Ankara’nın sıcaktan kavrulduğu günlerden birinde Tarık ile Emine’nin kır bahçesinde yapılan düğünündeyiz. Henüz yirmili yaşların başında olan mütedeyyin iki gencini nikahlarına şahit olmak çok hoşuma gitti. Bu yüzden bir yazı ile duygu ve düşüncelerimi “hertaraf” okuyucuları ile paylaşmak istedim.
Alanya’daki öğrencilerimin üniversiteden arkadaşı olan damadın babası Murat Gül’ün nikah şahitliğini yapmıştım. Şimdi o delikanlı, büyümüş de çocuklarını evlendiriyor. İstanbul’dan arayarak beni düğüne davet ettiğinde ona kızmı evlendiriyorsun oğlanmı diye sordum. Oğlan cevabını alınca ikinci sorum gelinin tesettürlümü değilmi diye sormak oldu. Tesettürlü cevabını alınca o zaman hem gelinini hem de oğlunu iki kere tebrik ederim. Birincisi evlendikleri için; ikincisi kadın ve kızların birbirleri ile yarışırcasına açılıp saçıldıkları bir dönemde ısrar ile örtülü kalmayı sürdüren gelinin ve örtülü bir kız ile evlenmeyi tercih eden oğlun içindir, dedim.
İlahiyat fakültesinde öğrenci iken memlekete her gittiğimde aramızda şu konuşmanın geçtiği ihtiyar bir kadın vardı. Her karşılaşmamız da bana:“Oğul Osman!Daha evlenmiyor musun?” diye sorardı.Ben de:“Nene okula gidiyorum, nasıl evleneyim?” diye cevap verirdim. O, “Evlen evlat, evlen! Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır.” Derdi. Ben fakültede iken nişanlanmış fakat evlenmek için okulun bitmesini beklemek zorunda kalmıştım. Tarık ile Emine benim yapamadığımı yapmış ve öğrencilikleri devam ederken evleniyorlardı. Cesaret, azim ve kararlılıklarından ötürü özel bir tebriği daha hak ediyorlar.
Damadın ebeveyni ile yaptığım sohbetten öğrendiğim kadarıyla gençler evlilik ile hayatlarının daha düzenli olacağını ve evliliğin kendilerine iyi geleceğini düşünüyorlarmış ki bu çok doğru bir yaklaşım. Gençliği ideolojik isyan içinde geçen, gecesi ve gündüzü belli olmayan benim gibi biri bile sadece nişan sayesinde daha sorumlu olduysa bu çocukların daha fazlasını başarmaları işten bile olmayacaktır. Şimdilerde insanlar hayata sorumluluk üzerinden değil, hak üzerinden baktıklarından her şeyi kendileri için yapıyorlar. Bu ise bir çeşit bencillik olduğundan kısa sürede anlaşmazlıkları ve ayrılıkları beraberinde getiriyor. Öyle umuyorum ki bu gençler, hayatlarının baharında çıktıkları bu yolda önce zevcini (kocasını) ya da zevcesini (karısını) düşünecekleri için (ki buna “diğergamlık” denir) eskilerin tabiri ile “bir yastıkta kocayacaklar” inşallah.
Basit bir kır bahçesinde yapılan şatafat ve gösterişten uzak düğün merasimini tercih etmeleri onların hayata salt dünyevi açıdan bakmadıklarının göstergesidir benim için. Öğrendiğim kadarıyla İstanbul’da küçük, lakin zarif bir ev satın alıp içini sadece zaruri eşyalar ile donatmışlar. Bugünlerde pek görmeye alışık olmadığımız bu tutum, “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” sözünün hala geçerli bir atasözü olarak varlığını sürdüreceğini göstermektedir. Daha fazlasını yapacak güç ve kuvvette olan ailelerini yormamış olmaları genç yaşta olgunlaşmış olduklarını göstermektedir.
Dünya nüfusunun düşürülmesi gerektiğine karar veren“şer güçler”, bütün imkanları ile insanları evlilikten ve çocuk yapmaktan uzaklaştırmak için propaganda bombardımanı sürdürüyorlar. Ve maalesef kitleyi ikna etmiş durumdalar. İnsanların bir kısmı eş ve çocuk yerine herhangi bir hayvan beslemeyi tercih eder duruma gelmiş durumdalar. Bunun insanlığın hayrına ve ferdin mutluluğuna faydalı olmadığı ise aşikâr. Bu yüzden Allah’ın “içinizdeki bekarları evlendirin” emrinin gereğini yapmaya ve yeni evlileri de Salih çocuklar yetiştirmeye teşvik etmeliyiz ki şeytan ve dostları sevinemesin.
Ezcümle, bugün baskın kültür, insanın içtimai yanını yok sayan ferdiyetçi bir akımdan ibarettir. Ve insan kendini tek başına müstakil bir varlık olarak görmeye başladığında, yani kendi kendine yeten bir “birey” olma iddiasında bulunduğunda kendi helakine zemin hazırlamış olur. Dünyada iki cins olarak bulunan insan türünün varlığını sürdürebilmesi kadın ve erkeğin birlikte olmasına bağlıdır. Bu ise ancak evlilik müessesesi ile problemsiz olarak sürdürülebilmektedir. O halde Hz. Peygamberin (sav) “zorlaştırmayın kolaylaştırın” tavsiyesine uyarak evlilikleri kolaylaştırmak gerekir.
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
HTŞ’ye Humus yolu açıldı
06.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Taassup | Ümit Aktaş
12.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024
Suriye'de Neler Oluyor? YUSUF YAVUZYILMAZ 08.12.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
ÇAĞDAŞ HAÇLI SAVAŞLARININ YÖNTEMLERİ AYTEN DURMUŞ 13.11.2024