Vadiye gelirken teknolojinin bütün nimetleri kullanılarak yapılan lüks yolculuk esnasında, özgürlüğün tadını çıkaran bir şarkı yayılmaktadır lüks arabadan. Fakat metruk doğada yalnız kalan kadın, en sıradan ihtiyaçlara hatta tek bir insana bile ulaşma imkanını kaybeder ki, bu modern özgürlüğün radikal biçimde yitimidir bir bakıma.
Kurguya göre keyif almak değil ama delirmemek için avcı kulübesinde bulduğu evraklara ve faturaların boş yerlerine başından geçen her şeyi kaydeder. Bu sayede bir insanın sıra dışı tecrübesinden haberdar oluruz. Arkadaşlarının bıraktığı köpek, onunla gezmekte, yemek bulunca sevinmekte ve mutsuz olmayı bilmemektedir. Karşılarına çıkıveren hamile inek ve annesini kaybetmiş kedi de hayatlarına katılınca başkaları için ayakta kalma bilinci yükselir kayıp insandan. Onlar için yerleşik bir düzen kurup, bu düzene sıkıca tutunur. Her insan doğar ve ölür, bu varoluşta bir haysiyetten söz etmek mümkün değildir. Yönetmen Montaigne gibi düşünmüyor demek ki. Her sabah uyanıp ayağa kalkıp yaşama mucizemizi tekrarlamamızı yeterli görmüyor. Başka canlarla karşılaşmada olanlara bağlıyor asaleti. Bu noktada zorluklar içinde doğuran, alınyazısına kendisinden çok daha büyük bir sabır ve metanetle katlanan bir kızkardeştir artık inek. İnsan da onun yaşamasına katkı verdikçe, hayatta kalmak için anlam arayışı karşılık bulur.
Duvarı yoklamalara son vermesi, bulunmayı beklemek ve geleceği düşünmek yerine artık sakinleşmesi, sağ kalmaktan kaçış olmamasını idrak etmesi. Sağ kalmak için de yatışmaktan başka yol yoktur. Gökyüzüne bakarken fark ettiği yaylaya göç etmek, yükseklerde görüş açısının genişlemesi yüzünden duyduğu ferahlık ve sonunda eriştiği tuhaf huzur. Duvarla ilk karşılaştığında, dehşete kapılıp herkesin duyabileceği kadar sesli atan kalbinin çarpıntısı, ancak yayladan dünyayı görünce diner. Bu durum hoşnutluk ya da mutluluk değil, yatışmadır.
İnsan olarak karar verme imkanı, doğru ve yanlışı seçebilme yetisi ve hakkı, merhamet edebilme gücü… Bunları bütün kuvvetiyle içinde hisseder. Filmin insanı merkeze alırken kadın üzerinden işlemesi de elbette manidar ve feminist okumalara imkan tanıyor. Başka canlılara gösterdiği duyarlılık, toprağı ekip biçerken hasatla kurduğu ilişki çok çarpıcı. Hayatta kalmak için ustaca geyik avlaması, derisini yüzüp parçalara ayırarak yemesi ne kadar erkeksi bir güce işaret ediyorsa, ölmemek uğruna öldürdüğü geyikler için geceleri gözyaşı dökmesi de o kadar kadınsı. Cinsiyetli bakmayalım dersek, her iki davranış da insanın içindeki çoğul kimliklerin yansıması.
Seni sevdiğimi bil istedim 17.01.2021 Kemal Öztürk
YEŞİLAY BÖYLE Mİ OLMALI 18.01.2021 Ahmet TAŞ
Öğretmenler Rahata Mı Alıştı? 18.01.2021 Feyzullah AKDAĞ
Çarpık uygulamanın itirafı 25.12.2020 Ahmet TAŞGETİREN
SON PEYGAMBER JAPON OLSAYDI 28.12.2020 Ayten DURMUŞ
Köprülü Melih’ten Heykelci Mansur’a 28.12.2020 Ahmet GÜRBÜZ
Kıymetini bilin 29.12.2020 Kemal Öztürk
ESKİ İSLAMCILARIN KAYIP ÇOCUKLARI 12.01.2021 Hüseyin SEVİM