hesapların görüldüğü gün,
“ben fısıldadım
siz de baktınız ve geldiniz” diyecek bir düşman edinmişiz
unuttuğumuz zamanlardan...
aman ha!
size
göresiniz diye işaret edilenler
bu düşmanın veya ona uyan akılsız kalabalıkların gösterdiği olmasın…
çok yazık olur.
çoookkk...
kişi
ünlü olmak, makam, mevki, zevk sefa, zenginlik diye herkesin çok iyi bildiğine
gözünü dikmişse
bulduğu bulacağı bellidir işte...
sonra
uykularını bölen, seni kaygının karanlık dehlizlerine sürükleyen
nedir mesela..
evet evet
dolara, altına, borsaya para yatıran adamın halini bilirsiniz değil mi?
sabahtan akşama en yoğun anında dahi gözü kulağı
ekrandan akan ‘parite’dedir..
kötüye gitmesinden korktuğumuz ne varsa
veya kazandıracak neyse
göz oraya dikkat kesilir.
körlerin en iflah olmazı kendini görenlerden zannedendir.
ey dost
yüzümüzü döndüğümüz yer kadar insanız.
aradığınız neyse
o kadar işte...
ulaştığında tüketilen veya bulduğunda
kaybetmemek için sımsıkı sarıldığın şey kadarsın...
gönlün neye kapılmışsa, o kadar işte,
o kadarsın.
şöyle diyelim ki derdimizi güzel anlatmış olalım;
insanın
yüzünü çevirdiği yer
gördüğü ve gözlemlediği yerdir,
gördüğüne anlam katan da bakışındadır.
hayatı anlamlandıran insanın gördüğü, duyduğu şeyler kadardır
onun için olsa gerek
“düğümlere üfleyenler’’ var ya
‘aaa! cambaza bak cambaza’ derler işte.
kalabalıklar gösterilen yere bakar.
“100 binlik beşikler yapın” demiş ya ispanya kralı
ışıl ışıl renkli dünyalar sunarlar ki gözler kamaşsın,
bakmasın başka yerlere diye...
bilmez misiniz?
bunların ağababaları çok önceden
çölün unutulan yerinde
dışarıdan gelen yolculara,
şehrin panayırlarında
sözü olan aziz peygamberi
görmesinler, dinlemesinler, duymasınlar diye
şehrin ahalisine
en heyecanlı masallar anlatırlardı...
öyle işte...
onun için
kalabalık kitlelerin dünyayı gözlediği yere bakıp,
ordan
anlamlı bir bakışı inşaa etmek çok zaman mümkün değildir.
içerisinde bulunduğunuz toplumun, cemiyetin, cemaatın,
gördüğü ve gösterdiği kadarıyla görmek durumunda kalırsınız.
evet evet !
yaşadığınız çevre göze sınırlar çizer.
gözün görmesine sınırlar koyan
içerisinde bulunduğun aile, cemiyet, toplum, meslek çevresi ve benzeri etkileşim
ve onların oluşturduğu kültürlerdir...
oradan dış dünyaya bakarız.
İnancınızı, mezhebinizi, siyasi görüşünüzü, korkularınızı, sevdalarınızı
yani savunmakta tereddüt etmeyeceğiniz,
neyiniz varsa
size görmeniz için işaret edilenin toplamıysa eğer
of ki of!
sizin için tek görülen oluverir çok zaman
onun için gördüğüne, duyduğuna
yine de çok itimat etmeyin
çünkü;
gözün gördüğü
gönlünün döndüğü yer olur...
göze ve kulağa hakim olan ‘kalbe’de hakimdir.
sahi dost
sen neye heyecanlanıp coşarsın,
mesela.
elindeki tv kumandayla,
uydunuzun yüzlerce kanalından nerelerinde gezersin,
hele bi söyle...
arabanızın radyosunun veya tv kumandasının 9 tane kodlaması var
seninki hangi kanala nereye çakılı durur...
bilgisayarındaki o pencerelerden,
windows diyorlar ya! nereye açılır en çok…
hangi pencereden bakıyorsun dünyaya,
penceremizi açtığımız ve baktığımız aradığımız şey kadar insanız, bilesin...
mesela
şehrin sokaklarında gezerken ne görüyorsunuz?
şehrin derdini ağıtını fark edebiliyor musunuz?
sahi
gelip geçtiğimiz güzergah
dünya iştahını artıracak ve konforu bozmayacak yerler mi?
şehrin günahları, acziyetleri, zulümleri, fukaralıklarını mı görüyor ve dert ediniyorsunuz
evet evet
görünce rahatsız edecek
gözlerimizi kaçırdığımız şeylerden bahsediyorum.
görmeyince farketmediğimiz ve yok saydığımız ne varsa
sahi yok mu! olmuş oluyor?
yoksa şehrin hakim bir tepesinden bakıp
müteahhit bir kafayla nerde rant var nerde mutluluk, konfor
diye iştah mı artırıyorsunuz?
neyi arıyoruz?
neyi?
Onu söyle ki kendi insanlığını tart...
ey yolcu
görüş mesafesini geniş tut.
işaret edilene değil, üstü örtülene de bak
bak ki hayatın anlamlı olsun.
yüzünü döndüğün yer
aradığın şeydir ve
aradıklarına dikkat et diyorum...
hayatı anlamlı kılan
bakışında saklı
öyleyse
at çıkar sana takılan bütün ‘at gözlüklerini’, maskeleri...
gördüklerin ‘acı’ da olsa
yüreğinin çarpmasını sağlar
yaşadığının belirtisidir.
seni yolda tutacak olan da budur.
yolun açık olsun...
Not; yazılarımın, dilediğiniz kısmı dahil, dilediğiniz şekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024