metrika yandex
  • $40.44
  • 47.05
  • GA29935

Gönüllerin Fethi, Hacc-ı Ekber ve Bayram

AHMET SEMİH TORUN
05.06.2025

 

"Kostantıniyye elbet fetholunacaktır. Onu fetheden emir (komutan) ne güzel emir, onu fetheden asker (ordu) ne güzel askerdir." Hadîs-i Şerif

Atik İzcilik ve Okçuluk Spor Kulübü izcileri dedelerine vefa ve teşekkür için 31 Mayıs Cumartesi günü Fetih Yürüyüşü yaptılar. Panorama 1453 Tarih Müzesi'ni ziyaret ederek programa başlayan atik izcilerimiz, yürüyüşlerine surlar içinden yürüyek İstanbul'un fethinde şehit düşen kutlu askerlerin (Ni'me'l-ceyş) kabirlerini ziyaret edip dualar ettiler.

Çağ kapatıp çağ açan Ulu Hakan Fâtih Sultan Muhammed Han ile ordusunun, Fetih'ten üç gün sonra Ayasofya Camii'nde namaz kılmak için İslambol'a giriş yaptığı Edirnekapı'dan geçen zinde izcilerimiz İstanbul'un manevi fâtihini ziyaret etmek için Eyüpsultan'a doğru yürüyüşlerine devam ettiler.

İstanbul'un manevi sultanı Mihmandar-ı Rasûl Hâlid bin Zeyd ebâ Eyyûb el-Ensârî Hazretlerinin huzurunda izcilerimizle yaptığımız "Fetih Ruhu ve Gençlik" konulu sohbetimiz sonrasında cami, türbe ve çevredeki manevi mekânlar ziyaret edildi. Böylece Atik İzcilik ve Okçuluk Spor Kulübü izcilerimizin 1446/2025 Fetih Yürüyüşü, Topkapı'dan başlayıp İstanbul'un kalbi Eyüpsultan'da tamamlanmış oldu. Bir oymakbaşı olarak izcilerimize ve kıymetli liderlerine şükranlarımı sunar gayretlerinin artarak devam etmesini dilerim.

Fethin temellerine ve İslâm tarihindeki seyrine bakmak için Efendimizin peygamberlik ile vazifelendirilip Mekke'de tebliğe başladığı döneme gitmek gerek. Gönülleri İslâm aşkıyla yanan ilk Müslümanlar eza ve cefaya düçar oldular. Asr Suresi nâzil oldu. Allah'tan başka ilah kabul etmeyip yalnız O'na iman eden, O'nun rızasını kazanmak için gayret eden, hak olanı söyleyen, putçu düzene kafa tutan, işkencelere maruz kaldıklarında da birbirlerine sabrı tavsiye eden yüce gönüllü Müslümanlar üç sene abluka altında kaldılar. Müşrikler, -bugün Gazze'de olduğu gibi- Müslümanların hayatta kalmak için ihtiyaçları olan malzemelere ulaşmalarını engelliyorlardı.

İşkenceler dayanılmaz bir hâl alınca; mazlum Müslümanlar iki kere Habeşistan'a hicret ettiler. Daha sonra her şeylerini geride bırakarak Yesrib'e hicret etmek zorunda kaldılar. Medine İslâm Devleti kuruldu. Medine'deki Yahudilerle Medine Muahedesi (Antlaşması) yapıldı. Antlaşmaya uymayıp düşmanla iş birliği yapan Yahudiler Medine'den sürgün edildiler.

İlk savaşlar, savunma savaşlarıydı. Bedir, Uhud ve Hendek savaşları, Medine İslam Devleti'ni korumak için yapılmıştı. Daha sonra hakkın hakimiyeti için savaşlar ve kuşatmalar yapıldı. Fitnelerini Hayber'de de sürdüren Yahudilere gereken cevap verildi ve M. 628'te Hayber fethedildi. Mekke müşriklerinin Hudeybiye Antlaşması'nı bozması üzerine 630'da İslâm Ordusu Fâtih Peygamber Muhammed Mustafa önderliğinde Mekke'ye girdi.  Vatanları olan Mekke'den hicret etmek zorunda kalan Müslümanlar, zalimlere diz çöktürmüş olarak dönüyorlardı.

Önce gönüller, sonra şehirler fethedildi. Nasr Suresi'nde bildirildiği gibi gönüller şâd u handan olup îmanla doldu. Zümre-i sâlihîn olan İslâm Ümmeti doğdu. Hicri 11 (M. 632) Zilhicce ayında, Rasûlulllah Efendimiz hac vazifesini yerine getirdi. Son haccı olduğundan buna Veda Haccı, hac vazifesini yerine getiren Mü'minlere yaptığı konuşmaya da Veda Hutbesi dendi. Efendimizin 100.000'in üzerindeki sahabeye Arafat ve Mina'da arafe günü ile bayramın ilk üç günü îrat ettiği veda niteliğindeki vasiyetnamesi olan evrensel mesajlarla dolu olan hutbe, yüksek sesli aracılar vasıtasıyla kalabalık hacılara duyurulmuştur.

Peygamber Efendimiz; "Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’ân ile peygamberinin sünnetidir." diyerek vasiyetini bildirdi. Daha sonra Rasûlullah, “Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar. O zaman ne diyeceksiniz?” deyince ashâb-ı kirâm, “Allah’ın risâletini tebliğ ettin, görevini yaptın, bize nasihatte bulundun diye şahitlik ederiz” dediler. Bunun üzerine Efendimiz şehâdet parmağını semaya doğru kaldırarak “Şahit ol yâ Rab, şahit ol yâ Rab, şahit ol yâ Rab!” diyerek vazifesini yaptığına dair ümmetini şahit tuttu.

Fetihler; Hulefâ-i Râşidîn (Dört Halife) zamanında da devam etti. Hazreti Osman zamanında İslâm'ın hükümranlığı; bir yandan Buhara'ya, öte yandan Kuzey Afrika'ya kadar ulaşmıştı. Mısır, Irak, Suriye, Filistin, İran, Rodos, Kıbrıs, Gürcistan, Dağıstan, Azerbaycan vesair yerler fethedildi. Bizans'ın Akdeniz'deki hakimiyeti sarsıldı.

İslâm coğrafyasının değişik yerlerinde sahâbenin mezarları bulunmakta. Sahâbiler, Hicaz’da kalıp orada ibadet etmenin sevabının çok olduğunu bilmelerine rağmen, İslâm’ın güzelliklerini diğer insanlara ulaştırmak için yollara düşmüşler ve çoğu gittikleri yerlerde vefat etmişlerdir.

Emeviler ve Abbasiler döneminde Kostantıniyye kuşatmaları yapılmış, Atlas Okyanus’una ulaşılmış, İspanya fethedilmiş, Müslümanlar Avrupa'da boy göstermeye başlamıştı. Çin sınırına kadar ilerlenmiş, Harun Reşid Bizans donanmasını Akdeniz'de bozguna uğratmıştı. Anadolu seferleri başladı. Girit fethedildi. Daha sonra Güney İtalya'ya seferler yapıldı.

Halife Kaim Biemrillâh, Selçukluların İslâm'a yaptığı hizmet sebebiyle Tuğrul Bey’e "Doğu ve Batının Hükümdarı" unvanını verdi. Böylece İslâm dünyasının siyasi hâkimiyetini Türkler temsil etmeye başladı.

1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Sultan Alparslan, bazı komutanlarını Anadolu’nun fethine gönderdi. Fetih hareketi hız kazandı ve Anadolu’da ilk Türk beylikleri kuruldu. Danişmendliler, Saltuklular, Mengücekliler ve Artuklular ilk Anadolu Türk beylikleri oldu.

Osmanlı Beyliği, 6 asır dünyaya hükmetmiş, Allah rızası için yaptığı çalışmalarda başarıya ulaşmıştır. Fetih ruhuyla hareket eden Osmanlı Devleti, kısa sürede ilerleme kaydetmiş, İstanbul’un Fethi bir dönüm noktası olmuş, açılan yeni çağ İslâm medeniyetinin nuruyla aydınlanmıştır.

"Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!
Göster, kabaran sular nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme- delikanlım- kendini!

Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”

Sahabe-i Kiram ilk Kostantıniyye kuşatması için yaklaşık 4.000 kilometrelik bir yol katetmişlerdi. Kuşatmaya giden İslâm orduları genellikle daha önce fethettikleri Kıbrıs'a uğrayıp oradan Kostantıniyye önlerine gelmişlerdi.

Fetih ruhuyla yola devam eden ecdadımız hiçbir zaman boş durmadı. Dîni, vatan ve milleti için birçok fedakârlıklarda bulundu. Vefakâr torunlar ise, dedelerinin yolundan gidip İslâm'ın hâkim olması için mücadele ettiler.

 “Zannetme ki, ecdadın asırlarca uyurdu,

Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Üç kıt’ada yer yer kanayan izleri şâhid,

Dinlenmedi bir gün, o büyük şanlı mücahid.”

Hac, Müslümanların senelik evrensel toplantısı. Kendini Rabbine adayan yaklaşık 2 milyon Mü'min, "Lebbeyk" diyerek hac ibadetini yerine getirecek inşallah. Hacıların çoğu uçakla seyahat ederken çeşitli ülkelerden karayoluyla gidenler de var. Bunun yanı sıra hacca dikkat çekmek için, atla ve bisikletle hac yolculuğuna çıkanlar da oldu.

Üç yıldır hazırlık yaptıktan sonra yaklaşık 8 ay önce Endülüs'ten yola çıkan 4 Endülüslü Müslüman İspanya'dan yola çıktılar. 500 sene önceki Endülüs Müslümanlarının kullandığı hac güzergâhını takip eden atlı hacı adayları Prof. Abdallah Hernandez, Abdelkadir Harkassi ve Tariq Rodriguez'e Bouchaib Jadil destek verdi. Ondan fazla ülke geçip yaklaşık 8.000 km. yol katederek 240 gün sonra kutsal topraklara ulaştılar. Yolculuğun meşakkatlerini Müslüman kardeşlerinin desteğiyle atlattıklarını bildiren Endülüslü Müslümanlar Ka‘be-i Muazzama'ya ulaşmanın hazzını yaşıyorlar.

Ramazan ayında İstanbul'a geldiklerinde; fiziki engelli olmasına rağmen hayatını birçok hac ve umre süsleyen Şeyh Murad-ı Buhari Hazretlerinin Eyüpsultan'daki türbesini de ziyaret eden Endülüslü Müslümanları İlim Kültür ve Sanat Vakfı (İLKSAV) yetkilileri karşılamışlardı. Kendilerine DUHA Uluslararası Kurban Organizasyonu hakkında bilgi verilen Endülüslü hacı adaylarımız Şeyh Murad Hazretlerinin hac konusundaki aşkına hayran kaldılar ve Duha'nın tanıtım yüzü oldular.

10 Nisan'da ise Şeyh Murad Hazretlerinin ziyaretçisi, bisikletle hacca gitmek için Almanya'dan yola çıkan 26 yaşındaki Burak Öztürk'tü. 6.000 km.den fazla yolu pedal çevirerek tamamlayacak olan genç Burak'ı Murad-ı Buhârî Tekkesi'ne getiren sebepler dikkat çekici. Tekkenin önemli bir manevi merkez olması, Şeyh Efendi'nin hacca olan muhabbeti, Osmanlı Devleti'ne gelen 3 bisikletten birinin tekke için alınması ve Endülüslü atlı hacı adaylarının Murad-ı Buhârî Hazretlerini ziyaret etmesi… Atlı ve bisikletli hacı adaylarının, İstanbul'un kalbi mesabesinde olan Eyüpsultan'daki bu manevi merkezi ziyaret etmeleri de ayrı bir güzellik.

Hac ibadeti manevi fırsatlardan. Hacılar, Rahmân’ın misafirleri. Mevlâmız; mescidlerden Mescid-i Haram’ı, sulardan zemzemi, günlerden cumayı diğerlerine üstün kılmış. Yeryüzündeki ilk mabet Ka‘be-i Muazzama. Yeryüzünde her an Beytullah’a dönülerek ibadet edilmekte.

Bu sene bayram Cuma gününe denk geliyor. Fıkıh ıstılahlarında umre için "Hacc-ı Asgar", hac için ise "Hacc-ı Ekber" denmekte. Ayrıca toplumumuzda; bayramın Cuma'ya denk geldiği hac, "Hacc-ı Ekber" diye adlandırılmakta.  

Rabbimden tüm hacıların haclarını kabul edip Gazze başta olmak üzere tüm mazlumlara imdad etmesini niyaz ederim. Zalimlerin bertaraf edilip göz yaşlarının durduğu gerçek bayramlara ulaşmak dileğiyle…

Yorum Ekle
Yorumlar (5)
Durali Bal | 26.06.2025 21:51
Maşallah hocam çok güzel özetlemişsiniz.
S. Karaağaç | 26.06.2025 20:35
Allahu Teala tesirli eylesin.
Ahmet Semih TORUN | 07.06.2025 21:48
Kıymetli Kardeşim, Değerli yorumunuzdan dolayı çok teşekkür ederim. Rabbim yâriniz, cennet diyarınız olsun.
Ahmet Gürbüz | 07.06.2025 09:45
Üstadım Çok teşekkür ederim hazine kıymetinde malumatlarla dolu yazınızdan gerçekten çok istifade ettim ömrünüze Bereket bayramınız mübarek olsun
Ahmet Gürbüz | 07.06.2025 09:44
Üstadım çok teşekkür ederim, hazine kıymetinde malumatlarla dolu yazınızdan çok istifade ettim. Ömrünüze bereket,