metrika yandex
  • $41.96
  • 48.87
  • GA38760
Feraset

Dünya’da Katılım Bankacılığının Doğuşu ve Tabung Haji örneği

Prof. Dr. Saim KAYADİBİ
14.11.2024

İslam bankacılığı olarak bilinen katılım bankacılığı yeni ortaya çıkmış bir kurum olarak literatürde yerini alsa da geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Bu konuya daha sonra geleceğiz…

İslami usullerle fon toplayıp fon dağıtan bankacılık sistemi kültürel, coğrafi şartlar ve uygulamada bulduğu özel durumlar açısından farklı isimlerle isimlendirile gelmiştir. Türkiye’de bu süreç birçok aşamadan geçerek son halini Katılım Bankacılığı olarak 2005 yılında literatürdeki yerini almıştır.

Ticari faaliyetlerin ve üretimin olduğu her yerde bankacılık türü işlemlerin de olması doğal bir ihtiyaçtır. Zaten bankacılık sisteminin temeli fon mübadelesine dayanmaktadır. Kısaca fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı olanlar arasında yapılacak finansal transfer işlemidir. Bankalar da bu fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı olanların bir araya getirildiği bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Üretim ve ticari faaliyetlerini yapabilmek ya da sürdürebilmek için bir kurum yada kişiler ihtiyaç duydukları fonu tasarruf sahiplerinin fon fazlasından karşılarlar. Bu işlemin yapıldığı yeri temsil eden sektör günümüzde banka olarak adlandırılmaktadır.

Bu bankacılık sektörünün çok eski çağlardan beri var olması kadar doğal bir şey yoktur. Çünkü insanın olduğu yerde üretim, ticaret olmak zorundadır. İnsan tek başına bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeterlilikte değildir. İnsanın tabiatına uygun olan üretim ve ticari faaliyetler olmalıdır.

Katılım bankacılığı modern anlamda İslam bankacılığı olarak her ne kadar 1940’lı yıllarda ortaya çıkmış bir kurum olarak literatüre girmiş olsa da mahiyet olarak bankacılık sektörünün izlerinin çok eski çağlara kadar götürülmesi mümkündür. Böylece bankacılık uygulamalarının kökeninin araştırmacıların yaptığı kazılarda ortaya çıkan belgelerle eski Sümer ve Babil’e kadar uzandığı tespit edilmiştir.

İslami bankacılık açısından değerlendirildiğinde bankacılık sektörünü ticari faaliyetlerin yoğun bir şekilde hayat bulduğu, Peygamber efendimizin (sav) dönemine, İslamiyet’in doğuş yeri olan Mekke’ye kadar götürmemiz gerekir. O dönemde birçok ticari yolların uğrak merkezi olan Mekke aynı zamanda bir ticaret ve finans merkezi konumundaydı. Bunda bölgesel ve bölgeler ötesi ticaretin yapılmasına olanak sağlayan bir merkez olmasında önemli bir rolü olmuştur.

Peygamber Efendimizden (sav) önce ve onun döneminde Arap yarımadasında ticari faaliyetlerin finansmanında faizsiz finansman ürünlerinden mudarebe ve müşareke gibi birçok farklı ürün sıklıkla kullanılmaktaydı. Mekke Hicaz ve Şam bölgesinin şimdiki adıyla Ortadoğu’nun ticaret merkezi konumundaydı.

Bu ticari faaliyetlerin hakikati Kur’an-ı Kerim’de Kureyş Suresi’nde açıkça ifade edilmektedir. Peygamber efendimiz (sav) bizzat kendisi ticaretle uğraşmış, ticaretin inceliklerini uygulama ile görmüş, İslam ekonomisi ve finansında kullanılan sözleşme çeşitlerinin neredeyse tamamını pratik hayatın içerisinde uygulama imkanını bulmuştur. Selem sözleşmesine farklı bir açılım getirmiş, İslam’dan önce örfi olarak uygulana gelen bu sözleşmeyi bir bakıma İslamileştirerek ticari faaliyetlere yeni bir ürün olarak kazandırmıştır.

İslam dini insan için geldiği için insanın faydasına olabilecek her türlü uygulamayı kabul etmiş, İslami ilkelere uygun olmayanları da belirli standartlar getirerek İslamileştirme yönüne gitmiştir. Diğer bir ifadeyle söyleyecek olursak, İslam dini insan için gelmiş bir dindir. İnsanın hem dünyasının hem de ahiretinin kazanılmasını hedefleyen bir hayat dinidir. Ne ekonomiyi ne finansı ne de ticareti yok saymış, bilakis rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu vurgulayarak teşvik etmiştir.

Halife Ömer (ra) zamanında kurulan “Beytü’l-Mal”da çeşitli finansman işlemlerinin yapıldığı rivayet edilmiştir. İslam’ın ilk yıllarında günümüz bankacılık sisteminin olmamasından dolayı insanlar para ve değerli eşyalarını dönemin güvenilir kişilerine emanet bırakma durumunda kalıyorlardı. İşte Hz. Ömer’in kurduğu bu Beytü’l-Mal da bir bakıma bankacılık işlevi görmekteydi. Üretim yapmak isteyen, fona ihtiyaç duyanlara destek olabilmekteydi. Yapılan araştırmalara göre vadesi ve şartları bilinmemekle beraber çiftçilere faizsiz iki milyon dirhem borç verildiği kaynaklarda mevcuttur. Her ne kadar ismi banka olmasa da bu Beytü’l-Mal kurumunun devletin mal ve gelirlerini muhafaza etmesi, ihtiyaç sahiplerine ve yerlerine dağıtma fonksiyonunu icra etmesi, girişimde bulunacak müteşebbislere fon sağlaması, üretim yapacaklara fon desteği sunmasından dolayı bir kamu bankası işlevini gördüğü açıkça söylenebilir.

Yine tarihte kurulmuş İslam devletlerinin farklı dönemlerinde iptidai de olsa ilkel bankacılık örneği olarak Cehbezler adında işletmelerin faaliyet gösterdiği bilinir. Genel olarak Cehbezler piyasada sarraflık, devlet maliyesinde para ayarı olmak üzere, çeşitli malî işleri yapan kimselere verilen ad olarak bilinse de o dönemin uygulamalarına bakıldığı zaman bir özel banka işlevini icra ettiği görülmektedir.

İslam’ın geldiği ilk dönemlerde bile ister özel olsun ister tüzel olsun fon fazlalıkları ve ihtiyaçları her zaman olduğu gibi o dönemde de ortaya çıkmış, faizsiz finansman aracı olarak mudarebe ve müşareke yöntemleri kullanılmıştır.

İslam iktisat düşüncesi vahyin inmeye başladığı ilk günden başlayarak gelişmesini sürdürmüş, bugüne kadar varola gelmiş, sayısız düşünce adamları günümüzdeki İslami bankacılık sistemine temel olması bakımından katkı sağlamışlardır. Her ne kadar sayıları kitaplara sığmayacak kadar çok olsa da birkaç tanesinin burada zikredilmesini istiyorum.

Ebu Hanife (ö.150/699), Ebu Yusuf (ö.182/798), Eş-Şeybani (ö.189h), Yahya b. Adem (ö.203/818), Ebu Ubeyd (ö.224/838), İbn Zenceveyh (ö.251h), Yahya bir Ömer (ö.289h), Ebu Bekr El-Hallal (ö.311), Kudame bin Cafer (ö.329h), et-Tilmisani (ö.402/1011)), El-Maverdi (ö.450h), İbn Hazm (ö.456/1068), Es-Serahsi (ö.483h), Nizamülmülk Tusi (ö.485/1092), Gazzâlî (ö.505/1111), İbn Kudame (ö.578h), İbn Tufeyl (ö.581/1185), Turtuşi (ö.541/1059), İbn Rüşd (595h), Râzî (ö.606/1209), İbn Teymiyye (ö.728/1328), İbnül Uhuvve (ö.729h), İbn Kayyim (ö.751h), Şatıbi (ö.790/1388), İbn Receb (ö.795), İbn Haldun (ö.808/1406), Makrizi (ö.846/1442), Molla Hüsrev (ö.885h), Es-Suyuti (ö.911), Ebu Bekr Belatansi (ö.936h), El-Müceylidi (ö.1094), İbn Abidin (ö.1252h) bu sahada önemli eserler vermiş şahsiyetler arasındadır.

Günümüzde ise İslami Bankacılığın fikri temelleri ve ilk denemeler incelendiğinde görülecektir ki Muhammed Baqir al-Sadr (ö.1980), Muhammed Hamidullah (ö.2002m), Sabahattin Zaim (ö.2007), Muhammed Uzair (ö.2019), Muhammad Nejatullah Siddiqi (ö.2022), Ahmed El-Najjar gibi düşünürlerin öncüler olduğu görülür. Bunlar farklı zaman ve bölgelerde faizden arındırılmış kâr-zarar ortaklığına dayalı finansal kurumların ümmet için acil bir ihtiyaç olduğunu eserlerinde yazarak İslami bankacığın fikri temellerinin atılmasına katkı sağlamışlardır.

Modern anlamda faizsiz bankacılık fikrinin dillendirilmesi ilk defa Pakistanlı bir alim olan Muhammed Uzair tarafından 1955 yılında yapılmıştı. Henüz daha Hindistan İngiliz sömürgesinden kurtulmadan önce 1940’da Hindistan bölgesinde İslami bankacılık fikirleri ve denemeleri ortaya çıkmıştı. Daha sonra Pakistan’ın 1947 yılında bağımsızlığını almasından sonra 1950’li yıllarda ilk örneklerini görüyoruz.

Almanya’da aldığı eğitim ve tecrübeyi ülkesinde uygulamak için kollarını sığayan Dr. Ahmed El-Najjar 1963’te “Mith Ghamr Tasarruf Bankası”nı Mısır’da kurarak çağdaş anlamda ilk İslami bankayı kurma inisiyatifini göstermiştir. Ancak her ne kadar ismi banka olmasa bile İslam coğrafyasında ilk faizsiz finans kurum denemesi 1940’larda Hindistan’ın Surat şehrinde Patni Sosyal Kredi Kurumu ve Rampur şehrinde Tanda Baoli Müslüman Fonu ile karşımıza çıkmaktadır. İlki kuzeybatı Hindistan’da iken diğeri Kuzeydoğu Hindistan bölgesinde yer almaktadır. Ayrıca 1958 yılında Batı Pakistan’ın kırsal bölgelerinde bir grup toprak sahibinin kurduğu ve mudarebe yöntemiyle çalışan Yardımlaşma Bankası adı ile kurulan ve özellikle mudarebe yöntemi ile çalışan bir faizsiz banka daha vardır.

Bir başka bankacılık tecrübesini Malezya’da görüyoruz. Bu defa Malezya’daki Müslümanların Hac görevlerini yerine getirebilmeleri için tasarruflarını değerlendirebilecekleri bir fon kurulması ihtiyacı ile ortaya çıkmıştır. Faizsiz bir finans kurumu ihtiyacının ortaya çıkmasından dolayı 1963 yılında Hac Fonu (Tabung Haji) kurulmuştur.  Bu fonun kurucusu Kraliyet ailesinden gelen Türk asıllı Royal Profesör Ungku Abdul Aziz’dir (ö.2020). Malezya’da bulunduğum yıllarda kendisi ile tanışma fırsatını bulmuştum. Öyle bir hayra vesile olmuştu ki, hacca gitmek isteyen her bir Malezyalının dualarında yer alacak kadar hayırlı bir işe öncülük etmişti.

Gündemin hac kurası sonuçları ile mutlu olduğu bir dönemde Malezya Hac Fonundan bahsetmek oldukça isabetli oldu. Geçen hafta Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2025 yılı için hacca gidecek adayların sonuçlarını açıkladı. Allah CC hac ibadetlerini yapma imkânını elde edenlerin ibadetlerini şimdiden kabul eylesin.

İslam Ekonomisi ve finansının uygulanması bakımından Tabung Haji örneği önemli bir gelişmedir. Hacılar Yönetimi ve Fon Kurulu’nun (Tabun Haji, PMFB) Ağustos 1962’de kurulması ve ardından 30 Eylül 1963’te faaliyete başlaması faizsiz finans sisteminin başlaması açısından önemli bir dönüm noktası olarak görülür. Bu kurum esasında belli koşullarda çalışan İslami bir bankaya benzemektedir. Mevduatlar emanet için vedia ya da faizsiz mevduat olarak düşünülmekte ve özsermaye yatırımı neredeyse müşareke finansmanının aynısı olarak işleme tabi tutulmaktadır. Yatırımdan elde edilen kârlar işletme maliyetleri ve zekat ödemesi çıkıldıktan sonra mevduat sahipleri arasında bonus olarak dağıtılmaktadır.

2019 yılı itibariyle Tabung Haji’ya ait 9 milyon mevduat sahibi adına yönetilen varlıkların 20 milyar dolara ulaştığı görülür. Bu kuruluş aynı zamanda hükümete bağlı en büyük yatırım şirketlerinden biri haline gelmiştir. Bu kurum mevduat sahiplerinin hac farizası için gereken birikimi oluşturmalarını sağlamanın yanında, isteyen Müslümanların tasarruflarını İslam fıkhına uygun olan vekâlet esaslarına göre çeşitli alanlarda değerlendirmelerine de imkân sunmaktadır. Bu yüzden toplanan fonların İslami Finans sahasında hisse senetleri, sukuk gibi finansal varlıklara yatırılarak getiri elde etmelerine imkân sağladığı görülür. Bu özelliğinden dolayı Tabung Haji modern çağlarda en eski finans kuruluşu haline gelmesi açısından önemli bir kurum olarak varlığını korumaktadır. Malezya Hac Fonunun başarılı olmasında en önemli etkenlerden birinin devlet desteğinin olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Malezya Hac Fonunun İslami finans vizyonu örneği olması bakımından çok önemli bir kurum olduğu ortadadır. Bu vizyonda faizsizlik unsurunun yanında risk paylaşımı esasına dayanması İslam ekonomisi ve finansının fiili, uygulanabilir bir çözüm önerisi olarak karşımızda durmasını da sağlamaktadır. Buna ilaveten Malezya Hac Fonunun (Tabung Haji) sadece Müslüman topluma hitap eden bir kuruluş olmasından dolayı devlet desteğini yanına almış, ülkede İslami finansa yönelik girişimlerin artmasında öncülük eden bir kuruluş olması özelliğini taşıması bakımından da oldukça önemli bir konuma sahip olduğu görülür.

Kuruluş amacına uygun olacak şekilde Malezya Hac Fonuna yazılan adayların hacca gitme durumu başvuru sırasına göre belirlenmekte, hac sırası gelen adaylar haclarına herhangi bir sıkıntı çekmeden gidebilmektedirler. Bu yüzden adaylar ne zaman hacca gideceklerini yaklaşık olarak bildikleri için hacca gitme konusunda herhangi bir sıkıntıları bulunmamaktadır. Böylece ne kuraya girme derdi ne de kura çıksa bile finansman bulma sıkıntısı ile karşılaşılmaktadır.

Ülkemizde de acaba Malezya Hac Fonuna benzer bir kurum kurulabilir mi? sorusu gündeme gelmektedir. Bunun önünde bildiğim kadarıyla herhangi bir engel yoktur. Gönül rahatlığı ile hacca gidebilmek için böylesi bir kurumun hayata geçirilmesi nice hayırları beraberinde getirecektir diye düşünüyorum.

 

Not: Dünyada Katılım Bankacılığı konusuna bir sonraki yazımızla devam edilecektir.

Vesselam,

Prof. Dr. Saim Kayadibi

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş