metrika yandex
  • $32.57
  • 34.69
  • GA19020

Haberler / Yazı Dizisi

Dünyevîleşmek (3) / Abdurrahman ARSLAN

25.08.2020

Hıristiyan dünyasındaki dünyevîleşmenin,  her dünyevîleşmede olduğu gibi,  kendini haklı çıkaracak sebepleri vardır. Ama bunun yanında, bugün küresel çapta hüküm süren dünyevîleşme türünün sistem olarak bütün imkânları yine kendine aittir. Batı tipi dünyevîleşmenin bütün dünyada yaygınlaşması, daha çok, bilim ve teknolojinin zorlamasından kaynaklanmaktadır.

Müslümanlar şimdi, istemeden de olsa dünyevîleşiyorlar. Bunun, çok yakın bir zamanda yaşanacak hızlı bir zihniyet dönüşümünden dolayı giderek kuvvetli bir arzuya dönüşeceği kaçınılmaz görünüyor.

Felsefî anlamda dünyevîleşme, dinin reddedilmesi demek değildir; dünyevîleşmenin inanç üzerinde oluşturduğu en önemli etki, şüphe uyandırmasıdır. Dünyevîleşme, dinin dünyevî idealler için meşrulaştırıcı; bilhassa sosyal ilişkileri düzenleyen ekonomik dinamiklere uyum gösterici hâle getirilmesidir.

Dünyevîleşme, sadece maddî olana düşkünlük değildir; başta insanın kendisiyle olmak üzere, dünya ile kurduğu ilişkinin biçimi, ona yüklediği anlam ve işlevin mahiyet değiştirmesiyle ilgilidir. Bu değişim neticesinde insanın sadece dünyevî arzularının karşılanması hedeflenir. Dünyevîleşen zihnin dikkat çeken özelliği, hayatı "akıl merkezli" olarak yeniden düzenlemeye çalışmasıdır. Günümüzün neoliberal kapitalizminin iki yüzü vardır. Biri, sermayenin sağladığı imkânlar ve ayartıcı kudretidir. Diğeri de, "haz" üzerine kurulmuş olan, kendine has bir hayat tarzı meydana getiren tüketim nesneleridir.

İletişim teknolojilerinin yaygın bombardımanı altında kalan zihinler, 'görüntü kültürü" tarafından her gün yeni bir şekle sokulmaktadır. Bu teknolojiler, kapitalizmin belirlediği, ahlaktan ve adaletten yoksun tüketim biçimini bir 'hayat tarzı" olarak küresel ölçekte yaygınlaştırmaktadır. Üretim, tüketim ve hayat tarzını, birbirlerini tamamlayan bir bütünün parçaları olarak kabul ettiğimizde, kapitalist gibi üretmek, kapitalist toplumun kodları içinde tüketmek, sonra da müslümanca yaşadığını zannetmek, çelişkilerle yüklü bir zihniyetin ifadesidir.

Müslümanlar, tüketimlerini müslümanca bir hayatın şartları içinde düşüneceklerine, modern hayatın standartları içinde düşünüyorlar ve buradan hareketle, kendileri için bir ihtiyaç kavramı oluşturuyor ve bir gelecek tasarımında bulunuyorlar.

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş