metrika yandex
  • $40.44
  • 47.05
  • GA29935

Haberler / Kültür - Sanat

İzler:Said Hoca'nın Anısına -Süleyman Arslantaş

17.06.2025

Yazarımız Süleyman Arslantaş'ın ilk önce Şubat 1994'te kaleme aldığı "İzler, Said Hoca'nın Anısına" isimli eseri Fcr Yayınları tarafından tekrardan okuyucusu ile buluşturuldu.

140 Sayfa olan olan kitap çok kısa süre içerisinde okunabilecek bir akıcılıkla usta bir şekilde kaleme alınmış.


Kitapla ilgili olarak Süleyman Arslantaş eserinin giriş kısmında şu ifadeler yer veriyor:


Siz değerli okuyucularıma takdime çalıştığım bu mütevazı hazırlığımda, Kur’anı iyi anladığına, Hz. Peygamber’in sünnetine vâkıf olduğuna hüsnüzan ettiğim ve yine İslami kavramlara vukufiyetine şahit olduğum değerli hocam Said Ertürk ile yaptığım uzun sohbeti; özüne dokunmadan, cümlelerinin, konuşmasının şekil olarak üzerinde fazla durmadan bir kitapçık hâlinde sizlere takdim etmeyi uygun buldum.

Muhteva olarak başta Hoca’nın oğlu Ahmet Ertürk’ün, Said Hoca’nın hayatını anlatan giriş yazısından sonra kitapta,

İslam nedir?

Müslüman kime denir?

Sorusundan İhtilaf, Şefaat, Ashab-ı Suffa, Mezhep, Tevhidî Günah gibi çok çeşitli ve fakat insanımızı yakinen ilgilendireceğini düşündüğüm konuları sohbet boyutunda bulacaksınız.

Adı geçen konuları değişik bir üslup içerisinde göreceksiniz.

Said Hoca ile sohbetimizin temel konusu aslında, “Tevhid” gerçeğini gölgeleyen, “Risalet” gerçeğini zedeleyen yaklaşımların yanlışlığını, doğrusunu ortaya koyarak ifade etmekti. Biliyoruz ki tüm tarih boyunca insanlar art niyetlerinden dolayı değil, Allah’a daha yakın olmak için çoğu zaman O’na ortak koşarak iman edegel mişlerdir (Yûsuf, 12/106). Ve yine bilmedikleri hâlde karanlığa taş atarcasına din hakkında konuşagelmişlerdir (Kehf, 18/22). Ayrıca çok yakın dostlarımızın Hoca hakkındaki düşüncelerini kitabın son bölümünde sunmaya çalıştım.

Ayrıca çok yakın dostlarımızın Hoca hakkındaki düşüncelerini kitabın son bölümünde sunmaya çalıştım.

Said Hoca'nın hayatından çizgiler, fikirler, görüşler ve mücadelesinin anlatıldığı eserde kendisi ile yapılan söyleşilere de yer veriliyor..

Kitabın Konu başlıkları şu şekilde:

SAİD HOCA İLE SÖYLEŞİ/Süleyman ARSLANTAŞ

İSLAM NEDİR, MÜSLÜMAN KİME DENİR

İHTİLAF VE ŞEFAAT

FISK

İTİKADDA MEZHEP OLUR MU?

BİR KİMSE MEZHEBSİZ OLUR MU?

ASHABIN KUR’AN VE SÜNNET İLE MÜNASEBETİ

KUR’AN VE SÜNNET İLE NASIL BARIŞILIR?

MÜŞRİKLERDEN DİN ÖĞRENİLİR Mİ?

SAHABE MASUM MUDUR?

TEVHİD NEDİR? TEVHİD GİZLENİR Mİ?

TEVHİDİ GÜNAH - AMELİ GÜNAH

SÜNNET NEDİR EHL-İ SÜNNET KİME DENİR?

 

DOSTLARININ GÖZÜNDEN SAİD HOCA

HOCALARIMIZDAN BİR HOCA/M. Said ÇEKMEGİL

MOLLA SAİD/Şeyho DUMAN

SOLGUN BİR FOTOĞRAFIN SOLMAYAN KONUSU: SAİD HOCA

Metin Önal MENGÜŞOĞLU

BİR AKSİYON ADAMI: SAİD HOCA/H. Hüseyin KALAYCI 

SAİD HOCA BİR ÖRNEK/M. Ali BALTAŞI

FEDAKÂR BİR MERT KİŞİ NİYETİNE/Hikmet ZEYVELİ

Kitap'ta yer alan Said Hoca ile yapılan söyleşiyi  ilginize sunuyıruz:

KURAN VE SÜNNET İLE NASIL BARIŞILIR?

— Kur’an ve Sünnet ile nasıl barışılır. Zira Müslümanlar uzun süre âdeta dinin asıl kaynağı olan ve Allah (cc)’ın sürekli olarak ilke edinmemizi istediği iki temel kaynaktan uzak kalma­yı sanki takvadan addedegelmişlerdir. Sanki Kur’an ve Sünnet’ten bir şey anlamamak marifetmiş gibi, insanlarımızın, “Biz Kur’an ve Sünneti anlayamayız” dediklerine sık sık şahit olun­maktadır. Sizinle yaptığımız sohbetlerimizde gelinen nokta ki, Müslüman olmak ve İslami yaşamak, Kur’an ve Sünnet ile ciddi bir diyalogdan geçer. Bu nasıl gerçekleşir? Yani geçmişteki ule­manın, alimlerin, müçtehitlerin görüşlerine itibar etmeden, “Onlar biliyorlarsa ben de biliyorum” havası içerisinde mi, yok­sa onlardan da istifade ile mi gerçekleşir?

— Benim kanaatim odur ki, geçmişteki, ulemanın hepsi de çok şahsiyetli kimselerdi. Bunun için de onlar, Kur’an’ın ve Sünnet’in anlaşılmasında çok önemli vesileler olabilirler. Yani vesile ittihaz edilebilinirler.

Mesela, Ebu Hanife, İmam Şafii, hangi sahalarda ne gibi hadisler bulmuşlar, diğerleri neler bulmuşlar, bunlar tesbit edilir ve zapt edilir. Bu hadislerle fakihlerin getirdiği mana ve yorum­ları yakalarsın. Getirilen mana ile hadisler arasındaki ilişkiye Kur’an gözü ile bakar, inceleme yaparsın. Sonunda Kur’an’ın ru­huna en uygun olan manayı yakalarsın ve Kur’an ile Sünnet ara­sında bir tevafuk oluşturmuş olursun. Oluşturulan bu tevafuk sonunda da Sünnet’i yaşamak islediğin zaman Kur’an’ı, Kur’an’ı yaşamak istediğin zaman da Sünneti yaşamış olursun. Hz. Aişe’ye (ra) soruyorlar:

— Hz. Peygamber’in ahlakı ne idi?

Hz. Aişe:

— Peygamber’in ahlakı Kur’an’dan ibaretti, diyor.

Peki, Peygamber’in ahlakı Kur’an’dan ibarettir de ameli neden ibarettir? Elbette bu da Kur’an’dan ibarettir. Kur’an-ı Kerim’de Allah buyuruyor ki: “Ey Peygamber, Allah’tan sakın, inkârcılara ve ikiyüzlü­lere uyma! Allah şüphesiz bilendir, hakimdir”. (33/1) Yine En’am suresinde, “Yeryüzündeki çoğunluğa uyarsan seni Al­lah’ın yolundan saptırırlar.”

Allah korusun. Bu ayetleri Hazreti Peygamber yaşamıştır. Hepsini de yaşamıştır. Mesela İnşirah suresinde Allah buyuruyor ki: “Bir işi bitirdiğin zaman diğerine başla!”. Ne işi bunlar? Harb işini, tebliğ işini, irşat işini, her türlü sosyal işlerini bitirdikten sonra diğerine başla buyurulmakta. Yani bir başka işe kı­yam et, hazırlan, dikil. “Ve yalnız Rabbine rağbet et!” Yani O’na dua et, münacatta bulun, yönel, yüzünü ve gönlünü O’na aç. Yani kişinin, yapacaklarını Rabb’inin rızasına uygun yapmaya çalışması. Zaten kalbin Allah’a açılması, O’na yönelmesi de­mektir.

Burada bir hususa daha dikkat çekmek istiyorum. İnşirah süresinin bu son ayetleri bir bakıma nafile diye adlandırılan ibadetlerin de yapılmasına bir işarettir. Hz. Peygamber’in hayatında bir takım nafile ibadetler yaptığını biliyoruz. Ancak bu na­file ibadetler, Peygamber’e münhasır ibadetler mi, yoksa Pey­gamber bu ibadetleri ümmetine de tavsiye etmiş midir? İşte bu hususların da belirlenmesi için hadis kitaplarına müracaat etme­miz gerekmektedir.

Hadis kitaplarına baktığımız zaman görüyoruz ki, Rasûlullah’ın fiillerine rastladığımız gibi, bu nafile fiillerini tavsiye eden sözlerine de rastlıyoruz. Bu itibarla Rasûlullah’ın işlemiş olduğu teheccüt namazı, duha ve evvâbin namazları, nafile oruçlar, bunun yanı sıra revatib dediğimiz, yani farz namazların önünde ve arkasında kıldığımız nafile namazlar Hz. Peygamber’in fiilleri arasındadır. Nedir bunlar? Hz. Peygamber bunları neye göre yapmaktadır?

Hz. Peygamber’in, bunları Kur’an’ın umumundan anladığı veya ilham olarak onları yapmaya başladığı; yapmaya başladığında da Allah’ın, o’nu onayladığı görülüyor. Burada hemen şunu da belirteyim. Rasûlullah’ın herhangi bir fiili yanlış yap­ması veya herhangi bir konuda yanlış hüküm vermesi halinde derhal Hz. Allah’ın bunu düzelttiğini unutmamalıyız.

Öyleyse Hz. Peygamber’in yaptıkları üzerinde herhangi bir tashih görmedi isek bunun Hz. Allah tarafından onaylandığı görüşüne vararak bu hususa ittiba etmek zorundayız. Sonuç ola­rak Hz. Peygamber’in hayatı Kur’an-ı Kerim’in manasıdır.

...

Bu bu güzel esere fcr yayınlarından ve seçkin kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

Derleyen: Ali Dalaz/ Hertaraf Haber / Kültür Sanat Servisi / Ankara

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş