metrika yandex
  • $36.31
  • 37.61
  • GA23865
Feraset

Sıfır Enflasyon Sıfır Faiz Ülkesi Afganistan

Prof. Dr. Saim KAYADİBİ
12.01.2025

Geçen hafta Afganistan Merkez Bankasında verdiğimiz üç günlük Eğitim programından bahsetmiş, genel bir değerlendirmede bulunmuştum. Bugün ise orada yaşadığım bazı tecrübeleri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

İstanbul’dan gece yarısı havalanan Türk Hava Yollarına ait uçağımız başkent Kabil hava sahasına girdiğinde sabah vaktiydi. Kuşbakışı Kabil sadece dağlardan ibaretmiş gibi görünüyordu. Rambo’nun Afganistan filminden kalan görüntüler canlandı zihnimde. Yeşillik namına bir şey görünmüyordu. Havaalanına yaklaştığımızda karşılaştığımız manzara bizi daha bir şaşkına çevirdi. Havaalanı neredeyse tamamen Amerikalıların terk ettiği askeri araçlar ve helikopterlerle doluydu. Savaş ganimetlerini bırakıp öylece kaçıp gittiklerinin ilk başlangıç resmiyle de karşılaşmış olduk böylece… Öyle bir manzara vardı ki dışarda, sanki kaçarak giderken arkalarına bile bakmamışlardı…

Amerikan ordusuna ait tanklar, zırhlı araçlar, makineli tüfek ve tabancalar ve 85 milyar dolar değerinde silah Taliban kontrolüne geçmiş bulunuyor. Bu yüzden Amerikan medyası, 100'den fazla helikopter ve 60'dan fazla uçaktan birçoğunun Taliban'ın kontrolüne geçmesini eleştirip, "Amerika Birleşik Devletleri'nin sayesinde Taliban'ın artık bir hava kuvvetleri var" yorumlarını yapmaktadırlar.[i] ABD askerleri geriye bıraktıkları askeri araçların kullanılamaz hale gelmesi için tahrip ettikleri de bilinmektedir.

Pasaport kontrolü için sıraya geçtik. Elimizde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’den alınmış davetiye mektubu, Afganistan İslam Emirliği Dışişleri Bakanlığından alınmış uygunluk vizesi ve Uluslararası uçuşlar Giriş Kartı formu vardı.

Evraklarımızı görevliye uzattık. Formun üzerine bir mühür vurdu ve pasaportumuzu bu mühürlü kâğıt karşılığında birkaç gün içinde geri alabileceğimizi söyledi. Yan tarafta görevliler bize bir başka form daha doldurttular. Bir tane de vesikalık fotoğraf aldılar formun üzerine yapıştırılması için. Burada işimiz bitmişti… Valizlerimizi almak için bagaj alım salonuna doğru ilerledik.

Bagajlarımız hemen gelmişti. Ancak havaalanı çok kalabalıktı. Aynı anda beş ayrı uçak inmiş olduğunu öğrendik. Valizlerin yolculara ait olup olmadığı görevliler tarafından teker teker kontrol ediliyordu. O yüzden dışarı çıkmamız epeyce bir zaman aldı. Dışarda bizi Dr. Muhammad Yusuf Saleem ve şoförü Merkez Bankasına ait bir SUV araç ile bekliyordu.

Dışarısı ayaz gibiydi. Buz kesiyordu etraf. Kuru soğuk bizim Konya’nın havasını arattırmıyordu. Kale duvarlarını andıran yüksek beton zırhlarla kaplanmış bir otelin önüne geldik. Kapıda askerlerden oluşan sıkı güvenlik kontrolü vardı. Üç ayrı güvenlik kontrolü ve bariyerlerden geçerek otel kapısına ulaşabildik… Karşıda Otel Serena yazıyordu. Kabil’in en lüks ve en güvenli oteli olduğunu da öğrendik böylece. Önce kaydımızı aldılar, yine sıkı bir güvenlik kontrolünden sonra otel bahçesine ulaşabildik.

Bu kontrolleri hem kendilerinin hem de bizim güvenliğimiz için yapıyorlardı. Otelin bahçesi Palmiye ağaçlarıyla doluydu. Valizlerimizle birlikte içeri girdik. Önce kayıtlarımız alındı. Odalarımız belli oldu. Biz yukarda giyinip hazırlık yapıncaya kadar Yusuf hoca lobide bizi bekledi. Cuma namazına gideceğimiz için hızlıca bir duş almıştım. Bugün ayrıca Türk Büyükelçiliğine gidecektik randevumuz vardı.

Yol üzerinde Yusuf hocayı Merkez Bankasına bıraktık. Sonra şoför bizi Elçiliğe götürdü. Yine kale duvarları yüksekliğinde beton kolonlarla çevrili bir yere vardık. Dışarda Elçiliği koruyan zırhlı araçlar ve askerler vardı. Her köşe başında gördüğümüz Amerikalılardan ganimet olarak kalmış arazide kullanılabilecek zırhlı araçlardan biri de Elçiliğin önünde güvenliğimiz için duruyordu. Sıkı güvenlik önlemlerinden sonra aracımızla içeri girdik. Kapıda 1. Ateşe Bilal Emre Biral bey karşıladı bizi. Odasına yukarıya doğru çıktık.

Samimi bir ortamda Türk kahvesi eşliğinde epeyce muhabbet ettik. Birçok şeyden konuştuk. Cuma vakti gelince abdestlerimizi tazeleyip camiye doğru yürümeye başladık. Elçiliğin bahçesinden devasa ağaçların arasından muhabbetle ilerledik. Bir müddet sonra yine Elçiliğin bahçesinde olduğunu anladığımız bir mescide vardık. Mescidin üzerinde “Medine Müdafii Ömer Fahreddin Türkkan Mescidi” yazıyordu.

Mescidin içerisi neredeyse tamamen dolmuştu. En arka safta sanki bizim için ayrılmış üç kişilik boş yer kalmıştı. İmamın Türkçe hutbesini gönül rahatlığı ve huşu içinde dinledik.

Namaz çıkışında Bilal bey bize eğer yorgun değilsek elçilik bahçesini gezdirebileceği teklifini yaptı. Yorgun olmadığımızı ve memnun olacağımızı söyledik.

Büyükelçilik bahçesiyle birlikte genişçe bir alana yerleştirilmişti. Bahçe içerisinde yok yoktu. Her türlü ihtiyaçların karşılanabileceği bir ortam vardı. Elçilik personeli taze sütlerini kendileri bahçeden ineklerden ve koyunlardan temin ediyorlar, taze yumurtalarını kümeslerde besledikleri tavuklardan topluyorlardı. Sofralarını süsleyecek taze yeşillikleri ve sebzeleri bile bahçeden devşiriyorlarmış. Çeşitli meyve ağaçlarının olduğunu fark ettiğimizde bunların yazın ürün veren envai çeşit meyve ağaçları olduğunu da konuşma esnasında öğreniyorduk. Bir yandan yürüyoruz bir yandan da Bilal bey bize bahçedeki imkanları gösteriyor, anlatıyordu. Biz yürürken yanımızdan jogging yaparak genç bir bayan güvenlik görevlisi selam vererek geçti. Kendisi özel kuvvetlerdenmiş. Selam vermesi açıkçası hoşumuza gitmişti… Bizden, vatan toprağından biri olduğu selamından belliydi.

Biz yürüyoruz muhabbetimiz devam ediyordu. Bir müddet sonra büyükçe bir yüzme havuzunun olduğu yere geldik. Burasının personelin yorgunluklarını giderdikleri, kaslarını güçlendirmek için egzersiz yaptıkları spor sahası olduğunu anlamıştık. Artık şaşırmamaya kendimizi alıştırmamız gerekiyordu. Kampüsün her yanı harika imkanlarla doluydu. Spor imkanları, bahçıvanlık, hayvancılık, doğal yaşam içerisinde modern bir hayatı barındıran nadide bir yerdi burası. Elçiliğin bahçesi demekten vazgeçtim. Burası bir bahçeden daha fazlasıydı. Bahçe kelimesi yetersiz kalıyordu. O yüzden kampüs kelimesini kullanmayı tercih etmek istiyorum. Hakikaten saha o kadar büyüktü ki yürümekle bitmek bilmiyordu.

Kabil Türkiye Büyükelçiliği’nin kurulu olduğu arazi, dönemin Afgan Kralı Emanullah Han tarafından Türkiye’ye armağan edilmiş, ve bu arazi 45.065 m2 genişliğinde bir alana kurulmuş. Büyükelçilik Kabil’de açılan ilk diplomatik misyon sıfatını da taşımaktaymış. Büyükelçiliğin tapusu Türkiye Cumhuriyeti adına 25 Kasım 1945’de düzenlenerek Türkiye toprağı haline gelmiş.

Burası doğal yaşamın bulunduğu, bütün imkanların mevcut olduğu harika bir kampüstü. Epeyce bir zaman sonra ofislerin olduğu binaya bu defa arka kapıdan girerek ulaştık. Kapının önünde genç dinamik, heyecanlı delikanlı Ateşeler toplanmış muhabbet ediyorlardı. Biz de selam vererek yanlarına yaklaştık. Epeyce bir de burada takıldık. Elçilik çalışanlarının neredeyse tamamı bu kampüs içerisinde yaşıyormuş. Tam bir aile ortamı vardı kampüs içinde. Her ne kadar aile ortamı olsa da çalışanların neredeyse tamamının ailesi Türkiye’de yaşıyordu. Çocuklarının eğitimlerini düşünerek gurbete katlanmayı tercih etmişler. Üç ayda bir Türkiye’ye gitme imkanları varmış. Böylece çocukları ile olan hasretlerini giderebiliyorlarmış. Vatan hizmeti için ailelerinden ayrı yaşamak zorundaydılar. Bu da ayrı bir imtihandı onlar için. Allah CC kolaylıklar versin.

Bilal beyin odasına bir müddet sonra tekrar çıktık…

Bugün başka programlarımız da vardı. Ayrılırken Elçilikle ilgili birçok bilgi de almış olduk.

Türk Elçiliğinin 1920’de kurulmasını takiben Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hükümetinin, öncelikle aldığı kararlardan biri Kabil’e temsilci göndermek ve Afganistan’da temsilcilik açmak olmuş ve bu karar çerçevesinde Kabil’e, Afgan asıllı bir Türk subayı olan Abdurrahman Samadan temsilci olarak atanmış. Abdurrahman Bey, Ağustos 1920-25 Haziran 1922 tarihleri arasında Kabil’de bulunmuş. Daha sonra Medine eski Muhafızı Fahrettin (Türkkan) Paşa, Kabil’e Elçi olarak atanmış ve 26 Haziran 1922-12 Mayıs 1926 tarihleri arasında görev yapmış. Fahrettin Paşa’yı takiben Atatürk zamanında Kabil’de, Nebil Bey (Batı) 17 Mayıs 1926-30 Haziran 1928 (Elçi), Yusuf Hikmet Bayur (Atatürk’ün Özel Kalem Müdürü) 30 Haziran 1928-1 Ağustos 1931 ve Mahmut Şevket Esendal 19 Kasım 1933-31 Ekim 1941 tarihleri arasında Büyükelçi olarak görev yapmış olduklarını da öğrenmiş olduk. Bugünkü gezdiğimiz Büyükelçiliğin binaları, 1977’de İhsan Sabri Çağlayangil’in Dışişleri Bakanlığı döneminde inşa ettirilmiş.[ii]

Akşam yemeği için Dr. Yusuf Saleem’in davetlisiydik bugün. O yüzden yemek öncesi bizi Kabil'in ünlü turistik pazarı olan "Chicken Bazar'a" götürdüler. Birbirinden değerli taşlarla desenli mücevherlerle dolu mağazalar vardı. Fiyatları sorunca cep yakacak cinsten olduğu için o mücevherlerden almak şöyle dursun, fiyatlarını bile sormaya korkar olduk.

Afganistan bu değerli taşlarla doluymuş. Çinliler buralara gelip bu değerli taşları alıp götürmek, işlemek istiyorlarmış ancak yeni Taliban Hükümeti bu teklife sıcak bakmıyormuş. Müslüman ülkelerden, özellikle de Türkiye’den yatırımcıların gelmelerini istiyorlar ve bekliyorlarmış. Çin’in de diğer Emperyalistler gibi olmalarından çekiniyorlarmış. Yeni bir tuzağa düşmeyelim diye Çinlilere karşı mesafeli duruyorlarmış. Küçücük bir dükkânda bile milyon dolarlara varacak değerli taşlar vardı…

Batılıların emperyal arzularını depreştirecek kadar henüz el değmemiş zengin yeraltı kaynaklarına sahip bir ülke olan Afganistan petrol, doğal gaz, kömür gibi enerji mineralleri, bakır, demir, altın gibi değerli ve yarı değerli madenler, cam, seramik, inşaat, kimya ve gübre sanayiinde kullanılan madenler, çimento yapımında kullanılan klinker, kireç taşı ve kil ile mermer yatakları ile doğal kaynaklar açısından oldukça zengin kaynaklar barındırmaktadır.[iii] Ayrıca 3 trilyon Dolarlık işlenmemiş yeraltı madenlerinin olduğu, Dünyanın ikinci büyük lityum yataklarına sahibi olduğu yine kaynaklarda yer alır.[iv]

Coğrafi konum açısından, güncel kelime ile ifade edilirse, Jeopolitik açıdan Afganistan çok önemli bir konumda bulunmakta. Haritayı göz önünde bulundurduğumuzda Afganistan çok boyutlu bir geçiş güzergahında olduğu görülür. Her ne kadar Afganistan, Asya'da denize sınırı olmayan bir ülke olsa da etrafı önemli stratejik konuma sahip Pakistan, Hindistan, Çin, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran gibi ülkelerle çevrilidir. Bir bakıma “Asya'nın kalbi” olarak nitelendirilebilecek bir ülke.

Afganistan’da modern anlamda ilk anayasa 1923 yılında kabul edilmişti. ABD’nin Afganistan’ı işgali ile Taliban yönetiminin uluslararası güçler tarafından 2001’de yönetimden uzaklaştırılmasından sonra halkın değişik kesimlerinin temsilcilerinden oluşan Loya Jirga adı verilen Afganistan’ın son anayasası büyük meclis tarafından 2004 yılında kabul edilmişti.[v]

Devlet Başkanlığı seçimlerinin ilki Taliban’ın iktidardan düşürülmesinden sonra 2004 yılında, ikincisi 2009 yılında, üçüncü ve son seçimin birinci turu 2014 yılı Nisan ayında ikinci turu ise 14 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirilmişti. Afganistan'ın o zamanki yeni Devlet Başkanı Ashraf Ghani Ahmadzai 29 Eylül 2014 tarihinde yemin ederek görevine başlamış, Dr. Abdullah Abdullah İcra Heyeti Başkanı "Chief Executive Officer", Abdul Raşit Dostum Devlet Başkanı Birinci Yardımcısı, Sarwar Danish ise Devlet Başkanı İkinci Yardımcısı olmuştu.

Afganistan eski Cumhurbaşkanı Ashraf Ghani’nin daveti üzerine üst düzeyli ziyaretler bağlamında, Sayın Cumhurbaşkanımız, 18 Ekim 2014 tarihinde Afganistan'a resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş, söz konusu ziyaret 46 yıl aradan sonra Türkiye'den Afganistan'a Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaret olarak kabul edilmektedir. Bu ziyaret vesilesiyle iki ülke arasında Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşması imzalanmıştı.

ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilme süreciyle birlikte Taliban’ın sahada ilerleyişi ivme kazanmış, 15 Ağustos 2021 tarihinde ülke genelinde Taliban hakimiyetini kurarak başkent Kabil’i ele geçirmiş ve ülkede tam hakimiyet kurmuştu.[vi]

Türkiye, uluslararası toplumla birlikte, Afganistan’daki yeni yönetimle dengeli ve pratik angajman politikası izlemektedir. Şu ana kadar Taliban yönetimini dünyada tanıyan bir ülke olmadığı görülmektedir. Ancak medyaya düşen bir habere göre Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Taliban’ı kara listeden çıkarma planı olduğu, bundan sonra tüm Rus kurumlarının Taliban ile her türlü etkileşim ve anlaşma yapmasına izin verileceği bildirilmektedir. 28 Aralık 2024 tarihli habere göre Rusya Devlet Başkanı Putin, Taliban'ı terör listesinden çıkaracak yasayı onaylamıştır.[vii]

Her ne kadar Afganistan’ın yeni yönetimini dünyada tanıyan bir ülke olmasa da Türkiye, Afganistan’daki insani krizin hafifletilmesi için gerek ikili gerek de BM ve diğer uluslararası kuruluşlar nezdindeki çabalarını sürdürmekte ve insani yardımlarına devam etmektedir. BM'nin Afganistan Özel Emanet Fonuna, eğitim ve sağlık sektörlerini desteklemek amacıyla Aralık 2021’de üç milyon Dolar katkıda bulunulduğu bilinmektedir. Buna ilaveten Türkiye Kabil Büyükelçiliğimiz ile Mezar-ı Şerif ve Herat Başkonsolosluklarımız, Taliban’la angajman süreçlerine, insani yardımlarımızın devamına ve Maarif Vakfı’nın 45 okulunun faaliyetlerine önemli katkı sağlamaya devam etmektedir.

Türkiye ayrıca AFAD, TİKA, Kızılay gibi kurumlarımız ile çeşitli STK’larımız da insani yardımlar konusunda sahadaki faaliyetlerine güçlü bir şekilde devam etmekte, Türk Kızılay’ı, 2018’de Afganistan Delegasyonunu kurarak ülkedeki yardım faaliyetlerine katkı sağlamaktadır. Türk Kızılay’ın Afganistan’da 1995–2023 yılları arasında yürüttüğü insani ve yardım faaliyetleri toplam 18,1 milyon Dolara ulaşmış, AFAD eşgüdümünde STK’larla beraber hazırlanan, toplamda 8.200 tondan fazla insani yardım malzemesi taşıyan ve 19 sefer yapan sekiz “İyilik Treni”nin Afganistan’a gönderilmiş olduğu görülür.[viii]

Nüfus çoğunluğu sıralamasına göre Afganistan, Peştun, Tajik, Hazara, Özbek, Aymak, Türkmen, Baluch ve diğer aşiretlerden oluşmaktadır. Afganistan idari olarak 34 şehir ve bu şehirlere bağlı 399 ilçeden ve 49.000 köyden oluşmaktadır. İller, vali tarafından, ilçeler ise woloswal adı verilen ilçe yöneticisi tarafından yönetilmekte, Valiler, Devlet Başkanı tarafından atanmaktaydı.[ix]

Afganistan, 1747 yılında Ahmed Şah Durrani’nin Peştun aşiretlerini bir araya getirmesiyle kurulmuş, yıllarca işgallerin getirdiği acıların hiç bırakmadığı mazlum halkların coğrafyası olmuş bir ülke.

Yüz ölçümü bakımından dünyada 41. sırada bulunan Afganistan, yüzyıllar boyunca Gazneliler, Babürler, Büyük Selçuklular gibi birçok devlete ev sahipliği yapmıştır. 18. yüzyılın ortasında İngilizlerin işgaline uğramış, Kral Emanullah Han'ın 19. yüzyılın başında başlattığı bağımsızlık mücadelesi ile 1919'da bağımsızlığını elde etmişlerdir.[x]

Türkiye Büyükelçilik arazisini hediye eden Kralın Emanullah Han olduğunu da burada yeniden hatırlamak lazım.

Epeyce bir "Chicken Bazar"da dolaştık. Dr. Yusuf Saleem’in sorusuna karşılık “yorulmadık” diye cevap versek de aslında yorulmuştuk. Lezzetli bir Afgan yemeği bütün yorgunluğumuzu alır götürürdü. Burası diğer mahallelere göre oldukça lüks bir yerdi. Bizimle birlikte Dr. Yusuf’un Malezya’da mühendislik okumuş oğlu Beşir, kendisi bir bankanın CEOsu olan Mufti Abdullah vardı. Çok tecrübeli biri olan Müfti Abdullah yeni hükümetle birlikte ekonominin çok iyileştiğinden, halkın yaşam şartlarının daha iyiye doğru gittiğinden bahsetti.

Taliban’ın iktidara gelmesi ile birlikte ciddi problemlerin olduğuna dair Batılı medya kuruluşları tarafından ortaya atılan iddiaların,[xi] Taliban'ın kontrolü ele geçirmesinin ardından Afganistan ekonomisinin çöktüğüne[xii] dair yalanların gerçekçi olmadığının yerli halk tarafından belirtilmesi üzerinde düşünülmesi gereken konular arasındaydı.

Taliban yönetiminin iktidarı ele geçirmesinden dolayı bütçesinin üçte ikiden fazlasını fonlayan Batılılar tüm yardımlarını kesmişler, Taliban’ı bu şekilde cezalandırmak istemişlerdi. Ülkede faaliyet gösteren birçok uluslararası kurum ve kuruluş da ülkeden ayrılmıştı. Fakat Batılıların oyunu tutmamış, ülke ekonomisi daha iyiye doğru yükselmiş, devlet başkanı, kendi ifadelerine göre Emirul Mü’minin Hibetullah Ahundzade’nin isteği ile faizler sıfırlanmış, önceki faiz borçları tamamen silinmiş, bir bakıma kendi tavalarında kavrulmayı öğrenmişlerdi.

Böylece ülkede enflasyon kısa bir sürede sıfıra düşmüş. Ülkede sıfır faiz politikasının uygulanıyor olmasından dolayı halk çok memnundu. Faizsizlik modelinin her Müslüman ülkenin hayalinde olan bir ekonomik model olması gerektiği de vurgulanmaktadır…

Gerçekten Afganlılar büyük bir cesaret göstererek faiz yasağını ekonominin temel prensibi olarak almışlar, Allah’ın emrini uygulamışlardı. İlerleyen zamanda elbette hazinesi sınırsız olan Allah CC bir şekilde onları yüceltecektir. Çünkü Ayeti Kerime bu hakikati şöyle ifade eder: “Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir.[xiii]

Bilindiği gibi ismini medyadan herkesin duyduğu Afganistan Cumhurbaşkanı olarak bilinen Hamid Karzai Batılıların desteğini alarak 7 Aralık 2004'te ülkenin başına geçmiş, yerine geçen halefi Ashraf Ghani 29 Eylül 2014'ten, 15 Ağustos 2021'e kadar başta kalmıştı. Bu tarihte Taliban devrimiyle Kabil ele geçirilmiş ve Ashraf Ghani ülke dışına kaçmıştı. Taliban hükümeti 19 Ağustos 2021'de Afganistan İslam Emirliği'ni yeniden inşa ederek liderleri olan Hibetullah Ahundzade'yi  Müminlerin Emiri sıfatıyla devlet başkanı ilan etmiş, 7 Eylül 2021'de de resmi olarak göreve başlamıştı.

Aslında Afganistan İslam Emirliği ilk defa Molla Muhammed Ömer tarafından 1996 yılında kurulmuştu. Kendisi 13 Kasım 2001'de Kabil'in düşüşüne kadar görevde kalmıştı. Sonra Afganistan Geçiş Yönetimi 2002'de Hamid Karzai'nin başkanlığında kurulmuş ve iki sene aradan sonra Afganistan İslam Cumhuriyeti olarak 2004 yılında kurularak yoluna devam etmişti.

İşte yeni devlet başkanı olan Müminlerin Emiri sıfatıyla Hibetullah Ahundzade’nin emri ile faizler sıfırlanmış, bütün borçlar silinmiş. Bu gelişme halk nazarında çok büyük kabul görmüş. Sıfır faizli sıfır enflasyonlu bir ekonomiyi ülkelerinde gerçekleştirerek dünyaya bir model olarak sunma gayretlerinde olduklarının belirtilmesi hakikaten üzerinde düşünülmesi ve dikkatle izlenilmesi gereken bir gelişme olarak görülmektedir.

Öyle ki Afganistan Taliban’ın başa geçmesiyle birlikte dış yardımlar olmadan kendi öz kaynakları ile geçinebilecek duruma gelmiş. Daha önceleri %70 dış yardımlara muhtaç bir şekilde yaşam mücadelesi verilirken, ABD ve NATO’nun ülkeyi terk etmesiyle birlikte tam tersi olarak %70 kendi imkanları ile yaşamlarını devam ettirebilecek iktisadi bir kalkınma gerçekleştirmişler. Bu önemli bir gelişme olarak görülmektedir.

