Bu Dünyadan Şeyho Hoca Geçti

Şeyho Duman Hoca ile tanışmak, ders almak, sohbetinden istifade etmek şansım oldu.

“Hayatta her konuya vakit veriyoruz; bir yıl da dinimizin kitabına zaman ayırmalıyız.” demişti. Bu sözle başlayan süreçte, sabah namazlarından sonra Arapça dil dersleri ve Kur’an-ı kerim okumaları imkanımız olmuştu. Süre için planlama yapmamıştık. Ancak, hocanın sözündeki gibi bir yıl sürmüştü.

1990’ların başı ve özel radyoculuğun ilk yılları idi. Rahmetli Cemal Ertek abinin emeği ve fedakarlığı ile yayına başlayan Hedef Radyo’da Cumartesi akşamları canlı, konuklu sohbet proğramları yapıyordum. Şeyho Hoca’yı da ara ara konuk alıyordum.

Şeyho Hoca’nın itidalli, hızla akıp giden hayatın sorunlarına çözüm üreten bakış açısı sebebi ile sık sık davet ediyordum.    

Hoca, dünle bugünü birleştiren, günlük sorunlara suhuletle, derin bir Kur’an bilgisi ile, cesaretle çözümler üreten bir yerde durdu her zaman.

Yıllarca, bir topluluğa özel ayrıcalıklar tanıyan duruşlara karşı görüşlere yoğunlaştığım için, Kur’an çalışmamız sırasında Bakara 124 üzerindeki çözümlememiz ufuk açıcı olmuştu. Ayetin  “Gale: La yenalü ahdüzzalimin.(Dedi ki , zalimler ahdime nail olamaz)” bölümünü Şeyho Hoca ile uzun uzun incelemiştik. Ayetin tamamı: “Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, ‘seni insanlara önder kılacağım’ demişti. O ‘soyumu da (imam et)’ deyince, ‘zalimler  ahdime erişemez’ buyurmuştu.” Bu ayete dayanarak tefsirlerin çoğunda imametin Kureyş’te olduğu hükmü çıkarılıyordu. Cenab-ı Hakk’ın cevabı çok açık: “Zalimler ahdime nail olamaz.” Yoruma açık değil. Elbette Hz. İbrahim’in zürriyeti zalim değilse, imamlıktan muaf olamaz. Ancak ayetten, imametin Kuryş’te olduğuna dair çıkarımda bulunmak mümkün değil. İmametin Kureyş’te olduğu çıkarımı siyaseten ve konjonktürel olarak yerinde kullanılmış, olumlu sonuçları da alınmış olabilir. Ancak  döneminde netice almış bir yorumu mutlak olarak bütün zaman ve zemine teşmil ederseniz, beklemediğiniz sonuçlara yol açabilirsiniz. Selçuklu, Osmanlı dönemlerindeki Müslümanların kazanımları dikkate alındığında, zamanla gelinen ulus devlet formatından geçmişi tanımlama  olgusu ile birlikte “Türklerin seçilmiş, görevlendirilmiş olduğu” görüşüne itiraz etmeniz mümkün olmaz. Bu bakış açısının doğru olmadığını kabul eden birisi olarak, Şeyho Hoca ile birlikte yaptığımız Bakara 124 ayetinin çözümlemesi konu ile ilgili sağlam bir çerçeve oluşturmamızı sağlamıştı.

Mazlumder’in 1991’deki kuruluş sürecindeki tartışmalarda Şeyho Hocanın katkıları olmuştu. 2021’de kurucu olarak 30.Yıl Plaketi vermek üzere ziyaret etmiştik. Bu ziyarette arkadaşlarımızın yaptığı çekimde Hoca o tartışmalara vurgu yapmıştı. Mazlumder’in Müslüman olmayanların haklarını koruyup koruyamacağı konusunda “Kim Olursa Olsun Zalime Karşı, Mazlumdan Yana” ölçüsüne olan desteğini bir kez daha yinelemişti Hoca.

(https://www.instagram.com/p/DDCFVr1i5RF/)

Başlıkta “Bu Dünyadan Şeyho Hoca Geçti” dedik. Ancak Hoca, öğrencileri, görüşleri, mütevazi duruşu, vasatı savunması ile hep yanımızda, içimizde olacak. Ne mutlu ki kendisini tanıdık, dinledik.

Keşke daha çok istifade etme imkanlarını zorlasa idik. Telafi etmek mümkün. Şeyho Hoca ile ilgili çok kimsenin nitelikli birikimleri vardır.  Bunların  yazıya geçmesi, kitaplaştırılması değerli olacaktır. Merakla bekliyoruz.

Mekanı cennet olsun.