metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

Haberler / Yazı Dizisi

Rüyaya Dair Güzelleme - 17 / Abdulaziz Tantik

17.07.2022

Rüya, insanlar içindir. İnsan hayatta neler yapmak istediğini düşündüğünde onları tahayyül ederek rüyasını görür. Hayal, rüya, anımsama, hatırlama gibi birçok durumla insan güncel yaşamın baskısından kurtulmak için bir imkân arar. Verili dünyanın baskısını dengelemek ve akli muhakemeyi muhafaza etme adına insanlar, hülyalara dalarlar. Aslında her hülya aynı zamanda uyanık görülen bir rüya gibidir.

Çoğu kez gerçek acıtıcı olur, işte gerçeğin acıtıcı tarafını hayale ve benzerlerine sığınarak azaltabiliriz. Öbür türlü gerçeğin acısı insanın muhakemesini zaafa uğratarak onun akli muvazenesini bozabilir.

İnsanı insan kılan rüyayı göremiyorsanız insan olamazsınız.

İnsan rüya ile bir başka boyuta taşınabilir. Böylece farklılıklarının farkına varır.

Rüya olmadan yaşamak çok can sıkıcı hale gelir. Farklı boyutların varlığını gözlemleyememek, tek tip ve sığ bir algı ile hayatı yaşama çabası zor olsa gerek! Varlığın zengin bir karışımını elde edebilmenin imkânı olarak rüyadan vazgeçmek insanın varlığını tehlikeye düşürmekle eşdeğer olur.

Rüyadır bu diyerek geçme... Her rüya yeni bir hamlenin işareti...

Hayatın devingen, değişken dinamiği ancak rüya ile karşılık bulabilir. Rüya kişiyi hareketlendirerek yeni mecralara sürükleyebilir. Ataklık ve cesaret insanın sahip olduğu rüyadan elde edilir. Rüyasını kaybetmiş topluluklar esaret zincirine hazır hale gelmiş sayılırlar. Yaşanan güncel hayatın yanlışlığı ve doğruluğu da rüyalar sayesinde elde edilir.

İnsanlar rüyalarının peşine takılırlar. Ama rüyaları sandıkları hayatın kendilerini tükettiklerini ise fark etmezler. Fakat yorulmak bilmeden insanlar yine de yeni rüyalar peşine takılmaktan vazgeçmezler.

Hâlbuki her rüya yeni bir hayal kırıklığının başlangıç noktasıdır. Fakat rüya olmadan insanın insan olduğunu fark etmesi de mümkün görünmüyor. Bu rüya gerilimi bir tarafı ile insanı kırılganlaştırdığı gibi bir tarafı ile de diri tutmaya yarar...

Rüya imanın niteliğini ortaya koyar

Cenneti rüyası yapmayan bir mümin, hayatı hangi Saiklerle zenginleştirebilir ki… Allah’a kavuşmayı bir rüya haline getirmeyen kul, amacını kaybetmiş bir şekilde hayatı çekilmez kılar.

Tahayyül, yeni bir düşüncenin ve hareketin dinamiğidir. Rüyalarımız ise hayallerimizi süsleyerek bizi yeni zihni algılara yükseltirler.

Dimağımızı ve zihnimizi ancak hayallerimiz ve tasavvurlarımızla süslediğimizde yeni imkânlara kavuşabiliriz. Tasavvurlarımız ise hayallerimizle, hayallerimiz ise rüyalarımız tarafından beslenir. Böylece rüyalarımız hem hayallerimizi zenginleştirir ve hem de böylece tasavvurlarımızın insanı yükseltecek düzeye erişmesine zemin hazırlar.

Rüyası olmayanın hayali, hayali olmayanın tasavvuru olmaz.

Varsayılan tasavvurun ise güncelin baskısı altında inlemekten başka seçeneği kalmaz!

Elbette ki rüyadan uyanmak ta gerekebilir. Çünkü bazen rüyalar insanları uyutabilir. Gerçeğin farkındalığını zaafa uğratabilir. Çift taraflı bıçak gibi rüyalar hem gerçeğin baskın karakterini aşmaya ve hem de çoğu kez gerçeğin üstünü örtmeye yarayabilir. Bunu fark etmek, rüyalar aracılığı ile insanın uyutulması engellenebilir.

İnsanların yaşadıkları hayatta karşı karşıya kaldıkları sıkıntılardan kaçma bahanesi olarak rüyaya sığınması, o gerçeğin varlığını ortadan kaldırmadığı gibi yeni sorunların varlığına neden olması bağlamında ayrıca bir sorun yumağına işaret etmiş olur.

Her olay, olguda olduğu gibi rüyada da çift taraflı bir durumun olduğunu bilmede fayda var. Böylece daha çok rüyayı olumlu anlamda kullanmanın imkânını bulabiliriz. Bu farkındalık bize, bizi aldatmaya yönelik önerilen rüyalara dikkat kesilmeyi kolaylaştırır.

Rüya, insanın bilinçaltının dışa vurumu olarak tanımlanıyor. İnsan, sahip olduğu bilinç altını oluşturan vizyon, bakış ve kültürün karakteri ile rüyasını belirliyor. Burada sorulması gereken temel soru şu: Bizim bilinçaltımızı belirleyen kültür ne ile oluşturuluyor? Çünkü rüyalarımızı belirleyen şeyin bilinçaltımız (insanın gizemli dünyası) olduğundan şüphemiz yoktur. O zaman bilinçaltımızı olumsuz kültürden uzaklaştırarak olumsuz rüyalar görmekten sakınabiliriz.

Böylece rüya ve kültürün varlığının birbirleri ile bağıntısını konuşacak zemini bulabildik. Kültür ve rüya birbirlerini besleyen iki dinamik olgudur. Ve bu her iki olgunun insan ile ilişkisi fazlasıyla önemlidir. Eğer bu konuda bir denge unsuru oluşturulamazsa insanın mihveri değişime uğrayabilir. Rüyalar, kültürü, kültür de rüyalarımızı besliyor. O zaman bu döngüyü kısırlıktan kurtaracak araçlar ve arayışlar bulmak insana bir sorumluluk olarak düşer.

Rüya deyip geçtiğimiz bu olgunun aslında hayatımızda ne kadar önemli olduğunu ve yine birçok kavramın da çoğu kez es geçilerek önemsizleştiği için insanlığın önemini kaybettiğini söylemek yanlış olmasa gerek! Bu gerçeklik düzlemi içinde rüya kavramı başta olmak üzere bizimle ilintili ve ilişkili bütün kavramların yeniden gözden geçirilmesi ve üzerinde derinlemesine bir düşünme ameliyesine girişilmesi elzem olmalıdır…

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş