metrika yandex
  • $32.47
  • 34.81
  • GA18240

Haberler / Yorum - Analiz

Değişim Günlerinde Sınırları Korumak | HATUN ÖZKÜMÜŞ

03.02.2023

 

Her şeyin bir ölçü çerçevesinde işlemekte olduğu kainat düzeninde, insan davranışlarındaki rast gelelik ve sorumsuz özgürlük anlayışının modası geçmiş olmalı.

İnsan davranış ve tutumlarının hızla değiştiği son yüzyıllarda insanın temel insani özelliklerinin yıpranmamasının gerekliliği her geçen gün daha fazla ortaya çıkmaktadır. Çünkü en güzel şekilde yaratılmış(Tin/4) olan insanın varlığının değerini artırarak hayat yolculuğuna devam etmesi onun için en yakışanıdır.

İnsanın biyolojik varlığının yanında, onun tabiatın bir parçası oluşunu, geçmişini, bugününü ve geleceğini de birlikte düşünerek insanlığa bakış geliştirilebilmelidir.

Değişimi, insanın davranışları, günlük hayatın pratikleri üzerinde belli bir zaman dilimini baz alarak değerlendirdiğimizde dün ile bugünün yaşanma biçimindeki farklılaşmalar olduğunu görürüz. Gelişime göre daha geniş bir kavram olan değişim insanın hayat serüveninde kaçınılmazdır(Sunar;). Çünkü değişim, bilinçli yönlendirilirse gelişimi de bünyesinde barındırır. Bu yönüyle değişime olumsuz bir önyargı ile bakmamak gerekebilir.

Değişimin içinde oluşan gelişme, büyüme, olgunlaşma, ilerleme, yol kat etme, yenilenme ve gençleşme, daha dinamik hale gelme gibi nitelikleri de beraberinde taşır. Her gelişim bir değişme iken değişim gelişmeyi getirmeyebilir.

Ancak sosyal değişimin hızının, yönünün ve istikrarının farkında olmak bizim güven duygusu içinde olmamıza yardım eder. Özellikle toplumun sorumluluk sahibi kişileri, yöneticiler, öğretmenler, anne, babalar gelecekten umutlu olmak isterler. Bu nedenle değişme ve gelişme kavramları toplumun hayatında olduğu kadar birey ve aileler için de önemlidir.

Ahmet Mithat yazılarında, İstanbul da garson olarak çalışan Fransız kızlarının argo konuşmalarının Türk kızlarından ayırt edici bir özellik olduğunu anlatır(Mithat;1875).

Kafka’nın Dönüşüm’ ünde bir gecede gerçekleşen değişimin sonuçları ilgili kişi ve ailesi açısından sancılıdır.  Dönüşüm’ ün hikayesinde değişimle sonuçlanan nedenler gerçekleşmiş olsa da değişim bu durum aileye fiziksel, zihinsel, sosyal ve ekonomik ağır sonuçlar getirmiştir(Kafka;1915).

Rahmetli Necip Fazıl da ailedeki hızlı değişimden memnun değildir.

‘’Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem’’. (N.F.K.)

Kültürümüzde, insanımızın zorluklar karşısında dayanak olarak kabul ettiği sabırlı olmak, sosyal yaşantıda itidal içinde bulunmak, gerektiğinde haya-utanma duygusuna sahip olmak gibi kavramlar önemini korumaktadır. Çünkü bireysel, aile ve sosyal yapıdaki değişimin sağlıklı olabilmesi bu kavramlarla irtibatlıdır. Gelişimin önünün açılmasında, insan ilişkilerinde yer etmiş temel kültürel anlayışların terk edilmemesi, hızlı değişimle ilgili ortaya çıkabilecek sorunların daha erken fark edilmesini sağlayabilir.   

İnsanı diğer varlıklardan ayıran özellikler arasında, düşünen, akleden, sorumluluk alan bir varlık olması bulunduğundan, gerektiği yerde insanın toplumsal kurallara uyması, ölçüp biçerek hareket etmesi değişimin getireceği olumsuzlukları en aza indirebileceği düşünülmelidir.

Sosyal hayatımızın bir parçası olan kavramlarımızdan bazılarına dönüp baktığımızda, mesela utanmak, mesafeli olmak, mahremiyeti korumak gibi kavramların, modern bir bakışla ilk anda bize negatiflik hissi verdiği kabul edilse bile, bunlar üstün yaratılmış olan insanın kendisini olası olumsuzluklara karşı korumasını, düzenleme yapmasını sağlayan ve kişinin kendi sınırlarını belirlemesine yardım eden, davranışa dönüştürülebilen kelimelerdir.  Bu kavramlar yerinde kullanıldığında sosyal iletişim dilinin ve insani ilişkilerin doğru şekillenmesini desteklerler. 

Başkalarının yanında, kınanma endişesiyle çekingen ve sıkılgan davranma(Doğan;1996), sosyal kurallara ters düşme endişesi taşıma ve bu duyguyla davranışları kontrol altına alma çabası gösterme(Diyanet İslam Ansiklopedisi)  şeklinde tanımlanan utanma davranışı; insanın iyiliğine mani olacak biçimde kullanılmadığı, kişinin davranışlarına ve olaylara bir ölçü, mesafe getirdiği sürece faydalı hale gelebilir.

Hızlı değişimle birlikte, ölçüsüzlüğün getireceği tahribatın onarılması daha zor olacaktır.   

İnsanoğlu suya benzetilir. ‘’Su akar yolunu bulur’’ denir halk dilinde. Bir başka deyişle ‘’ insan bu su misali kıvrım kıvrım akarya’’(Kısakürek;1962).

Sıvılar içinde bulundukları kabın şeklini alırlar. Kabı kırılan, çatlayan veya kabından dökülen sıvı çevresine yayılır ve önlem alınmamış ise heba olur. İnsandan beklenen ise içinde bulunduğu kabı ve çevresini şekillendirmesidir.

Bilinçli insandan, kendi değişiminin hızını ve kalitesini kontrol edebilmesi beklenir.

İnsana, kendi varlığını riske atmaması, kontrollü yol alması, emin adımlarla gelişimini sürdürmesi yakışır.

Somut varlıklar arasında olduğu gibi sosyal iletişimde, sözlü ve yazılı anlatımda da sınırların varlığını önemsemek kaçınılmazdır. Gerçekleştirilen iletişimde, kullanılan mesajın dili, duygusu, sunuluş biçimi sosyal, kültürel alanımızı şekillenmesinde belirleyici olurlar.

İnsanın sosyal hayatında, iletişim önemli bir yer tuttuğundan, dili argodan, küfürden, kötü sözden uzak tutmanın faydalı olacağı kabul edilmelidir(İsra;53). Güzel olmayan sözlerin sık sık kullanımının da insani özellikleri yıpratacağı görülmelidir.

 Halbuki, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın sorumluluğunu taşıyor olmalıyız.

 

Kaynaklar:

Tin Suresi/4. Ayet; Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

Sunar; Lütfi, (2014) ‘’Türkiye’de Toplumsal Değişim, Ankara, Nobel Yayınları.

Mithat, Ahmet; (2005), ‘’Felatun Bey’ le Ragıp Efendi’’, İstanbul, İskele Yayıncılık.

 

Kafka; Franz, (2001), ‘’Dönüşüm’’, İstanbul, Can Yayınları.

Doğan; Mehmet, (1996), ‘’Büyük Türkçe Sözlük’’. İstanbul, İz Yayıncılık.

Kısakürek; N.F.(2020), ‘’Çile’’, İstanbul, Büyük Doğu Yayınları.

İsra Suresi/53. Ayet; Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

 

03 Ocak 2023

HATUN ÖZKÜMÜŞ

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş