Son zamanlarda çevremdeki pek çok Müslüman, İslam'ın aleyhine yürütülen kampanyalardan etkilenerek kendi aleyhlerinde söz söyleyip duruyorlar. Hep olumsuz örneklerden hareket ederek haksızlığa varacak derecede kendilerini yani Müslümanları yerden yere vuruyorlar. Elbette bunda içimizdeki mücrimlerin/kötülerin ve global medyanın propagandalarının etkisi büyük.
Bir de bazı medyatik adamların önceleri methetmek üzerinden şimdilerde ise zemmetmek suretiyle İslam’ın ekmeğini yemeye devam ediyor olmalarının da katkısı var. İsimlerini zikretmeye değmeyen bu ucubelerin bazıları her fırsatta iktidar üzerinden İslam’ı ve Müslümanları tenkit ediyorlar. Birisi diyor ki İslam düşüncesi diye bir şey yok, bir fiske ile hepsini yerle yeksan ederim. Başka biri Türkiye'de gizli şeriat uygulanıyor. Şeriat dedikleri ise Yahudi geleneğinden ibarettir. Daha neler neler…
Tüm bu olumsuzluklara ve küfrün çok bariz biçimde gözükür olmasına karşılık derinden bir Müslümanlık da varlığını sürdürüyor. Çünkü İslam, Allah'ın dinidir ve kimsenin korumasına ihtiyacı yoktur. 1500 senedir nasıl varlığını sürdürüyorsa bundan sonra da sürdürecektir. Elbette isteyen develerinin peşine düşebilir ama Allah Kabe’sini ilelebet koruyacaktır.[1]
Bu yazıda ben size iyi ve güzele örnek olarak Ankara'da faaliyet gösteren “Mavi Kubbe Platformu”ndan bahsedeceğim. Mavi Kubbe Platformu Türkiye’de okuyan yabancı uyruklu öğrencilerin kurmuş oldukları derneklerden oluşan bir sivil toplum kuruluşudur. Mavi Kubbe Platformundaki öğrenci dernekleri kendi yerel kültürlerini tanıtmak, kendi aralarında yardımlaşmak ve İslam ortak paydasında diğer ülke öğrencileri ile dayanışma içinde olmak amacını güdüyorlar.
Mavi Kubbe Platformu geçenlerde 2 kıtada bulunan 27 farklı ülkeden 150 yabancı uyruklu öğrencinin katılımı ile Hatay Arsuz’da bir kardeşlik kampı gerçekleştirdi. Bu kampa ben de davetli olarak katıldım.
Öncelikli olarak şunu söylemeliyim ki öğrencilerin büyük çoğunluğu dinini ciddiye alan Müslümanlardan oluşuyor. Önemli bir kısmı ibadetlerini yerine getiriyor ve hayat prensibi olarak İslam'ın emir ve nehirlerini esas alıyorlar
Kampta bulunan birçok öğrenci ile ikili ve küçük gruplar halinde sohbet etme imkânı buldum. Neden Türkiye'de okuduklarını, okuldan sonra neler hedeflediklerini, Türkiye ile ilgili fikirlerini sordum
Öğrencilerin hepsi farklı dallarda eğitim görüyorlar. Kimisi hukuk fakültesinde okuyor, kimisi mimarlık fakültesinde, kimisi ilahiyat fakültesinde. Bilgisayar yazılımından tutun, sinema ve televizyona varıncaya kadar pek çok dalda eğitim görüyorlar. Kampta hemen hemen Ankara'daki bütün üniversitelerden öğrenciler vardı.
Kampa katılan bütün öğrenciler, bir yandan kendi ülkelerine muhabbet beslerken bir yandan da Türkiye'yi seviyorlardı. Türkiye'nin Hollanda'ya yenildiği maçı birlikte seyrettik. Türkiye gol attığındaki sevinçlerinin ortalama bir Türkiye vatandaşından daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Hollanda’nın gollerinden sonraki hayal kırıklıklarını ise anlatmak neredeyse imkânsız.
Bazıları, bizim Daru’l-İslam diye ifade ettiğimiz topraklardan gelen bu insanlara yabancı gözüyle bakıyorlar. Bu insanların Yunandan, Rustan, İngilizden, İtalyandan vs’den yani Gayr-i Müslimlerden farklı olduğunu kavrayamıyorlar. Bunlara yabancı gözüyle bakmak akıllı bir Türkiyelinin yapacağı bir şey değil. Çünkü bunlar yabancı değiller. Daha düne kadar o topraklarda bizim hükümranlığımız vardı.
Öğrenciler farklı ülkelerden gelmiş diğer öğrencilerle yakın ilişki kurmaya da gayret gösteriyorlar. Yani insan ve İslam olma paydasında birbirlerine karşı duydukları muhabbette kendi vatandaşlarına karşı hissettikleri arasında bir fark yok.
Kendi ülkelerinde ekonomik bakımdan hatırı sayılır derecede imkanlara sahip bu çocukların ve ailelerinin neden Avrupa ve Amerika’yı değil de Türkiye’yi tercih ettiklerini de sordum. İlk neden elbette Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması şeklindeydi. İkinci neden ise batılıların sömürgeci olduklarının farkında oluşlarıydı. Hem hemen hepsi uzağa gitmeye gerek yok, Gayr-i Müslimlerin daha yakında hatta bu günlerde Gazze’de, Mısır’da, Libya’da Suriye’de ve Sudan’da neler yaptıklarının farkındalar.
Ezcümle şunu söylemeliyim ki kendi kendimizi yerip durmaktan vazgeçip iyilik ve güzellikleri çoğaltmanın yollarını aramalıyız. İslam coğrafyasının dört bir yanından gelmiş bu öğrenciler ile yaptığım sohbetlerden sonra vardığım sonuç umutsuzluk değil umut olmuştur.
Mavi Kubbe Platformu, bu memlekette Müslüman coğrafyanın dört bir yanından gelmiş öğrencilere yönelik yaptığı faaliyetler ile başta Türkiye olmak üzere tüm İslam coğrafyasına umut aşılamaktadır.
[1] Burada Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’den develerini isteyen Abdulmuttalib üzerinden dünyaperestlere işaret edilmektedir.
ÇİÇEKTİR ÇOCUKLAR|HATUN ÖZKÜMÜŞ
12.09.2024
Ebu Ubeyde'den önemli açıklamalar!
26.08.2024
İSTİKLAL MAHKEMELERİ VE ŞEYH SAİD KIYAMI
25.08.2024
Nurettin Topçu ve Anadolu Sosyalizmi-5
25.08.2024
Giyinmek Güzeldir | Hatun Özkümüş
22.08.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024
MEVLİD-İ NEBİ AHMET SEMİH TORUN 15.09.2024
Zamanın Ruhu Aydınlar ve Söylem YUSUF YAVUZYILMAZ 15.09.2024
Küflenmiş Bir Zihin Dünyası ATASOY MÜFTÜOĞLU 20.08.2024
EKSİKLER RİSALESİ RÜSTEM BUDAK 24.08.2024
İslam’ın Son kalesi Hamas… ABDULAZİZ TANTİK 22.08.2024