Katılım Finansın Geleceği Türkiye – Malezya İş Forumu: İstanbul Boğazı'ndan Malaka Boğazı'na İslami Finansta Bir Gelecek İnşa Etmek
Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi (CBYFO) ile Malezya Uluslararası İslami Finans Merkezi (MIFC) Liderlik Konseyi (MLC) iş birliğinde 10-11 Temmuz 2025 Tarihleri arasında İstanbul Finans Merkezi'nde (IFM) düzenlenen "Katılım Finansın Geleceği Türkiye-Malezya İş Forumu" çok önemli bir girişim olarak durmaktadır. İlişkileri asırlar öncesine dayanan iki kardeş ülke Türkiye ve Malezya için sürdürülebilir projeleri motive etmesi açısından anlamlı bir birliktelikti.
Malezya'nın önde gelen düzenleyici ve denetleyici kurumlarının yöneticileriyle İslami bankacılık, sermaye piyasaları ve tekafül gibi sahalarda hizmet üreten 34 üst düzey finans temsilcisi "Katılım Finansın Geleceği Türkiye-Malezya İş Forumu" kapsamında Türkiye’ye geldi.
Bu forumun hedef noktası, İstanbul Finans Merkezi (İFM) ve Türkiye’deki yatırım olanaklarının tanıtılması, kamu kurumları ve sektör birlikleri arasında iş birliğinin güçlendirilmesi ve bire bir görüşmeler yoluyla yatırım fırsatlarının değerlendirilmesidir.
Bu hedefin gerçekleştirilmesi için iki günlük bir program ayarlandı.
Program Cuma günü sabah İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Oditoryumu'nda yoğun bir ilgi ile başladı. Yatırım ve Finans Ofisi İletişim Daire Başkanı Gökhan Yücel etkinlikte oturumlar, sunumlar, yuvarlak masa tartışmaları ve ağ oluşturma fırsatları içeren kapsamlı bir programa başkanlık ederek sunuculuk görevi ile katkı sağladı. Bu oturumlar, iki ülke arasında bilgi paylaşımını, kapasite geliştirmeyi ve politika koordinasyonunu teşvik etmeyi amaçlamıştır.
"İstanbul Boğazı'ndan Malaka Boğazı'na: Katılım Finansın Geleceğini Şekillendirmek" başlıklı özel ve ilgi çekici bir başlık tercih edilmişti.
Etkinlik boyunca iki ülke arasında bilgi ve deneyim paylaşımına, kapasite geliştirme ve politika belirlemeye yönelik oturumlar, sunumlar, yuvarlak masa toplantıları ve bire bir özel görüşmeler gerçekleştirildi.
İstanbul Boğazı'ndan Malaka Boğazı'na:
Toplantının başlığı benim dikkatimi çektiği kadar siz değerli okuyucularımın da dikkatinizi çektiğini düşünüyorum. Oldukça da güzel bir konu başlığıydı benim nazarımda. Daha önce yazdığım bir kitabı hatırlattı. "Ottoman Connections to the Malay World Islam, Law, and Society". Bu kitabı Malezya’nın en prestijli araştırma üniversitesi olan Malaya Üniversitesi’nde (UM) öğretim üyesi olarak çalıştığım yıllarda yazmış, 2011 yılında Kuala Lumpur’a yayınlanmıştı. Bir proje kapsamında yapılan bir çalışmanın ürünü niteliğindeydi.
Ticaret tarih boyunca ülkelerin kaderini belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak varlığını devam ettirmiştir. Özellikle günümüzde buna bankacılık ve finans da eklenince ülkelerin neredeyse en temel kader meselesi haline gelmiştir de denilebilir. Bu yüzden Ticaret ve Finans sahanın boş bırakılmaması, ciddi yatırımların yapılması gerektiği bilinmelidir.
Türkiye ve Malezya bu bakımdan önemli iki ülkedir. İkili ilişkilerimizin daha sağlıklı zeminde ilerleyebilmesi için tarihi bağlarımızın da farkında olmamız gerektiğini düşünüyorum. Tarihini bilmeyen toplumların geleceğini sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde inşa etmeleri de mümkün değildir. Zaten forumun konu başlığı da “Katılım Finansın Geleceğini Şekillendirmek” diğer bir ifadeyle, İngilizce karşılığı olarak “İslami Finansta bir Gelecek İnşa etmek”.
İstanbul Boğazı ile Malaka Boğazı arasında çok önemli tarihi gelişmeler kayıtlıdır. İki toplumun tarihi kaderinin asırlar öncesine dayandığının da kanıtıdır aslında. Türk Malay ilişkilerinin 13. yüzyıla kadar uzandığı tarihi bir gerçektir. Detaylara girmek istemiyorum, ancak Malaka Sultanlığı ile Osmanlı ilişkileri 1511 Portekiz saldırıları ile daha çok anlam kazanmaya başlamıştır.
Bilindiği gibi Malaka Sultanlığı (1403-1411) 15. asırdan 16. asrın başlarına kadar devam etmiş bir Müslüman Sultanlıktır. Malaka Sultanlığı Malay takım adalarına ve bölgeye Malay tarihinin altın çağını yaşatan bir Sultanlık olarak bilinir. Malaka'nın kurucusu ve ilk hükümdarı olan Sumatra prensi Paramesvara (ö. 1424), 15. yüzyılın başlarında Malaka'ya yerleşir. Müslüman olduktan sonra adını Sultan İskender Şah olarak değiştirir.
Güzel bir doğal limana sahip olan Malaka, Hindistan ve Çin ticaretinin yapıldığı ana deniz yoluna hâkim stratejik bir konumdaydı.
Sultan İskender Şah kısa süre içinde bölgeyi kurduğu ilişkilerle ticaret merkezi haline getirir. Yerel tüccarların yanı sıra Hintli, Çinli, Türk, Arap ve İranlı tüccarların ticaret misyonlarının ana uğrak merkezi haline getirir.
Malay Takımadaları, Malezya, Endonezya ve Filipinler’e ait 24.000'den fazla adadan oluşan dünyanın en büyük adalar topluluğudur. Bu bölge zengin yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarına sahiptir. Petrol, doğalgaz, kauçuk gibi bölgenin zenginlikleri batılıların iştahını sürekli kabartmış, asırlarca buraları sömürgeleştirmişler ve hâlâ sömürgelerini devam ettirebilmek için projeler, stratejiler geliştirmekte oldukları unutulmamalıdır.
Bu zenginliğin verdiği baş döndürücü hırs tarih boyunca hem Batılı devletleri hem de doğulu devletleri heyecanlandırmış geçmişte belirli aralıklarla buraları işgal etmişler, sömürmüşler, değerlerini altüst emişler, İslam ülkeleri ile bağları kalmasın diye yazılarını ve dillerini bozmuşlar, kültürlerini dejenere etmeye çalışmışlardır...
Önce Portekizliler gelmişler yıllarca buraları istila edip kaynaklarını sömürmüşler, sonra Hollandalılar en sonra da İngiltere’nin sömürgesinden kurtulan Malezya 1957 yılında bağımsızlığını almıştır.
Tabiki, Osmanlı Devleti’nin bu bölgeye yaptığı destekler, askeri yardımlar, Batılıların saldırılarına karşı gösterdiği kardeşliğin bir göstergesi olarak durmaktadır. Bu kardeşliğin unutulmadığını son yıllarda yapılan Türkiye – Malezya ilişkilerinde apaçık görüyoruz.
Tarih boyunca belirli aralıklarla devam eden destekler, en son II. Abdülhamit’in Batı Emperyalizmine karşı bölgeye uyguladığı kardeşlik ve Pan-İslamizm siyaseti bölgesinin özgürlüğünün sağlanması ve kültürel değerlerinin korunması noktasında çok önemli girişimler olarak kayda geçmiştir.
1893 yılında Johor Sultanı Ebubekir’in Payitaht İstanbul’u ziyareti ve sonrasındaki ilişkiler Malezya’nın geleceğini şekillendiren önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihi ve Cennetmekan II. Abdülhamit’in siyasetinin detaylarını ve günümüze yansımalarını kaynaklardan genişçe okumamız gerekir. Muhteşem bir tarihi geçmişimizin olduğunu böylece yakinen görmüş oluruz…
Konumuz Ticaret ve İslami Finans, Katılım Finans olduğuna göre, Güneydoğu Asya bölgesinin, Malay Takımadalarının, İslamlaşmasını ve sürecini de çok iyi bilmemiz gerekir.
Malay toplumu İslam Ekonomisinin Temel ilkelerinden olan aldatmacanın olmadığı, faize yer verilmediği, dürüstlük, ahlaklılık ve güvenilirlik anlayışı yüzünden İslam dinini benimsemiş, mütevazi, halim selim, değerlerine bağlı bir toplum olarak karşımızda durmaktadır. Şu anda 350 milyonu aşan Malay dünyası İslam dünyasının çok önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir.
Bu yüzden toplumları kazanmanın yolu İslam’ın öngördüğü ilkelerin evrensel boyutta tatbik edilmesi ile mümkün olduğunu da Malay Dünyası örneğinde görebiliyoruz…
Şeriat uyumlu bir ekonomik sistemin inşa edilebilmesi için öncelikle yapılması gereken Malezya’nın İslamlaşmasında etkili olan faktörlerin hassas bir şekilde Ticari ekonomik ve finansal piyasada tam olarak uygulanması için gerekli girişimlerin yapılması gerektiği gerçeği önümüzde durmaktadır.
Bu hedef çerçevesinde Türkiye ve Malezya bu ilkeleri evrensel boyuta taşıyabilme tecrübesine sahip iki kardeş ülke olduğunu gösterecektir.
Katılım Finansın Geleceği için Türkiye – Malezya:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi (CBYFO) Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu'nun hoş geldiniz konuşması ile forum başladı.
Dünyada sürdürülebilirlik ve eşitliğin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Böyle bir süreçte İslami bankacılık çok önemli bir yere sahiptir.
Dünyanın farklı bölgelerinde birçok jeopolitik riskler ve gerilimlerin ortaya çıkabileceği krizler vardır. Bu yüzden İslami finansmanın hem aşırı riskleri hem spekülatif işlemleri önleme konusunda kaydadeğer bir role sahip olması avantaj olarak durmaktadır.

Başkan Dağlıoğlu herkesin antiglobalizasyondan bahseden ticaret politikaları devreye alıyor olmasına işaret ederek, böyle bir arka plan çerçevesinde bölgesel işbirliklerinin uluslararası işbirliğine kıyasla giderek daha fazla önem kazandığını vurguladı. İşte tam bu noktada bölgemizi ilgilendiren sınır ötesi iş birliğine yönelik Türkiye'yi ziyarete gelen Malezya delegasyonu önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
İslami finans açısından Türkiye'nin son yıllarda çok başarılı bir ekosistem oluşturduğu ve sektörün oldukça kapsamlı bir büyüme gösterdiği ortadadır. Bu büyümenin temelinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyoner bakış açısı ve sınırsız desteğinin altının çizilmesi gerekir. Türkiye'de olduğu gibi Malezya'da da İslami finansın büyümesinin, kapsamlı bir ekosistem oluşturmasının temelinde devletin maddi ve manevi desteğinin olduğu bilinmektedir. Malezya İslami Finans ekosisteminin kurumsallaşması açısından kendilerinden istifade edilmesi gereken bir ülkedir.
Ayrıca iki ülke liderlerinin katılım finansta iş birliğini geliştirmeye yönelik vizyonlarının olması sahanın daha da gelişeceğinin işaretidir. Türkiye aynı zamanda birçok alanda olduğu gibi İslami finans alanında da Körfez ülkeleriyle somut ve güçlü iş birliği içerisinde olması sahanın gelişmesi açısından önemlidir.
Türkiye ülke içinde katılım finans sektörünü büyütme hedefi içerisindedir. Ancak sınır ötesi işbirliklerinin bu büyümede önemli rol oynadığı ihmal edilmemesi gerekir. Büyümenin küresel ölçekte simultane bir şekilde olması sürdürülebilir olması açısında önemlidir.
Bu bağlamda finansal teknolojilerin de güçlendirilmesi gerekecektir. Dağlıoğlu'nun da işaret ettiği gibi Türkiye Fintek sektörünün güçlendirilmesi için gerekli çalışmalar içindedir. Bu konuya gerekli önem verilmektedir. Ar-Ge ve imalat faaliyetleriyle lojistik hizmetleri bakımından Türkiye birçok alanda bölgesel bir merkez haline gelmiştir.

Forumun açılış konuşmasını önemli bir kişilik olan Malezya Uluslararası İslami Finans Merkezi Liderlik Konseyi Başkanı Tan Sri Azman Mokhtar ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Başkanı Mehmet Ali Akben yaptı. Malezya heyetinin başkanı olan Azman bey Altyapı, havalimanı, sağlık hizmetleri, enerji ve sigorta alanlarında önemli yatırımlar yapabilmeleri için 10-12 yıl önce İstanbul'da bir ofis açtıklarının altını çizdi. Şubat ayında Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kendilerini ziyaret etmesinin kurumsal bağlantılar dışında kişisel ilişkileri güçlendirme açısından önemine değindi.
Altyapı kalkınmalarının gerçekleştirilmesine yönelik İslami prensiplere uyumlu olarak çalışmalar Malezya'da aynı etkide devam etmektedir. Malezya'da bankaların neredeyse yarısından fazlasının İslam hukukuna uyumlu yapılar içerisinde faaliyet göstermeleri örnek alınabilecek noktalardan biri olarak durmaktadır.
İşletmelerin de güçlenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Dünyada İslami finans her geçen gün daha da sahasını genişleterek hızlı bir şekilde büyüme trendine sahiptir. Müslümanların küresel ölçekte nüfus oranı yüzde 24'e tekabül ederken gayrisafi yurt içi hasılanın sadece yüzde 9'unu oluşturması 57 İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) üyesi ülkenin daha fazla ortak çalışmaya, daha fazla finansal iş birliklerine ihtiyacı vardır. 5 trilyonluk bir kapasite ile büyümesine rağmen küresel finansal varlıklarının sadece yüzde 1'ine karşılık geliyor olması düşündürücüdür.
Maalesef insanlıktan nasibi olmayan bazılarının dünyada yaşanılması mümkün olmayan savaş, yıkım ve korku duvarları inşa ettiği bir ortamda, bizlerin o duvarın ötesine geçebilecek mekanizmaları inşa etmemiz için, aramızdaki bağları güçlendirebilecek alternatif yollar bulmaya ihtiyacımız vardır.
Malezya'nın Türkiye'deki doğrudan yatırım stokunun 1,5 milyar dolar civarında olduğu biliniyor. Türkiye ile Malezya arasındaki ticaret hacminin 5 milyar doların üzerinde seyretmesi yeterli değildir elbet. Bu oranın artacağına yönelik önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Türkiye ve Malezya İslami Finans Sektörü:
Etkinliğin organizasyonunu üstlenen Yatırım ve Finans Ofisi Finans Daire Başkanı Dr. Tarık Akın'ın moderatörlüğünü yaptığı "Finansal Sınırların Geliştirilmesi: Malezya ve Türkiye Arasındaki Fırsatlar" başlıklı ilk oturumda, Standard Chartered Saadiq CEO'su Bilal Parvaiz, Syarikat Tekafül Malezya CEO'su, Mohamed Sabri bin Ramli, Vakıf Katılım Genel Müdür Yardımcısı Fatih Mehmet Yorulmaz ve Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Güzhan Gülay Türkiye ve Malezya'nın İslami finans sektörlerinden seçkin konuklar bir araya gelerek karşılıklı iş birliği fırsatlarını ve ikili ilişkilerin gelecekteki seyrini ele aldılar ve önemli değerlendirmelerde bulundular.
Hakikaten tarihi bağlar ve halihazırdaki çıktılar göz önüne alındığında Malezya ve Türkiye finans sektörlerinin, iş birliği ve büyüme için büyük potansiyele sahip oldukları görülür. Bu oturumda her iki ülkedeki İslami bankacılık, tekafül ve sermaye piyasalarının mevcut durumu ele alınırken, karşılaşılabilecek zorluklar tespit edilmeye çalışıldı. Uzmanlar, ikili finansal entegrasyonun güçlendirilmesine yönelik stratejileri ve inovasyon alanlarını tartışıp, her iki ülkenin de sektörü ilerletmek için çabalarını nasıl uyumlu hale getirebileceği konularında önemli tespitlerde bulundular.

Etkinliğin ikinci oturumu "Refahı Birleştirmek: Türkiye ve Malezya Arasında Şeriat Bağlantısını ve Yetenek Gelişimini Artırmak" başlığıyla INCEIF Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Turalay Kenç hocanın moderatörlüğünde yapıldı. Bu oturumda, ISRA Uluslararası Danışmanlık CEO'su Prof. Mohamed Eskandar Shah bin Mohd Rasid, IBFIM CEO'su Yusry Yusoff, MÜİSEF Öğretim üyesi Prof. Saim Kayadibi ve İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Necmettin Kızılkaya değerlendirmelerde bulundular. Canlı ve bütünleşik bir İslami finans ekosisteminin temellerini teşkil eden Şeriat bağlantısı ve yetenek geliştirmenin kritik yönleri farklı bakış açıları ile ele alındı.
Yetenek geliştirme, iyi niyet ve akademik kurumlar:
"Malezya-Türkiye İş Forumu"nun ikinci gününde, yetenek geliştirme, iyi niyet ve akademik kurumları birbirine bağlama amaçlı özel davetlilere yönelik istişare toplantısı yapıldı. FSM Vakıf Üniversitesi Ayasofya Yerleşkesinde yapılan bu etkinliğe Malezya paydaşlarımızdan, enstitümüzden (MÜİSEF) ve diğer kurumlardan davetli 30’a yakın seçkin arkadaşlarımız katıldılar. İki saat süren toplantıda önemli çıktılar elde edildi. Bu çıktılar düzenlenip uygun hale getirildikten sonra paydaşlarımız arasında paylaşılacaktır. Daha çok somut çıktıların tartışıldığı toplantıda araştırma projelerine önem verilmesi, akademik işbirlikleri, hoca ve öğrenci değişimi, ortak sertifika programları, standartlaşma konusu, Şer’i Yönetişim, özellikle ürün geliştirme konuları değerlendirildi…

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde Cuma namazını muhteşem bir manevi ortamda kıldıktan sonrası işi tatlıya bağlama faslını nezih bir mekânda tamamladık. Tan Sri Azman Mokhtar’la yaptığımız tatlı sohbet bana Malezya günlerini hatırlattı. 12 yıl Malezya’da yaşamanın verdiği ayrıcalıkla çok ortak yanlarımız vardı. Farklı sahalardaki konulara değinirken şifrelerle geçişler yapıyordu. Beni işaret ederek “profesör anlar” deyip meseleyi geçiyordu. Hele “Tan Sri” unvanının hikayesini anlatması oldukça hoştu. Malayca’yı bilen benim gibi Dr. Bilal İlhan ve Malayları kahkahaya boğarken diğer arkadaşları da şaşkına çevirip bırakıyordu... Neyse, sonra bir ara vakit bulursam onun hikayesini de anlatırım inşaAllah…

Doktorasını INCEIF’te yapmış olan, çok zamandır görmediğim değerli kardeşim. Dr. Bilal İlhan’ın Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi’nde (CBYFO) çalışıyor olduğunu öğrenmiş oldum bu etkinlik vesilesiyle…
Muhabbet arasında İktisat Profesörü Sabri Orman hocamızla Kuala Lumpur’daki evimizin 27’nci katında geçirdiğimiz akşam yemeğini hatırlattı… Ben unutmuştum gerçi… Bilal kardeşim bahsedince hatırlamıştım. Rahmetli Sabri Hoca o akşam yemeğin muhabbetinden olsa gerek uçağı kaçırmıştı. Havaalanından geri dönmek durumunda kaldık. Bizim için iyi olmuştu gerçi. Bize unutulmaz bir gün ve gece yaşatacak hoş sohbetler etmiş, muhabbetin ruhunu arşınlamıştık. Bir baba-oğul gibi derinlere dalmış, çok şeylerden konuşmuş, hayatı farklı pencereden seyretmiştik. Rabbim gani gani rahmet eylesin…
Sonuç olarak denilebilir ki, asırlar öncesine dayanan Türkiye-Malezya ilişkilerinin günümüzde gelişerek devam ediyor olması her iki kardeş ülke için büyük gelişmelere gebe olarak durmaktadır. Zaten var olan köprülerin güçlendirilmesi adına Katılım Finansın yaygınlaştırılması hem Türkiye’miz için hem de dünyanın geleceği için önemlidir. İstanbul Boğazı'ndan Malaka Boğazı'na İslami Finansta geleceğimizi inşa edip, sürdürülebilir kılmak için çok çalışmaya kardeşlik bağlarını güçlendirmeye ihtiyacımız vardır...
Vesselam,
Prof. Dr. Saim Kayadibi
Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)
İngiltere’de Zirvede Hangi Türkler Var?
30.09.2025
Kabine bugün toplanıyor
29.09.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Sumud: Dünyanın Vicdanı YUSUF YAVUZYILMAZ 06.10.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Üstad'ın Psikanalizi Dr. MEHMET SILAY 09.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025