metrika yandex
  • $38.87
  • 43.67
  • GA28455

Bir Umreden Arda Kalan

AHMET GÜRBÜZ
18.04.2025

İlk defa bireysel bir umre tecrübesi yaşadım. Arefe günü de olsa ailecek Ramazan Umresi yapmak müyesser oldu, elhamdülillah.

Müjdecimiz ve şefaatçimiz, kâinatın efendisi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; “Ramazanda yapılan umre benimle yapılan Hacca bedeldir.” (Muttefekun aleyh) buyurarak Ramazan umresinin faziletine işaret eden, müthiş bir beşarete imza atıyor.

İklim değişikliği, hava şartları, insan ve ibadet yoğunluğuna ilaveten oruçta eklenince, bu müjdenin manası daha kolay anlaşılıyor.

Ramazan umresi deyince; gündüzleri oruçla, Kâbe’de kılınan namazlarla, tavaflarla, akşam teravihler ve teheccüdlerle dolu dolu yaşanan bir ay akla gelir. Ne yazık ki biz ramazanı ancak ucundan yakalayabildik.

gökyüzü, dış mekan, yer, bina içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

 

Kişisel gözlemlerime geçmeden önce; umre, umre ve hac arasındaki farka bir nebze temas etmek isterim.

Umre sözlükte; ziyaret, Kâbe ziyareti ve imar anlamlarına karşılık gelir. Dini terminolojide ise; ihrama girerek Kâbe’yi tavaf edip, Safâ ile Merve arasında sa‘y yapmayı ifade eder.

 Hac ve Umre benzerlikleri sebebiyle halk arasında birbirinden ayırt edilemeyebiliyor. İslam’ın beş şartından biri olan Hac, ancak hicrî takvimin belirli ay ve günlerinde ifa edilebilir. Oruç gibi, zamanla kayıtlıdır. Umrede yapılanlara ek olarak; Arafat ve Müzdelife vakfesi, şeytan taşlamak ve kurban kesmek gibi fiilleri de içeren mücmel ve muhteşem bir ibadettir.

“Allah (rızası) için Hacc ve umre yapın.. Hac, bilinen aylar(da)dır.. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. Bir de (yol için) kendinize azık edinin. (Bilin ki) azığın en hayırlısı takvadır.” (2/196-197)

“Hac ve umre yapanlar Allah’ın misafiridirler, O’na dua ederlerse icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse bağışlar” (İ.Mâce, Menâsik 5)

Hz. Âişe radıyallahu anha; “Kadınlara cihad gerekir mi?” diye sordu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem; “Evet, onlara içinde savaş bulunmayan bir cihad gereklidir: Hac ve umre” şeklinde icabet buyurdu.(İ.Mâce, Menâsik 8)

Otuz beş yıl önce sektördeki güven bunalımını görüp, hizmet alan ve hizmet üretenler arasındaki uçuruma köprü olmak ümidiyle profesyonel olarak girdiğim Hac ve Umre organizasyonu işinden, beş yıl boyunca denize maya çalmak kabilinde verdiğim etik ve erdem mücadelesini, “çekildim bab-ı hükumetten izzet-i ikbal ile” diyerek havlu atıp pes etmiştim.

İş hacminin akıl almaz büyümesine, teknolojinin muazzam kolaylaştırıcı etkisine rağmen, sektörün hala aynı derekede debeleniyor olmasını büyük bir teessür, teessüf ve ıstırapla müşahede ettim.

Suudi yönetiminin bir yılda üç kez giriş-çıkış yapma ve doksan gün konaklama imkânı sunan elektronik vize uygulaması dünyanın dört bir yanındaki, özelikle azınlık Müslümanlar için büyük bir kolaylık.

Bu kabilden olmak üzere Hac ve umre yolcularının hizmetine sunulan Nusuk uygulaması da her türlü takdirin üzerindedir. Türkçe menü, namaz vakitleri, kıble bulucu, kıraat arşivi, günlük zikir ve dualar vs. ama en önemlisi Ravza-i Mutahhara randevusu için olmazsa olmaz.

E vize uygulaması Yeşil Pasaportlar için % 90’ın üzerinde ekonomik avantaj sunuyordu. Ülkemdeki açgözlü acentelerin bunu sui-istimal ederek bütün pasaportları yeşil pasaportmuş gibi vizeye sunması bu imkânın sonlandırılmasına sebep oldu maalesef.

Sektörde bulunmuş ve Suudi Arabistan’da ikamet etmiş olmama rağmen ailemle birlikte ilk ramazan umremi bu sene yaptım.

Senenin hiçbir günü ve saati yoktur ki Kâbe boş kalsın ve tavaf dursun, namazların farzına durulduğu vakit hariç. Onun dışında biteviye devam eder gece gündüz..

Hac günleri ve Ramazan Ayı ayrı bir heyecan ve yoğunluğa ev sahipliği yapar Beytullah. Ramazanın son on günü, Kadir Gecesi ve itikâf sebebiyle Müslümanların rağbeti zirveye çıkar. Otel ve transfer fiyatları da aynı oranda artar tabi. Öyle nisbi oranlarla da değil, ortalama % 400-500 gibi.

Haremeyn İşleri Genel Başkanlığının ajanslara geçtiği bilgiye göre; Ramazan’ın başından 11 Nisan’a kadar kutsal topraklara akın eden umreci sayısı 19 milyon 608 bin 573’e ulaştı. Bu tüm zamanların rekoru demek. 2024 yılında hacı sayısı 1 milyon 883 bin 164 kişi idi sadece.

Elbette bunun hava trafiği, kara transferi, iaşesi, iskânı büyük bir organizasyon kabiliyeti gerektirmektedir. Ufak tefek aksaklıkları saymazsak Suudi yönetimini tebrik etmek gerekir.

Pandemiden sonra sıkı bir şekilde uygulanan Kâbe’nin zemininde ihramsız tavafa müsaade edilmemesi olumlu bir uygulama. Ancak bu nafile tavaf yapanlar için extra meşakkate sebep olmaktadır.

Bu yasağı delmek için bazı ziyaretçilerin niyet etmeden sadece ihrama giyerek tavaf yaptıkları vaki. Ben bunun uygun olmadığı kanaatindeyim, soranlara da böyle söyledim. Mevcut nizama uymanın, diğer ibadet edenlere kolaylık sağlamanın daha ehven olduğunu tenbihlerim.

Zemin katta mevcut tavaf alanın dışında kalan mekânların kademeli olarak yükseltilerek tavafa uygun hale getirilmesinin daha doğru olduğu kanaatindeyim. Namaz için gelenler direk üst katlara yönlendirilebilir.

Bunun gerçekleşmesi büyük bir zihinsel dönüşüm ve felsefi devrim demektir. Zira anıtlara ve anıtsallaştırmalara karşı olan irade, Kâbe’nin etrafında daha ihtişamlı binalar yapıyor. Orada izzet ve satvet Kâbe’nin olmalı. Kulların filleri ve eserlerinde hudu ve tevazu olmalı.

Kaosa meydan vermemek için Mescid-i Haramın yeni bir tasarıma ihtiyacı var. İnsan odaklı, erişilebilir, zarafet, letafet ve asaletli, Kâbe’nin ön planda olduğu, daha ergonomik bir tasarım. Dünyanın en iyi mimar ve mühendisleri bir araya getirilerek, belki bir proje yarışmasıyla bu sağlanabilir.

Harem bölgesine yapı yasağı getirilip, Kâbe’nin azametine gölge düşürecek her şey temizlenerek başlanabilir. Zira Haremin etrafındaki doğal dağlar kaldırılıp, estetikten uzak, beton ve mermerden yapay dağlar inşa edilmiş durumda.

Mevcut genişletme çalışmaları ve kat tahsisi sebebiyle, kalabalıkları sevk etmek için kullanılan plastik bariyerlerle oluşturulan koridorların, bazen gereksiz ve mantıksız uygulandığına tanıklık ettim.

Ülkemde ve dışarıda cami şadırvanlarında bir standart olmayışına çok hayıflanırdım. Haremeyn şadırvanları, özellikle de Medine, taharet ve ergonomi açısından emsal gösterilebilir.

Suudi Arabistan’da namaz vakitleri dışında mescitlerin kilitli olması da ayrı bir garabet. Bizde köy camilerinde bile tuvaletler ve son cemaat yeri açık tutulur, yolcu ve yabancılar ibadetlerini yerine getirebilsin diye.

 

bina, iç mekan, tavan ışık tesisatı, aydınlatma içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Mekke-Medine transferini ve ziyaretlerini kiraladığımız araçla yaptık. Oto yolda ortalamanın üstünde büyüklükte bir tesiste mola verdik. Cami açık ama tuvalet ve şadırvanları kapalı. Bunlar gündüz yaşanıyor maalesef.

Bir gece ansızın Bedir’e gittik. Bedir kuyularının bulunduğu ve 1000 kişilik müşrik ordusunu 305 kişiyle mağlup eden Bedrin Arslanlarının çarpıştığı alana yapılan Ariş Mescidi meşrutasıyla beraber kapalı, etrafı oldukça bakımsız. Dışarda iki rekât namaz kılana kadar sivrisineklere yem olduk. Aynı şekilde şehidlik de kapalı ve bakımsız.

Bedirde peygamber ordusuna destek için Allah cc tarafından yeryüzüne indirilen üç bin silahlı meleğin indiği Cebel-i Melaike/Melekler Tepesi bölgesindeki tertip düzen dikkat çekiyor. 

Yeni bir gelişme olarak ziyaret noktalarında küçük büfeler şeklinde de olsa alış veriş merkezleri inşa gayretleri not edilebilir.

Hicret yolunda Medine’ye geçerken en güzel enstantanelerden biri de, geniş bir maymun ailesi ile karşılaşmak oldu. Henüz birkaç aylık olduğunu tahmin ettiğimiz yavruların çoğunlukta olduğu bir çeşit çöl maymunu familyasını besledik. Manevi atmosferin dışında hafızalarda kalacak, farklı bir hatıra oldu.

 

kum tepesi, doğa, kum, fısıldayan kum içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

 

Medine otelleri akıl almaz zamlanmış. Yaşanan çok hızlı ve kaba kentsel dönüşümün doğal bir sonucu. Tarihi Annebiye çarşısı yıkılalı yirmi yılı geçti ama yerine yapılan alışveriş merkezleri tam olarak hizmete açılmamış. Ebu zer mescidinin olduğu bölge, Davudiye mahallesi tamamen kürünmüş âdete. Haremden çıkınca ilk sıra otellerin ardından Uhud’a kadar hiçbir yapılanma yok henüz. Uhud şehitliğinin bu kadar yakın olduğunu hiç tahmin etmemiştim.

Tabi bu dönüşüm umrecilerden daha çok Medine fukaralarının canını yakmıştır. Onlar için ne bir toplu konut, ne de alternatif bir konaklama imkânı sunulmamış. Çoğunluğu Afrika kökenli azımsanamayacak bir topluluk yaşıyordu Medine’nin kenar mahallelerinde.

Son yirmi yılda sokağa yansıyan en önemli değişimlerden biri de otomotivde yaşanış. Önceden trafikte ezici bir Amerikan hegemonyası varken, bugün uzak doğu, sokak ve caddeleri tamamen teslim almış durumda.

Gördüğün en radikal değişim neydi diye sorulsa; şüphesiz bayanların trafiğe ve iş hayatına katılımı derdim.

Artısı eksisi her şey bir tarafa, Kâbe’nin ve Ravza-yı Mutahharanın insan hayatındaki dönüştürücü etkisinin daha kolay tebarüz etmesi için; hijyen, sosyal terbiye, ibadet ve kardeşlik hukuku, Haremeyn adabı gibi temel bazı konularda bütün hacıların ön ve ortak bir eğitimden geçmesi mutlaka planlanmalı. 

                                                                                                                                         

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumlar (4)
Ahmet Gürbüz | 19.04.2025 23:50
Teşekkürler dostlar
Akın Kurtaran | 19.04.2025 14:38
Ahmet Bey umrenizi Allahü Teâlâ kabul eylesin... Bu hoş yazı için de yüreğinize sağlık...
Nurettin TEMELOĞLU | 19.04.2025 14:06
Rabbim kabul buyursun.
Saim Kayadibi | 19.04.2025 13:57
Müstefid olduk Ahmet abi. Allah CC umrenizi de kabul etsin.