metrika yandex
  • $32.46
  • 34.71
  • GA18240

TÜKETİM TOPLUMU VE İKTİSADÎ BÜYÜME

MEHMET YAVUZ AY
21.01.2018

 “Tüketim, doğal ihtiyaçların rasyonel olarak tatmin edilmesi midir?

 

Daha çok tüketim, ilerleme ve mutluluk anlamına mı gelir?

 

Tüketimin yaygınlaşması sınıf farklarının giderilmesi midir?”

 

Fransız düşünür Jean Baudrillard, 1970 yılında yayımlanan kitabında yukardaki sorular aracılığıyla bir tartışma zemini oluşturmuş. Söz konusu kitap, Tüketim Toplumu (Ayrıntı Yayınları) adıyla 1997 yılında Türkçeye çevrilmiş, 2017’de 9. baskısı yapılmış…

 

Çok çarpıcı ve manifesto niteliğindeki tespitlerden bir bölümü aşağıda:

 

 “Kaçınılmaz olarak yüksek enflasyona sebep olan hızlı büyümenin ritmine nüfusun ciddi bir kısmı ayak uyduramaz. Bunlar ‘kaderlerine terk edilenler’dir. Yarışta kalan ve reklâmlardan verilen hayat modeline ulaşanlar bunu ancak kendilerini de tüketen bir çaba ile yaparlar. Büyüme ise tam bir abra kadabra numarasıdır.

 

(…)  Büyüme rakamlarının içine uyuşturucu ve alkol tüketiminin, tüm gösterişçi harcamaların ve askerî harcamaların da girdiğini hatırlatmaya gerek yoktur. Tüm bunlar büyümedir…

 

Paris’in egsoz gazı, kurum ve binaların yükselmesi ile % 30 daha karanlık bir şehir olmasının enerji tüketimini nasıl artırdığının muhasebe kayıtlarında yeri yoktur. Ama enerji tüketiminin artması büyümedir. Zenginlik artışı yani.

 

Depresyon, kanser, alkol ve uyuşturucu bağımlılıklarına yapılan sağlık harcamaları da zenginleşmeden sayılır.”

 

İnsan, beyaz ormanda buzdağı…

 

Binlerce yıl Yüce Yaratıcımızın mülkünde yaşar, yer ve gök onun hizmetine verilmiştir.

 

Akıl ve kalp hazinesi ile donatılmış, beden ve ruhun aşkın bütünleşmesiyle Allah’ın bizzat yarattığı insan!

 

Zıtlıklarla var olan dünyanın kıymetli misafiri! Yerin ve göğün anlamını, niçin yaratıldığını, dönüp dolaşıp Yüce Yaratıcısına gideceğini düşünmeye davet edilen yolcu!

 

En büyük düşmanı şeytandan haberdar edilen halife!  

 

Geçti binlerce yıl, insanoğlu Yüce Yaratıcının elçilerini yalanladı, çoğunlukla inanmadı.

 

Kendisinde, tabiatta, göklerde, ilahî kitaplarda ve elçilerde tezahür eden mucizeleri görmezlikten geldi.

 

Gücün karanlıkları kapladı üzerini. Kötü hükmedicilerin peşine düştü.

 

Yakın hayatın içinde ne varsa bitmek bilmez hırs ve iştahla sahiplendi.

 

“Musa’nın Rabbi göklerde dursun, yeryüzü benim hükmüm altında olsun” diyen Firavun’u onayladı.

 

Dünya denen oyun parkına daldı tüm gücüyle. Modern, seküler, pagan Batı Medeniyetinin yapı taşı, inşa aklı, milis gücü oldu.

 

Fakirlikle sınandı, biraz kendine gelir gibi oldu. Alemlerin yaratıcısı Rezzak Rabbimiz varlıkla denedi. İnsanlık tarihi son iki yüzyıllık süreçte, eşyanın insana neredeyse bütünüyle egemen olduğu bir imtihanla karşı karşıya.

 

Modern insan, müthiş bir benlik tutkusu içinde her şeyin sahibi olduğunu düşünüyor.

 

Allah’ın elçilerini yalanlayanlar, her şeyin Sahibini ve mesajlarını gökyüzüne hapsetmeyi düşünen iktidar sahipleri, seküler bir din inşa etmeye karar verdiler.

 

Sanayileşme, ilerleme, üretim, büyüme, özgürlük, mutluluk, refah, haz gibi ikonlar ürettiler.

 

Modern seküler devlet, vergilendirilmiş her kazancı kutsal sayar. Ahlakî bir sınırı yoktur.

 

Modern ideolojiler ve hükümetler, insanlığı tehdit eden, Allah’ın yasak ettiği hiçbir kötülüğe karşı çıkmazlar. Sonuçlar üzerinden tedbirler almaya çalışırlar.

 

Allah’ın mesajını dikkate alan hükümetler koruyucu tedbirler alarak, yanlış , çirkin ve kötü işleri kaynağında kurutmayı hedeflerler.

 

 Artık dünyada Batı kültürünün tek boyutlu hale getirdiği “Tüketim Toplumu” var. Talebin arzı belirlediği günler geride kaldı. Üretim, bütün insanlığa dayatılan sanal ihtiyaçlara göre şekilleniyor. Tüketim Toplumu, insanî vasıflardan giderek uzaklaşarak, yeni üretim tarzının gönüllü kölelerine dönüştü. Müslüman toplumlar da bu sürecin parçası olmaktan kurtulamadı.  Sınırsız heveslerini ve kurgulanmış eşya edinimini tapınma nesnelerine dönüştüren Tüketim Toplumu üyeleri; tüketerek farklılaşmaya, yeryüzüne indirilmiş sanal cennete vize almaya koşuyorlar.   

 

Kertenkele deliğine girse yılmaz bir kararlılıkla arkasından gittiğimiz Batının, hayatın olağan akışına dahil ettiği tüm kötülükler, bugün Müslüman toplumların da hayatının bir parçası ne yazık ki…

 

Depresyon, kanser, alkol, uyuşturucu; kültürü ve insan neslini bozmak için çalışan acımasız küresel güç odaklarının dünyaya armağanı.

 

İnsanlığı topyekûn tehdit eden kötülüklerden bile, iktisadî büyüme ve zenginlik çıkaran bir anlayışla bütünleşme peşinde olmak, emperyalistine âşık sömürge insanına dönüşmektir.

 

Ruhunun bedeninin, tabiatın göklerin, eşinin çocuklarının, malının mülkünün sahibi değilken, bu benlik ve sahiplik hırsının sonu, geri dönülmez bir yıkımdır.

 

Laboratuvar ortamlarında hastalık üretip ilâç satanlara, alkol ve uyuşturucunun önünü alabildiğine açanlara karşı uyanık olmak, sosyal projeler üretmek, toplumu bilinçlendirmek zorundayız. Çocuklarımızın büyük tehlike altında olduğunu unutmayalım. 

Yorum Ekle
Yorumlar (8)
Recep Ç | 06.02.2018 22:22
Çok teşekkür ederim .Eline sağlık bu konuda bizleri bilgilendirdiniz.
yılmaz taşova | 06.02.2018 14:12
gelenek belasıyla zaruri olmayan pek çok şey zaruret addedilir olduğundan, ve bu da karşılanması çok müşkül olduğundan tüketim toplumu devamlı surette borç ve ipotek altında yaşamaya bu uğurda pek çok değerinden fedakarlık ve taviz vermeye mecbur olmuştur. maal esef ki müslümanlar da bu girdaptan kurtulamıyor.
Mahmut AY | 22.01.2018 13:07
Üretim yapmayan, başkalarının kölesi durumundadır.
Emre Alkan | 22.01.2018 08:35
Süper
Rogicel vunip | 21.01.2018 23:56
Tuketim toplumun ürettikleri ve sizi nasıl kolelestirdiklerini çok güzel ifade etmişsiniz Son model bir cep telefonunun fonksiyonlarının % 70'i kullanılmaz! Lüks bir arabanın aksesuarlarının % 70'i gereksizdir. Lüks bir villanız ya da malikaneniz olsa alanın % 70'ini kullanmazsınız. Gardrobunuz için durum farklı mı? Giysilerinizin % 70'i yepyeni durur. Yaşam boyunca çabaların ve kazançların % 70'i başkalarının harcaması içindir. Demek ki biz, kendimize ait % 30'a sahip çıkmalı ve ondan tam yarar sağlamalıyız. O halde şunları yapın:
Tülin Onur | 21.01.2018 22:58
Güzel bir yazı olmuş yine
Mehmet Yıldız | 21.01.2018 22:40
Eline ve kalemine sağlık.selamlar.
Ali | 21.01.2018 21:05
Yazınız için teşekkür ederiz