metrika yandex
  • $40.44
  • 47.05
  • GA29935

İktidar ve Toplum

YUSUF YAVUZYILMAZ
05.10.2024

İktidar ve toplum ilişkileri, siyaset felsefesinin en önemli sorunlarından biridir. Bu ilişki bir taraftan toplumun ahlaki seviyesi, öte yandan siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışıyla yakından ilgilidir. Öte yandan bu sorun siyasal iktidarın toplumu nasıl yöneteceği ile de doğrudan ilgilidir.

Öyle görülüyor ki, toplum, kendi zaaflarını iktidara yükleyerek ahlaki sorumluluktan kurtulmak istiyor. Kuşku yok ki, siyasal iktidarın yönetim şekli ve bu konuda gösterdiği ahlaki performans, halkın davranışları açısından önemlidir. Ancak bu durum toplumu mazur ve kusursuz göstermeyi gerektirmez. Ne yazık ki, ahlaki zaaf sadece siyasal alanla sınırlı kalmamakta toplumun tüm katmanlarına sinmektedir. Siyasal alanda yaşanan çürüme ve bozulmayı, toplumsal alanda yaşanan bozulma ve çürüme izlemektedir.

Siyasal ve toplumsal yapının çürüyüp yozlaştığı dönemlerde nasıl bir yöntem takip edilmelidir? Diğer önemli bir soru da siyaset ve toplumun bu kadar yozlaşıp çürüdüğü bir yerde, adaleti önceleyen kimse nasıl davranmalıdır, sorusudur. Hiç kuşku yok ki, hangi toplumsal koşullarla kuşatılırsak kuşatılmış olalım bir çıkış yolu mutlaka vardır.

Öncelikle bozulmuş ve siyasal ve toplumsal ortamda sağlıklı bir ahlaki duruş sergilemek gerekmektedir. İnsanlara bu ortamda bile yapılacak şeylerin olduğunu göstermek gerekmektedir. İlk yapılması gereken sağlıklı bir eleştiri ortamı oluşturmaktır. Oysa kimse kendini değiştirmeyi hedeflemiyor; bunun yerine karşıdakini eleştirmeyi yeterli görüyor. Öyle görülüyor ki, sorun salt siyasetle ilgili değil, onu aşan boyutları vardır. Sorun salt iktidar sorunu olsaydı çözüm sanıldığından çok daha kolaydı. Siyasal iktidar değiştiğinde sorununun da çözülmesi gerekirdi. İktidarlar değiştiği halde, sorunların devam etmesi, sorunun yapısal olduğuna işaret ediyor. Öyle görülüyor ki, bütün toplumu kuşatan siyasal ve ahlaki bir sorun var.

Dindarların nerede nasıl davranacaklarına ilişkin temel ahlak kuralları, Kur’an ve Sünnette açık bir şekilde belirlenmiştir. Din hangi sorunlarla mücadele ediyor? Bu konuda bir sorun yok. Kur'an, dindarların uymaları gereken ahlaki ilkeler konusunda açık ve nettir. Asıl sorun, Kur’an’a uymak değil, Kur’an üzerinden kendi ideolojisini meşrulaştırma sorunudur. Şu konuyu netleştirmek gerekir: Kur'an'ı temel alıp hayatımızı ona göre düzenlemek mi istiyoruz, , yoksa Kur'an'a kendi düşüncemizi onaylatmaya mı çalışıyoruz?

Öte yandan İslam dini, salt bireysel imanla ilgili bir din değildir. Aynı zamanda Allah'ın sınırlarını çizdiği ahlaki kurallar içinde bir toplum hayatı düzenlemeyi amaçlar. Kuşkusuz, din, sadece birey ile Allah arasındaki ilişkiyi düzenlemekle yetinmez. Bireyle diğer insanlar arasındaki toplumsal ilişkileri de düzenlemek ister. Bu yüzden dini salt vicdana ve insan Allah ilişkisiyle sınırlamak mümkün değildir.

“İslam ahlak dinidir” iddiası, İslam'ın tüm hayatı kuşattığını gösterir. Çünkü ahlak hayatın tümünü kuşatır. İnsan hayatında ahlakın ilgilenmediği hiçbir alan yoktur. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerinden biri ahlaki bir varlık olmasıdır.

Dindar insanların ahlaki davranışlara olan kayıtsızlığı önemli bir sorun alanıdır. Dinin formel görünümüne dikkat eden bireylerin, ahlaki ilkeler konusunda duyarsız davranması, hem dinin araçsallaştırılmasına ve istismar edilmesine yol açmakta, hem de dindarlara olan güveni ortadan kaldırmaktadır. Yaşadığımız sürecin en önemli sorunu budur. Alim ve aydınlar bu güvensizliğin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda çaba göstermelidirler.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş