Askerî bürokraside bir tabir vardır. “İtimat kontrole mani değildir” diye…
Güven duygusu; denetim süreçlerinin doğal bir seyir içerisinde sürmesini iptal etme, görmezden gelme, ihmal etme gibi uygulamalara kapı aralama olamaz…
Denetim; kaynakların amacına uygun kullanımının, alınan mal ve hizmetlerin kalite standartlarının sorgulanmasıdır.
Denetimin olmadığı yerde kaynak israfı oluşur ve keyfîlik at koşturur. Yapılan işler eksik ve kalitesiz olur. Telafisi mümkün olmayan zaman kayıplarına da neden olur…
Zamanında yapılmayan denetimler geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
“Ne yapalım böyle olmuş. Hiçbirimiz bu işlerin uzmanı değiliz. Önümüze bakalım…” benzeri yorumların değeri olmadığı gibi işlerin ehline verilmesi temel bir görevdir…
Denetim; kişiden kişiye, şirketten şirkete, zayıftan güçlüye, muhalefetten iktidara, sade vatandaştan mafyaya farklılık göstermemelidir.
Kuralların, ilkelerin norm değerlere dönüşmesi kısa zamanda mümkün olmamakla beraber, inanma ve başarma niyetini, yoğun eğitimle içselleştirmek gerekir.
Denetim, aslına bakılırsa denetlenen kişinin yanlış yapma niyet ve cüretinin önüne geçer…
Nihayetinde denetim, sağlıklı bağlamı içerisinde kişi ve toplumun çürümesinin önünde doğal bir engel oluşturur.
Denetim ilke ve esasları, her türlü müdahaleden uzak kalacak bir yere konuşlandırılmalıdır.
Bir yanda değişime kapalı katı/dondurulmuş siyasal ilkelerin, öte yanda hiçbir kural tanımayan, normatif değerlerini kendisi belirleyen nüfuz ve şiddet gücünün egemen olduğu bir ülkede yaşadığımız herkesin malumudur.
Aile reisliğinden ülke yönetimine dek “hesap verebilir olmak” içimize sinmeyen bir gerçekliktir.
Emanetin ehline verilmesinden tutun, “hesap vermek”, hayatın tüm tasarruf alanlarının muktedirleri tarafından hoş karşılanmayan bir olgudur.
Kişilerin değil kuralların geçerli olduğu bir ülkede toplumsal yapı daha sağlıklı olacaktır.
Sadece iktidarların ellerinin altındaki alanlarda değil; kişi, kuruluş, oda, sendika, vakıf, medya ve benzer yapıların güdümü altındaki alanlarda da keyfîlik, sosyal bünyeyi sarsmakta, derin ahlakî çöküş ve çözülmeleri getirmektedir.
Toplumsal mutabakata sahip ilkelerin olmadığı yerlerde boşluğu binlerce kral, baba, şef, sultan, lider, önder doldurmaktadır. Tabiat ve hayat boşluk kabul etmediği için…
Denetlenmek; aklı selim sahibi lider, bürokrat, kaynak kullanan görevli, kanaat önderi, patron, işçi ve benzer güç sahiplerinin istediği bir husus olmalıdır.
Denetlenmek; uygulayıcıları birtakım yanlışlar, eksiklikler, istismarlar ve yolsuzluklardan uzak tutma potansiyeli olarak son derece değerlidir.
Çiğ yemeyenin karnı ağrımaz. Ne ki, çiğ yemeyi kişinin tercihine bırakmayan bir model inşa etmek asıl meseledir.
Denetlenmeyi isteyen, kendisini yarına hazırlayan, kendisini koruma altına alan kişidir.
Büyük küçük yapılan işler denetleme – denetlenme ile kontrol ve denge imbiğinden ehliyet, liyakat, verimlilik, dürüstlük, adalet damlaları olarak süzülecektir.
İşlerini şeffaf, etkin, zamanında, her aşamada hesap verilebilir ölçüler içinde yapmak hepimizin görevi olmalıdır.
Ehliyet sahibi, dürüst görevliler, hesap sorarlar hesap verirler ve gocunmazlar. Üstün vasıfları ile de etkisiz eleman haline getirilemezler…
17.01.2020, Kardelen/Ankara
Mehmet Yavuz AY
myavuzay@hotmail.com
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Başkası İçin Yaşamak Doç. Dr. MEHMET SAĞLAM 28.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
Ölüm ve Bayram AHMET SEMİH TORUN 13.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024