Tarih uzun süreli iktidarda kalan sultan, lider, parti, parti devlet yapısallığının hikayesini ve bunların niteliksel özelliklerini çok yazdı!
Tarih Doğu tipi yöneticilerin ya bizzat tanrı olarak ya da tanrısal temsille mutlak itaate mazhar kılınarak, uyrukların baştakine itaatsizliğinin tanrıya itaatsizlik kabul edildiğini çok yazdı!
Tarih ilahi kitaplarda anlatılan peygamberlerin buralara gönderildiğini çünkü “yazının, kentin, üretimin, devletin, medeniyetin” buralardan başlayıp dünyaya yayıldığını çok yazdı!
Tarih şeflerin, karye liderlerinin, kralların, imparatorların dolayısıyla cümleten iktidar sınıfının peygamberlere düşmanlıkta ortaklık ettiklerini de çok yazdı…
Aydınlanma dönemine kadar Batı da aynıydı: Batı bundan sonra “soyut ve kurumsal” yaptığı devleti “tanrı”, yöneticiyi hukukla sınırlı “beşer” yaparak bu yolda rota değiştirecektir…
Peygamberler insanlık tarihinde toplumları aydınlatan, doğru olanı ve yolunu gösteren, sosyal değişimleri ve şartları yönetmeyi öğreten liderler, Allahın mesajını getiren eliçlerdiler.
Peygamberlerin öğrettikleri yaratılış, varlık alemi, varlıklar arası ilişkiler; insan doğası ve toplumsal ilişkileri anlama konusunda köklü ve sahih bilgilerdi.
Onların getirdikleri mesajlar toplumların dışından geldiği için zamanlar ve mekanlar üstüydü; toplumsal şartların ürünü ve koşulu olmadığı için de evrensel ilkeler ölçütüydü.
O ilkeler karmaşık toplumsal ilişkiler ağında, değişip yenilenen sosyal şartlarda ve şartların doğurduğu sorunların doğru çözümünde ahlak pusulasıydı.
Dolayısıyla peygamberlerin rehberlikleri insanların maddi ve ahlaki gelişiminde, akli bedeni ruhi özgürlüklerinin gerçekleştirilmesinde benzersiz biçimde önemli rol oynadı…
Bu dünyada, bu dünyanın toplumsal ve siyasal yaşamında, toplumsalı düzenleyen iktisadi hukuki ve siyasi sistemler hattında, ipleri ellerinde tutan müstekbirler tarafında pek bir değişiklik yok!
Ama aynı tarihsel sürecin modern zamanlarında eksikliği duyulan ve yokluğu hissedilen bir şey var: Peygamberlerin takipçileri…
Uzun süreli iktidarlarda doğası gereği sistemik bir arıza baş gösterdiğinde, yahut siyasi ekonomik hukuki alanda bir iktidar paylaşım çatışması yaşandığında, veyahut dışardan kaynaklı bir baskı söz konusu olduğunda
Değişmeyen şeydir dillere pelesenk edilen “yenilik, reform, süreklilik, sürdürülebilirlik, iyileşme, normalleşme” pazarlaması; aslında felsefik ve bilimsel “normal”in bekasının propagandası!..
Tarihin kozmik yasasında zaten değişme olmaz ama sınırlı ve özerk bırakılmış toplumsallık yasasında da bir değişiklik görülmüyor: Yasanın bazı milletlere ayrıcalık tanıdığınada rastlanmadı henüz!
Buna da rağmen aynı tarihin insanlığın hikayesini anlattığı tarihsel ve toplumsal süreçte, yahut ifrat ile tefrit kutbunda seyreden milletlerin tarihinde,
Artık hatırlanmayan veya geride bırakılan bir gerçeklik var: Peygamberlerin rehberliği: “Vasat ümmet” gerçekliği.
Doğal olarak ve dolayısıyla peygamberlerin takipçilerinin pusulasızlığı, peygamberlerin yaptıklarını yapanların eksikliği!
Başka bir deyişle çağdaş tarihte olmayan “vasat-orta” milletin yokluğu!
DİL VE MEDENİYET|Ramazan YAZÇİÇEK
13.07.2025
Gazze'de 3 İsrail askeri öldürüldü
15.07.2025
Silahları Yakmak|Ümit Aktaş
16.07.2025
Kalbi Tevhid İle Korumak..- Zeynep Taş
17.07.2025
Osman Yurt ile Derkenar..
08.07.2025
İçimin Cız Ettiği Yer -Zeynep Taş
02.07.2025
DİL VE MEDENİYET|Ramazan YAZÇİÇEK
13.07.2025
Türkiye Henüz Dinsizleşmedi AHMET HAKAN ÇAKICI 18.07.2025
Fetö ve AK Parti YUSUF YAVUZYILMAZ 19.07.2025
VII. ‘BEN FİLİSTİN’İM’ DEDİ AYTEN DURMUŞ 19.07.2025
V – Gazzeye Gitmek İstiyorum, Dedi.. AYTEN DURMUŞ 01.07.2025
Diyanet, Adalet, Liyakat.. YUSUF YAVUZYILMAZ 28.06.2025
Tanrılık İddiası ORHAN GÖKTAŞ 22.06.2025
İçimizi Dağlayan Başbağlar AHMET SEMİH TORUN 06.07.2025
Eleştiri ve Tutarlılık YUSUF YAVUZYILMAZ 05.07.2025