İçişleri Bakanlığı verilerine göre; 11 Mart-9 Nisan tarihleri arasında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla, yankesicilikten kapkaça, hırsızlıktan kadına şiddete kadar birçok farklı suçlarda, yüzde 24 ile yüzde 74'e varan oranlarda düşüşler gözlenmektedir.
Bunda elbette Koronavirüs nedeniyle sağlanan sosyal izolasyonun payı büyük. İnsanlar sokağa çıkmıyor ki suç işlesin denilebilir. Tam aksi; iş yeri ve oto hırsızlıkları açısında durumun daha elverişli olduğu söylenebilir.
İstatistiklerin detaylarını uzmanlarına bırakalım. Verilerde dikkat çeken başka bir husus var. Kadına karşı işlenen suçlar ve aile içi şiddet. Mecbur kalınmadıkça evden çıkılmadığı, kısmi de olsa sokağa çıkma yasağının uygulandığı, medyada sürekli bir tazyikle pompalanan bulaş korkusu ve uzun süre kapalı alanda bi-meşgale kalan insanın şiddete yönelmesi beklenmeli değil miydi? Evet, ABD’de olduğu gibi. Orada bazı suçlarda azalma görülürken aile içi şiddet konusunda artış gözlemlenmektedir.
Memnuniyetle görüyoruz ki, ülkemizde aile içi şiddet ve kadına karşı işlenen suçlarda geçen yıla göre yüzde 24, geçen aya göre ise yüzde 9 daha azalma tesbit edilmiş.
Korona bizi ne ile tehdit ediyor. Sınır tanımayan; nereden, ne zaman, nasıl geleceği belli olmayan ölümcül bir virüsle, tıpkı ecel gibi.
Kapitalist hayat tarzı yıllardır bize ölümü unutturmayı, ahireti hesaba katmamayı dayattı. Oysa ölüm yeryüzünün tüm coğrafyalarında, tüm iklimlerinde, tüm toplumlarında itiraz görmeden boyun eğilen bir vakıadır. Tarih boyunca da hep böyle süregelmiştir.
Biz ölümle barışık bir medeniyetin çocuklarıyız. Kabristanlarımız yerleşim yerlerimizle iç içedir. Mescitlerimize girmeden mezarları selamlarız.
Merhum Erdem Beyazıt’ın “Bulmak” şiirinde dediği gibi;
“Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm”
Ölmeden önce ölünüz ve hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz, “Zevkleri bıçak gibi kesen ölümü çok hatırlayın!” diyen bir peygamberin kara sevdalı âşıklarıyız.
Bir gün O’na sorduklarında ‘akıllı mümin kimdir?’ diye; “Ölümü sıkça hatırlayıp, ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapan kimsedir. İşte gerçek akıllı insanlar onlardır.” buyurmuşlardır.
“Aranızda ölümü takdir (ve vaktini tayin) eden biziz. Sizi (öldürüp veya helak edip yerinize) benzerlerinizi getirmemizin ve sizi bilmediğiniz bir âlem (olan âhiret)te yeniden var etmemizin kimse önüne geçemez.”(Vakıa 56/60-61)
Hülasa; ruh tanımaz psikologların, ölümü öcü gibi gösteren eğitim sistemin cinnetinden sıyrılmalıyız artık. İnanç sistemimizle barışık, kültürel kodlarımıza uygun, yeni, yerli bir söylem ve model geliştirmenin zamanı gelmiştir. Bize şer görünen küresel virüsten, böyle hayırlarla sıyrılalım inşallah.
“Ey (Allah’ın rızasıyla) huzura eren nefis!
(Rabbini) hoşnut etmiş ve (sen de Rabbin tarafından) hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.
Haydi, (iyi) kullarımın içine katıl ve cennetime gir! (denilir.)”(Fecr 89/27-30)
Devlet mevzuuna giriş|Sait Alioğlu
26.03.2024
SÖMÜRGECİLİKTEN KÜRESELLEŞMEYE |Noam Chomsky
24.03.2024
Seviyesiz siyasetin gölgesinde seçimler
24.03.2024
BU UTANÇ BİZ MÜSLÜMANLARINDIR|MUSTAFA DOĞU
26.03.2024
Süleyman Arslantaş ile Derkenar
14.03.2024
FİLİSTİN CEPHESİNDE NİLİ CASUSLARI
04.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024
EBU UBEYDE'NİN YALNIZLIĞI KADİR ÇİÇEK 24.03.2024
Çanakkale’den Gazze’ye AHMET SEMİH TORUN 21.03.2024
DİYARBEKİR ANNELERİ FERMAN KARAÇAM 22.03.2024