metrika yandex
  • $42.11
  • 48.97
  • GA41800

Haberler / Yorum - Analiz

İlk İnsan Hakları Metinleri|Ahmet Mercan

03.06.2025

Evrensel raporlamaya göre üretilen insan haklarının izlenmesinden günümüzdeki anlayışın tüketimi yetersiz neden olur. Cari insan hakları ilk kalkış politikası Eski Yunan'a kadar götürülebilir. Avrupa'nın beşiği kabul edilen Yunan ve akabinde Roma ve Hıristiyan izlediklerinin dış kültürlerin söz edilmemesi farklı kültürlerin olmadığı anlamına gelmez. Bu durum insan haklarının karakteristiği üzerinde Batı'nın kendi öyküsünü merkeze tarihini gösterir.

Öte yandan Babil hükümdarı Hammurabi'nin kendi adıyla anılan kanunları, M.Ö. iki binli yıllarda Babil toplumunu idare eden, sosyal hayatı tanzim eden iki yüz seksen iki çıldırmış çivi yazısıyla iki burkul metrelik taşlara kazınarak biriktirilmesina dönüştürülmesi, Mezopotamya üzerinden farklı bir öykünün yürüdüğünü gösterir.

Milattan önce beş yüzlü yıllarda Pers İmparatoru II. Kiros tarafından taş tabletler üzerine (25,5-13 cm) Akatçaçivi yazı ile yazılmış metinler veya tarih gözlenerek ileri merhaleyi işaretlemeye devam ediyordu. Babilli kölelerin özgür olduğunu beyan eden belgeler bugün için farklı değerlendirme imkanları sunuyor.

Tarihi metinler anlaşılır ve sonuçları olarak her zaman çıkmaz. Yaşanılan tarihin ve coğrafyanın kültürel farklılıkları gösteren belgelerdeki parçaları tespit etmek mümkündür. Ancak kendi zamanına göre çığır açan, cesaret veren metinlerin gelişme açısından büyük kazananlara sahip olduğunu söylemek gerekir. Günümüzün bilgileriyle düne bakışta yönlü iki yanılma olasılığının kapsamı dâhilinde zarureti söz mevcuttur.

İnsan ilişkilerinin tarihinde serüveninde, sosyal değişimlerin, devrimlerin, büyük göçlerin, savaşların etkili olduğu göz ardı edilemez. Günümüzün insan hakları anlayışının değişimleri boyunca çeşitlenip zaman zaman büyük kırılmalar ve gösterilerle yürüyüşünü sürdürdüğü bilinmektedir.

Mevcut insan hakları tarihi özeti; levhalar üzerinden kadim aralıklara kesitlere parantez açsa da milat olarak Antik Yunan'daki doğal hukuk anlayışını milat alır. Henüz toplumsallık hizmetlerine ulaşmamış dönemde ortaya çıkan / doğan doğal hukuk; insanın bütüncül bir bakış açısıyla, mekân ve zaman bilgisina tabi tutmadan, eşit anlayışlarla ele alarak kendisinden sonraki dönemler üzerinde etki oluşturulmuştur.

Orta Çağ ve Aydınlanma ile birlikte insan hakları; yeni imkanlar ve süreklilik koşullarıyla birlikte üç kırılma, aynı zamanda üçlü sentez sürdürülmesi ile yürüyüşünü evrensel raporlamaya taşımıştır.

  1. Doğal Hukuk Yaklaşımı : İnsanı daha çok ontolojik bakış açısı ile öne çıkan, romantik nitelemesine muhatap olmasına rağmen, farklı evrensel bireylerin anlayışlarının insanların öneminin durumu ortak ile öne çıkmasının dikkate alınmaması değer bir durum ortaya koyar. Doğal hakların toplumdan ve devletten önce var olduğu belirtilirken, bütün yapılara karşı insanı öne çıkarma, etkinin sürekliliğinde önemli bir paya sahiptir. Doğal hukuk; adaleti herkes için isteyen, insan tabiatı/fıtratı ve bütüncül bakış akıl, vicdan bütünlüğünü önemseyen teklif ile ontolojik temele dayanıyordu. Henüz sosyal olgular ortaya çıkmamışken, doğa, akıl ve tanrının iradesine ayrılan sürenin içinde, hakların yaratıcı tarafından anlatıldığını benimseyen Stoacıların faaliyete geçirdiği önemli yer tutar. İlahi tabii hukuk tanımına denk düşen vahiy karakterli Stoa anlayışının Mezopotamya, Mısır, Yunan akışındaki bilgiyle ortaya çıkabileceği gibi, bölgedeki ilahi tezahürün ürününün olabileceği üzerinden görüşler de mevcuttur. Görüşlerin kaynağı bir yana, ortaya çıkan anlayışın kuşatıcı ve ayrım gözetmeksizin aşkın aşkının insanın değerli gören karakterini dikkate almayı ve sonsuza dek kılıyor.
  2. Biyolojik Temel Yaklaşım : İnsanın yapısı/fıtratı ile birlikteliği arasında bağ kuran anlayışları, daha tercihli tercihleri ​​öne çıkan, pratiğe yönelik önceliklere sahiptir. İnsanın veya yaratıcı doğanın kökenini kaybetmeyen ihtiyaç kapasitesi ve varlığının devamı bakış açısından ele alan biyolojik bakış, güvenlik içinde varlığının korunmasını önemser ve insanın kalıcı varlıklarında gizli yer verir. İnsanı mutlaklaştırmaya ve kendine yeterli varlık olarak tanımlamaya dayalı anlayışlar, fazla boyut karşısında öne çıkarılmaktadır. İrrasyonel alan olarak tanımladığı aşkın boyuta karşın bir bütün olarak sağladığı biyolojik bakış açısı, insanın harcadığı temele sıkıştırması açısından pozitif görüşe yakınlaşarak ihtiyaç bütçe özelliğiyle tebarüz eder. 17. yüzyıl doğal hukukundan çekilme ve sözleşmeler üzerinden seküler anlayışın, insana atfedilen önem üzerinden kurgulandığı dönemdir. İlahi iradeden doğan vatandaşlar Hümanizm ile doldurmaya çalışana düşünce, Kadim Yunan anlayışına başvurmayla Patagoras'ın “İnsan her şeyin zihniyetidir.” Anlayışını aydınlanma algısının temeline yerleştirilmesinde etkili oldu.
  3. Pozitivist Temelli Yaklaşım : İnsan haklarının tamamen sosyal olgulara ait anlayışlarını, toplumun ortaya çıkmadan haklarından bahsetmenin mümkün olmayacağının üzerinden kendini ifade eder. Hakların toplumun içinde ortaya çıkmasından dolayı, vazgeçilmez, değiştirilemeyen üzerinde durur.

İnsan kaynaklarının sürekli değişip genişleneceğini ifade eden hakların çeşitlenip gelişeceğini öne çıkaran bir söylem, modern dönemdeki beslenme pozitivist bölgesel bakış açısını öne çıkarır. İnsan, bir hakikatin kusurunun sınırı çizerken, insanın maneviyatını devre dışı bırakır. Toplumsal gelişmenin önemine vurgu yapan anlayışları, devleti ve genel anlamda diğer yaklaşımlardan farklı olarak daha önemli bulur.

Pozitivist anlayışlar toplum çatışmalarını yasa düzeni ile kontrol etmeye yönelik kapsamlı devleti ve çeşitli güç odaklarının dikkate alınmadığı değerler bulmaktadır. Modern dönemin örgütlendiği çatışmacı koşullar içinde insan tekinin sisteminin karşısında yalnızlığının çözümü, hukuk bileşenlerinin sıkıştırılması, insan hakları koşullarının endeksleyen nesneleştirici özelliği barındırmaktadır. Olanların dikkate alınmadığı alan ve olgularla kendini yansıtan anlayışın, insan fıtratı üzerinden evrensel bakış üretmemesi önemli eksiklik olarak görülüyor.

Not:  Bu makale, “Adalet Arayışında İnsan Hakları” adlı eserden iktibas edilmiştir.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş