Bir Sorumluluk Geliştirme Faaliyeti Olarak Ramazan
İslam’ın farz kıldığı namaz, oruç, hac ve zekât gibi temel ibadetlerin amacı insanı bir programa tabi tutarak sorumluluk bilincini geliştirmek ve onu maddi ve manevi olarak arındırmaktır. Namaz ve oruç insanın bedeni çabasını, hac ve zekât ise maddi fedakârlığını temsil etmektedir. İlk ikisi nefsi bir çaba gerektirirken diğer ikisi mali fedakârlık gerektirmektedir.
Bu fedakârlıkların eksiksiz olması bilinçli bir ruh hailini gerekli kılmaktadır. Arınma, düşünsel bir bilinçlenme halidir; ahlaki esaslara dayalı bir kişilik geliştirme düzenlemesidir. Kişi, eksiksiz uygulanan program sayesinde zihinde yaratıcıyı sürekli canlı tutarak ahlaki düşünceye dayalı bir kişilik geliştirebilir. İbadetler onun bu çabasını destekleyerek kendisine yardımcı olur. Namaz günlük meşgaleler içerisinde manevi olarak zayıflama eğilimine giren insanın sorumluluk duygusunu canlandırma programıdır. Kişi, günlük yaşam içerisinde dünya meşgalelerine dalıp Allah’ı ve ona karşı sorumluluğunu unutmaya yüz tutunca belli periyodlarla (5 vakit) namaz kılmaya davet edilerek uyarılmakta ve şuurlu halde kalması sağlanmaya çalışılmaktadır. Kişi namaz sayesinde hayatını planlamak ve bir düzene tabi kılmak zorunda kalmaktadır. Zekat, kişinin malı üzerinde bulunan fakir ve muhtaç hakkını unutmamasını sağlamak, toplumun tüm katmanlarında huzur ve mutluluğu temin etmek, sosyal dayanışmayı güçlendirmek için farz kılınmıştır. Hac ise Müslümanların yıllık olarak geniş katılımlı biraraya gelerek topluca Rablerine yönelmelerini, nefislerini dünyalık heveslerden arındırmalarını, bilinç tazelemelerini, istişarelerde bulunmalarını, kardeşlik ve dostluk duygularını güçlendirerek geleceğe azim ve kararlılıkla ilerlemelerini temin etmek üzere farz kılınmıştır. Hac farizası, belirlenen şartlar dahilinde disiplinli bir şekilde eda edilmelidir. Müminler bu disipline eksiksiz uymakla yükümlüdür.
Ramazan orucu ise sorumluluk bilinci zayıflamaya yüz tutmuş insana sorumluluğunu hatırlatma, sahip olduğu nimetlerin kıymetini idrak etme, hatalarını telafi ederek arınma, manevi dünyasını bereketlendirerek bir sene boyunca bilinçli halde yaşama, yaratıcıya karşı görevlerini daha titiz bir şekilde eda etmesini sağlama faaliyetidir. Cenab-ı Allah bu hususa işaret etmek üzere şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara 2:183)
Ayette “umulur ki korunursunuz” denilerek Ramazanın sağlaması gereken özellik ortaya konulmuştur. Yani Ramazan orucunun amacı, insanın yanlışlıklardan sakınma, yaratıcının emirlerine uyma konusunda gereken titizliği göstermesini temin etmek olarak belirlenmiştir.
Arapça’da bir ay ismi olan Ramazan, رَمَضَ (Ra-ma-da) kelimesinden alınmıştır: رَمَضَ / يَرْمِضُ / رَمَضًا Ramad; Güneşin şiddetli ışınlarıyla oluşan aşırı sıcak sebebiyle taş veya toprağın kavrulması, yanması anlamına gelir. Kaynaklara göre Araplar ayların isimlerini koyarken veya eski dilden yeni Arapçaya aktarırken ilgili ayın denk geldiği zaman dilimindeki özellikleri dikkate almışlardır. Yılın 9. ayı Güneşin kızgın ışınlarının yeri yakıp kızarttığı dönem olduğu için bu ayı Ramazan olarak isimlendirmişlerdir. Bu ayda oruçtan dolayı yaşanan açlık ve susuzluğun insanı susatarak yakması veya günahlarını eriterek tüketmesi Güneşin ışınlarıyla yeri yakmasına benzetilmiştir.
Yanmak, kavrulmak anlamlarına gelen Ramazan ayında tutulan oruç günahların yanıp yok olmasını; insanın ise yanıp olgunlaşarak kemâle ermesini sağlar. Dolayısıyla “Ramazan” kelimesi, sıcakta, Allah için oruç tutmanın sevabının çok olacağına ve insanı günahlarından arındırıp, temizleyeceğine işaret etmektedir. Ebu Hureyre’den gelen bir rivayete göre Hz. Peygamber bu hususa işaret etmek üzere şöyle buyurmuştur:
مَنْ قامَ رمَضَانَ إيْمَانًا واحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ ما تَقَدّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
"Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan'ı ihyâ ederse, geçmiş günahları bağışlanır."
Ramazan ayı insana sorumluluklarını hatırlatması, onu daha bilinçli bir kişi haline getirmesiyle önem kazandığı gibi onu dinde önemli bir zaman dilimine dönüştüren başka özellikleri de bulunmaktadır. Bunların en başında Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlamış olması gelmektedir. O, bu yüzden Kur’an ayı olarak isimlendirilmiştir. İnsanlık cehalet, zulüm ve şirkin karanlık dehlizlerinde boğulmuş ve ne yapacağını şaşırmış bir halde iken bu ayda yeryüzüne inen Allah’ın yüce elçisi Cebrail, insanlığı içerisinde bulunduğu karanlıktan aydınlığa taşıyacak olan rahmeti Rahmanı yani Kur’an’ı bu ayda kutlu elçiye (sav) tebliğ etmeye başlamıştır. Bu ayda inmeye başlayan Kur’an, cehaletin karanlığında bunalan ruhları arındırarak Rabbe ulaştıran ilahi manzumeler bütünüdür. Arınmak, rabbin rızasına nail olmak, hoşnutluğunu elde etmek bu ayda indirilmeye başlanan Kur’an’ı en iyi şekilde anlayarak tatbik etmekle ancak gerçekleşir. Bunu başarmak için onu bol bol okuyarak ayetleri üzerinde tefekkür edilmelidir. O, bir hayat kitabı, yol gösterici bir rehber olarak algılanmalı ve hükümleri tatbik edilmek üzere hafızalara kaydedilmelidir. Anlamaya çalışmak safi bir kalp ve açık bir zihinle ona yaklaşılmasını gerekli kılmaktadır. Zihni dünyalık değerlerden uzak tutarak alıcı gözüyle ona yaklaşılmasını gerektirmektedir.
Ramazanı değerli kılan diğer bir husus ise vahyin ilk inişine mazhar olduğu için bin aydan hayırlı sayılan Kadir gecesinin bu ayda bulunmasıdır. O, sahip olduğu bu yüce özellikle zamanların en kıymetlisi olmayı haketmiştir. Onda eda edilen ibadetler, yapılan tefekkürler, Kur’an okumaları ayrı bir öneme sahiptir. Onun Ramazan’ın hangi gecesi olduğu mübhem bırakılarak müminlerin tüm Ramazanı ibadetle geçirmeleri istenmiştir. Müminler Ramazan’ın tüm gecelerini Kadir gecesi olduğu umuduyla değerlendirmelidir. Tüm gecelerinde ibadet ederek Rablerinin rızasına nail olmayı talep etmelidir. Teravih namazı bunun için önemli bir fırsattır. Müminler, nefislerini kontrol altına almak için tuttukları orucu teravih ve diğer bedeni nafilelerle, sadaka, fıtır, zekat vb. mali ibadetlerle desteklemeli, manevi arınmalarını zirveye taşımalıdır. Onların önderi olan Rasûlullah, Ramazan ayı çıkıncaya kadar, Kur'an'ı, Cebrail (as)'a okur, ona arz ederdi. Bu ayda teravih vb. nafile ibadetlerle daha fazla rahmet-i Rahmanı celbetmeye çalışırdı. Oruç aracılığıyla ashabını daha çok arındırmaya, eğitmeye, onlara bilinç kazandırmaya gayret ederdi. Onun ümmeti olmakla iftihar eden Müslümanların da bu ayda arınmalarını temin edecek faaliyetlere ağırlık vermeleri, nebilerini örnek almaları gerekmektedir.
Prof. Dr. Enver ARPA
ASBÜ İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi
Büyük Direnişci Cevher Dudayev
22.04.2025
Mustafa Ökkeş Evren ile Derkenar..
20.04.2025
Ankara'da 525 torbacı yakalandı
17.04.2025
İmamoğlu gösterilerinde 172 kişi tutuklandı
26.03.2025
Güven ve Adalet Toplumu |HAMZA ER
28.03.2025
UMRAN SORUYOR: DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
29.03.2025
Sorular YUSUF YAVUZYILMAZ 19.04.2025
Bir Umreden Arda Kalan AHMET GÜRBÜZ 18.04.2025
Çağdaş Sorunlar ve Entelektüel… ABDULAZİZ TANTİK 18.04.2025
Şah Kalender Veli ORHAN GÖKTAŞ 19.04.2025