Türkiye’de mülteciler üzerinden yürütülen tartışmaların ucu aşırı milliyetçilik ve sonrasında ırkçılığa çıkmaktadır.
Bu sürecin daha nerede duracağını kimse önceden hesaplayamaz.
İtiraf etmeliyiz ki, toplum olarak “idrak gecikmesi hastalığı” yaşıyoruz. Açmak gerekirse; akıl erdirme, anlayış, kavrayış, bir olguya erişme, kavuşma, ulaşma konusunda idrak gecikmesi sorunu gerçeğini ikrar etmeliyiz.
İşte tam bu sebebten ötürü tarihi yaşadığımız anlarda maalesef anlık idrak sorunumuz bir türlü gerçekleşmiyor.
Tarih bunun örnekleri ile doludur…
Tarihden ders çıkarmak, ders almak için öncelikle yaşananları doğru idrak etmelisiniz.
Yaşananların doğru idrak edilme süreci ne kadar uzarsa o kadar, toplum olarak yanlışta ısrar eder, adaletten/hakikatten uzak olursunuz.
Ülkede mülteciler üzerinden körüklenen aşırı milliyetçilik/ırkçılığın varabileceği karanlık/kötü senaryoya, yıldönümü olması hasebiyle 6-7 Eylül olayları üzerinden gidelim.
6-7 Eylül 1955.
Ne oldu bu tarihte?
Devlet Radyosunun Selanik’te Atatürk’ün evine bombalı saldırı olduğu yönündeki haberi ve İstanbul Exspres gazetesinin tüm yurda yaydığı haber üzerine Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC)’nin çağrısı üzerine çıkan İstanbul merkezli olaylar.
Organize olduğu açık olan olaylarda;
15 kişi öldürüldü,
300 kişi yaralandı,
400 kadın tecavüze uğradı,
4214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul, toplam 5317 mekân saldırıya uğradı.
Tahrip edilen mekânların %59’u Rumlara, %17’si Ermenilere, %12’si Yahudilere aitti.
Farklı dinden, farklı etnik kökenden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı işlenmiş bir suçtur bu.
O gün orada var olan zihniyet bugün de varlığını yitirmemiştir.
Siyasilerin söylemlerinden anlaşılıyor ki; 6-7 Eylül olaylarından hiçbir ders çıkarılmamıştır.
Kaldı ki; 6-7 Eylül olaylarında linç ve yağmalamaya maruz kalanlar mülteci de değildi. Ülkede yerleşik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı.
Bugün mültecilere dair siyasi mahfillerde ifade edilenler ırkçılığı körüklemekten başka bir düşünceye hizmet etmemektedir.
Ülkede düzensiz bir göç realitesi vardır. Lakin çözümü insan onuru ve hakları temelinde; adil, hukuki ve vicdani olmalıdır.
Soy kutsamacılığı yapan İsrailoğulları’na vakti zamanında Yahya a.s'ın verdiği ve çağların ötesine taşan ayar bu konuda yolumuza ışık tutmalıdır:
"Kendi kendinize, 'Biz İbrahim'in soyundanız' demeye kalkmayın. Ben size şunu söyleyeyim: Allah, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir." Luka 3:8.
Kaynak: Çaycuma Star Haber
İsrail Saldırılarında Türkiye'den 2 Şehit
22.11.2023
Yine fırladılar orta yere | Vahdettin İnce
27.11.2023
Üstün Bol ile Derkenar..
01.11.2023
Ankara'daki STK'lardan Filistin Bildirisi..
02.11.2023
IRAK NOTLARI (VII) / Harun AYKAÇ
25.09.2020
STK’lar Sararırsa DERVİŞ ARGUN 24.11.2023
YÜZ YILLIK MUHASEBE ÜSTÜN BOL 04.11.2023
İtaat ve Sadakat Özgürlüğü ATASOY MÜFTÜOĞLU 07.11.2023
Akran Zorbalığı ve Çeteleşme MUHSİN GANİOĞLU 31.10.2023
Nefret Tanrısı Yehova ENES TARIM 03.11.2023