metrika yandex
  • $32.13
  • 34.48
  • GA17570

Biz Şeriatçilar

CAVİT OKUR
15.04.2024

Yüz yıllık şeriat düşmanlığı ile ortaya konulan zulüm, baskı, sürgün, hapis ve idamlar bitince de  karalama ve korkutma yoluna gidilmiş şeriatı savunanlar için kanunlar çıkarılmıştır.(163. Madde).

1950'lere kadar inanç ve ibadet hürriyetine dayalı her şey yasaklanmış, korku hakimiyeti devam ettirilmiştir.1950’lerden sonra kısmen serbestlik olmuş, dini okullar ve kuran kursları ile birlikte din öğretilmeye başlanmıştır. Ancak dinin hukuk, inanç ve amelleri ile ilgili söylemler bir yerde devam etmiş ,namaz haricinde din pek topluma yansımamıştır.

1968-1970'lerden sonra yasaklar devam etmesine rağmen şeriatçı söylemlerde gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Kitaplar, dergiler ve değişik eylemlerle yurt genelinde duyurusunda yapılmıştır.

Ancak  şeriatı ve şeriatçılığı savunanların çoğu yalnız bırakılmış, marjinal hale getirilmiştir.

Müslümanların söylem özgürlüğü arttıkça sanki İslam bir antitez gibi savunulmaya ve yumuşatılmaya çalışılmıştır.

Günümüze gelince ki, asıl yazmak istediğim budur." İslam veya şeriat barış dinidir, hoşgörü dinidir, serbestlik dinidir, kimseye karışmaz" teraneleri ile hiç de İslam'da olmayan ilginç bir din ortaya konmaya çalışılmıştır.

Örneklik, ahlaklılık, inancını hakkıyla temsil esasına dayanan Şeriat bugünkü Müslümanların üzerinde eğreti duran bir kavram olmuştur. Dünyevileşmenin , modernleşmenin verdiği rahatlıkla sadece yaşantılarından değil düşüncelerindendi vaz geçmeye başlamışlardır. Ortak değeri belirleyen İslam şeriatı ortak değerlikten çıkarılıp yerine moda düşünceler veya siyasetin öngördüğü düşünceler sahiplenilmeye başlanılmıştır.

Menfaatlerini kaybetmemek için, haklı çıkışlar bile susturulurken kimsenin kılı kıpırdanmamaktadır. Filistin için yükseltilen seslerin artık hiçbir değeri yoktur. .-Bazı kuruluşların yaptığı maddi yardımları bunun dışında tutuyorum.-Bunu bütün dünyadaki kendini Müslüman olarak lanse eden bütün İslam şeriatçıları içinde söyleyebiliriz. Özgürlüğün değerinin ölçüldüğü mazlum milletlere karşı yapılan zulümlerde görüyoruz ki adı İslam olan özgür hiçbir ülke yoktur. Daha öncede bir yazımda belirttiğim gibi Filistinli çocuklar, kadınlar ve Hamas bunu bize gösterdi.

Türkiye'de bir araya gelip tek yumruk bile olamayan İslam şeriatçıları(!)dua ile vazife yapmanın gururu ve onuru içerisindedirler. Kendini İslamın temsilcisi zanneden cemiyetler ve manevi güçlerinin olduğunu söyleyip Azrail'e bil kafa tutanlardan hiç ses yok. Nefis terbiyesi ile ,büyük cihatla meşguller.

Biz diyoruz ki, bu savunduklarımız İslam değil, bu duruşlarımızın da İslam şeriatı (İTİKAT;İBADET; AHLAK; MUAMELAT VB)hiçbir alakası yoktur. Gücümüz nisbetinde ve sesimiz çıktığı kadar bunları duyurmaktır amacımız.

Düne kadar İslam şeriatı diye yola çıkan kitlenin bir kısmı kemalizm, bir kısmı demokrasi, bir kısmı tedbir ve tevekkül ve bir kısmı da dua vb. altında İslamcılığını! sürdürmeye çalışıyor. Sulandırılmış bir inancın ve davanın en başta zararı bu dava için yola çıktıklarını söyleyenleredir.

