metrika yandex
  • $32.3
  • 34.78
  • GA17500

Baş Döndüren Diplomasi

AHMET GÜRBÜZ
24.04.2024

“Bu insanlar dev midir
Yatak görmemiş gövde midir” der rahmetli Cahit Zarifoğlu ‘Yedi Güzel Adam’ şiirinde.

‘Coğrafya kaderdir’ tespitine tarihi de eklemek lazım. Coğrafyanın yüklemiş olduğu sorumluluklar gibi tarihin de biçmiş olduğu roller vardır.

Türkiye’nin tarihi misyonu ve aktüel vizyonu coğrafi konumuyla bütünleşince bölgesel liderlik ve küresel aktörlük fonksiyonu kaçınılmaz olmaktadır. Öyle ki; “ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin” ötesi yok.

Durumun farkında olan harici düşmanların, dâhili bedbaht piyonları, bir takım istihbarat oyunlarıyla bu durumu sabote etmeye çalışsalar da, gemi limandan kalktı bir sefer.

Önceki yazılarımda değinmiştim; dış politikada başarı yakın komşularla iyi ilişkilerle ölçülür. Bu olguyu pekiştirecek en güzel örnek, Türkiye’de seçilen liderlerin ilk yurtdışı ziyaretlerine Kuzey Kıbrıs’la başlayıp, Azerbaycan’la devam etmeleridir. Sınır komşularımızın birçoğunun varoluş doktrinlerinin Türkiye düşmanlığı üzerine kurulu olduğunu da bir kenara not edelim.

Aylar, seneler süren bölgemizdeki krizler ve savaşlar dünya gündeminin ilk maddelerini işgal etmektedir. Hatta öyle oluyor ki yeni doğan bir kriz eski krizleri unutturuyor. Çok geriye gitmeye gerek yok; enerji krizi, tahıl krizi, Ukrayna savaşı, Gazze katliamı, Bab-ul Mendep, yemen, vekil savaşçılar, misilleme krizleri…  Bölgesel bir savaşa meydan verir mi diye yüreğimiz ağzımızda, nerede duracağı kestirilemeyen bu sorunlara sınır güvenliği ve terörle mücadelemizi katmıyorum. Suriye, Doğu Akdeniz, Libya ve Karabağ’ı da siz ekleyin.

“Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader”. Nasreddin Hoca’nın hesabıyla dünyanın merkezi burası, burada yaşananlar burada kalmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilerleyen yaşına rağmen ramazanda yürütmüş olduğu yoğun siyasi çalışmaların ardından partisi ilk defa bir seçim yenilgisiyle yüzleşti. Gerekli değerlendirmeleri yapıp, kızmadan, küsmeden, nerde kalmıştık diyerek millet yolunda azimetine aynı tempoyla devam ediyor. Dışişleri Bakanı Fidan ve MİT Başkanı Kalın’ın son 10 günde kat ettiği mesafeyi hesaplamak mümkün değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bayramın hemen akabinde Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Hamas lideri İsmail Haniye ve beraberindeki heyeti kabul etti. Aynı günlerde İstanbul’da bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri ile de bir görüşme gerçekleştirdi. İki görüşmenin de odak noktası tahmin edileceği gibi misilleme tartışmalarıyla gündemden düşen Gazze’deki katliam, insani kriz ve akamete uğrayan ateşkes görüşmeleri.

Türkiye, 45 bin tondan fazla insani yardım ve İsrail’e ticari yaptırım uygulayan ilk ülke. Yardımların yeterli ve kesintisiz ulaştırılması, adil, acil ve kalıcı ateşkesin sağlanması konusunda yapılması gerekenler istişare edildi.   

Verilen fotoğraf her şeyden önce Hamas’a duyulan güven ve samimi desteğin dosta düşmana ilanıdır.

Türkiye’nin bölgede nihai barışı sağlamak için önerdiği formül belli: 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan bütünleşik Filistin devleti.

Türkiye’nin diplomatik gayretleri Gazze’yi dünya gündeminin en önemli maddesi halinde tutmakta, İsrail’i uluslararası arenada izole etmekte ve vahşetin en büyük destekçilerine itibar kaybettirmeye devam etmektedir. Bu konuda alınan yolu görmemek, gelinen noktayı ketmetmek ancak zübük siyasetin harcıdır ve soykırımcının ekmeğine yağ sürmektir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün neredeyse kabinenin yarısını yanına alarak, tabiri caizse Irak’a çıkarma yaptı. İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanlarının da içinde olduğu sekiz bakanla beraber, iletişim başkanı ve Dış Politika Başdanışmanıyla günübirlik bir ziyaret için Bağdat’a uçtu. Bağdat temaslarının ardından da aynı gün Erbil’e geçerek Kuzey Irak Özerk Yönetimi ile bir araya geldi.

