2020 yılını geride bırakırken muhalif cepheden birkaç atraksiyon gördük ki iktidar oldukları takdirde neler yapabileceklerini kestirmek konusunda ufkumuzu açtılar.
İlki, İmamoğlu! yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Anadolu İslam Kültürü’nün mimarlarından olan Mevlana’yı anma bahanesiyle düzenlenen programda Kur’an-ı Kerim’i tıpkı 1930’larkadaki gibi Türkçe olarak okudular. (Gerçekte bu kafa Kur’an’ı Kerim’i çölden çıkmış bir Arap’ın uydurması olarak görmektedir.) Halbuki kendisini anmak için program düzenledikleri Mevlâna, şiirlerini Farsça yazmasına rağmen Kur’an-ı Kerim söz konusu olduğunda onu Farsça okumaya asla kalkışmadı. Çünkü tüm Müslümanlar gibi O da Kur’an-ı Kerim’in aslı ile muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyordu. Dışarıdan birinin anlaması zor olsa da Müslüman zihninde Kur’an ayetlerinin apayrı bir anlamı vardır. Bir Müslüman lügati (tercümesini) anlamını bilmese bile herhangi bir ayet-i kerimeyi duyduğunda bambaşka bir aleme intikal eder, Allah’ı, peygamberi ve ahireti hatırlar. Bu yüzden İslam tarihinin hiçbir döneminde Müslümanlar, hangi kavimden olurlarsa olsunlar ve hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, Kur’an-ı Kerim ayetlerini ibadet kastıyla okuduklarında tercümesinden okumaya kalkışmamışlardır. Bilakis Allah’tan geldiğine inandıkları orijinal şekliyle okumuşlardır.
İkincisi, CHP eski Milletvekili Fikri Sağlar’dan geldi. Gerçi ardından aynı fikri, (pardon yanlış oldu) saçmalığı başka bir CHP’li eski vekil de dile getirdi. Büyük adalet uzmanı Fikri Sağlar! bir televizyon programında “Türbanlı bir hâkimin adil hüküm vereceğine inanmıyorum” diyerek, nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu bir kez daha kamuoyuna izhar etmiş.
Şimdi bunlar diyorlar ki “Başörtüsü siyasi bir simgedir ve bir hâkim siyasi görüşünü açıktan dile getirdikten sonra adil olamaz.” Peki aynı şeyi neden başı açık biri için düşünmüyorsunuz? O da başını açarak en azından İslami bir hayatı benimsemediğini dile getirmiş olmazmı? Bu durumda önüne sanık olarak başı kapalı biri geldiğinde onun ile ilgili olarak nasıl adilane bir karar verecek. Üstelik yukarıda bahsi geçen adamlar gibi bir ön yargıya sahipse! Ortada bir kural varsa herkes için geçerli olur değilmi? Aksi iki yüzlülüktür. Başı kapalı biri siyasi bir görüşe sahiptir deniyorsa aynı şey başını açan için de geçerlidir. Üstelik biz bugün her parti içinde başı açık da başı kapalı da görüyoruz. Demek ki başı kapalı olmak siyasi görüşünü izhar etmek değilmiş, tıpkı başı açık olanın illa CHP’li olması gerekmediği gibi.
Üçüncüsü de Sözcü gazetesinden sudur etti. Gazeteye göre 2020 yılı büyük felaketler ile geçmiş. O büyük felaketlerden biri de Ayasofya Camii’nin müze olmaktan çıkarılarak 500 küsur yıldır olduğu gibi yeniden ibadete açılması imiş.
İşte Kemalist ve batıcıların kafası bu. Tek dertleri bu topraklardaki İslam’ın varlığı. Bu arkadaşlar İslam’ın en küçük bir alametinin görünür olmasına bir türlü dayanamıyorlar. Ne diyelim Allah akıl, fikir versin. Çünkü adamın adının “Fikri” olması onun doğru dürüst, tutarlı bir “fikri” olduğu anlamına gelmiyor.
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024