Hiç mi derdimiz yok, hiç mi aşkımız kalmadı. Dava bu kadar ucuz muydu? M.Akif'in dediği gibi’’gurbettir; çöken islama islamın diyarında’’ Dert yok, tasa yok, aşk yok, şevk yok, hassasiyet yok, yok, yok…. İyiliği emretmek yok, kötülükten sakındırmak yok..

Gayret, samimiyet ve ihlasla yola çıkmış, dert sahibi, aşk sahibi, dava sahibi ve cihana hükmeden hayalleri olan delilerimiz yok..!

Müslümanlarda İslam şeriatının ahlakı yok, edebi yok, adabı yok, adaleti yok, katıksız mazlumdan yana olma yok, vefa hiç yok.. Zalimleri susturacak hiçbir çalışmamız yok, birlikteliğimiz yok. İçimizde azda olsa İslam şeriatını haykıranları, adaletsizliğe, ahlaksızlığa karşı çıkanları susturan çok.

Değişim diye yola çıkanlar bozulmayı getirmiştir. Nerde ise dinle, İslam şeriatı ile hayatın bağı kopmuş, helal, haram, ayıp yok, tatbiki sevap da yok.

Nişan, düğün, mezuniyet, diplomalar şeriatı unutturmuş, başkalarından farklı olmayan bir yaşantı ile modernizmin çemberinde dolaşan Müslümanlar, şeriatçılar.!

Her alanda kadın istihdam ve özgürlüğü ile, aile yapısını yıkıp gayri meşru hayatları normalleştirirken yeni bir medeniyete doğru koştuğunu sanan şeriatçılar!.

Geçmişte bizde İslamcıyız deyip Kemalizm'in ihyasına soyunanlar. Ve en çok bu dönemde yetiştirdiğimiz Kemalist ilahiyatçılar. Susmak ve ertelemekle problemlerin çözüme kavuşacağını düşünen şeriatçılar, İslamcılar…!

Ahlaksız saldırıları bile sineye çekip, hak ve hakikati haykıranları çeşitli yaftalarla suçlayan şeriatçılar..!

Ekonomiden başka ilah tanımayan İslamcılar!.. Siyaset arenasında boğulup, kaybetmeme üzerine verilen vaatleri  alkışlayanlar..

Toplum örgütlenmesini hiçe sayıp hiçbir kurumsallaşmaya adım atmadan bütün özgürlükleri boşa harcayan İslamcılar !..

Bazı yüksek makam ve mevkilere atanan baş örtülü ve sakallılarla bir sistemi değiştirdik zanneden şeriatçılar !..

Elde ettikleri maddi imkan ve makamlarla karşı çıktıkları ile aynı yaşamı paylaşanlar..!...

İbadetlerin bile eşitlik ilkesini hiçe sayıp, bütün konularda hassasiyetini yitiren şeriatçılar..

Bize derdi ile, aşk ile, davası ve hayalleri ile ölüme, şahadete koşan deliler lazım. Böyle şeriatçılar değil.

Azda olsa var olduğuna inandığımız, bildiğimiz, gördüğümüz bu delilerin ortaya çıkma vakti çoktan gelip geçti. Kimse susun, sabredin diye öne geçmeye çalışmasın.. Karalamak için uzayan dillerini de ağızlarının içine çeksinler..

Filistin kandan elbise giymiş, bundan senin haberin var mı?

Hocam, bebekler öldürülürken sakız çiğnemek bizi bozar mı? (Yaşar Akgül)

              Not. Bu yazı seçimden önce yazılmıştır..

 

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
abdullah piroğlu | 17.04.2024 14:22
Yazınızda eleştirdiğiniz konulara içerik itibarıyla katılmakla birlikte, hangi İslam?, hangi Şeriat? diye sormadan da edemeyeceğim. Piyasada o kadar çok "islam" ve o kadar çok "şeriat" var ki. Herkes önce kendisine sormalı bence "neden?" diye. En büyük kaybımız güvenilirliğimiz oldu maalesef.
SADIK TORUN izmir | 16.04.2024 00:33
Selâm ve dua ile CAVİT AĞABEY KALEMİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK