Farkında olunsun ya da olunmasın mabetler, insan ve toplum hayatının odağında yer alır. Hem geçmişin kalıntılarında hem de hala kullanılan mabetlerde bu durum belirgin bir biçimde ortadadır. Çünkü insanın cevap verilmesini beklediği ‘var oluş’ soruları vardır ve bu sorulara pozitif bilimin verdiği cevaplar, insana yeterli gelmemektedir. Bu nedenle tarihin her döneminde, Tanrı’nın verdiği kabul edilen cevaplar veya insanların Tanrı adına verdiği cevaplar, insanlık üzerinde daha etkili olmuştur.
Bundan epece önce, görevlilerinden izin alarak bir arkadaşımla Hollanda’daki bir kilisede pazar ayinine katılmıştık. Papaz kısa bir şeyler anlattı, elindeki kitapçıktan kısa bir şeyler okudu, müzik eşliğinde hep birlikte ilahi söylediler. Sonra bir elin gireceği kadar bir para toplama torbası, küçük bir çocuk tarafından, herkesin kürsüyü görmesini sağlayan meyilli bir zeminde oturan kişiler önünde dolaştırıldı ve ayin bitti. Oradakiler yukarı doğru çıkmaya başladı, biz de aynı şekilde kilisenin bu bölümünün hemen dışında bol ışık alan camlı bölüme geçtik. Burada pencerenin önündeki uzun mermer masalara çay, kahve başta olmak üzere pek çok içecek; pasta, çörek, börek türü pek çok yiyecek sıralanmıştı. Herkes tabağına bunlardan alarak birbiriyle sohbet etmeye başladı, küçük topluluklar oluştu. Ben özellikle gençlere baktım, onlar da yiyecek-içeceklerini alarak küçük topluluklar halinde sohbet etmeye başladılar. İşte bu tarihten sonra gittiğim farklı ülkelerde, insanları mabetlere çekmek için ne yaptıklarına hep dikkat ettim.
Nedendi bu dikkatim? Mimar olan bir yakınımın kütüphanesinde bulunan Türk-İslam mimarisini konu alan bazı eserlerle birlikte Hz. Muhammed (a.s.) dönemi mimarisi hakkında Türkiye’den bir akademisyenin uzun süre üzerinde çalıştığı bir kitabı da okumuştum. Bu kitaplardan zihnimde kalanları, kiliselerde gördüklerim ve duyduklarımla bir araya getirmeye ve karşılaştırmaya çalışarak Müslüman mabetlerinin bu çağda sahip olması gereken niteliklerini kendimce belirlemeye çalıştım.
ÇAĞIMIZA UYGUN CAMİLERDE BULUNMASI GEREKENLER
Yeni yapılacak camilerde, içinde bulunduğumuz çağın gereksinimlerine göre mimari plan baştan aşağı değiştirilmeli; çok amaçlılık gözetilmeli, belirlenecek amaçlar doğrultusunda camilerin yaşamın merkezleri olmasını sağlayacak hizmet alanlarını bünyesinde barındırması amaçlanan bir anlayışla planlama yapılmalıdır.
Camilerin Açık Kalma Süreleri: Cami içinde cami görevlilerine verilen özel odalar dışında, camideki çalınabilecek değerli her ne varsa hepsi en iyi şekilde korunabilecek yerlere alınarak camilerin kapısı günün her saati açık tutulmalı, hiçbir nedenle kapıları kilitlenmemelidir. Yatsı-sabah arası kapısı kilitlendiğinde ise pek çok camide bulunan girişteki camlı bölmeler, kalmak için yer yurt bulamayan kişilerin ve evsizlerin karda-yağmurda-soğukta-sıcakta kalabilmesi için açık bırakılmalıdır. Camiler temiz olmalı güzel kokmalı, havalandırılması ve soğuk havalarda ısıtılması iyi yapılmalıdır. Bitmeyen tamirat ve tadilatlarla ya da selatin camilerde olduğu gibi bitmeyen restorasyonlarla cemaat bıktırılmamalıdır.
Cami Görevlilerinin Görev ve Sorumlulukları: Camilere, herkesin gelmesini sağlayacak yeni yöntemler araştırılmalıdır. Okullarda ‘rehberlik’ öğretmenleri, birkaç öğretmen veya idari personelle gerekli gördüklerinde kimi öğrencilerin evlerine kadar gidip onların durumunu yerinde inceleyerek o öğrenci için neler yapılabileceğine karar verirler. Her sağlık ocağının sınırları belirlenmiş bir hizmet alanı ve her doktorun sorumlu olduğu aileler vardır. Aynı şekilde her cami için de sorumlu oldukları alan ve aileler belirlenmeli, imamlar (inanan kişilerin kendilerinin de kılabilecekleri) beş vakit namaz kıldırma memuru olmanın ötesine çıkarak uygun yerlere uygun vakitte ziyaretlerde bulunmalı, halk ile camiler arasında irtibat kurmaya çalışmalıdırlar. İmamların camilerde, insanların kendilerine gelmelerini bekleyip durmaları yanlıştır; onlar da insanların ayağına gitmeli, tanışmalı, konuşmalıdırlar. Böylece ezan okununca gelip vakit namazını kılıp giden üç beş kişiyle irtibat yerine çevresindeki pek çok kişiyle ve özellikle gençlerle iletişimin yolu açılmış olacaktır. Camilere gelenlerin çoğu da görevlilerle tanışıp konuşma ve irtibat kurma gereği duymadan giderler. Bu gelip gitmelerle de camilerden beklenen işlev yerine getirilmiş olmaz. Çünkü insanların ibadeti için cami bir zorunluluk değildir; tüm ibadetlerin her yerde yapılabileceği, ‘arzın inananlara mescit olduğu’ herkesin bildiği bir gerçektir. Öyleyse camilerin ibadetin daha ötesinde işlevleri olduğuna değinerek bu çağda bunların neler olması gerektiği üzerinde duralım:
Mabet Bahçesi: Müslüman mabetlerinde, bahçe duvarı ve bahçe kapıları tamamen kaldırılmalıdır. Cami bahçesine her yönden girebilmek için yol ve basamak oluşturulmalıdır. Bahçeye ve binaya girişler tekerlekli sandalye girişlerine de uygun ve engeli bulunanların asansörle istedikleri katlara gidebilmelerini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. Caminin tüm bahçesi, olabildiği kadar çok sayıda ağaç ve çiçekle süslenmelidir Bahçede, ruha dinginlik vermesi amacıyla israfa da neden olmadan su sesi çıkaracak düzenlemeler yapılmalıdır. Caminin büyüklüğüne göre bahçesinde mümkün olan en çok sayıda çocuk oyun alanı oluşturulmalıdır. Bu alanın çevresine de çocuklarla oraya gelenlerin oturmaları için yerler hazırlanmalıdır. Camilerin bahçelerindeki, oturma alanları her zaman çok temiz ve bakımlı olmalıdır. Aşağıda belirteceğimiz nedenlerle burada bulunanların dışarıya göre daha uygun ücretle çay-kahve içebilecekleri bir kafeterya bulunmalı, tüm cami alanında sigara içilmesi yasak olmalıdır.
Eksi Katlar: Camilerin eksi katları ve bahçe bölümünün altı, her yerde görülmeye başlayan otopark sorunun azaltılmasına yardımcı olacak ve cami giderini karşılayacak şekilde otopark, araba yıkama vb. iş yerleri olarak planlanmalı, buraların temizlik ve bakımı iyi yapılmalıdır.
Camilerin Girişi ve Üstü:
1. Kreş ve Anaokulu: Bu bölümde daha planlama aşamasında, caminin yapıldığı bölgenin ihtiyacına göre kreş ve anaokulu olarak kullanılacak bölümler, her türlü gereksinim düşünülmüş olarak planlanmalıdır. Bölgede kreş ve anasınıfı açmak isteyen ilgililer için (tıpkı eczane planlanır gibi) planlama yapılarak hizmete sunulmalı, bu bölüm MEB tarafından denetlenmelidir.
2. Sağlık Ocağı: Yeni planlanacak camilerde bölgenin ihtiyacına göre daha baştan uygun büyüklükte bölüm tüm gereksinimleri düşünülerek ‘Sağlık Ocağı’ olarak planlanmalı, bu bölüm Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmelidir.
3. Çok Amaçlı Salon: Bölgenin gereksinimlerine göre büyüklüğü tasarlanacak bu bölümde, halkımızın ihtiyaç duyduğunda bütçesini sarsmayacak bir ücret karşılığında ‘iftar, düğün ve başka amaçlarla’ yemek vereceği ve toplantılar yapabileceği ‘çok amaçlı bir salon’ bulunmalıdır. Buralar, isteyen STK’ler tarafından uygun ücretle kiralanarak konferans, kermes vb. programlar için de kullanılabilir.
4. Kütüphane: Burada dikkatli bir seçimle oluşturulan ve çok iyi desteklenen bir kütüphane de yer almalıdır.
Cami Girişlerine Duyuru Panoları: Camiye girip çıkan herkesin görebileceği bir yerde insanların gereksinimlerini, isteklerini, verecekleri giyecek-yiyecek-ev eşyalarını, kitapları duyuracakları büyük bir ‘duyuru panosu’ yer almalıdır. Bu panoda istenilen ne ise yazılıp iletişim bilgisi verilmelidir.
İbadet Bölümü: Camilerin ibadet alanı, tam ortadan bölünüp yarısı kadınlar yarısı da erkekler için ayrılmalıdır. Başlangıçta binlerce yılın yanlış uygulamaları sonucu, kadınlara ayrılan bölüm biraz boş kalabilir ancak bunda ısrarcı olunmalı; kadınların camilere gelmesi teşvik edilmelidir. Çünkü kadınların geldiği yere çocukları da gelecek böylece çocuklar anneleriyle birlikte camiye gelmeye alışmış olacaklardır. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar için neredeyse tüm camilerin arkasındaki küçücük bölümlerin ayrılıp burada itiş kakış yer bulmaya çalışmalarına ya da yer bulamayıp gitmelerine neden olmak yahut da cami bodrumlarında rutubet kokan soğuk bir yere halı serilerek yer gösterilmiş olduğunun sanılması, Müslüman kadınlara hakarettir. Bu yapılanlar, kadınları önemsiz görmek, ikincilleştirmek hatta yok saymaktır. Hz. Nebi’nin kadınların mabede gelmesi konusundaki aşırı titizliğini yeri geldiğinde DİB başkanı başta olmak üzere cami görevlileri anlatıyorlar ama onun bu konudaki uygulamasını ihya ettiklerini göremiyoruz? Mabetlerden kopan kadınların, mabetlerden kopuk bir nesil yetiştireceğini fiilen yaşamaya başlamışken bu konudaki düzenlemelerin yapılması için daha fazla geç kalınmamalıdır.
Kur’an Kursları: ‘Kuran Kursu’ diyerek (başka amaçlar için kullanılmasını önerdiğimiz) cami bahçesine kötü, çirkin ve kullanışsız, yazın daraltan kışın donduran, ihtiyaçların giderilemediği küçük odacıklar eklemekten kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu kötü ve çirkin yapılar yerine; a. Büyükler için öğleden önce b. Küçükler ve gençler için öğleden sonra (namaz vakti dışında) cami içinde Kur’an dersleri yapılmalıdır. Çocuklar, ‘okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise’ olarak imkânlar ölçüsünde gruplandırılmalıdır. Çok büyük camilerde, mümkünse her yaş grubu caminin başka bir köşesinde, ders yapacak şekilde planlama yapılmalıdır. Bu derslerde hem Kur’an okuma öğretilmeli hem de katılanların düzeyine göre anlamı verilmelidir. Her yaş grubunun ayağı bu yöntemlerle camilere alıştırılmalı ki camiler bugünkü gibi iki saf bile olamayan yaşlılara özgü yerler olarak kalmasın.
Koca koca camilerimizde tüm saydıklarımın bulunmasını engelleyen bir durum var mı, yok mu? Yok. Bu saydıklarımın bulunması camilerin işlevini azaltır mı, artırır mı? Artırır. Bu saydıklarım, insanların camilerle olan bağını gevşetir mi, güçlendirir mi? Güçlendirir. İnsanların Yaratıcıyla bağlarının güçlenmesi bireysel, ailevi ve toplumsal açıdan yararlı mı, zararlı mıdır? Yararlıdır. Öyleyse…
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Boykotlu işletme önünde Gazze protestosu..
20.04.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
ah örgütçü kafa ah! MUSTAFA AKMEŞE 25.04.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025