Bırakınız iftira etsinler (Laissez les Calomnier)

İnsan karakterini vurgulu bir şekilde göstermede benzersiz bir üslup kullanan Hz. Mevlâna meşhur eseri Mesnevi’de şöyle bir beyit söyler: “Hasetçi, kendini görür, beğenir, kindar bir hale gelir. Nihayet kötülüğün, sonunda dönüp kötülükte bulunana geleceğini, ona ziyan vereceğini anlamaz…”[i]

Kin ve nefreti yüzünden haset damarları kabaran bazı kişiler dini değerlerimize olan düşmanlıklarını açıkça ifade edemedikleri için İslâmi prensiplere uygun çalışmalara, girişimlere, oluşumlara saldırarak bu hislerini tatmin etmeye çalışmaktalar. Adı lâzım olmayan, ancak feraseti olan herkesin bilebileceği, bir kişinin yeni yazdığı bir köşe yazısında Türkiye Varlık Fonu üzerinden hükümetin İslâmi finans açılımına saldırıda bulunmuş, Varlık Fonunu yokluk fonu olarak ifade edip, milyon dolarların hacca gitmesinden, Araplara satışından dem vurarak alaya almış olduğunu okudum. İşte bu yüzden ufukları aydınlatan Pirin sözü ile başladım bu haftaki yazıma.

Bu tip kişileri ifade ederken Hz. Mevlâna başka bir beytiyle devam eder: “Hey yüzünü yıkamamış pis herif, neredesin sen? Kiminle kavgaya girişiyor, kime haset ediyorsun?! Sen aslanın kuyruğuyla oynamakla, meleklere saldırmaktasın. Hayırdan ibaret olana neden kötü söylüyorsun. Kendine gel, o alçalışı yücelme sayma.”[ii]

Kimi zaman halkın özünü temsil eden hükümete saldırmayı dini değerlere saldırmak için bir bahane olarak kullanmayı marifet sayan bu tiplerin yapabildiği tek şey yalan yanlış yazılarla toplumun kafalarını karıştırmak.

Maalesef bu hasetçi kişilerin haset ettikleri değer ya da yönetime karşı aşağılık hisler içinde çırpınıp durmaktan başka yapabildikleri başka bir şeyleri de yoktur. Yazık ki bütün ömürlerini halüsinasyonlar içinde geçirmekteler, gerçeği görememenin acizliği içinde kıvrandıklarının farkında bile değiller.

Türkiye Varlık Fonu’nun İslami usullere uygun sukuk ihracında bulunacağı haberinin gündeme gelmesini fırsat bilen bu zihniyete sahip olanlardan biri çıkıp Varlık Fonu üzerinden hükümete saldırıya geçmiş.

Bir kere öncelikle İslam Ekonomisi ve Finansı nedir bilmek lâzım… Daha sonra finansal bir ürün olan sukuk ihrâcının ne demek olduğuna vâkıf olmak gerekir bu konularda konuşmak için…

Kaynaklar bol. Yeter ki kişi doğruyu öğrenmek, hakikati bulmak istesin… Bilgiye ulaşmanın önünde günümüzde hiçbir engel de yok artık. Kişi zaten aradığı şeyden ibaret değil midir? İyiliği arayan iyiliğe, kötülüğü arayan kötülüğe varır. İftira arayan müfteri olur… Kişi aradığı şeydir hakikatte.

Gelelim şimdi bir varlığa sahip olma veya ondan yararlanma hakkını gösteren faizsiz sermaye piyasası ürünü olan sukuk meselesine. Sukuk kelimesi Arapça asıllı sak kelimesinden türetilmiş, menkul kıymetler ve finansal sertifikaların genel adıdır. Sukuk sertifikasının en önemli özelliği menkul bir kıymetin somut bir varlığa dayandırılarak yatırıma dahil edilmesi ve bu işlem sonunda faiz yerine Şeriat prensiplerine göre yapılandırılarak kâr ödemesinin sağlanmasıdır.

Moderin anlamda finans literatürüne kazandırılan sukuk kelimesi son zamanlarda farklı sahalarda işlem görmesi onun finans sektörünün vazgeçilmezi haline geldiğinin de bir işareti olarak görülmektedir. Finanse edilen projelere bağlı olarak sukuk’un farklı türlerinin olduğu unutulmamalıdır. Bunların en başında kira sertifikası olarak bilinen icare, murabaha, istisna, müşareke, istismar, gibi farklı türleri de vardır.[iii]

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Fıkıh Akademisinin 1988 yılında sukuk kullanımına meşruiyet kazandırıcı fetvasından sonra dünyada ilk sukuk ihrâcı 1990 yılında Malezya tarafından gerçekleştirildi.[iv] Türkiye’de ise 20 yıllık bir gecikme ile ilk sukuk ihracı 2010 yılında Kuveyt Türk tarafından gerçekleştirilmişti. Kuveyt Türk’ün yaptığı bu sukuk ihracı, aynı zamanda Kıta Avrupası’nın da ilk sukuk işlemi olarak kabul edilmektedir.[v] Böylece Türkiye faizsiz sermaye piyasalarıyla tanıştırılmış, Türkiye’nin hızlı bir şekilde İslami finans sahasında rekabetçi duruma gelmesine imkân verilmiş oldu.

Sukuk konusunda hızlı bir mesafe kateden Türkiye, Kuveyt Türk’ün öncülüğünde katılım finans ilkeleri doğrultusunda Türkiye’de ve dünyada bir ilki daha gerçekleştirerek Global Sürdürülebilir Tier 2 Sermaye Benzeri Sukuk İhracını yapmıştır. Bu öncülüğü ile Islamic Finance News (IFN) tarafından ‘Yılın İşlemi’ ödülüne de layık görülmüştü.[vi]

İslami finans sektörünün ikinci büyük sektörü olan sukuk ihracı 2023'te piyasa beklentilerini aşarak hızlı bir ivme kaydetmiş, verilere göre Türkiye, 2023'te Malezya, Suudi Arabistan, Endonezya ve Kuveyt ile birlikte en fazla sukuk ihraç eden beş ülkeden biri olmuştur.[vii]

Şimdi, dünya çapında faizsiz sermaye piyasalarında rekabetçi bir duruma gelen Türkiye farklı bir atılımla Varlık Fonu bünyesinde İslami usullerde sukuk ihracı gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) ilk sukuk ihracını gerçekleştirmeyi değerlendirmesini bile çekemeyen haset çevreler yalan haberlerle ülkemizin menfaatlerini engelleyebilecekleri halüsinasyonu içindeler…

Bu kişilere yine kendi dünya görüşlerine uygun olarak liberal kapitalizmin efendisi olarak görülen Adam Smith’in sınırsız özgürlüğünü yansıtan “laissez faire, laissez passer” (bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler) sloganı ile cevap vermek gerekir. Bırakınız iftira etsinler (laissez les calomnier), zaten varacakları ver bellidir…

Vesselâm,

Prof. Dr. Saim Kayadibi

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)