Bilinçsiz kitleleri uyandırmak deveye hendek atlatmak kadar zordur. Bu durum tarafgirlik yapıp haktan ayrılan, menfaatperest ve diplomalı cahiller için de geçerli. Bu kişilere siz her ne kadar yürüdükleri yolun uçuruma çıktığını söylemeye devam etseniz de onlar Allah’ın bahşettiği akıl ve iradi gücü kullanma zahmetinde bulunmaz, çıkarlarına göre hareket edip, yön değiştirmeye devam ederler. Siz onlara istediğiniz kadar gökyüzünün mavi olduğunu söyleyin onlar siyah demeye devam ederler. Olmaz demeyin oluyor… Mesela hayatını hak davaya adamış bir kişi çıksa ve Siyonist ideolojinin tehlikelerine değinse ve coğrafyamızın bütün kaynaklarının, bütün değerlerinin bu ideolojinin hedefinde olduğunu söylese, bununla başa çıkmanın tek yolunun ise İslam Birliği ekseninde bir araya gelip etkili formüller üretmek olduğunu ifade etse, bırakın sıradan insanları, iktidara yakın olan yazar çizer, iş adamı, siyasetçi hepsi burunlarını kıvırıp geçeceklerdir. Hayatını hak davaya adamış bir kişi çıksa ve bir gün beni anladığınızda dövecek diziniz dahi kalmayacak dese insanlarımız ne kadar da karamsar konuşuyor, seçtiğimiz yönetici bütün dünyayı titretiyor, kimse bizim kılımıza dahi dokunamaz deyip geçeceklerdir.
Bir dava adamı çıkıp, sorunlarımızı şöyle bir metaforla açıklayıp uyuyan kitleleri uyandırmaya çalışsa eminim ki kimse buna kulak kabartmayacaktır: Hasta bir adam yolda rahatsızlanıp düşüyor ve kendine gelebilmesi için ilaca ihtiyacı var, adam ilaç bekliyor. Müslüman âlimlerimiz ise karşı tarafta yer alan eczaneyi işaret ediyor ve gidip buradan ilaç almasını tavsiye ediyorlar. Fakat hastanın oraya kadar gidecek gücü yok, olsa da bu ilaç onun derdine çare olacak şekilde yapılmamış. Hastanın faydalı ilaçla buluşması için âlimlerin önce doktor olmaları, sonra eczacı olmaları, sonra hasta bakıcı olup ilacı hastaya ulaştırmaları gerekir. Bu metafor sorunlarımızı kısa ve öz bir şekilde özetlese de insanlarımız tehlikeyi analiz etmek yerine kar siyahtır demeye devam ediyorlar.
Bir dava adamı çıksa özelleştirme adı altında büyük fecaatlere imza atılıyor, hayvancılık öldü, tarım yok edildi, işsizlik had safhaya ulaştı ve şimdi bu sorunları örtmek için yollar, hızlı trenler yapılıyor, binalar dikiliyor dese bu adam suyu bulandırıyor deyip yuhalamaya kalkarlar.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar derler ya tam da bunu yaşıyoruz… Eğer haktan uzaklaşan sanatçı, eğitimci, düşünür siyasetçi ve ilim çevresine dönüp kar beyazdır deseniz, tepkiler en yüksek perdeden yükselmeye başlıyor, ağır ithamlarla, tehdit içeren ifadelerle karşılaşıyorsunuz. Fakat hamdolsun karanlığın en yoğun noktasında yıldızların parladığı gibi ağır ithamlara aldırmadan yola revan olan dava insanları var ve bu insanlar şartlar ne olursa olsan hakkı söylemeye devam ediyorlar.
Kibrin Mağlûbiyeti -1 | İlhan Akar
23.04.2024
müslüman ‘Allah diri’dir! valla! MUSTAFA AKMEŞE 19.04.2024
Baş Döndüren Diplomasi AHMET GÜRBÜZ 24.04.2024
Siyasal Olanın Dönüştürücü Gücü… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2024
Seçimin İmkanları YUSUF YAVUZYILMAZ 21.04.2024
Kemal Kılıçdaroğlu ÜSTÜN BOL 06.04.2024
YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE SÜLEYMAN ARSLANTAŞ 08.04.2024
SİYASET VE SERMAYE YUSUF YAVUZYILMAZ 13.04.2024