Afgan tarihi, kabilelerin hakim olduğu, güç mücadelelerinin tarihidir. Yabancı güçlere karşı İslam ortak paydasında birleşen, kafire karşı cihat ilan eden bu şekilde 3 imparatorluğu dize getiren yiğit Müslüman Afgan halkı, neden sonra birleşip İslam’ın emrettiği yaşayışı mazlum Afgan halkına sunamıyorlar.
Kabile kültürü çölde neyse, dağda da aynıdır. Kabile çıkarlarını önceleyen ve kabile iç yönetimi olan kurallarını kendilerinin koyduğu, itaat kültürünün kabile reisine yöneldiği bir toplumsal yaşam biçimidir. Arap kabile anlayışı nasıl ki Peygamber’den sonra İslam’ın ümmet olma ve birleştirici gücünü kırdıysa, Afgan halkı üzerinde de bu anlayış, İslam’ı öncelemeden kabileyi öncelemektedir. Bu durum da kırılgan bir toplumsal yapı ortaya çıkararak, Afgan halkı üzerinde fesat emelleri olan Batılı güçler için kullanışlı bir aparat oluşturmaktadır.
Tarihte bilinen ilk Afgan İmparatorluğu 1706’da Peştun Hanedanlar tarafindan temeli atılan ve 1776’da Peştun Ahmet Şah ile bütün kabilelerin birleştiği bir Afgan İmparatorluğu’na dönüşmesi kabilelerin birleşmesi açısından başarıdır. Afganistan coğrafyası bu etnik çeşitlilikten dolayı 7. yy Arap ordularının fethiyle başlayan, İslamlaşma süreciyle Arap yönetimlere, İran etkisiyle İran yönetimlerine, Türk etkisiyle de Türk yönetimleri altında kalmıştır. Tarihin hakim güçleri kabileleri kullanarak, Afgan halkı üzerinde yönetim oluşturmuştur.
Afgan halkının %50’si Peştun etnik kökenlidir. %30’u Tacik, geri kalanı ise, Hazara, Özbek, Türkmen, Bekiş, Aymak etnik kökenlidir. Tacikler üzerinde İran kültür etkisi fazladır ve Farsça konuşurlar. Peştunlar, Pakistan ile akraba bir halktır. Pakistan Peştun bölgesiyle Afgan Peştunları sınır tanımadan Pakistan’a girip çıkmaktadır. Taliban’ın kurucu kökeni Peştun olup, ilk oluşumunu Pakistan üzerinden yapmıştır.
Amerika’ya rağmen Pakistan Taliban’a neden bu kadar destek verdi? Bu konu üzerinde niye konuşulmamaktadır. Türk medyası ya Amerika ağzıyla konuşmakta veya duygusal atmosferde olanları izlemektedir.
Amerika’nın planı; Sovyetler sonrası, Afganistan’ı kabileler üzerinden bölmek ve kendisine bağımlı bir toprak parçası elde etmek üzerine kurguluydu. İç savaş döneminde, kirli savaşa giren kabile baronlarının iktidar mücadelesini CIA’den bağımsız görmek saflık olur. CIA’nin dünya üzerinde yürütyüğü kirli işlerin finans kaynağının en önemli ayağı, Afganistan’daki eroin geliridir. Örtülü ve kayıt dışı büyük bir finansın savaş baronları ve CIA ortaklığında oluşması, ABD'nin Afgan coğrafyasında kalıcı bir üst edinmesine bağlıdır. Bu da Peştunlar üzerinde ayrılıkçı bir Afgan milliyetçiliğiyle mümkündür. Pakistan istihbaratı ABD’ nin bu yapılanmasını gördüğü için Taliban’ı Pakistan’da organize etmiştir. Uzun süren Afgan iç savaşını sonlandırmak ve İslam ortak paydasında Afganistan’ı toparlamak, ABD'nin Peştun milliyetçiliği üzerine oynadığı oyunu bozmak ilk hedeftir. İlk Taliban savaşında, Pakistan istihbaratının Afgan topraklarında Taliban’la bereber savaşması ve Kabil’e kadar gelmesi bunu bize göstermektedir. Bütün Pakistan planı Taliban’ın kendi sözünden çıkmayacağı üzerinedir. Ama Taliban içerisindeki komutanların %20’si gibi bir bölümü Usame Bin Ladin’den tarafdır ve bu harici mantık, Taliban-Pakistan ilişkilerini zehirlemiş, yol ayrımına getirmiştir. Harici damardan beslenen bu guruh Taliban’ı ulusal arenada ve uluslar arası boyutta savunulamaz hale getirmiştir.
11 Eylül 2001’de ABD' nin İkiz Kulelerine yapılan saldırılar ile başlayan ve ABD'nin bu tarihten itibaren terörle(!) mücadele adı altında, dünyanın her tarafında yürüttüğü; büyük katliamlara, zulümlere, insani krizlere, kitlesel yıkım ve göçlere yol açan savaş teröründen büyük darbeler alan ülkelerin başında Afganistan gelmektedir.
O günkü Taliban sözcüsünün “Bu Taliban ve Usame Bin Ladin’i aşan bir devlet operasyonudur.” demesi birşey değiştirmeyecek ve Amerika’nın yumuşak bölme planı devre dışı olacak, Modern Haçlı Seferleri başlayacaktır.
Bütün bu tarihsel süreçler, oyunun daha bitmediğini ve yakın gelecekte yeni perdelerin açılacağını göstermektedir. Harici unsurların varlığı coğrafyaya zehrini saçmaya devam edecek ve bu açıdan kullanışlı bir aparat olacaktır. Amerikan karşıtlığı üzerinden rol devşiren ve ABD gitsin ondan sonra icabına bakarız, diyen bir siyasi bakış yeterli değildir.
Ticaret ve finans ağıyla dünyayı örmüş Çin için, öncelik Afgan madenleri değil, Uygur bölgesiyle sınırı olan derin Wuhan vadisinin kontrol edilemez olmasıdır önemli olan.Yani Çin için, Afganistan bir güvenlik sorunudur.
Afganistan savaşında ABD yenilmiştir, ama sömürgeci devletler kendilerini yenilmiş sayıp ağıt yakmazlar. Yeni planlarını devreye sokarlar. Yeni plan nedir sorusunun cevabı, tarihsel geçmişe göre tutarlı olmak zorundadır.
En iyimser durum; Katar, Türkiye, Paakistan gibi devletlerin aracılığıyla, Taliban'ın küresel sisteme adapte edilip Suudileştirilmesidir. Zahiri İslam Emirliği altında küresel sisteme boyun eğdirilmesidir. ABD ve Batı açısından boyun eğmiş bir Taliban ile Suudiler gibi devlet bazında iletişim kurulabilir. Bütün toplumlarda olduğu gibi küresel sermaye ve parayla gelen dünyalıklar ile, Taliban’ında Afgan halkınında değiştirileceğini umabilirler.
Taliban kültürel İslam anlayışı çağı okuyabilecek epistemoloji geliştirmekten uzak, medrese tarzı klasik içtihatları kendisine ve topluma dayatan kültürel İslam anlayışıyla, çağı yönetmesini beklemek uzak ihtimaldir. Kültürel anlamda oluşmuş kural ve öğretilerin din olarak kurallaşıp donuklaştığı, ritüele indirgenmiş din aklı maksimum seviyede kullanarak toplumsal yapı inşaa edemez. Ancak kendisinden önceki içtihatlarla oluşmuş toplumsal yapıyı çağa getirmeye çalışır. Bu şekilde dinsel ve devlet örgütlenmesi zamanla Afgan halkı üzerinde, sosyal hayattan ekonomiye kadar açmazların oluşmasına sebep olabilir. Bu da toplumda Taliban karşıtlığı ve şu an destek veren kabilelerin ayrılığını gündeme getirebilir. 17. yy Peştun Emirlik güçle kabileleri devamlı bastırmıştı. Taliban’da karşı çıkanları güçle bastırırsa iç savaş baronları ve Taliban nezdinde İslam karşıtları Afgan halkı üzerinde yeni senaryolara girerler. Taliban için tek çıkar yol, İslam’ın geçmiş içtihatlarıyla oluşmuş kültürel kalıpları aşabilmek ve toplumunu yönetecek İslami içtihatları; eğitimden ekonomiye, sağlıktan orduya, kadın ve aileden sokaktaki sosyal hayata kadar İslam'ın ve vahyin öngördüğü hayat nizamıyla halkını kuşatmaktır.
HOCAM ŞEYHO DUMAN-CELAL SANCAR
06.12.2024
Halep Savaşı başladı
02.12.2024
ALİYA’DA HUKUK VE DÜZEN / Muharrem BALCI
11.11.2024
Gazze'de Öldürülenler Kadın ve Çocuk
09.11.2024
Hamza ER'le Derkenar..
11.11.2024
Ecel ve Ölüm SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 05.12.2024
CUMAYA GİTTİM GELECEĞİM ESRA DURU 06.12.2024