Onlara göre evdeki hırsız gitmiş, servet ev sahibine kalmıştır…

Afgan halkının aslında çok zengin bir halk olduğunu küçücük dükkanlara sahip pazarlardaki değerli madenleri, taşları gördüğümüz zaman ben bile buna ikna oldum. Anlatılana göre halk bankacılık sistemine tam olarak inanmadığı için servetini kendi imkanları çerçevesinde saklıyor ve değerlendiriyormuş. Bir bakıma yastık altı ekonomi hakimdi ülkede. Şu anda yeni hükümet bu yastık altında yatan serveti ekonomiye kazandırabilmek için çalışmalar yapmakta, İslam Bankacılığı, Ekonomisi ve Finansına yönelik girişimlerin bu servetin ekonomiye kazandırılmasında önemli bir araç olacağına inanmaktadır. Bu yüzden genel olarak Türkiye’nin ve özel olarak da TKBB’nin desteğine, yor göstermesine ihtiyaçları olduğunu ifade ediyorlar.

 

Kabil’deki misafirliğimizin de sonuna yaklaşıyorduk. İslam Bankacılığı Eğitim programının kapanışını yaptıktan sonra şehir turuna çıktık. Bizi çok özel bir yere götürdüler. Afganistan'ın başkenti Kabil'in en yüksek tepesi olarak bilinen Vezir Ekber Han tepesinde Filistin Kubbetu’s Sahra Camii mimarisinden esinlenerek bir cami inşa edilmişti. Caminin inşa tarihinin yazılı olduğu mermer taşı incelerken üzerinde Molla Ömer ve Mahmud Ustaosmanoğlu Camii adının yazılı olduğunu görünce iyice şaşırmıştık. Yapım tarihi 2022 yazıyordu. Bir de İDDEF diye bir kısaltma vardı. İnternetten bir araştırdığımda bu kısaltmanın İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu olduğunu gördüm. Camii’nin açılış töreni ise bir yıl sonra gerçekleştirilmişti.[xiv]

Vezir Ekber Han tepesine hava kararmaya yakın bir vakitte çıkabilmiştik. Tam da akşam namazına tevafuk etmişti. Çok huzurlu bir akşam namazını burada Kubbetu’s Sahra’yı andıran camide cemaatle kıldık. Hafız bir asker kıldırdı namazı. O kadar huşu içinde kıldırmıştı ki namazı, buz kesen havanın soğukluğunu bile unutmuştuk. Kudüs’teyiz hissini veriyordu caminin havası.

Afganistan Merkez Bankası Birinci Derece Başkan yardımcısı Sediqullah Khalid beyin özel davetlisi olarak çok özel bir restoranda akşam yemeği için ağırlandık. Restoranın en özel salonunu bizim için hazırlamışlardı. Kalabalık bir heyetin yanında başkanın hafız oğlu da vardı davette. Yemek esnasında çok şeylerden konuştuk. Daha önce İstanbul’da Dünya Merkez Bankaları toplantısına katılmış. Türkiye’yi ve Türkleri çok sevdiğinden Türkiye’ye olan hayranlığını her defasında belirtti. Oğlunu Türkiye’de okutmak istediğini, Türkiye ile ilişkilerin gelişmesinde köprü olmasını istiyordu. Ülkenin zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının işletilmesi için Türkiye’nin öncelikli olarak tercih edildiğinden konuşuldu. Türkiye’nin öncelikli tercih ediliyor olması, bize özel bir yer veriliyor olması da ayrıca bizi çok mutlu etmişti. Bu yüzden Türkiye’deki yatırımcıların buraları da göz önünde bulundurmaları özellikle tavsiye edilir. Hatta Türkiye’den gelecek yatırımcılar için teşvik mahiyetinde vergi muafiyeti gibi fırsatların da sunulabileceğinin belirtilmesi oldukça önemliydi.

 

Türkiye ile Afganistan arasındaki ticari ilişkilerin seviyesi ülkenin içinde bulunduğu olumsuz koşullar sebebiyle istenen seviyede olmadığı ifade ediliyor. Ancak ülkede güvenliğin ve siyasi istikrarın sağlanması hâlinde Türkiye’nin Afganistan’ın en önemli ticari ortaklarından biri olması sürpriz olmayacaktır. Yine de son yıllarda 150 ilâ 250 milyon dolar civarında seyreden yıllık toplam ticaret hacminin çok büyük bir bölümü Türkiye’den Afganistan’a ihracat şeklinde gerçekleşmektedir. 2020 yılında iki ülke arasındaki toplam ticaret hacminin 207 milyon dolarının Türkiye’den Afganistan’a ihracatı, 27 milyon dolarının ise ithalatı, toplamda 235 milyon doları oluşturduğu görülür.

Bunun yanında Afganistan’da büyük çoğunluğu inşaat sektöründe faaliyet gösteren 100 kadar Türk firmasının bulunduğu bilinmektedir. Bu firmaların 2003-2016 döneminde gerçekleştirdiği proje sayısı 600’ü, bu projelerin finansal büyüklüğü ise 6 milyar doları aştığı belirtilir. İnşaat sektörü dışında Türk firmalarının Afganistan’da yaptıkları başlıca faaliyet alanları enerji, sağlık, lojistik ve madencilikten oluşmaktadır.[xv]

Kabil’de bulunduğumuz beş günün üç gününü Afganistan Merkez Bankası çalışanlarına İslam Bankacılığı Eğitimi vermekle geçirdik. Eğitim programının dışında, mesai sonrası vaktimizi Afganlıları ve çevreyi tanımaya ayırdık. Çarşılarını gezdik. Beklentimizin ötesinde bir oramla karşılaştık. İnsanların yüzlerinde huzur ve güven vardı. Savaşların ve Batılı emperyalist güçlerin verdiği yıkım etrafta görülebiliyor olsa da insanların yüzlerindeki ızdıraplar yeni hükümetin oluşturduğu güven ve huzur ortamından dolayı yok olup gitmiş gibiydi. Çok yakın zamanda özvarlıklarının işletilmesiyle büyük bir kalkınma hamlesi başlatılacağı konusunda öz güven sahibi olduklarını gördük. Kim bilir belki insanlık için ihtiyaç duyulan bir modeli ortaya koyabilirler. Bunu zaman gösterecek tabiki, bekleyelim ve görelim…

Demokrasi adı altında insanlara acı, ızdırap, ölüm ve göz yaşı sunan iki yüzlü Batı emperyalizminin artık hiçbir mutluluk getiremeyeceğini sadece Afganlılar değil, Filistinliler değil, Suriyeliler değil, Iraklılar değil bütün insanlık acı tecrübelerle öğrendiler… Anlaşılan artık insanlık kendi inandıkları değerlere göre adil bir şekilde, dış müdahaleler olmadan yaşamlarını sürdürmek istiyor.

Prof. Dr. Saim Kayadibi

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)

 

[i] ABD'nin silahları Taliban'da, https://www.trthaber.com/haber/dunya/abdnin-silahlari-talibanda-605145.html (Erişim: 11.01.2025)

[ii] T.C. Afghanistan Kabul Büyükelçiliği, https://kabul-emb.mfa.gov.tr/Mission/About (Erişim: 10.01.2025)

[iii] Ülke profili: Afganistan, https://www.trthaber.com/haber/dunya/ulke-profili-afganistan-573417.html (Erişim: 10.01.2025)

[v] Afganistan Ülke Raporu, T.C. Kabil Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, 2017, https://www.kutso.org.tr/wp-content/uploads/2017/06/Afganistan.pdf (Erişim: 10.01.2023)

[vi] T.C. Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/turkiye-afganistan_siyasi-iliskileri.tr.mfa (Erişim: 10.01.2025)

[viii] T.C. Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/turkiye-afganistan_siyasi-iliskileri.tr.mfa (Erişim: 10.01.2025)

[ix] Afganistan Ülke Raporu, T.C. Kabil Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, 2017, https://www.kutso.org.tr/wp-content/uploads/2017/06/Afganistan.pdf (Erişim: 10.01.2023)

[x] Ülke profili: Afganistan, https://www.trthaber.com/haber/dunya/ulke-profili-afganistan-573417.html (Erişim: 10.01.2025)

[xiii] Kur’an, Talak Suresi 65:2-3

Yorum Ekle
Yorumlar (2)
Saim Kayadibi | 20.01.2025 09:00
Eyvallah Ahmet Semih beyefendi. Yorumunuz için teşekkür ederim. Amin, cümleten...
Ahmet Semih TORUN | 17.01.2025 20:00
Kıymetli Hocam, Afganistan'ı daha iyi tanımama yardımcı olan yazınızı okuyup istifade ettim. Afgan idaresinin faizi sıfırlaması neticesindeki güzel gelişmeler geleceğe yönelik ümidimizi artırdı. Sizler gibi kıymetli hocalarımızla irtibatlı olmaları da çok güzel. Kaleminize sağlık. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun.