Canlı toplumlar fikirler etrafında toplanır. Ölü toplumlar ise şahısların etrafında dolaşır.”
Malik bin Nebi
Müslümanların modern dönemde karşılaştığı, önemli bir kısmı kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan çelişkileri ve bir türlü aşamadığı sorunları vardır. Müslümanların yaşadıkları temel çelişki, söylemlerinde olan din anlayışının pratikte bir karşılığının olmamasıdır. Müslümanların tarihte tekrar yönlendirici ve etkileyici özne olabilmeleri için bu çelişkinin mutlaka aşılması gerekmektedir. Bugün Müslüman dünyanın içinde bulunduğu olumsuz durum yönlendirici güç olmalarını büyük ölçüde engellemektedir. Bunun doğal sonucu olarak Müslümanlar örnek bir ümmet olma vasfını büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Ateist, agnostik, nihilist ideoloji sahibi birinin bugün İslam ülkelerine ve Müslümanlara bakıp Müslüman olması mümkün değildir.
Hiç kuşkusuz tarihsel geçmişimiz, geleneğimiz ve tecrübemiz önemli bir veridir. O tecrübeden istifade etmek gerekir. Ancak zaman ve şartlar değişmektedir. İslam toplumlarının biriktirdiği ve bugününü derinden etkileyen geçmiş tecrübeye eleştirel ve seçmeci yaklaşmak gerekir. Dolayısıyla bir dönemin şartlarında üretilen tarihsel tecrübe bütün zamanlar için geçerli olamaz. Geçmiş birikimi tümden reddetmek kadar onu tüm yönleriyle eleştirmeden kutsamak da doğru bir yaklaşım değildir. Bu anlamda tarih bizim için önemli bir laboratuvardır.
Din alanında yaşadığımız önemli sorunlardan biri kullandığımız dildir. Bu dil büyük ölçüde geçmişe dönüktür ve bugünün aktüel sorunlarından kopuktur. Yeni bir din dili üretmek, dinin anlatım ve yaşanmasında etkilidir. Bu anlamda tekfirci, dışlayıcı ve ötekileştirici dilden kaçınmak gerekir. Tüm insanlığın sorunlarını öne çıkaran ahlaki vurguyu temele alan yeni bir dil üretmek gerekir.
Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Bu anlamda insanlığın önüne çıkan yeni ve köklü sorunlar vardır. Müslümanlar dünyanın neresinde olursa olsun insanlığın tehdit eden sorunlara karşı duyarlı olmalıdır. Çevre sorunları, hayvanlar, ekonomik ve etnik sorunlar, kadın hakları gibi konular önemsenmelidir.
Yaşadığımız dönemde yapmamız gerekenler hakkında bir öncelikler sıralaması oluşturulmalıdır. En acil olanlardan başlayarak çözümler üretilmelidir. Bu sorunlarımızın çözümünde kullanacağımız temel metodolojik ilke olmalıdır.
Müslümanların ötekisi zalimlerdir zalim, hangi dinden, hangi inançtan, hangi mezhepten, hangi İdeolojiden olursa olsun zalimdir. Dolayısıyla zulüm kendileri müslüman olarak tanımlayanlar tarafından yapılsa bile karşı çıkılmalıdır. Bize zarar verir diye ertelediğimiz her eleştiri çok daha büyük tahribatlara yol açmaktadır.
Müslüman aydınlar, siyasal iktidarın olumsuz uygulamalarını eleştirmelidir. Müslüman aydın, kötü bir uygulamayı çeşitli gerekçelerin ardına sığınarak, onu fetva vererek masum hale getirip desteklememelidir. Bu anlamda ilim sahipleri ile iktidar arasındaki ilişki yeniden ele alınmalı, ilim adamları yol gösterici, ufuk açıcı ve eleştirel bir konumda bulunmalıdır. Her durumda iktidarın savunuculuğu yapmak ilmin onuruna yakışan bir tavır değildir.
Yerküredeki bütün mazlumlar, madunlar, mustazaflar bizim yol arkadaşlarımızdır. Egemenin, iktidarın ve gücün yanında değil, mazlumun, mağdurun yanında durmak gerekir. Çünkü madunun konuşacak bir dile, yaptıklarına tercüman olacak ifade biçimine ihtiyacı vardır. Madunu konuşturan, sorunlarını dile getiren ve çözüm arayan dil Müslüman aydınların dili olmalıdır.
Karşılaştığımız zulmü, dünyanın vicdanına seslenecek ve dünyadaki sokakları harekete geçirecek bir dil ve eylem stratejisi ile duyurmak gerekir. Gazze olayı bunun en güzel örneğidir. Hamas, iyi bir strateji izleyerek sorunu bütün dünyanın gündemine taşıdı ve küresel kapitalizmin kenara attığı yüreklere seslendi.
İslamcılık, dünyadaki tüm mazlumlar için bir umuttur. Hiç kimse çeşitli gerekçelerin ardına sığınarak umudumuzu tükenmez. Hele iktidarın nimetlerinden sonuna dek yaralanarak İslamcılık eleştirisi yapmak, İslamcılığı küçümsemek ve “Kendi dindarlığıyla ilgilenene Müslüman, başkalarının dindarlığıyla ilgilenene İslamcı denir" şeklinde genellemeci bir dil ile suçlamak ilim adamına yakışmayan bir tavırdır. İslamcıların kendi dindarlığı ile ilgilenmediğini ima eden bu yaklaşım birkaç örnekle yıkılacak öznel ve indirgemeci bir yargıdır.
Kaynaklarımızı lafzi ve literal okumadan uzak durarak mekasıt merkezli okumak gerekir. Tarihselcilik de dahil İslam dünyasının sorunlarına cevap arayan hiçbir yaklaşımı kategorik olarak dışlamamalıdır.
İslam dünyasında derin bir ahlak sorunu vardır. Bu yüzden önceliğimiz ahlak olmalıdır. Kuşku yok ki, İslam dünyası, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar derin bir ahlaki krizden geçmektedir. Bu kriz, mezhepçi muhafazakar, milliyetçi, sentezci, mezhepçi, entegrist yaklaşımlarla aşılamaz.
Fıkhı değil, ahlakı birinci sıraya alan bir dini söylem geliştirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki hedefimiz müslüman olmayan kitlelerdir. Bu anlamda bütün ibadetler ve fıkıh kurallarının amacı da ahlaklı bir insan inşa etmektir. Ahlak inşa edemeyen bir ibadet işlevini yerine getirememiştir. Doğruluk, dürüstlük, adalet, sözünde durmak gibi ahlaki değerler fıkıh kurallarının önünde olmalıdır.
Tarihimiz, kültürümüz, dini anlayışımız konusunda çok kapsamlı bir özeleştiri faaliyetine ihtiyacımız vardır. Sorunları kendi dışımıza atarak çözemeyiz. Karşılaştığımız her sorunda dış faktörleri öne çıkararak yaptığımız her analiz, öz eleştiri yapmamızı ve kendimizi yenilememizi engellemektedir.
İslam'ı dünya mazlumlarının umut ışığı haline getirecek bir dil ile yeniden güncellemek gerekir. Bunun için her alanda kapsamlı bir içtihat faaliyetine ihtiyaç vardır. Yaşadığımız sorunlara suskun kalan bir dini anlayışın, umutsuz kitlelerde karşılık bulması mümkün değildir.
İslamcılık, Filistin'de işgale, diğer İslam ülkelerine emperyalizme, hukuksuzluğa, yolsuzluğa, haksızlığa, nepotizme, otoriterliğe direniştir; çöpten ekmek bulmaya çalışan çocuğa umuttur; dili ve kültürü yasaklanan kimseye dil ve kültürünü yaşama iradesidir.
Sudan'da neler oluyor, neden oluyor?
03.11.2025
DİNİ ANLAMADA USÛL SORUNU|RAMAZAN YAZÇİÇEK
11.10.2025
Yazarımız Osman Kayaer Emekli Oldu
18.10.2025
HAMAS Filistin'in İktidar Partisidir!
12.10.2025
Cezaevinde 9 ayda hafız oldu
10.10.2025
Surelerin Mesajları: ALAK SURESİ OSMAN KAYAER 04.11.2025
Darfur ve Kahreden Sessizlik! SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 04.11.2025
Ne Yapmalı? YUSUF YAVUZYILMAZ 09.11.2025
Atasoy Ağabey/Ak Saçlı Bilge TALİP ÖZÇELİK 15.10.2025
Cumhuriyet Sonrası İslamcılık YUSUF YAVUZYILMAZ 12.10.2025
Bir cami, bir imam ve cemaat OSMAN KAYAER 28.10.2025
küresel sumud deniz filosu ayı RESUL UZAR 12.10.2025