metrika yandex
  • $32.45
  • 34.68
  • GA18240

Haberler / Yazı Dizisi

Paylaşmaya Dair Güzelleme-16/Abdulaziz Tantik

10.07.2022

Güzelleme-16

Paylaşmaya Dair Güzelleme

Abdulaziz Tantik

Paylaşmak aşk ile olunca güzeldir…

Bir isteğe ve nedene bağlı olmadan vermek ve paylaşmayı istemek aşkla düşünmek ve tavır almakla ilişkilidir. Aşk olunca mevcut bütün şeylerin varlığı yeni bir anlama kavuşur ve insana özgürlüğünü bahşeder. Böylece bağımlılıktan kurtularak aslında fıtratını örten durumlardan da uzaklaşmayı başarabilecek kıvama ermek demektir.

“Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız” Peygamber fermanını hatırlarsak eğer, paylaşmak aynı zamanda ilahi ahlakla ahlaklanma konusunda da önemli bir ayrıcalık kazandırır insana…

İnsan tabiatı açısında meseleye baktığımız zaman ise; insanın insan ile ilişkisi, insanın tabiat ile ilişkisi ve insanın Rabbi ile ilişkisinin niteliğinin belirginleşmesine de katkı sunan yegane önemli haslet paylaşmayı başarabilmektir. Çünkü vermek, insanın kendinden ödün vererek aslında kendi fıtratına yönelik atılımını yaparken aynı zamanda da hayata ve eşyaya katılarak varlığını gerçekleştirme açısından önemli bir kazanım sağlar.

Vermek; eksilmek tamamlanmak içindir…

Şunu da unutmamak lazım ki mülk Allah’ındır ve onun bize verdiği mülkten de ancak onun izni ile harcama yetkisine sahibiz. Fakat insanın eşya ve insanla ilişkisi ve rabbine karşı sorumluluğu çerçevesinde paylaşmak en önemli durumdur. Allah’ın cömert sıfatı da bu çerçeve içinde yani paylaşma ile kul tarafından taklit edilmiş olur. Allah cömerttir ve cömert olanları sever.

Paylaşmak aynı zamanda insanın Allah’a karşı acziyetini ve eşyaya karşı müstağniliğini de gösteren en önemli göstergelerden biridir. Çünkü vermeyi ve paylaşmayı düşünmeyen birinin tevhide ulaşması imkânsızdır. Bu çerçeve içinde paylaşmak aynı zamanda varlığın ilahi yönelimine katılım göstererek tevhidi; yani vahidiyyeti yeniden düşlemek, gündemleştirmek ve tamamlama çabasına girişmektir.

Cimrilik ile paylaşmanın arasındaki fark; bencillik ile tevazu arasındaki fark gibidir.

Cimrilik, bir şeyi sadece kendisi için istemek ve onu herhangi biri ile bir sebeple paylaşmama arzusudur. Paylaşma ise; sahip olunan bir şeyi herhangi bir nedene bağlı olmadan da olsa bir başkasına verebilme gücüdür.

Cimrilik insanın kendini müstağni saymasına neden olurken paylaşma eşyaya yönelik bir istiğnanın varlığını izhar eder. İstiğna beraberinde tekebbürü taşır, paylaşım ise tevazuu derinleştirir. Cimrilik; mülkün sahibi olduğu zehabını sahici sanarak eşya üzerine tahakküm kurmayı hak kabul etmektir. Paylaşma ise eşyanın gerçek sahibinin Allah olduğunun bilincini kazandırır.

Leyl suresinde “en güzeli tasdik” ile “verme”yi birlikte zikretmiş Kur’an. Bu şu demektir: İman ile verme at başı gidecektir. Elbette ki bu paylaşma sadece kendinden vermek değildir, eşya ile insan arasındaki ilişkinin niteliğini belirler. Yani eşya ile daha bağımsız bir ilişki biçimi gerçekleştirmek ve insanla ilişkileri de sevgi üzerine temellendirmek içindir. Paylaşmak, o yüzden zaten çoğaltmaktır. Çünkü verdiğin şey eksilmiyor bilakis çoğalıyor. Bu da paylaşmanın tılsımı olarak tanımlanabilir.

Paylaşmak, bütüne ulaşmaktır…

Paylaşmak; insanın kendi varlığının farkındalığını oluşturarak, eşya ve Rabb ile istikamet üzere bir yolculuğu bütünlük içinde kavrayarak tamlığa erme çabasının insanda bir şuura dönüşmesine imkân hazırlamaktır. Çünkü vererek insan muhatabının kendi eksikliğini kavrayacağı gibi kendi eksikliğini de kavrar ve böylece bir bütünlük algısı oluşturulabilir hale gelebilmektedir.

Paylaşmanın psikoloji, sosyoloji ve siyasallık üzerine oluşturacağı bilinç, önemli olmakla birlikte barış içinde yaşamanın kodlarını oluşturması da ayrıca kayda değer sayılmalıdır. Çatışmanın ve savaşın bitirilmesi ancak insanların birbirleri ile paylaşabilecekleri bir şeyleri bulabilmesine bağlıdır.

Birden çokluğa ve çokluktan birliğe de ancak paylaşım sayesinde bir şuur seviyesi oluşturulabilir. Vermek haz almaktır, haz ise hayatı kolaylaştırır. Demek ki paylaşmak hayatı kolaylaştıran bir unsura dönüşür.

Paylaşmanın haz oluşturması aynı zamanda aşk ile bağını kurmamız açısından da bize bir imkân sunar. Paylaşmak ve hayatın en temel unsuru olan aşk böylece birbirini tamamlayan ve bütünleyen bir ilişki ağı gerçekleştirerek varlığın “selam” bulmasına zemin olurlar.

“Acılar paylaşılarak azalır, sevinçler ise paylaşılarak çoğalır” özdeyişi bize paylaşmanın nasıl bir merkezi konum kazandığını da göstermiş olur. Ki ancak bu kıvamda olan bir durum için iman ile eşdeğer bir yorum yapılabilir olsun.

Haz ile tatmin arasındaki ilişkiyi ve paylaşmanın insan kişiliği açısından esaslı konumunu hesaba kattığımız zaman insanın kendi tamlığını oluşturması ve hayatın bütünlüğüne kendi tamlığı üzerinden katılımını sağlayabilmesini kolaylaştıran unsurun paylaşım olduğu kesinleşir. Çünkü paylaşmak, toplumsal yapının kendi bütünlüğünü sağlayacağı vasatı da inşa ederek siyasal bütünlüğün oluşumunun garantisi olur.

Özgürlük ve paylaşım üzerine de bir şeyler söylemeden konuyu hitama erdirmeyelim.

Paylaşmak; en temelde eşya ile insan arasındaki ilişkinin tek taraflı bir zorunluluktan kurtulmasını sağlamak ve eşyaya karşı bağımsızlaşarak özgürlüğün nefesini çoğaltmaktır. Burada özgürlük batılı anlamda bir özgürlük değil, kişinin kendi nefsi arzularına ve şeytanın isteklerine karşı durma becerisidir… 

Devam Edecek

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş