metrika yandex
  • $32.19
  • 34.99
  • GA17650

Haberler / Yorum - Analiz

Darbeler Tarihi / Hüseyin ALAN

12.09.2020

Tarihte küçüklü büyüklü nerde bi toplu yaşam olduysa, orda hep darbeler olmuş.

En temel sebep; iktidar olmanın güç ve imkanlarını ele geçirme, hükmetme hırs ve arzusunu tatmin etme, son sözün sahibi olarak ilahlık yapma.

Dolayısıyla niye ben/biz değil de o/onlar?..

İktidar olmak, emretme gücünün tek kaynağı olduğu için ne kadar müthiş bi gurur kibir ve şatafat kaynağı ise o kadar da riskli kanlı ve kelleyi koltukta taşıtan bi ‘yüceliktir.’

Bi taraftan, etrafta muktedirin kulları ve beslemeleri onu ilahlaştırırken öte tarafta, iktidar hırsıyla yatıp kalkan muhaliflerin fırsat ve imkan kolladığı ‘iştir.’

Darbeler, iktidar olma ve değiştirme işi için üretilmiş değişmez bi yöntemdir; aileden şirketlere, aşiretten çıkar gruplarına, ideolojik örgütlerden partilere ve kurumlara kadar her kademede kullanılır...

Darbeler, bol para ve askeri güç gerektirdiği gibi içerde hak etmediğine kavuşmayı uman taraftarlar, dışarda daha iyi paylaşıma ikna edilmiş ittifaklar da gerektirir. Bu şartlar ikmal edilmeden başarılı darbe gerçekleşmez.

İdeolojik temelli darbeye kalkışanlar dahi bu şartları olgunlaştırmadan ortaya çıkarsalar, her başarısız darbecilerin başına gelenlere katlanırlar...

Herkesi, bütün toplumu alakadar ettiği için siyasi darbeler diyelim, eskiden yalnızca saraylarda, saray içlerinde, saraylılar arasında yapılırdı. Bu türün sonuçları ahaliyi çok enterese etmezdi çünkü ahali için kimin iktidar olduğu pek fark etmiyordu. Nihayetinde ‘semer’ hep yönetilenlerin sırtındaydı.

Cumhuriyet yönetimleri ve demokratik devletler çağı geldiğinde darbeler, herkesi ve her şeyi enterese eder oldu çünkü artık devletler, toplumu sadece yönetmiyor, toplumsal kılcal damarlara kadar her şeyi etkiliyordu.

Bu değişim burjuva sınıfının marifetiyle oldu; darbelerle monarşilerin kökünü kazıyarak iktidar olan bu sınıf, iktidar yahut egemenlik denenin niteliğini, niceliğini, etkisini ve alanını, her yere ve her işe yaydı.

O sebeple cumhuriyetlerin tümü kanlı darbelerle kurulmuştur. Demokrasilerse ince ayar darbelerle yaşatılmaktadır...

Endüstrileşme ve finansal mekanizmalarla kurulan modern toplumsal siyasal yapı aşamasının darbeleri, ekonomik gücün saçağında toplanmış askeri zorbalıkla yapılırdı.

Postmodern aşama, her şeyi taklit merkezli kurguladığı için darbeler de mecburen taklit modeliyle devreye girdi. Biz Türkler bunu 2007 darbesiyle tecrübe etmişizdir.

Darbeler artık siyasi ve ekonomik sistem yoluyla gerçekleşiyor. Bu sebeple zora dayalı darbelerin vazgeçilmez aracı olan askerler devre dışı bırakıldı, siviller öne çıktı.

Aynı sebeple küresel siyasal ve ekonomik sisteme itaat edeceklere demokratik darbe yolları açıldı, iktidar sureleri tayin edildi. İktidara değil sisteme muhalif olanlara düşense yoksulluk ve acizliktir...

İki şeyi hatırlatıp bitirelim:

İlki, darbe deyince akıllara ilk gelen askeri darbeler olsa da artık böyle bi yöntemin kullanılmadığını bilelim.

İkincisi, öyle ya da böyle iktidar işi, hep bi darbe işidir. Bunun askeri/zor gücü olanıyla demokratik yolla/ideolojik ikna olanı arasında nitelik olarak bi fark yoktur...

Nihayet mesele, kişisel olsun kurumsal olsun iktidar denenin kuramsal tasarımı ve pratik uygulamasında ortaya çıkandadır. İyisi de kötüsü de darbecilerden kurtulamıyor nasılsa.

Gerçekçi olursak darbelerden kaçınmak mümkün olmuyor. Modern akla be vaadlere fazla değer verenlerin hoşuna gitmese de, iktidar sınıfı ve zümrelerini rahatsız etse de,

İktidarın hangi yolla elde edildiğinden çok nasıl kullanıldığı daha önemli hale gelir. İktidarlar bu yanıyla daha önemsenir çünkü.

İktidara gelmek ister klasik yolla, isterse modern yahut postmodern yolla olsun darbesiz olmuyorsa,

İktidara gelenlerin kendi taraftarlarına ve müttefiklerine nasıl davrandığına değil, muhaliflerine ve farklı olanlara nasıl davrandığına bakmalı.

Adalette burdadır.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş