İlkokulda okuduğum 1966 ve sonrası yıllarda “Yerli Malı” haftası yapılırdı. Evde ne bulursak okula götürür, arkadaşlarımızla paylaşırdık.
“Yerli malı yerli malı / herkes onu kullanmalı” dizelerini yüksek sesle tekrarlardık. Öğretmenlerimizin tavırları ve konuşmalarından bu haftaya inanmadıklarını hissederdim.
Ders kitabımız yerli malı derdi, öğretmenler başka. Tonlarca ürün verip küçücük makineler alabildiğimizi anlatırlardı. Aşağılık duygusu fışkıran yüzleri vardı.
Sanayileşme, makineleşme Kaf Dağı’nın ardında bir büyük hedefti. Kalkınma, mutluluğa erme, yeryüzünde cennete kavuşma emellerinin zirvesiydi.
Modern çağlar içinde, seküler Batı düşüncesini üreten akıl, insanlığın yararına iyilikler üretmedi. Hayatımızın her yanına değen makineleşme, düşünülenin aksine mutluluk vermedi. Modern dönem; tarihin en yıkıcı, yakıcı, talancı, yok edici yılları anlamına gelmektedir.
Merhamet, mazlumların elinden tutma, açın halinden anlama, insanı yaşatma, ahlakî ilkelere sahip olma gibi olumlu inanç, tavır ve eylemler : gaddarlığa, yok edişe, sınırsız şiddete, faşizme kurban edilmiştir.
Ve bugün gelinen noktada; tarımsal ürünlerin, suyun, toprağın, havanın en hayatî unsurlar olduğu, gıdanın nükleer silâhlardan daha kıymetli daha öncelikli hale geldiği kabul edilmektedir.
Önümüzdeki günler: gıda ve su savaşları, kimyası bozulmamış tarımsal alanların ele geçirilmesi, şehirlere tıkıştırılmış insanların sosyal ve ruhsal patlamaları, tarımsal üretim yapacak kitlelerin hızla azalması, arazilerin kirletilmesi ile kıtlık yokluk buhranına sahne olacaktır.
Gıda artık bir silâha dönüşmek üzeredir.
GDO’lu ürünleri çözüm gibi sunanlar, insanlığa karşı büyük suç işlemektedir. Bu ürünlerle sağlığı ve tüm dengeleri bozulan insanlar mafyalaşmış ilaç endüstrinin kirli ve acımasız ağlarına düşmektedir.
Hayatta kalma süreleri uzasa bile sağlık tesisleri yeni tanımlanmış hastalıkların pençesinde kıvranan insanlarla dolup taşmaktadır. Beyaz mafya önce hastalık üretmekte ardından ilaçlar…
Bir ülkede gıda sektörü, tarım alanları uluslar arası şirketlerin eline geçmişse en büyük felâket satın alınmış demektir.
Yapay gıdalar, tatlandırıcılar üreten şeytanî uluslar arası şirketler için tarım alanlarının çeşitli ürünler yerine mısır ekmeye yönlendirilmesi büyük gaflettir. Geleceğimizin karartılması demektir.
Bugün! Hiç gecikmeden stratejik ölçekte “Tarım Plânı ve Uygulamaları Seferberliği” ilân edilmeli.
Dengeli üretim plânlaması yapılmalı ve kaynağında etkin bir biçimde kontrol edilmelidir.
Sulama teknikleri süratle gözden geçirilmeli… Yeraltı sularının denetim ve plânlama dışı kullanılması engellenmeli…
Toprak ıslah çalışmaları yapılmalı, ekilmeyen araziler tarıma kazandırılmalı. Hazine arazileri üretim şartıyla kiraya verilmeli…2 yıl üst üste ekilmeyen topraklara el konulmalı...
Şehirlerden kırsala, köylere dönüş ciddi anlamda desteklenmeli. Köy okulları açılmalı.. Kırsal alanlar sosyal hizmetlerin arttırılmasıyla oturulabilir hale getirilmeli. Şehirlerin nüfusunu azaltacak her türlü tedbir ve teşvikler hayata geçirilmeli...
Göçmenlerin tarımsal alanlarda kullanılma altyapısı hazırlanmalı…
Su kaynaklarını NBC(Nükleer Biyolojik Kimyasal) kirlenmelere karşı korumak için, özel koruma ve kontrol sistemleri tesis edilmeli...
Sefer Gıda Stok Plânı yoksa acilen devreye alınmalı... Bu amaçla; tabiat şartlarına, radyoaktif kirlenmeye dayanıklı, her türlü afet ve saldırıya dirençli depolar ve korunaklar inşa edilmeli...Kuru gıda sefer stoku yapılmalı. Bu ürünlerin ihraç edilmesine izin verilmemeli...
Amerika, İsrail, Fransa ve İngiltere’nin kullanılmış uranyum çubuklarını yerleştirdiği füze başlıklarının atıldığı yerde nelere sebep olduğu biliniyor mu? Nükleer reaktörlerde kullanılmış uranyum çubuklarının, radyasyon yaymaya devam ettiğini konunun uzmanları ifade etmekte. Bu füzelerin atıldığı yerlerin neredeyse tamamı Müslüman ülkeler.
Bu füzelerin yasaklanmasına Amerika, İsrail, Fransa ve İngiltere, BM Genel Kurulunda yapılan oylamada karşı çıkmışlardır. İnsanlık ve İslam düşmanı ülkelerin Müslüman ülke topraklarına 280.000 adet füze attığını uzmanlar söylemektedir. Afganistan, Pakistan, Yemen, Kuveyt, Irak, Suriye, Gazze, Libya, Somali toprakları, havası ve suyu kirletilmiştir.
Tablo çok korkunçtur. Patladığı yerde toza dönüşen uranyum çubukları toprağa, suya ve havaya karışmaktadır. Toprak, su ve hava zehirlenmektedir. Burada yaşayanlar kanser olmakta. Organları az ya da çok çocuklar doğmaktadır. Kendi askerleri de etkilenip kanser olan insanlık düşmanı bu ülkeler, kirlettikleri bölgelerden askerlerini çekmektedirler.
Kirletilen suyu içenler, havasını soluyanlar, toprağında yetişeni yiyenler kanser olup öldükleri gibi doğacak yeni nesiller de mahvedilmiştir. Müslüman halklar, topyekun bir başkaldırı eylemini hayata geçirmeli, farkındalık oluşturmalıdır.
Müslüman nesiller büyük tehlike altındadır.
Topraklarımıza sahip çıkalım. Ekilmedik yer bırakmayalım.
Tarım Bakanlığı, binlerce çalışanıyla etkisiz eleman olmaktan çıkmalı, uygulanabilir üretim plânlaması yapmalı, destek fonlarını amacına uygun kullandırmalı. Uluslararası gıda tekellerinin emir eri olmaktan çıkmalı.
Bugün tarımsal üretim, ormanların rehabilitasyonu ve çoğaltılması, su kaynaklarımızın korunması verimli kullanımı ve boşa akmasının önüne geçilmesi, hayvancılığın yapısal adımlarla komadan çıkarılması hayatî önem arz etmektedir.
Heyecansız, ülküsüz, erdemsiz, masabaşı mühendislik geleneğinden sıyrılmalı. Toprağa, ağaca, suya, hayvanlara değecek bir anlayışla sahada mühendislik olmazsa olmazımız olmalı...
Küresel kıtlık, gıdaya erişimin zorlaşması, enerji maliyetlerinin büyük oranda artması; büyük bir seferberlik ilanını gerekli kılıyor. Temiz topraklar üzerine oturmak isteyen emperyal güçlerin çıkardıkları ve çıkaracakları savaşlarla göç hareketlerini hızlandırmaları, topraklara ve gıda sektörüne hakim olmaları alarm zillerinin hiç durmaksızın çaldırılmasını gerekli kılıyor.
Evet. Gıda, nükleer silahlardan daha etkili bir silahtır.
Kızılderili Şef'in dediği gibi : "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; BEYAZ ADAM PARANIN YENMEYEN BİR ŞEY OLDUĞUNU ANLAYACAK."
Lütfen yeraltı yerüstü varlıklarımızı koruyalım…
03.04.2022, Kardelen / Ankara
Mehmet Yavuz AY
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024