metrika yandex
  • $29.01
  • 31.23
  • GA2000

Haberler / Dünya

İran'ın Sabrı Ne Zaman Taşacak? | ABDULBARİ ATWAN

03.02.2023

 İsrail'in son saldırıları 'hoşgörü' stratejisinin sürdürülmesini zorlaştırıyor
 
Çeviri: HASAN KANAT | Hertaraf
 
ABD ve İsrail, İran'ın nükleer tesislerine yönelik gizli saldırılarına ve İranlı bilim adamlarına yönelik suikastlarına, Suriye'deki İranlı personele yönelik benzer saldırılarına ya da rejim karşıtı protestoları kışkırtmalarına misilleme yapmaktan kaçındığı İran'ın uzun süredir devam eden 'stratejik hoşgörü' politikası karşısında hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
 
Bu da onların stratejilerini değiştirmelerine ve angajman kurallarını genişletip tırmandırmalarına neden oluyor. Bu durum, geçtiğimiz Pazar günü İsrail'in İsfahan'daki İran askeri tesislerine, üslerine ve depolarına düzenlediği intihar saldırılarını; Ebu Kemal Irak-Suriye sınır kapısı yakınlarında İran askeri teçhizatı taşıdığı iddia edilen bir kamyon konvoyuna düzenlenen saldırıyı ve İran yanlısı Iraklı silahlı bir grubun komutanı ile bölgeyi incelemeye giden iki yardımcısını taşıyan aracın bombalanmasını açıklayabilir.
 
Pentagon'a yakın Wall Street Journal gazetesine konuşan ABD'li yetkililer İsfahan'daki saldırıyı İsrail'in gerçekleştirdiğini ve ABD'nin bu olayla ilgisi olmadığını söyledi. Bu açıklamanın ardından İran'ın insansız hava araçlarından üçünü düşürdüğünü açıklaması, İsraillilerin sorumluluğu reddetmesini imkânsız hale getirdi.
 
Burada iki önemli soru ortaya çıkıyor: İsfahan neden hedef alındı ve İran buna nasıl karşılık verecek? Buna bir üçüncüsü de eklenebilir: İnsansız hava araçları hangi ülkeden fırlatıldı?
 
İran'ın orta kesimindeki İsfahan vilayetinin seçilmesinin nedeni, burada insansız hava araçları ve (Rusya'nın yardımıyla) yüksek teknolojili füzeler üreten tesislerin yanı sıra Natanz reaktörü de dahil olmak üzere çeşitli nükleer tesislerin bulunmasıdır. Eski Mossad şefi Danny Yatom pazartesi günü yaptığı açıklamada hedef alınan tesislerden birinin İsrail'in gelişmiş hava savunma sistemlerinin önleyemeyeceği kadar hızlı olabilecek insansız füzeler geliştirmek için kullanıldığını söyledi.
 
İran'ın tepkisinin niteliği, olasılığı ve boyutu ile ilgili olarak çeşitli seçenekler bulunmaktadır. 
 
Bunlardan biri İran'ın uzun menzilli hassas füzeler kullanarak İsrail askeri altyapısına doğrudan misilleme yapmasıdır. Bu da topyekûn bir savaşa yol açabilir.
 
İkinci bir seçenek de İsrail insansız hava araçlarının gönderildiği ülkelerdeki hedeflere yönelik insansız hava araçları saldırıları olabilir. Parmaklar, İsrail askeri karakollarının bulunduğu Irak Kürdistanı ya da Azerbaycan'ı işaret ediyor.
 
Üçüncüsü ise İran yönetiminin Irak, Lübnan ve Yemen'deki ve belki de Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki paramiliter müttefiklerinin tek tek ya da toplu olarak kendi adına karşılık vermesini sağlaması olacaktır.
 
Ulusal Güvenlik Danışmanı General Jake Sullivan, CIA Direktörü William Burns ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in de aralarında bulunduğu ABD'li yetkililer son günlerde Kudüs'ü ziyaret ediyorlar. Asıl amaçlarının işgal altındaki Filistin'deki durumu yatıştırmak olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Bu ziyaretler, özellikle de son on yılın en kapsamlı İsrail-ABD ortak askeri tatbikatının ardından, İran'a karşı ortak hareket etmeye hazırlanmakla ilgilidir. Bu tatbikatlarda düşman bir devletin nükleer tesislerinin bombalanması ve Orta Doğu'da çeşitli tehditlerle yüzleşilmesi simüle edildi. İran'dan başka hiçbir ülke bu özellikleri taşımamaktadır.
 
İsrailli askeri uzmanlar yine alarm zillerini çalıyor ve İran'ın nükleer silah üretmenin eşiğinde olduğu uyarısında bulunuyor. Netanyahu ve generalleri, bölünmüş İsrail halkını birleştirmek ve faşist hükümetinin görevden alınmasını talep eden büyük protestolara son vermek için savaşa başvurabilir.
 
Kesin olan bir şey var. İran'ın İsrail saldırıları ve suikastları karşısında yıllardır uyguladığı itidal ve doğrudan misillemeden kaçınma politikası, İsrail insansız hava araçları İsfahan'a ve askeri tesislerine açıkça ulaştığına göre artık geçerli olmayabilir. Bu nedenle, benzer saldırıları caydırmak için tasarlanmış ciddi bir karşılık beklemekteyim ki bu da topyekûn bir çatışmayı önceleyebilir ya da hızlandırabilir.
 
Bölge kaynıyor. İran'ın Rusya ile işbirliği, Viyana nükleer görüşmelerinin çöküşü ve ABD'nin Ukrayna'daki başarısızlıkları, ABD ve Büyük İsrail'i, ABD ve Batı'nın küresel hegemonyasının sonunu getirebilecek ve Kıyamet Saatinin ibrelerini ileri alabilecek büyük bir çılgınlık yapmaya sevk edebilir.
 

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Yusuf Yılmaz | 21.02.2023 21:45
ABD ve Büyük İsrail'i, ABD ve Batı'nın küresel hegemonyasının sonunu getirebilecek ve Kıyamet Saatinin ibrelerini ileri alabilecek büyük bir çılgınlık yapmaya sevk edebilir. Temennimiz de budur ve tek dişi kalmış batının çökmesidir. Ancak bunun ilk ve öncelikli şartı da, her namazdan sonra yaptığımız “ İslam Birliğinin Sağlanması ”ndan geçer. İran başta olmak üzere bu birliğin sağlanması da pek ufukta görünmüyor. Tabi Yüce Allah’ın işine karışılmaz. Çünkü Yüce Rabbimiz tuzak kuranların üzerinde en iyi plan kurucu olduğu için, elbette emperyalist kâfirlerin tuzaklarını da bertaraf edecektir. Yeter ki Müslümanlar samimi olsunlar ve Kur’an’a sıkı sıkı sarılsınlar (Ali İmran 103. Ayet). Ancak başta İran olmak üzere bu birliğe pek katkıda bulunmuyorlar. Diğer halkı Müslüman olan ülkelere gelince, Türkiye başta olmak üzere laiklik ile yönetilen rejimlerin İslam’a uzak durmalarının verdiği olumsuzluk, bu birliği geciktiriyor. Ayrıca Müslümanların gayri Müslimler gibi yaşamaları yine bu birliğin önünde bir engel teşkil ediyor. Bu birlik sağlanır ve sonrası ise yavaş yavaş şekillenir İnşaAllah.
Hakkı söyler | 20.02.2023 09:19
İran'ın sabrı hiç taşmayacak. Müslümanları kandırmaya devam edecek.
Çok okunan haberler
Çok okunan yazılar