metrika yandex
  • $32.5
  • 34.84
  • GA18240

Huzur'da Yaşamak!

AYTEN DURMUŞ
10.05.2020

Her toplum ve devlet kendi insanını, resmi ve gayri resmi eğitim-öğretim yoluyla kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmeye çalışır. İnsanın eğitim-öğretimini konu alan tüm çalışmalar, kişinin soyut ve somut yanlarının eğitimini iki ana başlık altında değerlendirmek durumundadır. Bunların genişleyen bölümleriyle birlikte tümünden elde edilmek istenen sonuç; mutlu, huzurlu, iyi insanlar yoluyla erdemli bir toplum oluşturabilmektir.

Devletimizin MEB yoluyla vermeye çalıştığı zorunlu eğitimin en önemli temel amaçlarından biri de ‘milli kültür aktarımı’ olmalıdır. Halkının meslek ve yetenek eğitimini en iyi biçimde verdiği halde, onların manevi eğitimlerini eksik bırakın toplum ve devletler, ancak yabancı hesabına devşirilecek nitelikli iş gücü yetiştirmiş olurlar. Örnek: Bir annenin kendi çocuklarına bakımı ‘annelik’, başka çocuklara bakımı ‘işçilik’tir. Aynı şekilde bir kişinin kendi milleti için çalışması anlamlı bir hizmet iken hiçbir zorunluluk olmadığı halde yabancılar için çalışması, devlet ve milletinin emek ve para harcayıp hazır ettiği ‘iş gücü’nü başka ülkelerin devşirmesi anlamına gelir. İmam Malik’in ‘bir Müslüman’ın çaresiz kalmadıkça gayrimüslimlerin işinde çalışmaması’ şeklindeki görüşü de Müslümanların hep işçi olarak çalışıp tüm getiriyi başkalarının elde ettiği bir ticari ve ekonomik hayat oluşmaması yönünde anlamlı ve değerli bir düşüncedir.

İnsanda geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gereken soyut nitelik ‘vicdan’; iyi ve yeterli beslenmesi gereken soyut niteliklerse ‘akıl ve kalp’tir. Bunlardan akıl, bilginin; kalp, düşüncenin; vicdan da hak ve adaletin tecelli konaklarıdır. Tüm bunların ortak ürünü, gönülde tecelli eder ki gönül de ilgi ve sevginin soyut makamıdır. Bunların hepsinin ilişkisi, birbirine geçmiş durumdadır. Hepsi birbirini etkiler, hepsi birbirinin sebebi ve sonucudur. Bu durum, sevilen bir şey üzerinde düşünülerek şöyle somutlaştırılabilir: Kişi sevdiği bir şeyi merak eder, onunla ilgili bilgi edinmek ister, bu bilgi üzerinde düşünür, sonuçta sevgi ya artar ya azalır ya da yok olur. Bu işe, bir konuyla ilgili bilgi edinerek veya bir konu üzerinde düşünerek başlamak durumunda da süreç aynı biçimde devam eder. Bu sürecin sonucu, bir vicdan ölçeğinde ölçülerek sevgi kalıbına girer veya giremez.

Vicdan, var olduğu bilinen bir niteliktir. Herkesten çok da güvenlik birimlerinin kullanmayı öncelediği bir sözcüktür. ‘Herkesin polisi, kendi vicdanıdır.’ yazısını duvarlarda veya tanıtım panolarında görmek mümkündür. Güvenlik birimlerinin her anlamda güçlendirilmesine rağmen yeni suç biçimlerinin ortaya çıkışı ve genel suç oranlarının artışı da göstermektedir ki bir yerlerde yanlışlıklar ve eksiklikler var. Bir sürü kişinin vicdanının kendi polisi olamadığı ortada olduğuna göre demek ki eğitimin girdilerinde önemli eksiklik ve yanlışlıklar var olmalı ki çıktılar bu kadar sorunlu olabiliyor.

Nedir vidan? Nedir bu var say(n)ılan ancak bazen görevini yerine getir(e)meyen yaratılıştan verilmiş nitelik? Nedir olmadığında ‘akıl-kalp-gönül’ dengesinin bozulmasına neden olan eksiklik? Nedir, olmadığında kişiyi duygusuzlaştırarak mankurtlaştıran yoksunluk? Nedir kişinin içinde alttan alta da olsa konuşup duran, ne olduğu tam da açıklanamayan bu adaletin keskin kılıcı olmak isteyen özellik?

Vicdan denilen soyut varlık genelde şöyle tanımlanmaktadır:

İnsanda yaratılıştan bulunan, kendisinin veya başkasının davranışlarıyla ilgili benimsenen ahlâki değerlere göre yargılamayı sağlayan, kişiye doğru ve iyiyi telkin eden iç güçtür. Bu güçle kişi iyiyi kötüden ayırabilir; iyilik yaptığında sevinç, kötülük yaptığında üzüntü duyar. Görev bakımından vicdan, aklın da üzerinde bulunan insan ruhunun en ileri bilgi kaynağıdır. Akıl ve duyu organları da ona tabiidir. Bu yüzden kişi, vicdanına ters düşen bilgi, duygu ve düşüncelerle eylem yapmak istemez.

Vicdanın çalışabilmesi kendiliğindendir. Akıl ve kalp gibi bilgi ve düşünce unsurlarına ihtiyaç hissetmez. Denetleyen bir üst oluşumdur. Varlık yapısı gereği, hakikatleri kıyas, mantık, fikir yürütme, hipotezler kurma gibi yöntemlere gerek duymaksızın doğrudan bilir. Bu özelliği sebebiyle kişi, doğruya ve gerçeğe taraf olmak eğilimiyle var kılınmıştır. Ancak vicdan, sonradan olumsuz ve yanlış etkilerle köreltilebilirse de hiçbir kişide bu nitelik tamamen yok edilememektedir. Mümkündür ki bu yüzden her insan için son ana kadar tövbe ve istiğfarla başlayan bir değişim ve düzelme imkânını ifade bağlamında ‘Çıkmadık candan umut kesilmez.’ denilir.

İnsan kendi varlığındaki bu gücün bilincinde olsun ya da olmasın, her kişinin vicdanı ancak Gücü Sınırsız Bir Yaratıcı ile bağ kurduğunda doğru ve dengeli çalışabilir. Bu bağ; Gücü Sınırsız Yaratıcı’nın merhameti ve gözetimi altında, onun huzurunda yaşadığını anlamak bilinciyle kurulur. Bu tıpkı: ‘Bizim gözetimimiz altında ve öğrettiğimiz şekilde gemiyi yap’ (11/37), ‘Gemi, gözetimim altında akıp gidiyordu’(54/14), ‘Gözetimim altında yetiştirilmen için’ (20/39) ifadelerinde anlatılan durumdur. Gerçekte zaten eksiksiz her varlık bu gözetim altında yaşamaktadır. Kimi bunun bilincindedir, kimi değildir.

Bu gerçeğin bilincine varanlar ‘varlıkların, durumların, olayların, sözlerin ve hatta rüyaların yorumlarını’, daha önce yaptıklarından başka ‘çarpan ve bölen’lerle yeni baştan hesaplayarak yapabilirler. İşte bunun sonucu olan yaşam tarzı, huzurda yaşamaktır. Huzurda yaşayan kişiyse bir gün görecektir ki; ‘Huzurda olan, huzursuz olmaz.’

Yorum Ekle
Yorumlar (4)
Gülsüm Erişen | 11.05.2020 19:25
Evet okullar çocuklarımızı eğitiyor. İyi yada kötü tartışılır. Dindar olmasını istediğimiz çocukları gönderdiğimiz okullarda, malesef çocuklar dindar olmayabiliyor. Din den uzak durmasını isteyenlerin de, bazen çocukları dine yakın oluyor. Ailelerde okullarda bir yere kadar bir şeyler yapabiliyor. Evet temelleri aile veriyor ve bir çok temelinde ahlaki özelliklerde ailede kazanılıyor ama:daha sonra hocamın dediği gibi vicdan ve diğer unsurlar kişinin başka birisi olmasını sağlıyor. Şu an yeni nesil vicdanı, hayvanlara gösterilen sevgi kadar görüyorlar. Kendilerine yaptıkları zulmun farkında bile değiller.... Teşekkürler hocam
Meryem topak | 11.05.2020 15:13
Hocam allah razı olsun. Huzur da olup huzurlu olmamız dileğiyle
turkan bakacak | 11.05.2020 13:56
senin bakanlikta ust duzey bir danisilan olup egitimcilerin gozetiminden gecmesini cok isterdim.bu birikimli kardesimden istifade edenlerin arymasini rabbimden istiyorum.masallah sana rabbim daim huzurda etsin
Mumtehine inanır | 11.05.2020 13:34
Huzurda olan, huzursuz olmaz.Rabbim bizlere huzurda olduğumuz bilincini versin. Bizlere de huzurda olduğunun farkında olanin gayretlerini nasip etsin .akıl kalp gönül birlikteliğini saglayanlardan olalım inşallah. Allah razı olsun Ayten Hanım. ..kaleminize kuvvet. ..