yıllar önce
13 yaşında hafızlık için kaldığımız yatılı yurtta
öğle arasında yüksek bahçe duvarları arkasındaki binadan
koşarak bahçeye çıkar
dışarısını gösteren tek yer olan demir parmaklıklı kapıya başımı dayar
geçen insanlara bakardım,
gelip geçen arabalara işte...
niye baktığımı nasıl bir zevk olduğunu tam şimdi anlatamam.
o ara sanki ruhumun dinlendiğini hissederdim...
diyordu hafızlık yapan sonra yarıda bırakmış olan arkadaş…
yüzyıllardır yapılagelen işler olur.
ama gelenekten kaynaklanan ama dini bir hassasiyetten fark etmez
üzerine konuşulması zor konulardır
bu böyle mi gerçekten? doğru mu yapılan? diye sorgulanmaması
ya geniş kitlelerin öfkesini çekmemek
ya ilgili kişileri veya yakınlarını üzmemek veya kırmamak
ya da bundan rızıklanan geniş bir kesimin şiddetinden korkmak
veya ne bileyim sırası mı diye düşünür geri durursunuz.
bir yerlerde bir yanlış varsa
vardır da
konuşsak medenice meselelerimizi
ne iyi olurdu.
konuşmayı becerebilirsem esasında
onbinlerce aile ve çocuğu yakından ilgilendiren bir konu
sayın diyanet işleri başkanımız geçenlerde bir açıklama yapmış;
180 bin civarında hafızımız varmış. her yıl da üzerine binlercesi eklenmekte.
başkan bu sayının çok yetersiz olduğunu söylüyordu
ülke nüfusuna göre hiç olmazsa yüzde biri hafız olmalıymış.
yani “800 bin hafız hedefimizdir” diye de ekliyordu.
nefeslenip burada durmak gerekiyor.
Allah aşkına
bu kadar hafıza ne ihtiyaç var hele bi söyleyin?
doktoru, mühendisi, siyasetçisi, sanayicisi, motor ustası, berberi vs hafız olmuş
sahi ne alaka…
hafızlık yapıp ilahiyat alanında görev alan mesela kaç kişi var?
konyanın 4 belediye başkanından 3’ü hafız. valla!
iyi de
“binlerce hafız imam var ama” der gibisiniz.
o öyle değil. istatistikler hiç öyle söylemiyor. zamanı gelince o istatistik dilde de konuşacağız...
bir de
yahu namazda fil suresi aşağısını her gün okuyan imamın hafız olması için sebep ne?
din ilimlerinde gerçekten ihtisas yapacak sözü olacak kişinin hafızlığı
kendisi için büyük bir kıymet. burada hiçbir karşı cümle kurulamaz.
kurulamaz da bunların bir ülkede sayısı kaç tane olur ki…
yaşı başını almış kişiler “ben hafız olmak istiyorum” diyerek
kendi tercihleriyle bu yola girmişseler
bu muazzam bir dirayet, disiplin ve ibadet olurdu
böylesi kişi ülkede saylıyken ve tebriği hak etmişken
can sıkıntısı
14 yaşında
daha küçük yaşlarda olanlar da var
çocuk yaşta veya gençliğin başlangıcında
gözü oyun oynaşta olanı
ana kucağından alıp yurtlara yatılı koyarak
anlamadığı dilde anlamadığı metinleri ezberletmeyi
geri kalan hayatında belki de hiç kullanmayacağı, unutacağı kitabı
dindarlık olarak gören zihniyet yüzbinlerce sayıya ulaşmışsa
burada bi gariplik var gibi sanki. onu derim...
baştan söylemiştim
ben, bizimkiler yar evlat torun tombalak ve sonraki nesillere yazarım.
bir de sizin gibi yolu kesişenler oluyor benimle…
onlar da lütfen
katılmasalar da söyleyeceklerime
zenginlik saysınlar…
nerede kalmıştık
diyordum ki
meczup araya girdi
nefeslensen mustafam
sanki
iyi olur
dedi ve sustu...
dilim dönerse hafızlığı konuşacağız
ökkeş nefeslen dedi…
Lübnan sınırında ilk sıcak temas
02.10.2024
Tel Aviv'de operasyon
01.10.2024
İran, İsrail'i Vurdu
01.10.2024
Husiler, ABD SİHA'sını düşürdü
01.10.2024
Tebaa ve İtizalciler | Muharrem Balcı
11.09.2024
Allah Var! Gam Yok! AHMET SEMİH TORUN 01.10.2024
my body my decision MUSTAFA AKMEŞE 03.10.2024
İktidar ve Toplum YUSUF YAVUZYILMAZ 05.10.2024
MUHAFAZAKÂRLIK MEHMET YAVUZ AY 12.09.2024
SEVGİLİ AYŞENUR MÜSAADEN OLURSA… ESRA DURU 12.09.2024