metrika yandex
  • $39.57
  • 45.75
  • GA29980

ALİ ŞÜKRÜ BEY

Dr. MEHMET SILAY
09.05.2025

1884-1923
Karadenizin  Mücahit Evladı,
Vatanperver-Yurtsever bir Özgürlük, İman ve İrade Anıtı,
Cumhuriyetin ilk Faili Meşhur Cinayeti
Ve
Şehid-i muazzez Trabzonlu Ali Şükrü Bey!
Osmanlı Medeniyetinin Cumhuriyete armağan ettiği Bilge bir Düşünür.
39 yıllık ömrü Millete ve Devlete hizmetle doludur.
Trabzon ikliminde yetişen büyük Ricali devletten biridir.
Peygamber Ocağından bir Subay. Yazar, Gazeteci, Aktivist, Hatip ve Yürekli bir Parlamenter.
Fikirlerini, İnancını ve Eylemlerini hayatıyla ödeyen yiğit bir Aydın.


Kimdir ALİ ŞÜKRÜ BEY?

Yavuz ve Kanuni gibi Şehzadeleri de Devlet Adamı olarak yetiştiren bir Karadeniz Karakteri.

Babası Deniz Kuvvetlerinde kıdemli Yüzbaşı, Hafız Ahmet Kaptanın büyük Oğludur. Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde REİSOĞLU ailesine mensuptur.

Babasının görev yeri olan İstanbul Kasımpaşa’da dünyaya geldi. Heybeliada Bahriye mektebini bitirdi. Denizci bir ailenin çocuğuydu. Gemilerde çalışarak staj ve eğitimini tamamladı.

Gittiği İngiltere’de bilgi ve tecrübelerini geliştirdi. İngilizceyi Gramatik ve pratiğiyle ilerletti. İngilizlerin Türkiye aleyhine yaptığı propogandaya karşı “Liverpul Times” gazetesinde makaleleri yayınlandı.

Ülkeye dönüşte Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif girişimciliğiyle yönetici olarak çalıştı.

“Osmanlı Donanmasına yardım Cemiyetini” kurdu. Donanmaya yeni nakliyat gemileri kazandırdı.

Yüzbaşı Rütbesindeyken askerlikten istifa edip siyasi hayata müdahil oldu.

Cihan devleti Osmanlıyı altı ayda yıkan İttihat ve Terakki’ye karşı görüşlere sahipti.

1920 ‘de Osmanlı meclis-i mebusanında Trabzon Meb’usu seçildi. Ancak İstanbulun İngilizler tarafından İşgal edilip, Mebusların bir kısmının Malta adasına sürgün edilmelerinden sonra Meclis-i mebusan kendini Feshetti.

Bunun üzerine Ankara’ya gitti ve Büyük Millet Meclisine Trabzon milletvekili olarak girdi.

Son Osmanlı Meclis-i Mebusanında 6. Dönem Milletvekili olarak çalışmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Birinci Dönem Trabzon milletvekilidir. (1920-1923)

Baştan sona Millî Mücadelenin içerisinde oldu.

Görevli olarak geldiği İstanbulda Mehmet Akifle Sebilurreşad idarehanesinde buluştu.

Sebilurreşad İdarehanesi Millî Mücadelenin İstanbul merkezidir. Burada son Osmanlı aydınları toplanır, müşavere eder, yazılarını hazırlar ve son Kuvayı milliye haberlerini değerlendirip dağılırlardı. Şairler, edipler, kanaat önderleri sırayla Mehmet Akif, Eşref Edip, Ahıskalı Ali haydar, Ermenekli Müderris Saffet Efendi, Said Nursi, Ali Şükrü Bey, Eşref Sencer Kuşçubaşı, İskilipli Müderris Muhammed Atıf ve Tahirul Mevlevi’lerle dolup taşardı.

Ali Şükrü beyin Mustafa Kemal Paşa’dan getirdiği davet haberiyle Mehmet Akifin ” artık İstanbul’da durulmaz Eşref sen de Dergi Klişelerini yanına alarak İnebolu- Kastamonu üzerinden Ankara’ya gel- mesajını bırakarak hazırlığa başladılar. 

Kararlaştırdıkları gibi yanında oğlu Mehmet Emin de olduğu halde Üsküdar Özbekler Tekkesinde Ali Şükrü beyle buluşup Ankara’ya doğru yola çıktılar. Bazen Yayan, Atla, arabayla bazen de Geyve’den itibaren Dekovil ile Tren yolunu kullanarak Eskişehir Garına ulaşabildiler. Arada hava kararınca geceyi bir köyde geçirerek yol kavşaklarını tutan İşgalci İngilizlere yakalanmadan Ankara’ya vasıl oldular.

Ali Şükrü Bey’in Siyasi Hayatı

TBMM’de Ali Şükrü Bey de Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaş gibi Muhalif gurubun liderlerindendi.

Lozan Konferansının tavizsiz savunucularındandı. Meclisteki konuşmalarında Misak-ı Milliye sonuna kadar bağlı kaldı. Meclis kürsüsünde sert tartışmaların muhatabı oldu.

Hükumetin resmi organı “Hakimiyeti Milliye” Gazetesine karşı “Tan” gazetesini çıkardı ve bütün Başyazılar Ali Şükrü beyindi.

Lozan Görüşmeleri sırasında yapılan değerlendirmelerde bir diplomat veya Hariciyeci olmayan İsmet Paşa’nın yanlış adımlar ve acemice karar ve tavırlar içinde olduğunu ve Meclisin kendisine verdiği yetki sınırlarına riayet edemeyip acemi işler yaptığını söyledi. Lozan’dan gelen haberlerin çelişkili olduğunu yakından takip eden Ali Şükrü Bey Mecliste konuşuyor ve diğer vekilleri aydınlatarak uyarıyordu.

Fakat yönetim Muhalif ve Muhalefet istemiyordu. Bir seferinde tartışmalar sürerken Mustafa Kemal Paşa ile yaka-paça oluyordu. Hükumetin başta Asker Kaçaklarını te’dip için kurduğu İstiklal Mahkemesine verdiği kanun dışı teklif ve yetkilere karşı arkadaşı Hüseyin Avni Beyin Hükumet üyelerine “Siz ne yapıyorsunuz? Allah Peygamberine böyle bir Salahiyet vermemiştir!” Diyordu.

Ali Şükrü Bey’in Hazin Sonu

Ali Şükrü Bey 27 Mart 1923 günü Ankara’da kayboldu. Aramayı sürdüren kardeşi Mehmet Şevket İki gün sonra Hükumete bildirdi. Resmen aranan Ali Şükrü beyin Cesedi üç gün sonra Mühye köyü civarında bir çukurda bulundu. Boğularak öldürüldüğü anlaşıldı.

Meclise katil veya katillerin Meclisin kapısı önünde asılarak teşhir edilmesi için yasa teklifi verildi.

Hükumet Cinayet failinin Milis Yarbay Topal Osman olduğuna hükmetti. Onu tutuklamak üzere harekete geçti.

Araştırma Komisyonu Ali Şükrü beyi Topal Osman’ın Papazın Bağındaki evinde öldürdüğünü tespit etti.

Çankaya bahçesine sığınan Topal Osman ve adamları yeni kurulan Meclis Muhafız Birliğiyle 1 Nisan 1923 gün ve gecesi çarpıştı. Topal Osman, 2 Nisan’da Komutan İsmail Hakkı Tekçe tarafından öldürüldü.

Muhafız taburu jandarmaları Onu yaralı olarak ele geçirdi. İnfaz edildiğinde başı gövdesinden ayrılmıştı. Defnedildi. Ali Şükrü beyin katilinin meclis önünde asılması teklifinin Yasalaşmış olması sebebiyle Topal Osman’ın cesedi jandarmanın defnettiği yerden çıkarılıp Meclisin önünde bacağından asılmıştır.  

Ali Şükrü Beyin Hacı bayram camiinde cenaze namazı kılındı.

Şehadetinden sonra Ali Şükrü Beyin Naaşı Trabzona getirildi. Halkın yoğun isteği üzerine Cenaze namazı İskender paşa Camiinde tekrar kılındı ve Karadeniz’i yukarlardan seyreden Boztepe’ye defnedildi.

Merhum Ali Şükrü Beyin cinayeti Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk siyasi Suikastidir.

Hukuk adamı olmadığı halde Mahkeme reisliğine atananların kalem kırarak mazlum ilim adamlarını Salben idam ettiği cinayetleri ayrı başlıkta değerlendiriyoruz.

Çünkü İstiklal Mahkemelerinde hâkim yoktur, eşkıya vardır!

Not;

1-Topal Osman’ın sekiz adamından biri olan Mustafa Kaptan; Osman’ın davetiyle  Ali Şükrü beyi yemek bahanesiyle Topal Osman’ın Samanpazarı’ndaki evine götürdüğünü ve hazırlıklı bekleyen adamların ani baskınıyla kementle boğulduğunu itiraf etmiştir.

Mustafa Kemal Paşaya yakınlığıyla bilinen Topal Osman, Özel Muhafız Komutanıydı.

Ankarada Ayrancı civarında kendine tahsis edilen Papazın Bağında yaşıyordu. Şehidin cesedi bulunup yakalama emri çıkarılınca Topal Osman Çankaya Köşküne sığınmak istedi. Orada korunacağını sanıyordu. Fakat Mustafa kemal paşa Köşkte değildi.

Topal Osman öfkeyle köşkün kapısını kırarak, önüne gelini kırıp parçalayarak içeri daldı. Bu daha sonra “Çankaya Köşkü Baskını” olarak anılacaktır.

Komutan İsmail Hakkı Tekçe tarafından 2 Nisan 1923 günü başı gövdesinden ayrılmak suretiyle ele geçirildi.

2- Yolumun Trabzon’a düştüğü her seferinde Boztepe’ye, huzuruna çıkar Fatihalarımı Yasinlerimi sunarım. O Yarınki Türkiye’yi Kuracak Nesillerin Rolmodeli’dir.

Ona Allahtan Gani Rahmetler diliyorum.

 

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş