Analiz yaparken, zalimlerin yaptıklarını ihmal ederek, bütün sucu madunlar üzerine yıkmak adil bir yaklaşım değildir. Bugün dünyada olup bitenlerin bütün sorumlusu, dünya siyasetine ekonomik, askeri ve teknoloji anlamında yön veren, egemen devletlerdir. Amerika ve Avrupa Birliği gibi egemen devletler, İsrail'in Gazze'deki katliamının ve Suriye’de uzun süredir devam eden iç çatışmaların, binlerce insanın ölümüne ve sürgün edilmesine yol açan sürecin ana sorumlularıdır. Çünkü askeri ve siyasi olarak bu katliamı durduracak güç ellerinde olmalarına karşın, olayın baş sorumlusu olan İsrail'i ve Suriye yönetimini desteklemeye devam ettiler. Hamas'ın ve Suriye’deki direniş gruplarının da hataları olabilir kuşkusuz. Bu hatalar olaylarda rol oynayan iç nedenlerin tartışılması anlamında çok önemlidir kuşkusuz. Ancak bu egemen devletlerin desteğini arkasına alarak işgali sürdüren İsrail katliamını ve vahşetini ortadan kaldırmaz. Saldırganın durumu dikkate alınmadan, salt madunun suçlanması, katile arka çıkmanın dolaylı yöntemidir.
Saldırganın değil de madunun suçlandığı yaklaşıma, İsrail saldırganlığı ve Filistin direnişi sırasında da, Suriye’deki iç çatışmalar sürecinde de fazlasıyla tanık olduk. Kuşku yok ki, alınan kararlar, yöntem ve sonuçları bakımından Hamas’ın stratejisi de eleştirilecektir. Ancak bu egemen zorba ve saldırgan gücün tavrını gölgelememelidir.
Bu noktada üzerinde durulması gereken kimin madun olduğu ve nasıl konuşacağıdır. Çünkü görünür tüm koşullar madun aleyhine oluşturulmuştur. Dünya özelinde madunu korumak ve kollamaya yönelik her sistem, madunu korumak şöyle dursun zalimin yanında yer almaktadır.
Öte yandan zalim ve madunun elinde, kendini ifade edecek, hedeflerini anlatacak, yaşadıklarını dünya kamuoyuna anlatacak araçlar eşit ve dengeli değildir. Zalim ve saldırgan gücün elinde sınırsız bir medya gücü varken, madunun elindeki araçlar, zalimle kıyaslanamayacak ölçüde sınırlıdır.
Maduniyet sadece sıcak çatışmaların yaşandığı bölgelerde ortaya çıkan bir olgu değildir. İslam ülkelerinde halen devam eden askeri ve yarı askeri dikta yönetimleri, monarşik krallıklar karşısında madun bir kitle vardır.
Ülkemizde de, resmi anlatının dışında, muhalafet alanını oluşturan madun bir kitle vardır. Bu kitlenin isteklerini gündeme taşımak, sesini duyurmak gerekir. İlk yapılması gereken, maduniyeti yaratan faktörleri ortadan kaldırmak gerekmektedir. Maduniyeti yaratan en önemli davranışlardan biri de istismardır. Toplumumuzda çok derin bir Mustafa Kemal ve din istismarı vardır. Bu istismarı bizzat kendini Kemalist ve dindar olarak tanımlayanlar yapıyor. Siyaset alanında ise din ve Kemalizm en çok istismar edilen alanların başında geliyor.
Her yeni rejim, kendini meşrulaştıracak ve tarihsel bir zemin oluşturacak hikaye arayışındadır. Bu hikayenin boşlukları alternatif tarih çabası olarak ortaya çıkar. Yeni rejim, kendini öncekinden farklılaştıracak ve kendini meşrulaştıracak bir tarihsel arka plana ihtiyaç duyar. Hiç kuşku yok ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihi de böyle bir çabanın ürünüdür. Bundan dolayı alternatif tarih anlatılarını önemsemek gerekir.
Öte yandan rejim değişikliği dönemlerinde yazılan hatıralar ve tanıklıklar, bütün öznelliğine karşın, bilgi bağlamında son derece önemlidir. Ancak resmi söylem bu tanıklıklara çok sert tepki vermektedir. Çünkü resmi tarih anlatısı bütün iddiasına karşın, entelektüel temeli oldukça zayıftır. Bu yüzden Türk modernleşmesi projesini yürütenler ve savunanlar, her tür alternatif tarih anlatısını ötekileştirerek boğmak istemiştir.
Hiç kuşku yok ki, Cumhuriyet tarihi, ideolojik bir tarih anlatısıdır. Bu anlatımın en temel özelliği hakikati ortaya çıkarmak değil, yeni rejime uygun bir tarihsel anlatı oluşturmaktır.
Bu anlamda Ahmet Yaşar Ocak, Şükrü Hanioğlu, Cemal Fedai, Cemil Koçak ve Sevan Nişanyan gibi tarihçilerin çabalarını önemsemek gerekir.
Egemenin dilini konuşan ve savunan çok sayıda organik aydın, iddiasını dile getireceği çok sayıda araç vardır. Bu nedenle madunun diliyle konuşan, madunun karşılaştığı zorlukları ve haksızlıkları dile getiren yaklaşımlara ihtiyaç vardır.
Aydın ve Aktivistler'den Barış Çağrısı..
08.02.2025
BARIŞ UMUDU / Ümit AKTAŞ
09.02.2025
BARIŞ UMUDU|ÜMİT AKTAŞ
08.02.2025
Aydın ve Aktivistler'den Barış Çağrısı..
08.02.2025
Yıldız Ramazanoğlu ile Derkenar..
24.01.2025
Nail Bey'in Aklı İsraille Ticarette Kaldı!
25.01.2025
Instagram Annesi Hülya FEYZULLAH AKDAĞ 09.02.2025
Netanyahu Trump’ın Mayın Eşşeği mi? AHMET GÜRBÜZ 08.02.2025
ATEŞKESİN ATEŞİ DERVİŞ ARGUN 15.01.2025