Öncelikle Her Taraf’ın seçkin yazar kadrosu arasında yer almaktan duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. Şahsım için de bir yer açan Her Taraf’ın değerli yönetici ve ekibine teşekkür ederim.
Asırlık bir mücadele sonunda Özerk de olsa bir devlete kavuşan Müslüman Moro halkı üzerine olacak Her Taraf’taki ilk yazım.
Moro Müslümanlarının durumlarının endişe verici boyutlara ulaştığı haberini alan Selamet Haşimi Mısır El-Ezher Üniversitesi’nde yapmakta olduğu doktora eğitimini yarıda bırakarak ülkesine döner.
Ve Moro özgürlük mücadelesi ivme kazanır…
Moro Müslümanlarının özgürlük mücadelesini çocukluğumdan beri bilirdim. Konya İmam Hatip Lisesi’nde okuduğum yıllarda İslam, Kadın ve Aile Dergilerinde dünya Müslümanlarının durumlarına yer verilirdi. Afgan cihadını, Filistin ve Moro direnişini ta o günlerde tanıdım. Aradan geçen neredeyse 40 yıllık bir mücadeleye ben bile şahittim.
Bangsamoro Müslüman Özerk bölgesine Küresel İslam ekonomisinin güncel sorunları, İslam ekonomisi ve ahlâk konulu uluslararası bir konferans vesilesiyle ilk gidişim olmuştu. Daha önce Filipinler’e yine bir konferans vesilesi ile gitmiştim. Ama Bangsamoro bölgesine gitme fırsatım olmamıştı. Oysa şimdi küçücük, çelimsiz yapıları, güçlü imanları ve mütevâzi tavırları sayesinde Emperyalizmi dize getiren Moro’lu kardeşlerimizin yanına gidebilmiş, onların mücadelesinin sırrını bizzat görme fırsatını bulmuştum.
Moro’lu Müslümanların geçmişinin Endülüs’e kadar dayandığı söylenir. Ancak İslamiyet’in buralara gelişi 9’uncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bölgenin deniz ticaretine uygun oluşu uluslararası tüccarları bölgeye çeker. Anadolu’dan, Yemen’den gelen tüccarlar vasıtasıyla buralarda İslamiyet yayılmaya başlar. İslamiyet’in hızla yayılması ile birlikte devlet tecrübelerinin de ortaya çıktığı görülür. Bilinen ilk İslam devleti 1450 yılında Sulu Sultanlığı olarak kurulur. Sonrasında Maguindanao Sultanlığı 1515’te bölgede kurulan ilk İslam devletleridir.
İspanyollar Endülüs İslam devletini yıkıp Müslümanlara, onların deyimiyle Moriscos’lara amansız işkenceler yaparlar. Şu anda Siyonistlerin Filistinli kardeşlerimize uyguladıkları katliamın bir benzerini, hatta daha şiddetlisini o dönemin Müslümanlarına uygularlar. Endülüs’teki 8 asırlık İslam medeniyetini yok ederler adeta. En son İspanya seyahatimde gördüm bizzat bu hakikatleri. İslam medeniyetinin fiziki yapısı hariç her şeyini yok etmişler. Kalanları da müze haline getirmişler. Sadece İslam eserlerinin üzerinde sanat eseri gayesi ile Arapça harflerle (Lâ Ğalibe İllallah) yazısı kalmış. İnşaAllah bu yazının hürmetine kaybedilen medeniyetimiz tekrar dirilişe geçecek…
Şimdi konumuza tekrar gelelim. İspanyolların yaptığı katliamlardan kaçabilenler kaçar, kaçamayanlar ise eşi benzeri görülmemiş işkencelerle yok edilirler. İşte İspanya’dan kaçan Moriscos adı verilen Müslümanlar Güneydoğu Asya bölgesinin farklı yerlerinde tutunurlar. Burada evlilik, siyasi ilişkiler ve fetihlerle Müslüman coğrafya genişlemeye başlar.
Batılıların uyguladığı özellikle İspanyolların soykırım ve Emperyal sömürge faaliyetleri ile bölgedeki Müslümanlar 1898'de özgürlüklerini kaybederler. Önce Amerikalıların, daha sonra da 1946’da Hristiyan Filipinler'in güdümüne girerler. 120 yıllık bir mücadele ve direniş sonucunda 2018 yılında imzalanan kapsamlı bir özerklik anlaşmasıyla artık kendi bölgelerini yönetebileceklerdir.
Bu süre zarfında Moro Müslümanları sürekli sömürge güçleri ile mücadele içinde olmuşlardır. Moro Müslümanlarının silahlı mücadeleye girmeleri Filipinler hükümetinin Moro Müslümanlarını üstlerine itaatsizlik etmeleri gerekçesiyle öldürülmeleri ve cami kundaklama hadisesi ile diri diri yakılmalarını takiben başlar. Böylece bağımsızlık hareketleri de birbirini takip eder. 1968 Mindanao Bağımsızlık Hareketi (MIM), Nur Misuari öncülüğünde 1969’da Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) kurulur. 1977 yılında ise dini referansları önceleyen İslami bir hareket olarak Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Selamet Haşimi’nin liderliğinde mücadeleye devam eder. 2003 yılında Selamet Haşimi’nin vefatıyla birlikte bugün geçici Bangsamoro Müslüman Özerk Devleti’nin (BARMM) başkanı Hacı Murad İbrahim liderliği devralır.
Özgürlüğe giden yolu “Mücadele Ahlâkı, Kendi Liderinin Kaleminden Bangsamoro Mücadelesi” adlı kitabını yazarak ilkeli duruş sergileyen Selamet Haşimi mücadelesinin özünü kitabının girişinde şu cümlelerle ifade eder: “Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF), mücadele odaklı bir yapı olup tüm siyasi renklerin yelpazesinde Allah’ın kelamını yüceltmeyi ve üstün tutmayı (i’layi kelimetullah) yegâne amaç edinen bir harekettir. Bu amaç, hareketin kaçınılmazı, olmazsa olmazıdır. İslam’da devlet yönetimi ve şeriat, etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz bir gerçekliktir. İslam dinini yönetimsel bir müeyyide olmaksızın tatbik etmek, imanı kırpmak veya budamaktır ki, bu da İslam dışı bir durumdur. İslam’a (Kur’an ve Sünnete) göre bina edilmemiş bir yapı, kesinlikle İslami bir yönetim değildir.”[i]
Özgürlüğün er ya da geç elde edileceğini, bunun da ancak Allah (cc) yolunda cihat etmekle gerçekleşeceğini kitabının ikinci paragrafında açıkça ifade ederek manifestosunu şu şekilde dile getirir: “Bütün çabamız, dinimizi savunmak ve Bangsamoro halkının onurunu koruyarak cihat şuuruyla yalnızca Allah’ın rızasını umarak meşru hakkımız olan özerkliğimizi elde etmektir.”
Bu yolda birçok sıkıntılara düçar olmuşlar. 120 binden fazla Müslüman hayatını kaybetmiş, yüzlerce cami ve okul tahrip edilmiş, 200 binden fazla ev yıkılmış ve 2 milyondan fazla Müslüman evinden barkında olup mülteci haline gelmiş, ama mücadelelerinden vazgeçmemişler, barışın sağlanması, özgürlüklerinin alınması için her türlü yolu denemişlerdir.
1996 yılında ilk adım atılır. 2012’ye gelindiğinde bir çerçeve anlaşması yapılır ve 2014 yılında bu anlaşma resmiyet kazanır. Filipinler devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin 2016 yılında başa geçmesiyle birlikte süreç hızlandırılmış ve nihayetinde 26 Temmuz 2018’de Bangsamoro Müslüman Özerk Devleti (BARMM) resmiyete kavuşmuştur. Geçici hükümetin başkanlığını Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) lideri Hacı Murat İbrahim üstlenmiştir.
Özerk bir devlet kurulmuş kurulmasına ama, önlerinde aşmaları gereken bir 2025 seçim engeli vardır. Rabbim bu süreci de kolayca aşmalarını nasip eylesin. Bağımsızlık sürecinde Türkiye’nin arabuluculuk rolünün hiç unutulmadığını gördük. Her toplantıda Türkiye’ye teşekkürler edilip bu süreçte elini taşın altına koyanlara dualar edildiğine şahit olduk.
Devlet kurulmuştu şükürler olsun. Bu devletin sürdürülebilirliğinin sağlanması için eğitim kurumlarına da ihtiyaç vardı elbet. Türkiye, Bangsamoro Türkiye Eğitim Akademisi (BTEA) adında bir üniversite kurmak için girişimlere başlar. Deniz Feneri Derneği, Cansuyu Derneği, Hayrat İnsani Yardım Derneği, İTÜ Mühendisleri Mezunları Derneği, Uluslararası hukukçular Birliği, İnsan Vakfı ve SASA Vakfı’ndan oluşan 7 kuruluş tarafından bir konsorsiyumla İslami İlimler Fakültesi, Doğa Bilimleri Fakültesi, Balıkçılık Bölümü, ve Turizm Fakültesi olmak üzere 3 fakülteden oluşan üniversite bağımsızlık yılı olan 2018 yılında kurulur.
Bunun yanında Ribat, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) gibi STK’nın açmış oldukları yetimhaneleri, meslek edindirme kurslarını, ekonomik faaliyetlerini, mikro finans çalışmalarını unutmamak gerekir. Açılan yetimhanelerini ve yapılan hayırlı çalışmaları gözlerimizle gördük. Emeği geçen herkesten Allah (cc) razı olsun. Türkiye’miz ile çok farklı sahalarda ortak projelerin yapılmasına ihtiyaç vardır.
Bir hafta boyunca anlatmakla bitmeyecek tecrübeler kazandık. Bangsamoro’daki Müslüman kardeşlerimizle bağlarımızı güçlendirici temaslarda bulunduk. Onların İslam ekonomisi ve finansı konularında eğitimlerine katkı sağlamak için saha uzmanlarına yönelik bir gün boyunda “Islamic Economics and Finance Training Program” adıyla bir çalıştay düzenlendi. Buna ilaveten iki gün boyunca seyahatimizin temel amacı olan “Uluslararası İslam Ekonomisi ve Etik Konferansı” başlığı altında İslami bankacılık, İslami finans, İslam ekonomisi, İslami sigortacılık gibi farklı konularda hocalarımızla birlikte tecrübelerimizi paylaştık.
Hakikaten Bangsamoro’lu kardeşlerimizin kurmuş oldukları devletlerini sürdürebilir kılmaları için her türlü devlet tecrübesine ihtiyaçları var. Biz de bankacılık, finans ve ekonomi konularında elimizden geleni yapabilir miyiz diye yanlarındaydık. Bir devletin varlığının sürdürülebilir olması ekonomik bağımsızlığının olmasına bağlıdır. Bu yüzden iktisadi faaliyetlerinin İslami usullerle teşekkül ettirilmesi gündemlerine alınması gereken önemli bir konudur.
Uzak diyardaki kardeşlerimizin insani ve siyasi konuların yanında bankacılık, finans ve ekonomi konularında da Türkiye’yi yanlarında hissetmiş olduklarını görmemiz bizleri çok memnun etti. Bu hissiyatın gerçekleşmesinde bizleri bir araya getirip Konferansın organizesini yapan Hüsnü Tuna beye, sponsorluğu üstlenen Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) ve Türk Hava Yolları’na (THY) ve bize konferans boyunca liderlik yapan Necmettin Kızılkaya ve katkıda bulunan değerli hocalarımıza teşekkür etmek isterim. Her bir fert ve kurumun fedakarlıkları ile çok faydalı, çok bereketli, çok tecrübeli, çok kazançlı bir konferans gerçekleştirmiş olduk. Rabbimize şükürler olsun. Allah (cc) hepsinden razı olsun. Bangsamoro’daki kardeşlerimize ufak da olsa bir katkımız olduysa ne mutlu bize.

Prof. Dr. Saim Kayadibi
Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)
[i] Selamet Haşimi, Mücadele Ahlakı Kendi Liderinin Kaleminden Bangsamoro Mücadelesi, Orijinal Adı: Bangsamoro Mujahid, His Objectives and Responsibilities (İstanbul: IHH, İNSAMER, 2018), s. 5-6.
İngiltere’de Zirvede Hangi Türkler Var?
30.09.2025
Dindarların Trajedisi YUSUF YAVUZYILMAZ 25.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
Sumud: Dünyanın Vicdanı YUSUF YAVUZYILMAZ 06.10.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Üstad'ın Psikanalizi Dr. MEHMET SILAY 09.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025