metrika yandex
  • $42.11
  • 48.97
  • GA41800

Haberler / Yazı Dizisi

Gözyaşına Dair Güzelleme-21/Abdulaziz Tantik

14.08.2022

Güzelleme-21

Gözyaşına Dair Güzelleme

Abdulaziz Tantik

İnsan, gözyaşında arınarak sonsuzluğa çıkış kapısı aralar…

Gözyaşı, insani olan ve insanı insan kılarak tevazuu derinleştiren yegâne unsurdur. Çünkü insan gözyaşında arınır. Gözyaşı ile nedamet duygusunu pekiştirir ve insan olduğunu hatırlamada bir imkân oluşturur...

Gözyaşı, bir firak nağmesidir, bir hicran türküsüdür, bir ayrılık senfonisidir…

İnsanın kendisini bulduğu ve kendini yeniden tanımlayabildiği gözyaşı, insanın Yaratıcı’dan uzaklaştığı anın koyu duygusallığını da içinde taşır. Çünkü her ayrılık bir duygusallık taşır içinde… İşte insan ilahi huzurdan kopuşun taşıdığı derin hüznü ancak gözyaşı sayesinde birazcık da olsa dindirme zemini bulur.

Gözyaşı, ilahi huzura bir dönüş biletidir…

Kaybetmeye, kaybolmaya ve kayıp gitmeye karşı insanı ayakta tutarak tövbe kapısını aralayan gözyaşı, insanın pişmanlık duygusunu coşturarak özüne, fıtratına ve Rabbine dönüşün sıcacık damlası olur…

Gözyaşı, insanın cennet biletidir de…

Huzurun gözyaşından sonra insanda kendini hissettirmesi, insana derin bir soluk aldırarak yaptığı hataları veya uzaklaştığı sevgiyi yeniden hatırlattığı gibi, insan olmanın erdemliliğini de yeniden kazanması konusunda önemli bir adımdır… İnsan gözyaşlarında yıkanarak onun sıcaklığı ile yüreğini inceltir, ruhunu yücelterek Allah’a kurbiyyet kesp etmenin yollarını açık kılar.

Nankörlüğü ile bilinen, cehaleti ile ün salmış, zulmü ayyuka çıkmış insanoğluna yumuşaklığı ve sevecenliği yeniden kazandıran gözyaşıdır. Gözyaşına bağlı bir insan, diğer insanlara hem yumuşak davranır hem de sevgisini esirgemez…

Çünkü gözyaşı insanı hilm ve rıfk sahibi kılar…

Böylece insanlığa insanlığın dersini vermek ve insan kalmanın ne demek olduğunu yeniden hatırlatmak da ancak gözyaşının samimi duygusal sarmalında izaha kavuşur…

İnsan tekebbür ederek Yaratıcı’dan uzaklaştığında, tekebbür de insanı yabancılaştırır. Her yabancılaşma ise insanı çatışmaya ve kaosa taşır. Gözyaşı insanın yabancılaşmasını engeller;  ilgiye, tanışıklığa geri döndürür. Böylece insan gözyaşı ile tevazuu yeniden elde eder.

İnsanın kalbini karartan fesat, günah, fücur, ahlaksızlık, fahşa ve nankörlük gibi sıfatlar insanı insanlığından da çıkarır. Barış, sükûnet, hayır, iyilik, sevgi, duyarlılık ise insana ancak gözyaşı sayesinde kavuşur. İnsan, toplumsal ve bireysel hayatında olumluluğu başat unsur haline dönüştürebilir.

İnsan yüreği birçok sebepten ötürü katılaşabilir. Yüreği katılaşan insanın insanlığından azade olmaya doğru yüz tuttuğunu hepimiz biliriz. Kalbi katılaşmış bir kişiliğin insana, eşyaya ve Allah’a yaklaşımı ise sert, kaba, hoyratça olacaktır. Nezaketten uzak, iyiliği düşünemeyen bu kalbi katılaşmış kişi, aynı zamanda bütün duyarlılığını kaybederek etrafında olup bitene de yabancılaşır ve onun gözünde -kendi insanlığı dahil- her şey önemsiz hale gelir. Böyle bir insanın varlığı toplum ve birey için ciddi anlamda bir engeldir.

İşte gözyaşı, bu kalbi katılaşmış insan için yeniden insanlığını hatırlaması, ılık damlalarda arınarak kalbini yumuşatması, varlığını insanlık âlemine sunabilmesi imkânı demektir. Böylece insanlığını pekiştirerek, insanlığın tekâmülüne katkı sunmayı gözyaşı sayesinde öğrenir.

Gözyaşı, insanı en derunundan yakalayarak ve en derunundan beslenerek onu bir yolculuğa çıkışa ikna etmektir. Yolculuk insanın kaderidir. Çünkü dönüş alemlerin Rabbinedir. Gözyaşı insanı bu dönüş yolunda sahih ve salim bir yolculuğa çıkarır…

Gözyaşı, saydam ve şeffaftır…

Bu saydamlık ve şeffaflık ile örtüşen insan Allah’a, insana ve eşyaya karşı sorumluluklarında idrak ve irade ile birlikte arzuyla davranır. İşte bu arzu insanı etrafına karşı duyarlı ve sorumlu kılar. Şeffaflığı ve saydamlığı ile hayata bakan insan, sirayet yoluyla şeffaflığı varlığa bir yol olarak sunar. Böylece ilişkiler gerçek zeminine kavuşur.

Gözyaşı, bir bakma yordamı, bir bakış, bir görme biçimi ve bir görme olgusudur…

Gözyaşından hayata bakan insanın şeffaf bakışı ve arınmış gözlemi ile insana dair yaklaşımı çok yumuşak olacaktır ve bu yumuşaklık diğer bütün olay ve olgulara da sirayet edecektir.

Gözyaşı, bir hakikati idrak melekesidir de…

Pişmanlığı ve insanlığın bulunduğu hali derinden kavrayarak gözyaşlarına boğulan kişinin hakikat ile sahici bir ilişki kurması kolaylaşır. Hakikati derinden hissedebilmek gözyaşının insanı taşıdığı ruhsal zeminle alakadardır.

İnsan gözyaşından yaratılmıştır. İnsanın mayası gözyaşıdır. Eğer insan bir sudan yaratılmış ise ki varlık sudan yaratılmıştır. O zaman bu bir damla su; gözyaşıdır…

İnsan, insanlığını gözyaşı sayesinde günahının affedilmesine zemin hazırladığında fark eder.

Günaha meyyal insan, ancak günahını gözyaşı ile bağışlatır.

Burada tövbe ise önemli bir eşiktir insan için…

Gözyaşı deyip geçmeyin, insanı öyle sarsarak varlığa hazırlar ki ancak onu dökenler bunu algılayabilir. Hayatında bir damla gözyaşı dökmeyenlere insan muamelesi yapmak insanlığa ihanettir.

O zaman gelin el birliği ile gözyaşı dökelim; ancak gözyaşı dökebilmek içinde gözyaşını dökecek psikolojik vasatı inşa etmeliyiz; yani, fıtratımıza dönmeyi derin iştiyakla istemeliyiz ki bu anımızı doğru algılayalım ve içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmanın yegâne yolu olan gözyaşlarımızı bırakalım yanaklarımızdan aksın ve onun sıcaklığı ile kalbimizi yumuşatalım, ısısı ile yüreğimizi ısıtalım, serinliği ile huzur bulalım…

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş