metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Gizledikleri Süsler Bilinsin Diye Ayaklarını Yere Vurmasınlar

FEYZULLAH AKDAĞ
27.08.2023

 

Evet, başlık hayat kitabımız olan Kur’an-ı Kerimden alıntı. Alıntıyı yaptığım ayet de Nur Suresi 31. Ayet. Bu ayet, bence sosyal medya çağı Müslümanlarına hem sert bir uyarı hem de içinde önemli psikolojik ve sosyolojik ilaçlar barındıran bir reçete hükmündedir. Ayet şöyle: “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!”

Ayetin tefsirine baktığımızda çerçevesi çizilen günümüz teşhircilik hastalığının detaylarını daha net bir şekilde görebiliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığının Kur’an Yolu tefsirinde ayetin ilgili bölümü şöyle izah ediliyor: Câhiliye devrinde kadınlar ayak bileklerine halhal gibi ziynetler takarlar, sokakta yürürken ses çıkarsın da dikkat çeksin diye ayaklarını yere vururlardı. Bunun menedilmesi, örtünmenin amacı bakımından çok önemli ve anlamlıdır; çünkü meselenin özü karşı tarafın dikkatini cinselliğe çekmemektir. Bir kadın örtündüğü halde sesi, kokusu, tavrı vb. ile kasıtlı olarak karşı cinsin dikkatini üzerine çekmeye yönelirse o, hadiste geçen “örtülü çıplak”lardan olur.

Evet, sosyal medya teşhirciliğinin özünde tefsirde de ifade edildiği gibi özelde cinselliğe genelde ise tüm çeşitleriyle şehvete hitap ederek bir kazanç elde etme amacı vardır. Bu belki cahiliye dönemi kadınlarında sadece duygusal bir tatmin iken bugün hem duygusal hem de maddi kazanç kapısı açısından tatmin aracı haline gelmiş durumdadır.Cahiliye kadınlarının ayaklarına halhal takarak ses çıkarması sonucu dikkati başka işlerle meşgul olan kadın erkek herkesi kendine bakmaya zorlaması ile günümüzde kadınların, kıskançlık/özenme; erkeklerin cinsellik ihtiyaçları üzerine oynayarak dikkatleri üzerine çekmek bize belki de cahiliye döneminde daha aşağılık bir durumu gösteriyor. Bugün bu insanlar belki ayaklarına halhal takmıyor ama herkesin keşfetine düşmek için hashtag ve cinselliği kullanıyor.

Uzun süredir sosyal medyadaki “gösterme, teşhir” hastalığının insanların ve özellikle dindarların iliklerine işlemesini ibretle izliyorum ve bunun açıklamasını kendi içimde yapmaya çalışıyorum. Zira bunun gerçek hayattaki karşılığı gayri meşru şehvet, haram ilişkiler, sapıklık malzemeleri, yıkılan yuvalar, para için kurban edilen namuslar ve arada ezilen masum evlatlar oluyor. Son tahlilde toplum, tarihte benzeri görülmemiş bir hızla çürüyor ve kokuşuyor.

Başörtülerinden dolayı müslüman olduğunu ve dinin farzlarına dikkat ettiğini düşündüğümüz insanların yatak odaları dâhil her şeylerini reklam etmelerine, üstelik kocalarını bir aksesuar olarak yanlarında gezdirmelerine maalesef alıştık artık. Bu alışma halinin beraberinde getirdiği yeni alışkanlıklarımız da var. Mesela evli kadın ve erkelerin sosyal medyadan tanışarak kaçmalarına, belli bir ücret karşılığında ilişki teklif edilmesine, para getirici rozetler için etlerin sergilenmesine, birbirinin kopyası akımların yapılmasına vs…

Geçenlerde sosyal medyada yukarıda bahsettiğim teşhirciliği yapan dindar(!) bir çifte yorumlarda ciddi eleştiriler gelmişti. Bu çiftin yorumlara cevabı ise onların bu teşhirciliğini savunan bir yorumu başa tutturmaktan ibaretti. Bu yorumda ise “size ne, sanki siz dört dörtlük müslümansınız” ana fikri işleniyordu. Düşünsenize evet bizim teşhircilik İslam’a uygun değil ama siz de günahsız değilsiniz diyen aşağılık bir savunma muteber kabul ediliyor artık. Bu rezil savunmaya yine bir kadın şöyle cevap vermişti: “Ortaya dökülmemiş gizli bir günahım varsa sana ne? Aleni işlenen ahlaksızlığa bakın hele” Şu cevaba muhatap olan her müslüman-eğer kalbi mühürlenmemişse- günahların alenileştirilmesinin ne anlama geldiğini hatırlar, tüyleri ürperir ve pişman olup tövbe eder. Zira mesele tam olarak bu hanımefendinin dediği gibidir. Bizim tepki gösterdiğimiz ve İslam’ın da şiddetle yasakladığı şey, işlenen günahların teşhiridir. Zira bir günah gizliyse bu, günah kul ile Allah arasında özel bir durumdur. Oysa bu günahın reklamı insanları bu günaha sevk etme ve normalleştirme işlevi taşır. Oysa kim takıyor ki bunu… Çünkü baştaki örtü, onlar için büyük ölçüde dindarları hesaplarına çekmek için bir aksesuar sadece.

Müslüman olmak aynı zamanda bir iddia sahibi olmaktır. Bu iddia Allah’ın kitabında emrettiği ve Rasulünün (sav) sünnetiyle gösterdiği yaşam tarzıyla yaşandığı takdirde ahirette cennet, dünyada ise cennet gibi bir hayat yaşanacağına olan şüphesiz inancın iddiasıdır. Bu iddia, aynı zamanda Kur’an ve sünnetle sabit olduğu üzere dünyada zahmetsiz bir hayat da vadetmiyor. Bu zahmetlerin hepsinde hikmetlerin olduğu ve İslam ilkelerinde sebat edildiği takdirde bunun insanı olgun hale getireceğini ifade edilmektedir. Oysa günümüzün vahşi kapitalist zihniyeti her şeyi tutarsızlık, şehvet ve hızla ölçtüğü için paranın getirisini de bu kavramlara bağlamış durumda.

Modern çağ, müslüman olma iddiasında olan insanları İslam ilkeleri ve kapitalizm ilkeleri arasında seçime zorluyor. Sahip olduğu kadını, yatak odasını, çocuğunu, yemeğini, süslerini göstermek işte bu iki şıktan kapitalizm şıkkının seçilmesi sonucu oluşuyor. Tıpkı cahiliye dönemi insanlarının ayaklarını yere vurması gibi. Peki, tüm bunların sonucunda birey ve toplum gittikçe daha mı mutlu ve huzurlu hale geliyor? Cevap hepimizce malum galiba…

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Yıldız | 28.08.2023 18:15
Sayın yazar, kaleminize sağlık, her iki cinste de bulunan bir soruna kadınlar üzerinden işaret etmişsiniz. Ancak işaret ederken alıntıladığınız Nur Suresi 31. ayete verilen bazı yanlış anlamlar, alıntıladığınız şu mealin içinde bulunmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!” Bu meallendirmeye göre kadınlar ziynetlerini (bu kelime tartışma konusudur) neredeyse herkese göstereceklerdir. Arapça metnine isteyen herkesin ulaşabileceği bu ayetin metnine uygun çevirisi şöyle olmalıdır: Nur 24/31: İnanmış kadınlara söyle, bakışlarından bir kısmını çeksinler ve cinsel bölgelerini korusunlar. Doğal olarak görünenler dışındaki ziynetlerini/süslerini açığa çıkarmasınlar ve örtülerini yaka yırtmaçlarının üzerine koysunlar. Ziynetlerini/Süslerini kocalarından başkasına açmasınlar; isterse babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, tüm kadınlar, sağ ellerinin altında bulunan kadın ve erkekler (köleler ve çalışanlar), kadınlara ilgi ve isteği bitmiş erkekler, kadınların özel bölgelerini ayırt edemeyen küçük çocuklara (da açmasınlar). Süslerinden gizli olanlar bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar/edalı-işveli yürümesinler. Ey inananlar! Kurtuluşa erebilmek için hep birlikte yanlışlarınızdan Allah’a dönün!' Ayetin bu şekilde çevirisini, ayet metninde sayılan ilk kişi olan 'koca' dan önce gelen اِلَّا illa/ancak/yalnızca/sadece kelimesi zorunlu kılmaktadır. Ancak bu kelimenin yok sayılmasıyla alıntıladığınız ve pek çok mealcinin de birbirinden naklen verdiği bu YANLIŞ ve çirkin anlam çıkabilir. Oysa ayette UNUTULAN bir İLLA bulunmaktadır. (Bu ayetteki ‘süs: ziynet’ sözcüğünün ne olduğu konusunda çok söz söylenmiştir. Ayette ‘bazı bakışların kısılması, cinsel bölgenin korunması, yaka yırtmacının örtülmesi ve yürüyüşle bazı süslerin ortaya çıkarılmaması’ sayıldığına göre bunlardan hareket ederek ayeti anlamaya çalışmak daha doğru bir yol olur. Tüm bu açıklamalarda kadınlara, kendilerini süsleyerek teşhire açık kılmaları yerine, kişiliklerini öne çıkaran bir anlayışa sahip olmaları gerektiği söylenmektedir, denilebilir. Burada söz edilen süslerin ‘bedenin bazı özel bölgeleri’ olduğunu, sonra da buraları kadınların kocalarıyla birlikte ayette sayılan bir sürü kadına ve erkeğe de gösterebileceklerini söylemek korkunç bir çelişkidir. Allah için sözler bitmiş değildir; Allah eğer öyle söylemeyi dileseydi öyle söylerdi. Bu yaklaşım bir yandan teşhirci anlayışı beslerken diğer yandan da kadının tutsaklığına neden olmuştur. Ayetteki ‘cuyub/yaka yırtmacı’ sözünden gerdanlık bölgesinde bulunan gerdanlıkları, layadribne bi erculihinne/ayaklarını vurmasınlar’ sözünden de halhal adıyla bilinen ve yürüdükçe ses çıkaran takıları anlamak da mümkün olabilir. ) Selam ve teşekkürlerimle...