metrika yandex
  • $32.65
  • 35.29
  • GA17640

Haberler / Yorum - Analiz

CİNSEL YÖNELİM NEDİR? / Feyzullah AKDAĞ

09.07.2020

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali üzerine yetkililerce yapılan açıklamalarla gündem yine ısındı. LGBT lobileri de sözleşmenin iptaline şiddetle karşı çıkıyor. Ancak onlar, bir takım feminist çevrelerin sözleşmeden çekildikten sonra “kadına yönelik şiddetin artacağı” iddiasından çok sözleşme ile elde ettiklerini düşündükleri hakların elden gitmesine odaklanmış durumdalar. Onlara göre resmi bir metinde yer alan “toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim” kavramları her ne amaçla kullanılmış olursa olsun LGBT Hareketini meşrulaştıracak zemini sağlamaktadır. Bu konuda haklı olduklarını düşünüyorum. Çünkü önceki yazımda da belirttiğim gibi toplumsal cinsiyet ve biyolojik cinsiyet ayrımı bilimsel literatürde tamamen tartışmalı olduğu halde LGBT lobisi bu ayrımı öteden beri kendini meşru kılmak için her alanda kullandı. Bu kavramın resmi bir hukuk metnine girmesi tamamen ekmeklerine yağ sürmüş oldu. Bu ayrıma göre kadınlık ve erkeklik toplum tarafından öğretilir. Madem hal böyledir toplum değişirse aynı toplum bu sefer eşcinselliği de öğretebilir ve bu da meşru sayılır.

Gördüğünüz gibi LGBT lobisinin cinsel kimlik konusunda biyolojik farklılık ve biyolojik temelden tamamen bağımsız bir teorileri var. Ancak iş cinsel yönelim kavramına geldiğinde bu sefer tilki kurnazlığı yapmaya çalışıyorlar. Kadınlık ve erkeklik konusunda doğuştan getirilen hiçbir faktörün etkili olmadığını savunurken konu eşcinselliğin nasıl ortaya çıktığına gelince “cinsel yönelim” kavramıyla eşcinselliğin doğuştan getirildiğini ve bundan dolayı eşcinselliğin doğal olduğunu iddia ederler. Yani tipik bir algı yönetimi ve manipülasyon davranışı. Cinsel yönelim kavramının içine “doğuştan gelme” faktörünü eklediğinizde size gelecek en ciddi eleştirileri dahi hükümsüz bırakmış olursunuz. Üstelik doğuştan(!) olduğu için insanların sizin bu konudaki davranışlarınız hakkında konuşmalarını da engellemiş oluyorsunuz. Yani her anlamda kazan kazan taktiği. Bundan dolayı bu lobiler “cinsel tercih” kavramına şiddetle karşı çıkıp yerine “cinsel yönelim” kavramını ikame ederek gelecek tüm reddiyeleri savmış oluyorlar kendilerince. Eğer cinsel tercih kavramını kullanırlarsa her tercihin zorunlu olarak sorumluluk da gerektirdiğini bildikleri için hareket ve manevra alanlarını çok ciddi oranda sınırlamış olacaklar. Yaptıkları her türlü rezilliğe “ne yapalım doğuştan böyleyiz” ve ya “genetiğimizde var” diyerek meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar.

Bundan bir süre önce milyonların takip ettiği uluslararası bir konferans platformunda konuşmacı olan bir tıp fakültesi öğrencisi “pedofili(cinsel anlamda çocuk seviciliği), doğuştan gelen bir içgüdüdür. Doğuştan olduğu için meşru sayılmalıdır” diyebildi. Doğuştan gelen her yönelimi meşru olarak kabul ettiğinizde konunun nerelere varabildiğini görüyorsunuz değil mi? Bu yüzden malum lobi, tüm sapıklıklarını “doğuştan(genetik)” olduğu iddiasıyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Bunu nispeten yetişkin eşcinselliğinde kabul ettirdiklerini gördükleri için sıra çocuklarda da eşcinsellik olduğunu yüksek sesle söylemeye geldi. Son zamanlarda özellikle sosyal medyada bu tür paylaşımların sayısı ciddi oranda artmış durumda. Zamanla pedofili, ensest, zoofili gibi daha birçok sapıklığın doğuştan gelen cinsel yönelim kavramıyla meşru kılınmaya çalışılacağını göreceğiz. İnsanımız bilinçlenmedikçe ve yetkililer de gerekli önlemleri almakta bu denli zayıf kaldıkça yavaş yavaş bu tuzağa çekilmeye devam edeceğiz. Gözümüzün önünde gün gün kendilerini normalleştirmelerini seyredeceğiz.

Peki cinsel yönelim kavramı iddia ettikleri gibi doğuştan getirilen genetik bir durum mudur? Yani bir insan eşcinsel olarak doğar mı? Bu konuda da ciddi bir algı operasyonu yaptıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. İnterseks/hünsa rahatsızlığı dışında hiçbir LGBT kimliği doğuştan gelmez ve genetikte yoktur. İnsan ya erkek ya da kadın olarak doğar. İnterseks olarak doğanlar ise genellikle cinsel organlarındaki anatomik anomaliler giderilerek diğer bütün özellikleri göz önüne alınarak ya kadın ya da erkek olarak hayatlarına devam ederler. Yani interseks doğuştan gelen anormal halin tıbbi müdahaleyle düzeltilmesiyle normal hale gelir. Bu doğuştan herhangi bir uzvu/organı eksik ya da hastalıklı olan bebeğe tıbben müdahale edilmesi ile aynıdır. Doğuştan engelli doğan bir bebek sırf doğuştan böyle olduğu için tedavi edilmeyecek midir? Sırf doğuştan olduğu için bu hal normal mi kabul edilecektir?

Cinsel yönelimin iddia edildiği gibi genetik olduğu iddiası boş bir tezvirattır. Eşcinselliğin genetik olduğu bilimsel olarak ispatlanmış değildir. Ancak eşcinselliği savunanlar bilimsel olarak ispatlanmış gibi kampanya yürütüyorlar. Birçok çalışma malum lobiyi yalanlamaktadır. Örneğin Ağustos-2019 da ünlü bilim dergisi Science dergisinde yayınlanan bir çalışma var. Bu çalışmada 500 bine yakın bireyin genetik verileri incelenmiş ve cinsel yönelimleri sorgulanmıştır. Buna göre genetik faktörlerin cinsellik üzerinde çok kısıtlı bir etkiye sahip olduğu, cinsel partner seçiminde asıl belirleyici olanın yetiştirilme tarzı, kişilik ve çevresel faktörler gibi genetik olmayan faktörler olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmaya ABD, Avrupa ve Avustralya’dan 22 büyük merkez ve onlarca bilim adamı katılmıştır. Toplamda 477 bin 500 bireyin genetik verileri incelenmiştir. Tüm bireylerin cinsel yönelimleri sorgulanmıştır. Buna göre “eşcinsellik geni” diye bir genin bulunmadığı ispatlanmıştır.

Paragrafta geçen “çok kısıtlı etki” ifadesini de açalım. Bu çalışmaya göre böyle bir durum, eşcinseller arasında sadece %1 lik bir kesimin genlerinde eşcinsellikle alakalı olabilecek kesin olmayan bazı varyasyonlar olarak gözlenmiştir. Bu durumun aynısı alkolik ve obez olan bazı insanların genetiklerinde de görülebiliyor. Yani, aynı örnek üzerinden gidersek 500 bin de 1 de olsa insan doğuştan obezite hastalığına yatkın olarak doğabiliyor. Doğuştan geliyor diye biz obeziteye normaldir ve hastalık değildir diyecek miyiz? Aynı durum alkolizmde ve daha birçok rahatsızlık için geçerlidir. Konuyla alakalı olarak daha birçok ciddi bilimsel çalışma var ancak bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum.

Sonuç olarak cinsel yönelim kavramının sahteliği gün gibi ortadadır. Ortada genel olarak çocukluktan gelen yanlış cinsel özdeşim kaynaklı bir cinsel kimlik bozukluğu vardır. Ancak bu, doğuştan gelme tezviratıyla maskelenip meşrulaştırmaya çalışılmaktadır. Görüldüğü gibi malum lobi çok kurnazca ve planlı şekilde hareket ediyor. Sosyolojik, psikolojik, fizyolojik, genetik, dini ve ahlaki delillerden yoksun oldukları halde varmış gibi hareket ediyorlar. Aşama aşama planlarını uyguluyorlar. Biz de kırıp dökmeden, bağırmadan, kavga etmeden manipüle ettikleri tüm gerçekleri ortaya koymakla mesulüz. Elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce, kalemimiz yazdığınca çaba göstereceğiz.

Gayret bizden; tevfik Allah’tandır. Dua ile…

Feyzullah Akdağ/Psikolojik Danışman

Yorum Ekle
Yorumlar (1)
Reyyan umut | 09.07.2020 10:21
Çok teşekkür ederiz hocam