metrika yandex
  • $32.49
  • 34.72
  • GA18240
Yolcu

örtmenim ben, ben yaparım !

MUSTAFA AKMEŞE
19.02.2021

öğrenci örneğini yıllar önce bir dost anlatmıştı;

haydi biraz  ilk ve ortaokul yıllarına gidelim,
öğretmen arkadaşlar daha iyi bilirler;
sınıfta bir kişiye görev vermek, veya görev paylaşımı yapmak istenildiğinde,
bu sınıf başkanlığı olur veya bir etkinlik başı olur fark etmez
yani,
bir sorumluluk isteyen herhangi bir görevi
kim almak ister teklifine
ilginçtir
hiç düşünmeden “örtmenim” diye ayağa kalkıp öne atılan
“ben, ben olurum, yaparım” diye fırlayan sınıfın çocuklarını bilirsiniz değil mi?

bunların büyük çoğunluğu sınıfın nedense
en haylaz, en tembel, en sorumsuz çocukları olurdu.
diğer yandan çalışkan, başarılı ve sorumluluk sahibi olan seçme çocuklar
sessiz kalır
öğretmen ısrarına dahi
“öğretmenim şu nedenle veya şu endişeyle veya
kendimin özelinde olan bir şey nedeniyle" diye başlayan
mazeret göstererek görevi kabul etmezler
ve olaya seyirci olurlardı...
öğretmen bazen çaresiz kalır  
"ben yaparım" diyerek tahtanın önüne kadar gelen ve
yapacak donanımı olmayan "hayta" çocuklardan birinin kucağında iş kalırdı.

Mustafa Akmeşe

ah! keşke her şey çocukluk dönemi kadar masum olsa ve öyle kalsa dost;
kalmaz işte!
niye derseniz eğer;
sonraları hayatın içinde
o arkadaşları esasında her yerde görürüz.
nasıl mı?

bir nedenle makamında ziyaret ettiğiniz veya bir yerlerde oturduğunuz
makam, koltuk sahibi olan arkadaşların
muhabbet esnasında  
"azizim der ya!,
kimse yokken dahi biz görevden hiç kaçmadık, biz vardık
biz elimizi taşın altına hiç düşünmeden koyduk.
kim var dendiğinde ilk biz yaparız dedik, elimizi kaldırdık, öne attık kendimizi"
diyen konuşmalar duyarsınız ya!
o ara makam sahibinin yüzüne dikkatli bakarsanız eğer
sınıfın o tembel, aptal, sorumsuz çocukların yüzüne “sinen!”,
o bakışları, mimikleri, hoyratlığı yakalarsınız...

aman allah’ım !
sınıfın o  yaramaz tipleri var ya!
düşünmeden öne çıkan ve “ben yaparım" diyen çocuklarından biri büyümüş  işte
şimdi karşımda duruyor dersiniz ve
“ben yaparım’’ diye diye ne yerlere gelmiş hem de...
ve öyle çoklar ki piyasada.
bakıverin koltuk sahiplerine…

akıllı olanlar,
yani başarılı olmak için disiplin sahibi, kararlı, çalışkan ve takipci olan kişiler
kuşkulu, korkak, tevazu gibi sebeplerden veya sizlerin de bir çok katkı yapacağınız  nedenlerle
kenarda durur, göreve talip olmazlar.

bir de dini, ahlaki olan telkinler vardır ki
of ki of!
"göreve talip olunmaz, görev verilir diye"
talip olmayı düşüklük olarak işaret edilir ve sonuçta
başarılı, akıllı olan kişilikler kenara çekilince
aptallar cesaretle ve hoyratça emin bir şekilde
"ben yaparım" diye öne düşer
 yaşanan hayatın önemli mevkilerine onlar gelir,
 yönetimde söz sahip olurlar ve ‘’yolun’’ üzerinde büyük bir engel olarak önümüzde dururlar.

ne yapmalı da
o hoyrat, çapsız, biraz da akılsız adamlar yönetim kadrolarından
uzak tutulabilsin?
zor soru.
pratiğe dökülünce daha zor olan bir iş.
baştan söyleyelim;
bunu önüne geçmek mümkün değil.

belki oranını düşürmek bile büyük bir başarı olur
ehliyetli, akıl sahibi, sorumlu, gayretli dürüst kişilerin
kamudaki sorumluluk olan yerlerde yönetici olarak  görev almalarının oranını artırmak,
elbette seçici olanların büyük bir özeni ve dikkati olmalı
olmalı, evet doğru ama
onlar parmağı göze sokar, aracılar koyar yine sıra kapar

bir o kadar önemlisi de
akıllı ve gerekli vasıflara sahip olanların da ben bu işe talibim, anlarım, bilirim demesi gerekir

filozofun ifadesiyle;
“çağımızın en büyük sorunu;
akıllılar hep kuşku içindeyken
aptalların küstahça kendinden emin olmalarıdır.’’

ey yolcu

yolculuğun her kesiminde
yönetenlere dikkat kesil.
“banane işte’’ deme.
ilgisizliğin sadece daha "şer" olana yarar.
elinde olan en iyisini ya tercih et
ya da
kendine yakıştırdığın göreve mütevazi bir şekilde talip ol.
“kifayetsiz’’ kişilikler yönetenlerden olmasın...

ararsan eğer
aziz olan kitapta örneği vardır...

Not;  yazılarımın, dilediğiniz kısmı dahil, dilediğiniz şekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Ece Oğuzalp | 19.02.2021 22:27
Ne zor bir durumu ortaya koymuşsunuz. Yıllardır bu durumları yaşıyor ve görüyorum. Ama böyleleri ferdi şahsiyete sahip olmadıklarından, öbekleşirler. Şahsiyetli kişinin tek kaldığı durumlarda bunlar, bir birlerini korur, birbirlerinin yolunu açarlar. Böylece yetersizler makam sahibi olurken erdemli nitelik sahipleri, yaşananları anlamakta bile zorlanırlar. Sayın yazar, ahmakların kafası iyi sallanır ve yöneticiler kolayca yönetecekleri, hep baş sallayan kişileri tercih ederler. Yoksa, bence, nitelikli olanlar bana ne, demiyorlar, kenarda tutuluyorlar bile isteye. Çünkü onlar en azından millete ait hakkı, makam sahiplerinin aralarında üstü örtük olarak, yasallaştırılmış veya dolaylı yollarla bölüşerek yemesine izin vermezler. Bu satırları yazarken aklıma o kadar çok diplomalı şehir eşkıyası olarak gruplaşarak birbirini kollayan kimseler geliyor ki... Tespit çok doğru amaaaa...