metrika yandex
  • $40.44
  • 47.05
  • GA29935

Haberler / Sivil Toplum

Anfidap'tan Ankara'da Küresel Gazze Yürüyüşü Aktivistlerine Destek Yürüyüşü..

14.06.2025

ANFİDAP'ın çağrısı üzerine, Onbinlerce Ankaralı Kocatepe Camisi önünde toplandı.

Grup, akşam namazının ardından "soykırıma karşı küresel vicdan" ve "engel tanımayan mücadeleyi destekliyoruz" pankartlarıyla Mısır'ın Ankara Büyükelçiliği'ne yürüyüşe geçti.

Yürüyüş sırasında, "Mısır yürüyüşe engel olma soykırıma ortak olma", "Refah'ı açın Gazze'ye nefes olun" ve "küresel vicdan siyonizmi yenecek" yazılı dövizler taşıyan grup, "çocuklar ölürken sessiz kalınmaz" ve "zulme karşı omuz omuza" sloganları attı.

Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Mısır Büyükelçiliği önünde toplanan kalabalığa hitap eden March to Gaza Türkiye sözcülerinden Ümmet Hareketi Başkanı Ramazan Tunç, Mısır'ın sadece bir komşu değil, aynı zamanda Gazze ile tarih, soy, inanç ve kader ortaklığı taşıyan bir ülke olduğunu vaurguladı.  Tunç, bu derin bağların gereği olarak, Mısır hükümetinin bu tarihsel sorumluluğun gereklerini yerine getirmemesi; barışçıl girişimlere alan kapatarak insanlık vicdanına ve kendi tarihine uygun olmayan bir tutum sergilemesi bu tarihsellikle örtüşmediğini söyledi.

Ramazan Tuç'un konuşması şu şekilde:

Ey Gazze'nin sesine ses katan vicdan sahipleri, değerli yol arkadaşlarımız;

Gazze’de yaşanan insanlık dramının her geçen gün daha da derinleştiği bu günlerde, dünyanın dört bir yanından vicdan sahibi insanlar Mısır’da bir araya gelirken, bizler de buradan, Ankara’dan, onların sesiyle birleşiyor; Filistin halkının direnişini diri tutmak için bir kez daha ses veriyoruz. Bugün burada, Ankara’da bir araya gelerek, Gazze halkının maruz kaldığı vahşete karşı uluslararası vicdanın sesini ve Mısır’da toplanan aktivistlerin çağrısını sahipleniyoruz. Bu sessizliğe razı olmadığımızı ilan etmek için buradayız.

Bugün artık dünyanın dört bir yanında insanlar, hiçbir siyasi ayrım gözetmeksizin, Gazze’de yaşanan ağır insan hakları ihlallerine karşı ortak bir bilinç ve duruş sergilemektedir. Endonezya’dan Kanada’ya, Güney Afrika’dan Norveç’e, Asya’dan Pasifik’e, Körfez’den Transatlantik’e kadar onlarca ülkede sokaklar dolmakta, meydanlar dolup taşmakta, küresel vicdan bir sese dönüşmektedir. Bu sadece bir bölgesel mesele değil; küresel etik sorumlulukların sınandığı tarihsel bir andır. Uluslararası kamuoyunda oluşan güçlü kanaat, bu durumun sistematik bir etnik temizlik ve soykırım niteliği taşıdığı yönündedir.

Bu bağlamda, Mısır hükümetinin üstlendiği rol kritik bir öneme sahipti. Zira Gazze’ye komşu olan, tarihi, kültürel ve toplumsal bağlarla Filistin halkıyla aynı kaderi paylaşan Mısırın hükümeti, bugün insanlık vicdanının önünde bir bariyer İsrail için bir kalkan konumuna gerilemiştir. Yüzlerce vicdan sahibi aktivistin barışçıl niyetlerle Mısır’a ulaşarak yardım koridorları oluşturma çabası, Mısır halkının adalet ve onur değerleriyle örtüşürken, Mısır hükümeti tercihini Siyonist İsrail’den yana kullanmıştır.

Bu nedenle, tüm dünya halklarının  Mısır yönetiminin bu insanî girişimlere destek olması, engel değil kolaylaştırıcı rol üstlenmesi yönündeki beklentileri de hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır. Ve unutulmamalıdır ki, tarihin bu önemli sayfalarına tanıklık ettiğimiz bu günlerde aktivistlere yönelik kısıtlamalar ya da engellemeler, yalnızca insani dayanışma ruhunu zedelemekle kalmadı; aynı zamanda Mısır yönetiminin uluslararası toplum nezdinde bu krizde nerede durduğuna dair olumsuz tavrını da hanesine yazmış bulunmaktadır.

Mısır hükümeti tarafından oluşturulan güvenlik duvarları ve çeşitli engellemelere rağmen yürüyüş komitesi hedefe odaklı tutumunu sürdürmerktedir.

Yürüyüş sırasında Mısır güvenlik güçleri sistematik şekilde yürüyüşün huzurunu ve düzenini bozmaya yönelik davranışlar sergilerken, havaalanından başlatılan ve  İsmailiye şehri çevresindeki kontrol noktalarında sürdürülen, katılımcılara yönelik caydırıcı pasaport kontrolleri ve zorla alıkoymaların başlatıldığını gördük.

Yapılan son diplomatik görüşmelerde Mısır hükümeti, yürüyüşe hiçbir şekilde izin vermeyeceğini ve katılımcılara kitlesel olarak sınır dışı (deport) işlemi uygulanacağını açıkça ifade etti. Buna karşılık yürüyüş komitesi olarak bizler, Gazze ile dayanışma amacıyla başlatılan eylemin sadece Refah Kapısı’na ulaşmakla anlam kazanacağını güçlü bir şekilde kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Mısır hükümetinin giderek netleşen ve yıpratıcı hale gelen tutumuna karşı, “March To Gaza” komitesi olarak bugüne dek koruduğumuz sağduyulu tutumu muhafaza ediyor, bulunduğumuz noktada direnişi sürdüreceğimizi ve Refah’a ulaşma kararlılığından asla vazgeçmeyeceğimizi ilan ediyoruz.

Unutulmamalıdır ki, Mısır sadece bir komşu değil, aynı zamanda Gazze ile tarih, soy, inanç ve kader ortaklığı taşıyan bir ülkedir. Bu derin bağların gereği olarak, Mısır hükümetinin bu tarihsel sorumluluğun gereklerini yerine getirmemesi; barışçıl girişimlere alan kapatarak insanlık vicdanına ve kendi tarihine uygun olmayan bir tutum sergilemesi bu tarihsellikle örtüşmemektedir.

Bugün Gazze’ye giden her yardım eli, her dayanışma adımı, sadece Filistin halkının değil, bölge halklarının ortak geleceğine yönelik bir umut taşımaktadır. Mısır hükümetinin bu umutları soldurmaya çabalayan bir pozisyonda kalması, uluslararası toplumunun beklentilerinin çok uzağında kalmıştır.

Refah Kapısı’na mutlaka gideceğiz!

Global March to Gaza Türkiye Komitesi adına.

Daha sonra Ankara Filistin Dayanışma Platformu Adına Vahdet Vakfı Yöneticilerinden Alparslan Aydar Basın Açıklaması gerçekleştirdi.

Büyükelçilik yakınında grup adına basın açıklaması yapan Alparslan Aydar, İsrail'in, tüm dünyanın gözleri önünde kadınları ve çocukları katlettiğini söyledi.

Aydar, İsrail'in kurulduğu günden bu yana "kontrollü terör politikası" uyguladığını belirterek, İsrail'in, Gazze'de soykırımı acımasız şekilde devam ettirirken, ABD'nin desteğiyle Yemen, Lübnan, Suriye ve son olarak da İran'da uluslararası hukuku hiçe saydığını ifade etti.

Gazze'de sergilenen vahşet karşısında devletlerin aciz kaldığı bir atmosferde, Küresel Gazze Yürüyüşü'nün yeni bir umut olarak gündeme geldiğini kaydeden Aydar, şöyle konuştu:

"Mısır yönetiminin, Batı dünyasının desteklediği diktatörlerin savrulduğu kaçınılmaz sondan ibret alması gerektiğine inanıyoruz. Refah Sınır Kapısı'nı kapatarak siyonist İsrail rejimiyle işbirliği içine savrulduğu çukurdan kurtulabilme imkanı ayaklarına kadar gelmişken, bu imkanı hoyratça harcamaya kalkması akıl alır gibi değildir. Buradan Mısır yönetimine sesleniyoruz; Refah Kapısı'nı insanlığa aç ve ablukayı kır, safını insanlıktan yana seç ki adın siyonistlerle tarihe geçmesin."

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Aziz Müslümanlar,

Aziz Ankaralılar,

İsrail, gayri meşru bir işgal çetesidir.

Kurulduğu günden bugüne bir işgal ve katliam çetesi olan İsrail, tüm dünyanın gözleri önünde kadınları ve çocukları katletmeye devam ediyor.

Kurulduğu günden bu güne kontrollü terör politikası uygulayan siyonist İsrail çetesi, Gazze de soykırımı acımasız bir şekilde devam ettirirken ABD desteği ile Yemen de, Lübnan da, Suriye de ve son olarak ta İran da tüm Uluslararası hukuku hiçe sayarak saldırganlığını devam ettirmektedir.

İşgalci İsrail çetesi, Filistin’i tamamen yok etmek adına hiç bir sınır ya da kural da tanımamaktadır.

Filistin direnmeye, dünya ise tüm kurumlarıyla birlikte seyretmeye devam etmektedir.

Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası hukuk, sivillerin aç bırakılmasını savaş yöntemi olarak kesin şekilde yasaklamaktadır. Fakat Birleşmiş Milletler bu soykırımı yıllardır seyretmeye devam etmektedir.

Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisi olan beşli çete tarafından esir alınan Birleşmiş Milletler dünyadaki hemen hiç bir krize şifa olamıyor.

Birleşmiş Milletler’in İsrail aleyhine kararlar çıkartmayı başarabildiği dönemler olsa da işgalci İsrail çetesi ve bu çetenin hamisi olan ABD bu kararlardan hiçbirini ciddiye almıyor.

Bu dünyada nefes alıp veren ve vicdanı olan her bir insan şu basit soruları sormadan edemiyor:

İsrail'i uluslararası hukuktan üstün kılan şey nedir?

Sivil halk hedef alınarak bombalanırken, binlerce masum sivil, kadın ve çocuk bu bombardımanlarda can verirken İsrail'i dokunulmaz kılan şey nedir?

Gazze'de çocuklar ambargo sebebiyle açlıktan ölürken ve bu durum bir insanlık suçuyken İsrail’i uluslarararası hukukta istisna kılan şey nedir?

Birleşmiş Milletler'deki beşli çete sebebiyle tüm devletlerin sergilenen vahşet karşısında aciz kaldığı böyle bir atmosferde, 54 ülkeden, farklı dinler, yaşlar ve meslek gruplarından binlerce insanın katılımı ve milyonlarcasının desteğiyle Küresel Gazze Yürüyüşü yeni bir umut olarak gündeme gelmiştir.

Organizasyon komitesi hedeflerini: “Gazze'ye girmek değil, yaşanan soykırıma dikkat çekmek ve acil ihtiyaç duyulan yiyecek, su ve tıbbi malzemelerin Gazze'ye girmesi için tüm geçiş kapılarının açılmasını sağlamaya çalışmak” olarak açıkladı.

Buna rağmen İsrail, soykırım karşısında tavır alan sivil eylemcileri Mısır’dan Gazze’ye geçmeye çalıştığı yalanıyla 'cihatçı' ilan etti.

Vicdanı olan her insan gibi biz de sorguluyoruz:

İsrail’in tüm uluslararası hukuku yok sayarak, Filistinli kadın ve çocukları öldürmek için dünyanın dört bir yanından parayla topladığı “Yabancı Terörist Savaşçıları” meşru kılıp, bu zulmü durdurmak adına Refah Sınır Kapısı'na kadar yürüyeceğini deklare eden sivil insanları gayrı meşru kılan şey nedir?

Küresel Gazze Yürüyüşünü’nün organizasyon komitesinin “Mısır'ın egemenliğini zayıflatmak ya da yasalarını çiğnemek niyetinde değiliz; aksine, barış mücadelesine barışçıl şekilde katkıda bulunmak istiyoruz.”  şeklindeki açık beyanları da ortadadır.

Sivil insiyatif tarafından aşağıda sıraladığımız talepler kimi neden rahatsız etmektedir?

- Soykırımın, katliamların ve askeri operasyonların derhal ve kararlı şekilde sonlandırılması, temel ihtiyaçların ve tıbbi yardımların acilen ve sınırsız şekilde girişinin sağlanması, kalıcı ateşkesin uygulanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi ve Batı Şeria ile Doğu Kudüs'teki saldırıların sona erdirilmesi

Mısır yönetiminin sivil eylemcileri tutuklayarak deport etmek yerine, "Uluslararası insani ve tıbbi yardım koalisyonu” fikrini hayata geçirmek için harekete geçip sivil eylemcileri baş tacı etmesi gerekmez miydi?

Mısır yönetiminin Batı dünyasının desteklediği diktatörlerin savrulduğu kaçınılmaz sondan ibret alması gerektiğine inanıyoruz.

Refah Sınır Kapısını kapatarak siyonist İsrail rejimiyle işbirliği içine savrulduğu çukurdan kurtulabilme imkânı ayaklarına kadar gelmişken, bu imkânı hoyratça harcamaya kalması akıl alır gibi değildir.

Buradan Mısır yönetimine sesleniyoruz;

Refah Kapısını insanlığa aç ve ablukayı kır.

Safını insanlıktan yana seç ki adın siyonistlerle birlikte tarihe geçmesin.

Ey Mısır, vicdanına bak. Orada bulacağın anahtar Mısır'ın onurunu kurtaracak olan Refah Kapısı'nın anahtarıdır.

Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) olarak ilk günden beri;

İşgalci israil çetesi ile tüm ilişkilerin kesilmesi

İsrail’e fayda sağlayan her türlü ticaretin sonlandırılması

Soykırıma karışmış Türkiye-İsrail çifte vatandaşlarının yargılanması

İsrail ve İsrail’e destek veren firmaların boykot edilerek yerli ve milli sermayenin desteklenmesi gerektiği noktasında defalarca çağrıda bulunduk.

Hepsinden önemlisi fert fert İsrail’e destek veren her bir firmayı boykot edecek ve çevremizi bu konuda uyarmaya devam edeceğiz.

İktidar ve muhalefetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Refah Kapısı'nın insani yardımlara açılabilmesi adına harekete geçen Küresel Gazze Yürüyüşü'ne destek vermesini bekliyoruz.

İlk günden beri Gazze’yi yalnız bırakmayan Aziz Ankaralılar.

Katılımlarınız için teşekkür ediyoruz.

Ankara Sivil Toplum Platformu

Basın açıklamasının ardından Muhammed Sena, Ezgi ve Marşlar söyledi.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş