***
Modernist İslamcıların Sünnet ve hadis konusundaki tavırları da oryantalistlerin tavrıyla bire bir örtüşüyor.Oryantalistlerin amacı Sünnet etrafında bir tartışma açarak, Sünneti itibarsızlaştırmaktı. Ya modernist İslamcıların?
***
Zamanın ruhuna uymak bir taraftan geçmişe takılıp çağdan uzaklaşmak, diğer yandan zamanın akışına kapılarak savrulmak tehlikesini içinde barındırır. Zamanın ruhuna uyarken kutsal değerlerin yol gösterdiği evrensel ahlaki ilkelerden ödün vermemek gerekir. Böyle bir çaba, uygun bir zamanda İslam’ın tarihe dönüşüyle sonuçlanacak kutsal yolculuğa yol açacaktır.
DEVAM EDECEK ...
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024