Erbil ziyaretinin sonradan programa eklenmesinin müjdeli bir habere mebni olduğu kanaatindeyim. Erdoğan’ın Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkilerin gelişimine katkı sunması, Irak petrolünün tekrar Türkiye’ye akmasının yolunu açacaktır.

Gazze ve güvenlik konularının ana gündem olduğu görüşmelerde; terörle mücadele, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, çevre, sınır aşan sular, sağlık, eğitim gibi pek çok alanda 26 anlaşmaya imza konuldu, müzakerelerin devamı ve takibi için ortak daimî komiteler kuruldu.

Bu ziyarete Irak tarafı çok önem veriyordu. Yapılan antlaşmalar ve alınan kararlar açısından bizim için de oldukça verimli bir ziyaret oldu. Türkiye terörün kökünü kazımak için zaten bir hareket planlıyordu, onun hukuki zemini tesbit edilmiş oldu.  

Gezinin en flaş başlığı şüphesiz Kalkınma Yolu Projesi Anlaşmasının imzalanması oldu. Lidyalılar zamanında yapılan tarihi ‘Kral Yolu’ güzergâhıyla örtüşen “Yeni İpek Yolu”; Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında, ülkelerin ticaretini canlandırmayı hedeflemektedir. Proje Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği Şattülarap'ta, Basa Körfezinin Faw Limandan başlayıp, Irak’ı boydan boya aşarak Ovaköy’den Türkiye’ye ulaşacak. 1200 km kara ve demir yolunu kapsayan 17 milyar dolarlık projenin 2029’da tamamlanması planlanmaktadır.

Türkiye’de denizle buluşacak olan proje ülkemizin stratejik konumunu artırırken, bölge devletlerinde ekonomik katkının yanında barış ve kardeşliğe, kültürel enformasyona da hizmet edecektir.

Medeniyetimizin önemli duraklarından biri olan sınır komşumuz Irak, iki binlerin başında ABD’nin müdahalesiyle istikrarsızlığa sürüklenerek, lideri adice katlettirilerek, İran’ın Şii emperyalizmine teslim edildi. Kuzey Irak’ta özerk bir Kürt bölgesi oluşturularak istikrarsızlığı kalıcı hale getirilip, toprak bütünlüğünü tehlikeye atıldı. Bölgedeki bu hareketliliğin arkasındaki sinsi planın Siyonist İsrail’in arz-ı mev’ud hayallerinin bir parçası olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?

Gelinen noktada Türkiye ile bu antlaşmaların imzalanmış olması, bölge barışı ve ülkemizin bekası için hayati önem arz etmektedir.

İsrail’in en büyük destekçilerinden biri olan Almanya’nın Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ilk resmi ziyareti için iki gündür Türkiye’de bulunuyor. Bugün Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşecek. Ülkesinde üç milyon Türk bulunan Steinmeier’in Erdoğan ve hükümet hakkındaki olumsuz değerlendirmeleri, İsrail konusunda her iki ülkenin ters kutuplarda tutum sergiliyor olması görüşmenin pek de sıcak geçmeyeceğini gösteriyor.

9 Mayıs’ta Erdoğan’ın İsrail vahşetinin birinci derecede suç ortağı ABD’ye gitmesi planlanıyor. Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden‘ın resmi daveti üzerine gerçekleşecek olan görüşmede Gazze, terörle mücadele, savunma projeler ve ekonomik ilişkiler başlıkları öne çıkacak.

Erdoğan ABD’ye gitmeden önce dersini çalıştı, bölgenin önemli merkezlerinin nabzını tuttu. İran Cumhurbaşkanını Reisi’yi Ankara’da ağırladı, Mısır Cumhurbaşkanını Sisi’yi Kahire’de ziyaret etti. Ben bu görüşmeden bir netice beklemiyorum ama en azından İsrail soykırımını ABD kamuoyu önünde yüzlerine vurmanın bile kifayet edeceği kanaatindeyim.

Hülasa; lider ülke olmak, bölgesel bir güç olmak hamasetten öte bir şey.

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (O’nun dinine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit/sağlam tutar (güç ve sebat verir).” (47/7)

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Yunus Yiğiterol | 26.04.2024 12:04
Elinize sağlık Ahmet kardeşim.
Abdülkadir GÜRBÜZ | 24.04.2024 19:41
Eline yüregine kalemine sağlık ahmet abi