o zaman haydi bi oyun oynayalım dostlar!

yaşıyoruz işte...
o ara ilişkiler kuruyoruz çevreyle.
insanız ya!
dostlar, eşler, evlatlar komşularımız oluyor
yakın uzak…
insanlar bizi bu ilişkiler yumağıyla tanıyorlar ve değerlendiriyorlar.
veya daha önemlisi numaracı birisi değilsek eğer
kandırmıyorsak kendimizi
bu ilişkiler
nasıl bir yolun yolcusu olduğumuzun önemli ipuçlarını veriyor bize…

o zaman haydi bi oyun oynayalım dostlar!
kendinizin 4 güzel şeyinizi söyleyin?
dersem
ama ara sıra yapılan güzel değil,
sizdeki o güzellik sizinle
adeta özdeşleşen güzellik olacak işte…
bakmayın öyle
4 tane güzel hasletinizi söyleyin kendinizle ilgili diyorum.
anlamadım nereden mi çıktı? diyorsunuz
"kendimle ilgili dört güzel şey, ha!"  
ben hı! işte falan…
hayır hayır! güzel olan arabanız, eviniz, sesiniz falan demiyorum!
bulamıyor musunuz?
basit gibi geliyor ama niye öyle çok düşündünüz ki?
yani diyorum ki;
nasıl tarif edersiniz kendinizi bize onu hele
bi deyin…

veya şöyle sorsak soruyu
yakın dost bildiğiniz kişiye, haydi standardı biraz yükseltelim
çalıştığınız yere diyelim, işvereninize, varsa işçilerinize veya komşunuz sorsak ve
sizin öne çıkan 4 güzel şeyini söyleyin desek
ne söylerler siz için ezbere onu derim…

yürüdüğünüz yola, hafızaya, kalplere kazınan
4 güzel yapageldiğiniz şey işte!

cömert misiniz mesela
hayırsever
veya
mazlumların dostu derler mi ki?
merhametli birisidir diye eklerler mi,
ne dersiniz sizin için bir çırpıda derler mi ki  
müslüman adam, iyi adam, iyi kadın işte…

ne bileyim!  en yakınlarınız
yani sizi tanıyan ciğerinizi! bilenler şöyle deseler;
yakışıklı, çok zeki, çarpıcı, çok güzel, alımlı, kararlı, çalışkan
tuttuğunu koparır falan,
sahi mutlu eder mi bu sözler sizi…

dikkat edin öyle olumsuz şeyler falan dediklerini söylemiyorum, hafazanallah!
iyi adamdı ama biraz cimriydi gibi,
yani
müslümana yakıştıramadığımız şeyleri  yazmıyorum bile…
veya susup kalakalsalar “bilmem ki ne desek, aklıma gelmiyor?’’ diye de ekleseler…
ah ki ah!

yalansız dolansız cümleler kursak veya kurdursak tanıyanlara
neyi duyardınız hakkınızda onu derim
veya
siz ne söylerdiniz kendiniz için…

bizim için ilk elden ilk söylenenler
inanın
yaşanmış bir hayatın
tutulan ön muhasebesidir dost
ve bizim esasında  kim olduğumuzu söylerlerken
daha önemlisi sonucunuzun ne olacağını da işaret eder...

meczup ökkeş söylenir
 
“kalp denizdir, dil de kıyı
denizde ne varsa kıyıya o vurur”
demiş mevlana…
der ve susar…

ilginçtir bizim ökkeş!
nereden duyar böyle
afilli cümleleri bilmem…